ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ CEZA DAİRESİNE
SUNULMAK ÜZERE
ADANA AĞIR CEZA MAHKEMESİNE
ESAS NO :
KARAR NO :
SANIK :
MÜDAFİİ :
KONU : Adana Ağır Ceza Mahkemesinin **** Esas *** Karar sayılı ilamına karşı gerekçeli istinaf dilekçemizdir.
TEBLİĞ TARİHİ :
AÇIKLAMALAR :
Müvekkil **** hakkında sayın mahkemece verilen hüküm hukuka ve yasaya aykırıdır. Bu sebeple istinaf etme gereği hasıl olmuştur.
İstinaf gerekçelerimize gelince ;
1-) Müvekkilime silahlı örgüte üye olmak suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası verilmiştir . Bu cezanın tayininde tanık beyanları ve müvekkilin hesap hareketleri gerekçe gösterilmiştir. İddianame de her ne kadar müvekkilin bylock kullandığından bahsedilmiş olsa da yapılan yargılama neticesinde dosya da bulunan bylock tespit ve değerlendirme tutanağının müvekkile ait olmadığı ortaya çıkmıştır. Zira Bylock tespit ve değerlendirme tutanağındaki isimler ile müvekkilin hiçbir tanışıklığı olmadığı yargılama esnasında ortaya çıkmıştır . Müvekkil ile bu isimlerin görüşmesinin olmadığı hts kayıtlarından da bellidir. Bu sebeple esasa ilişkin mütalaa da ve mahkeme ilamında bylock iddiasına ilişkin değerlendirmeler yerinde olmuştur. Ancak bu değerlendirmenin dışındaki değerlendirmeler hukuka ve yasaya aykırıdır.
2-) Gerekçeli kararda tanık **** , ***** **** beyanlarını mahkumiyete gerekçe olarak gösterilmiştir. Bu kişilerin beyanlarını tek tek incelediğimizde nitelikle beyanlar olmadığı görülecektir. Zira ;
***** müvekkilin yurt müdürü olduğunu belletmenlerden sorumlu olduğunu ve bu kapsamda faaliyetler yaptırdığını ifade etmiştir. Müvekkilim savunmamamızda ifade ettiğimiz gibi 2006 yılından 2016 yılına kadar olan Kpss sınavlarına girmiş ve atanamamıştır. Buna ilişkin sonuç belgeleri de dosya da mevcuttur. Sınav sonuç belgeleri incelendiğinde müvekkilin bu sınavlara öylesine girmediği ve sürekli puanını artırdığı görülecektir. Ancak ülkemizde atamaların çok düşük olmasından ötürü atanamamıştır. Müvekkilim ailesinin geçimini temin etmek için bu yapıya bağlı olan özel eğitim kurumunda çalışmak zorunda kalmıştır. Bu kapsamda kendisi farklı pozisyonlarda çalışmıştır. Müvekkilim belletmenlerle ilgilenmesi resmi görevinin gereğidir. Zaten tanığın beyanlarına bakıldığında müvekkilin bizzat video ve ses kaydı dinletmediği belletmenlerin dinlettiği görülecektir. Ayrıca tanığın beyanları 2010-2011 yıllarına ilişkindir. 2011 yılından sonra müvekkili hiç görmediğini ifade etmiştir. Bu tarihlerde bu yapı devlet büyükleri tarafından dini nitelikli bir cemaat olarak ifade edilmekteydi.
TCK nın 7 maddesi ve kanunilik ilkesi geresince işlendiği zaman kanunda görülmeyen eylem sonradan suç olarak değerlendirilemez.
Tanık **** beyanları nitelikli olmayan beyanlardır. Zira müvekkilimin sohbete katıldığını ifade etmiştir. Yargıtay 16. Ceza dairesi sohbete katılmayı örgüt üyeliği için yeterli görmemiştir. Tanık müvekkilimi 2014 ten sonra görmemiştir. Aşağıda belirttiğimiz yargıtay ilamı incelendiğinde 17-25 Araklık sürecinden sonra dahi bir kaç kez sohbete katılmanın örgüt üyeliği için yeterli görmediği anlaşılacaktır. ( Yargıtay 16. Ceza dairesi 2017-1809 Esas 2017-5155 Karar)
Örgüt üyesi örgütün niteliklerini ve amaçlarını bilmek durumundadır. Tanı****beyanında müvekkilin bu yapının gerçek amacını bilmediğini ifade etmiştir
Tanık ***** ise müvekkilimin yurt müdürü olduğunu ifade etmiş ve en son irtibatının 2013 yılında olduğunu ifade etmiştir.
Gerekçeli kararda ifade edilen tanıkların beyanları incelendiğinde bu beyanların 17-25 Aralık öncesi olduğu görülecektir.
3-) Gerekçeli kararda müvekkilin Bank Asya da ki hesap hareketlerinin talimat doğrultusunda olduğu ifade edilmiştir. Bu husus gerçeği yansıtmamaktadır. Öncelikle müvekkilimin hesabı 2011 yılında açılmıştır. Müvekkil hesabı kapattığı tarihe kadar (2016 yıllı Haziran ayı ) bu bankayı kullanmıştır. Çünkü maaşı bu bankaya yatmaktadır. Müvekkilin hesabı detaylı incelendiğinde müvekkilin bu bankayı bankacılık faaliyetlerinden faydalanmak olduğu görülecektir. Gerekçeli kararda müvekkilin 08-01-2014 hurda altını bozdurarak para yatırdığı ifade edilmiştir. Dosya da bulunan MASAK raporunda müvekkilin aylara göre hesabında bulunan paranın bakiye değeri görülmektedir. Bu değerler incelendiğinde müvekkilin 2014 