Hakaret ve Tehdit Savunma Dilekçesi 1
ADANA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
Dosya No:
HAGB KARARINDA İTİRAZDA BAŞVURAN SANIK:
MÜŞTEKİ:
KONU: Adana Asliye Ceza Mahkemesinin X tarih ve X Sayılı hukuka aykırı kararının taleplerimiz doğrultusunda HAGB kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılması talebimizi havidir.
AÇIKLAMALAR:
A) Hakaret Suçunu İka Ettiğim İddiasına İlişkin Beyanlarım
Müşteki … bila tarihli suç duyurusu neticesinde … Başsavcılığı … Sayılı soruşturma dosyası üzerinden iddianame hazırlanmış ve işbu iddianame … Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmiştir. Yapılan yargılama neticesinde Sayın Mahkemenin … tarihli kararında şahsım aleyhine TCK m.125/1 gereğince 75 gün adli para cezası ve TCK’nın 106/1. Maddesi gereğince 25 gün adli para cezası hüküm tesis etmiştir. Ancak aşağıda ayrıntılı olarak anlatacağım üzere tarafıma atılı suçları işlemediğim, söz konusu suçların maddi ve manevi unsurlarının gerçekleşmediği, Sayın Mahkemenin kararının hukuka aykırı olduğu çok açıkça görülecektir. Şöyle ki ;
MÜŞTEKİYE HİÇBİR ŞEKİLDE HAKARET ETMEDİM. MÜŞTEKİNİN ONUR, ŞEREF VE SAYGINLIĞINI RENCİDE EDİCEK İFADELERDE BULUNMADIM. İFADELERİM EN ALEYHE OLACAK ŞEKİLDE YORUMLANSA DAHİ İFADELERİM KABA SÖZ VE NEZAKETSİZ DAVRANIŞ OLARAK YORUMLANABİLİR. BU HALDE DAHİ YARGITAYIN YERLEŞİK İÇTİHADLARI UYARINCA KABA SÖZ VE DAVRANIŞLAR SUÇ OLARAK DEĞERLENDİRİLMEMİŞTİR.
Hakaret suçu Ceza Kanununun 125. – 131. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ceza Kanununa göre Hakaret suçunun vücut bulması için kişinin onur, şeref veya saygınlığını rencide edecek somut bir fiil veya olgu isnat edilmeli veya sövme yolu ile kişinin onur, şeref veya saygınlığına saldırılmalıdır. Bu saldırı neticesinde suçtan zarar görenin onur, şeref ve saygınlığı zarar görmelidir. Ancak davaya konu olayda şahsım müştekinin onur, şeref ve haysiyetine herhangi bir saldırıda bulunmadığı açıktır. Şöyle ki dosyada mübrez Whatsapp mesajında belirtilen “ Paraya tapan, Amerikan hayranı” ifadesi ayrılarak incelendiğinde “ Amerikan hayranı” ifadesi kişinin onur, şeref ve saygınlığı rencide ettiği iddiası izahtan varestedir. Bir kişiye, bir ülkeye hayran olduğunun iddiası TCK md. 125 ve devamı maddeleri kapsamında hakaret olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Kişi davaya konu olayda aşırı alınganlık göstermiştir. Anılan ifade herhangi bir hakaret ifadesi içermemektedir. Bu halde şahsıma isnat edilen suçun maddi ve manevi unsurunun gerçekleşmediği hususunda herhangi bir şüphe bulunmamaktadır. Bir kişinin, bir ülkeye hayranlık beslediğini iddia etmek Ceza Kanunu’nun hiçbir maddesinde suç olarak düzenlenmemiştir. Mesajın diğer kısmında belirtilen “Paraya tapan “ ifadesi ise bir kişinin bir nesneye gereğinden çok değer verdiğini ifade etmektedir. Bir kişiye, bir şeye çok değer verdiğinin ifade edilmesi o kişinin şeref ve haysiyetine karşı herhangi bir saldırı içermemektedir. Bu ifade şahsımın en aleyhine olacak şekilde yorumlansa dahi ancak kaba ve nezaketsiz davranış olarak değerlendirilebilir. Yüksek Mahkemenin uzun yıllardır verdiği istikrarlı kararlarında kaba ve nezaketsiz davranışlar TCK madde 125 ve devamı maddeleri uyarınca suç olarak kabul edilmemiştir. Bu halde anılan ifadenin de hakaret suçunun maddi ve manevi unsurlarının gerçekleştirmediği hususunda şüphe bulunmamaktadır.
2) HAKARET İÇERMEYEN İKİ İFADENİN BİR ARAYA GELEREK BU İFADENİN MÜŞTEKİNİN ONUR, ŞEREF VE HAYSİYETİNE KARŞI HAKARET İÇERDİĞİ İDDİASININ KABULÜ MÜMKÜN DEĞİLDİR.
Dosya kül halinde incelendiğinde ayrı ayrı hakaret içermeyen iki ifadenin bir araya gelerek hakaret içerikli bir ifade oluşturmasının kabülü mümkün değildir. Yukarıda açıkça anlattığım üzere “ Amerikan hayranı “ ve “ paraya tapan” ifadelerinin müşteki nezdinde onur şeref ve haysiyetini yaraladığı iddiası izahtan varestedir. Anılan ifadeler ayrı ayrı da kullanılsa birlikte de kullanılsa herhangi bir hakaret içermemektedir. Yargıtay son zamanlarındaki kararlarında istikrarlı olarak kişilerin ifade özgürlüğünü genişletmektedir. Şöyle ki;
a)”…Bende hakkın varsa helal etme edersen şerefsiz sözü şarta bağlı veya bir olasılık dile getirdiği için hakaret suçunu oluşturmaz…” ( Yargıtay 18.C.D. 2015/11227 E. ,2016/14515 K. )
b) “.. Hakime Allah Belanı Versin…” şeklindeki ifade, beddua niteliğinde olup nezaket dışı kaba bir söz ise de hakaret suçununun gerçekleşmediği kabul edilmelidir. (Ceza Genel Kurul KARARI 2014/386 K.)
c)”.. Allah hepinizi yaksın, geberin..” ifadesi beddua teşkil edip kimsenin onur ve saygınlığını rencide edebilecek söz ve davranış niteliğinde olmadığından sanığın hakaret suçundan beraatine karar verilmelidir..” (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2014 – 5495 K.)
d) **Somut olayda sanığın katılana yönelik kullanmış olduğu “terbiyesiz, saygısız” şeklinde, kaba ifade ve ağır eleştiri niteliğindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunu oluşturmayacağı gözetilmelidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi – 2016/6745 karar).
ANILAN KARARLARDA SANIKLARIN HEPSİ BERAAT ETMİŞTİR. YUKARIDA ANILAN İFADELER BENİM İFADELERİMDEN KAT BE KAT AĞIR OLMASINA RAĞMEN YÜKSEK MAHKEME SANIKLARIN BERAATLERİNE KARAR VERMİŞTİR.
3) MÜŞTEKİ İLE BOŞANMA DAVAMIZ SÜRECİNDE MÜŞTEKİNİN BARIŞMA TEKLİFLERİNİ REDDETMEM SEBEBİ İLE MÜŞTEKİ ŞAHSIMA KARŞI KİN VE NEFRET DUYMAKTA VE ŞAHSIMDAN İNTİKAM ALMAK İSTEMEKTEDİR. BU İNTİKAMINI YARGI ORGANLARI ARACILIĞI İLE ALMAYA ÇALIŞMAKTADIR. MÜŞTEKİNİN YÜCE TÜRK YARGISINI GEREKSİZ YERE MEŞGUL ETTİĞİ AÇIKTIR.
Müşteki … ile uzun uğraşlar sonunda evliliğimizi son erdirdim. Müşteki şahsıma defalarca barışma teklif etti ancak evlilik sürecimde şiddete maruz kaldığım için barışma teklifini reddettim. … barışma tekliflerini reddetmem sonucunda kendisi gittikçe daha fazla öfkelendi…. tekliflerini reddetmem neticesinde kin ve nefret ile haraket etmeye başladı. Geçen sene dahi kızım, oğlum adına mektuplar gönderip aslında bana hitaben mektuplar yazmaktaydı. … gönderilen bir mektupta aşk şiiri bulunması gibi vb. gibi. Bu durum müştekinin kötü niyetini ortaya koymaktadır. Huzurda görülmekte olan işbu dava müştekinin şahsımdan intikam alabilmesi amacı ile ikame edilmiştir. Müştekinin kin ve nefret dolu bu hal ve davranışları ile Yargı organlarını meşgul ettiği açıktır. Bu durumu destekleyen bir durum mahkeme dosyasında yer almaktadır. Müşteki dava ile ilgisi olmayan kızım … üniversite diploması ve çeşitli TSK belgelerini dosyaya sunması tarafımca anlaşılamamış olup tarafımda davanın gereksiz deliller ile uzatılmaya çalışıldığı izlenimini uyandırmaktadır. HUZURDA GÖRÜLMEKTE OLAN DAVA İLE KIZIM … ÜNİVERSİTE TRANSKRİPTİNİN NE ALAKASI VARDIR? MÜŞTEKİ KIZIMIN DİPLOMASI VE TRANSKRİPTİNİ DOSYAYA SUNARAK NE AMAÇLAMAYA ÇALIŞMAKTADIR? MÜŞTEKİ TSK’ YA AİT BELGELERİ DOSYAYA SUNARAK NEYİ AMAÇLAMAYA ÇALIŞMAKTADIR? HUZURDA GÖRÜLEN İŞBU DAVA HAKARET İDDİASI İLE İKAME EDİLMİŞTİR. DAVA KONUSU İLE MÜŞTEKİNİN DOSYAYA SUNDUĞU BELGELER ARASINDA HİÇ BİR BAĞLANTI BULUNMAMAKTADIR. MÜŞTEKİ GEREKSİZ BELGELER İLE MAHKEMEYİ YANILTMAYA ADALETİN TESCİLİNİ ENGELLEMEYE ÇALIŞMAKTADIR. BU DURUM MÜŞTEKİNİN NE KADAR KÖTÜ NİYETLİ OLDUĞUNU GÖSTERMEKTEDİR.
Bununla birlikte müşteki gerek evlilik birliği sürecinde gerekse boşanmamızın akabinde çocukları ile hiç ilgilenmemiştir. MÜŞTEKİ KIZIMIN MADDİ VE MANEVİ İHTİYAÇLARINI HER ZAMAN GÖZARDI ETMİŞTİR. MAHKEMENİN GEREK GÖRMESİ HALİNDE KIZIM … İFADE VERMESİNİ TALEP EDİYORUM.
4.)YUKARIDA AÇIKLADIĞIM ÜZERE MÜŞTEKİNİN ONUR, ŞEREF VE HAYSİYETİNE HERHANGİ BİR SALDIRIDA BULUNMADIĞIM AÇIKTIR. ANCAK DOSYADA MÜBREZ OLAN WHATSAPP MESAJINDAN ÖNCE MÜŞTEKİ ŞAHSIMI TELEFONLA ARAMIŞ ÇEŞİTLİ SİNKAFLI HAKARETLERDE VE AĞIR TEHTİDLERDE BULUNMUŞTUR. İŞBU MESAJ O TELEFON KONUŞMASININ AKABİNDE BİR ŞOK HALİNDE GÖNDERİLMİŞTİR. MESAJDAKİ YAZIM HATALARI, DEVRİK CÜMLELER İŞBU HALİN AÇIKÇA KANITIDIR.
Bununla birlikte TCK md.129/3 fıkrası; “Hakaret suçunun karşılıklı işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.”
Amir hükmünü ifade etmektedir.
Bir an için bile mesajda yazdığım ifade hakaret olarak kabul edilse dahi davaya konu olayda karşılıklı hakaret suçu meydana geldiği için TCK’ nın amir hükmü uyarınca tarafıma ceza verilmemelidir.
B) Tehdit Suçunu İka Ettiğim İddiasına İlişkin Beyanlarım
1.) Tehdit suçu hukuki niteliği itibari ile bir tehlike suçudur. Tehdit suçunun maddi unsuru mağduru korkutmaktır. Bu halde şüphelinin mağduru korkutabilecek durumda olması bu suçun maddi unsurunun oluşması için gereklidir. Tehdit suçu, haksız bir zarara veya kötülüğe uğratılacağının bir kimseye bildirilmesiyle meydana gelir. Yukarıda açıkladığım üzere anılan mesajı … tarafından aranarak hakaret ve tehdit edilmenin akabinde bir şok içerisinde yazılmıştır. Mesajdaki imla hataları ve bazı cümlelerin anlamsız olması bu mesajı şok içerisinde yazdığımı destekler niteliktedir. Mahkeme dosyasında mübrez işbu mesajda; “ icrayı kaldırmadığın sürece senin ve arkandakiler ile uğraşacağım” ifadesi müşteki ile tarafı olduğumuz davalar sebebi ile yazılmıştır. Mesajda belirttiğim “İcra” kelimesi Sayın Mahkemenin de bildiği üzere hukuki bir terimdir. BU HALDE ANILAN İFADENİN YARGI ÖNÜNDE HESAPLAŞMAYI İFADE ETTİĞİ AÇIKTIR. EĞER BU İFADE TEHDİT İÇERMEKTE İSE İHTİLAFLI OLUNAN KİŞİYE DAVA AÇILACAĞINI VE MAHKEMEDE HESAPLAŞILACAĞININ BİLDİRİMESİ DE SUÇ OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİDİR. Halbuki bu ifadenin suç olmadığı açıktır. Huzurda ikame edilen davaya konu ifadenin de suç olmadığı açıktır. Bu ifade müşteki ile Türk Yargısı önünde hesaplaşacağım anlamına gelmektedir. Bu ifadeyi yazmamın sebebi, müşteki ile yıllardan beri süre gelen çeşitli davalarımız bulunmaktadır. Bu ifadenin müşteki tarafından başka türlü yorumlanması tarafımca anlaşılamamıştır ancak şahsımın kanaati müştekinin kötü niyetli olduğu yönündedir. Şahsım çeşitli sağlık sorunları neticesinde ameliyat olmak zorunda kalmıştır. Hastane kayıtlarım mevcuttur. İşbu hastane kayıtlarımı dilekçemin ekinde EK-1 olarak sunmaktayım. Çeşitli sağlık problemleri devam eden şahsımın her türlü silah kullanma becerisine sahip emekli KOMANDO ALBAYI TEHDİT ETMESİ OLAĞAN HAYATIN AKIŞI İÇERİSİNDE MÜMKÜN DEĞİLDİR. Tek ideali çocukları olan emekli bir memur olan şahsımın psikolojisi zaten bozuk olan müştekiyi illegal yollar vasıtası ile zarar verebileceğinin düşünülmesi, çocuklarını babalarından mahrum bırakması mümkün değildir. Bir an için şahsımın emekli KOMANDO ALBAYI mahkemeler vasıtası ile değil de illegal yollardan zarar vermek tehditi olarak algılansa dahi bu durum müştekide herhangi bir korku ve panik uyandırmayacağı apaçık ortadadır. Ayrıca açıkladığım üzere müştekinin derin psikolojik sorunları vardır şahsım onunla yan yana gelmekten dahi korkar iken HANGİ CESARETLE SİLAHLI BİR ADAMI TEHDİT EDEBİLİR. SÖZLERİM EN ALEYHE YORUMLANSA DAHİ BU İFADE TEHDİT OLARAK ALGILANSA DAHİ BU İFADENİN MÜŞTEKİYİ KORKUTMAYACAĞI AÇIKTIR.
Kabul anlamına gelmemek üzere tehdit eylemi gerçekleşmiş olsa bile tehdit fiilinde korkutuculuk, ürkütücülük ve ciddiyet olmalıdır. Aksi taktirde tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Tehdit suçu şartlarının oluşup oluşmadığı olaysal değerlendirilmelidir. Tehdit, mağdurun karar verme ve özgür hareket etme özgürlüğünü kısıtlayacak, mağdurun iç huzurunu bozacak ve onu endişeye sevkedecek nitelikte olmalıdır. Fiil, endişe yaratmaya elverişli değilse tehdit suçu oluşmaz.
Yukarıda açıkladığım üzere çeşitli sağlık sorunları nedeni ile ameliyat olan şahsımın KOMANDO ALBAYI TEHDİT EDEBİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR. DOSYADA YER ALAN İFADENİN MAĞDURDA HERHANGİ BİR KORKU VE KARAR VERME VE HAREKET ETME ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLAMASI, MAĞDURUN İÇ HUZURUNU BOZMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR.
Müştekinin iş hayatı sebebi ile psikoljik desteğe ihtiyacı vardır. Müştekinin psikolojik sorunları dolmasından dolayı şahsım müşteki … korku duymaktadır. Müşteki ile birlikte olduğumuz bila tarihli bir günde evin kapisini açmam ile müştekinin karakol basıldı sanıp üzerime atlayıp beni etkisiz hale getirdiği akabinde silah aradığına çocuklarım da şahit olmuştur. Hal böyle iken şahsım, eski eşimin psikolojik sorunları ile yan yana gelmeye dahi korkarken MÜŞTEKİYİ TEHDİT ETTİĞİM İDDASI izahtan varestedir. Mesajda belirttiğim ifadenin ÜRKÜTÜCÜLÜK ve CİDDİYETİ bulunmadığı çok açıktır.
2.) MEMURLUK HAYATIM BOYUNCA YÖNETİCİLİK DE DAHİL OLMAK ÜZERE KAMU KURUMLARINDA YILLARCA KAMU HİZMETİNDE BULUNDUM. BU SÜRE ZARFINDA ETRAFINDA SEVİLEN VE SAYGI DUYULAN BİRİSİ OLDUM. ALEYHİME AÇILAN HİÇ BİR DAVA BULUNMAMAKTADIR. ALEYHİME AÇILAN TÜM DAVALAR NEDENSE MÜŞTEKİ … TARAFINDAN İKAME EDİLMEKTEDİR.
Şahsım yıllarca Maliye Bakanlığı ve çeşitli ilçe Kaymakamlıkları bünyesinde kamu kurumlarına uzun yıllar hizmette bulundum. Soruşturmaya konu olay vuku bulana kadar hiçbir dosyada sanık veya şüpheli sıfatıyla yer almadım. İşbu husus UYAP sistemi üzerinden yapılacak olan adli sicil kaydıyla ortaya çıkacaktır. İlk kez bir dosyada şüpheli sıfatıyla yer almam kendi psikolojimi ve çocuklarımın psikolojisini ziyadesiyle bozdu. … hukuka ve yasaya aykırı olmayan söylemlerimden dolayı benim üzerimden Türk Mahkemeleri’ni fuzuli olarak meşgul ettiği ortadadır. Müşteki 2017-2018 yıllarında bir çok defa beni tehdit etmiş bir dava için Antalya’ya gelerek “tanıklığa gitmememi gidersem yapacaklarına aklın sır ermez” diyerek şahsımı tehdit etti. Ardından evlilikle ilgili düşüncemi sordu. Ben de ona “Allah senin gibi bir daha yazı yazmaz inşallah” deyince hakaret ederek yanımdan ayrıldı. Huzurda ikame edilen dava bu nefret ve kin sebebi ile ikame edilmiştir.
Yukarıda belirttiğim işbu sebepler ile sms yolu ile gönderdiğim sözlerin Tck m125 ve m 106 kapsamında suç teşkil etmeyeceği açıkça ortaya koymaktadır.
DELİLLER: Tck ve ilgili mevzuat, Tanık beyanları , Yargıtay kararları, … Polis Merkezinde verdiğim ifade tutanağım.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıkladığımız sebepler ile ve Sayın mahkemenizce resen göz önüne alınacak hususlara binaen , ilgili dosyadan BERAATİME karar verilmesini mahkemenizde aksi kaanat hasıl olmuş ise TCK’ daki taktiri indirim sebeplerinin ve TCK da lehime yer alan hükümlerin tatbikini talep eder, taktir ve tensiplerinize arz ederim.
Tehdit ve Hakaret Suçlamasına Karşı Savunma 2
ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
Dosya no :
ŞİKAYETÇİ/ŞÜPHELİ :
VEKİLİ :
MÜŞTEKİ/ŞÜPHELİ :
KONU : Beyan ve şikayetlerimizdir.
AÇIKLAMALAR : Müvekkil ile müşteki Fatma ile nişanlı olarak yaklaşık üç yılı aşkın bir süredir birlikte yaşamışlardır. Müvekkil ile müştekinin bu birlikteliği, müştekinin ailesi dahil olmak üzere tüm çevresince de bilinmektedir. Çiftin bu birliktelikleri süresince aralarında herhangi bir kavga, tartışma ya da şiddet söz konusu olmamıştır.
Vekil eden şüpheliden 25.11.2020 tarihinde şüphelinin kendisini aldattığını öğrenmesi üzerine ayrılmıştır. 25.11.2020 günü öğlen saat 1 sularında aracını servise bırakan müvekkil iş yerine dönmemiş ve Fatma ile birlikte yaşadıkları eve gitmiştir. Eve vardığı vakit evde Fatma’nın kuzeni olan ve yaklaşık 1 aydır misafir olarak yanlarında bulunan Şerife’yi görmüştür. Müvekkil Şerife’ye Fatma’nın nerde olduğunu sorduğunda ise evin hemen altında yer alan Migros’a alışverişe gittiği cevabını almıştır. Bunun üzerine Fatma’yı aramış ve oda Migros’ta olduğunu söylemiştir. Bunun üzerine aşağı inen müvekkil söz konusu markete girmiş ve Fatma’nın orada olmadığını görmüştür. Kendisini arayıp ‘’ ben marketteyim sen neredesin ‘’ demesi üzerine karşı tarafın hakaret ve küfürlerine maruz kalmıştı ve bir daha beni arama diyerek tehdit edilmiştir. Akabinde eve çıkan müvekkil, misafir olarak evde bulunan Şerife’ye ısrarla Fatma’nın nerede olduğunu sormuş ve ondan Fatma’nın karşı binaya gittiğini ve orada ikamet eden bir erkekle ile sürekli görüştüğünü öğrenmiştir. Şerife’nin beyanına göre Fatma son bir ayda söz konusu şahısla birkaç kez görüşmüştür. Oturdukları binanın kamera kayıtlarını inceleyen müvekkil , müşteki Fatma’nın saat 13:00 da binadan çıktığını görmüş ve karşı binanın kamera kayıtlarında da Fatma’nın 13:05 gibi o binaya girdiğini ve saat 15:05 sularına ise binadan koşarak çıktığını tespit etmiştir.
Bu olayların yaşandığı 25.11.2020 den sonra müvekkil Fatma’yı hiç aramamış ve sms de atmamıştır. Müşteki Fatma ertesi günü yani 26.11.2020 tarihinde müvekkilin işte olduğu esnada şahsi eşyalarını almak üzere eve gelmiş ve bazı eşyalarını bulamadığı gerekçesi ile müvekkili aramış ve yine hakaret ve küfürler yağdırmış müvekkil ise buna karşılık vermemiştir. Evde bulunan tüm eşyalarını alan Fatma evde bulunan önemli evrakların bulunduğu dolaptan da vekil edene ait Halkbank Alanya Hal Şubesi tarafından verilen Halka Bank Esnaf Kredi Kartını da müvekkilin bilgisi ve izni olmadan almıştır (çalmıştır ). Müvekkilin çok nadiren kullandığı bu kartın Fatma tarafından çalındığını müvekkil birkaç gün sonra 03.12.2020 akşam 21:03 saatinde kendisine bankadan gelen ekte sunduğumuz çıktıdan da anlaşılan gelen ve alış veriş yapıldığına dair mesaj ile öğrenmiştir ( Ek 1 ). Bunun üzerine müvekkil bankayı aramış ve alışverişin kendisi tarafından yapılmadığını ve iptalini istemiştir. Bankanın müvekkile bildirdiğine göre aynı kart ile Fatma tarafından 02.12.2020 içerisinde de bir takım harcamalar yapılmıştır. Ancak miktar itibari ile 500 TL altında oldukları için bunlara ilişkin bir bildirim yapılmadığı banka tarafından vekil edene bildirilmiştir. İptal ettirilen kartın halen Fatma’da olma ihtimali bir yana alışverişlerin teknik takibi yapıldığı taktirde kartın şahıs tarafından çalındığı açıkça belirlenecektir. Müvekkilin kredi kartını çalan ve kullanan müşteki Fatma’dan şikayetçiyiz.
30 Kasım Pazartesi günü Fatma’nın ailesi müvekkili aramış, kendisini görüşmeye çağırmışlar Fatma ile ve aralarında kavga olduğu ve kavganın nedeninin ne olduğu hususunda sorular sormuşlardır. Müvekkil de Fatma’nın babasına kavga falan etmediklerini başka bir sebeple görüşmek istemediğini beyan etmiştir. Ancak ailenin ısrarları üzerine Manavgat’ta bulunan aile ile yüz yüze görüşmeye gitmiştir. Yaşananları ve Fatma’nın kendisini aldattığını ve bir daha kızları ile görüşmek istemediğini belirtip oradan ayrılmıştır.
Müvekkilin ailenin yanından ayrılmasından yaklaşık 1 saat sonra Fatma müvekkili aramış ve ‘’ neden aileme söyledin şerefsiz , piç , orospu çocuğu…’’ şeklinde ağır hakaretler etmiştir. Bu ağır hakaretler karşısında sinirlerine hakim olamayan müvekkilde doğal olarak kendisine karşılık vermiştir. Hakaret ve tehditlerinin yanı sıra müşteki Fatma tarafından müvekkil adına sahte bir Facebook hesabı oluşturulmuş ve müvekkilin tüm arkadaşlarına , müvekkili küçük düşürecek şekilde müstehcen resim ve bildirimler yine Fatma tarafından gönderilmiştir. Müvekkil bundan arkadaşlarının kendisini haberdar etmesi üzerine haberdar olmuştur. Müvekkil adına müşteki tarafından açılan hesabın , müşteki tarafından ikrar edildiği yazışmaları dilekçemiz ekinde sunuyoruz. ( Ek 2 ). Müvekkil adına sahte sosyal medya hesabı açarak kişilik haklarını sosyal medyada ağır bir biçimde ihal eden ve kendisine gerek sözlü gerek SMS ve WhatsAPP üzerinden hakaret ve tehdit eden Fatma Ceviz’den şikayetçiyiz.
Müşteki şahsın telefon kayıtlarının tetkiki halinde açıkça anlaşılacağı üzere vekil eden ağır hakaretlerle tahrik edilmiş ve ilk hakaret ve tehditler müşteki Fatma’dan gelmiştir. Müvekkil , kredi kartının çalınması , adına sahte Facebook hesabı açılması ve yüzlerce küfür , hakaret ve tehditler karşısında öfkelenmiş ve karşılık vermiştir. Ancak vekil edenin şüpheliye karşı her hangi bir eylemi olmamıştır.
Bahsettiğimiz tüm hususlar ışığında tanık olarak bildireceğimiz kişiler dinlenilmesi ve çevreden soruşturma yapılması halinde konu hakkında bilgilerine başvurularak eylemleri şuç teşkil eden müşteki hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak cezalandırılması adına kamu davası açılması için kendisi şikayetlerimizi sunuyoruz.
DELİLLER : Ek 1 de sunduğumuz banka SMS kaydı ve tüm ilgili banka kayıtları.
Ek 2 de sunduğumuz aralarında geçen yazışmalarla sabit ikrarlar.
Müşteki Fatma’nın cep telefonu kayıtları.
Tanık beyanları ve her türlü kanuni delil.
NETİCE VE TALEP : Açıklanan nedenlerle müşteki şüpheli Fatma hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak cezalandırılması için kamu davası açılmasını vekaleten dilerim.
Şüpheli Müdafi
Tehdit Hakaret Savunma Dilekçesi 3
ADANA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
DOSYA NO:
SANIK:
KONU: Adana Asliye Ceza Mahkemesinin X Sayılı dosyası hakkında savunmalarımdır.
AÇIKLAMALAR
Her ne kadar hakkımda Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca X’i tehdit ettiğim ve kendisine hakaret ettiğimden bahisle kamu davası açılmış ise de; atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Şöyle ki:
TEHDİT SUÇU AÇISINDAN:
Müşteki X benim eski eşimdir. Kendisi beni arayıp, mesajlar atarak rahatsız etmiştir. Bende bundan duyduğum rahatsızlık sebebiyle; kendisine benden uzak durması, beni rahatsız etmeyi bırakması adına “dükkanını başına yıkarım” şeklinde mesaj yazdım. Buradaki kastım müştekinin canına, yada malına bir zarar vermek değildir. Sadece müştekinin beni rahatsız etmeyi bırakmasını sağlamak amaçlıdır.
Zaten tehdit suçunun manevi unsuru, genel kasttır. Benim gerçek iradem, müştekiye yada mallarına zarar vermek değildir. Bu sebeple suçun manevi unsuru oluşmamıştır. Kaldı ki müşteki de benim hiç kimseyi incitemeyecek biri olduğumu çok iyi bildiği için, sözlerimin onda korku yada panik uyandırması da mümkün değildir.
Son olarak, üzerime atılı suçlamayı kabul etmemekle beraber; her ne kadar kamu davası TCK 106/1 1. cümleden açılmış ise de, “dükkanını başına yıkarım” cümlesinin TCK 106/1 2. cümlesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyim. Üzerime atılı suçu işlemediğimden hakkımda beraat kararı verilmesi gerektiğini düşünmekteyim.
HAKARET SUÇU AÇISINDAN:
Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamede; müştekiye “şerefsiz köpek” şeklinde söylediğim ve bu sebeple hakaret suçundan cezalandırılmam talep edilmiştir. Ben kesinlikle müştekiye, iddia edilen sözleri söylemedim. Zaten iddianamede müştekinin beyanı dışında başkaca herhangi bir delil de yoktur. Fakat başsavcılık niçin müştekinin beyanını, benim beyanıma üstün tutmuş olduğunu açıklamamıştır.
Bilindiği üzere, taraf beyanlarından sadece birisine itibar edilecek ise; bu durumun gerekçeli olarak izah edilmesi gerekmektedir. Müştekinin beyanının doğruluğuna neden itibar edildiği, benim beyanıma niçin itibar edilmediği açıklanmamıştır. İddianamede, hakaret eylemine ilişkin ses kaydı yada başkaca bir delil bulunmadığı yazılmasına rağmen, hakkımda bu suçtan kamu davası açılmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.10.2010 tarih, 2010/8-134 esas- 2010/217 karar sayılı içtihadında; ‘Şüpheden sanık yararlanır ilkesi’ özet olarak aşağıdaki şekilde açıklanmıştır. Latince ‘in dubio pro reo’ olarak ifade edilen ve masumiyet (suçsuzluk) karinesinin bir uzantısı olan ‘şüpheden sanık yararlanır ilkesi’ ceza yargılaması hukukunun evrensel nitelikteki önemli ilkelerinden biridir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, teorik de olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir.” denilmektedir.
Müştekinin soyut beyanı dışında hakkımda atılı suçu işlediğime dair başkaca delil yoktur. Zaten müştekiye iddia edilen sözleri de söylemediğimden, hakkımda beraat kararı verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ VE TALEP: Her ne kadar müştekiye hakaret ettiğim ve müştekiyi tehdit ettiğimden bahisle hakkımda kamu davası açılmış ise de; yukarıda izah ettiğim şekilde, üzerime atılı suçları işlemediğim sabit olduğundan, hakkımda BERAAT kararı verilmesini talep ediyorum.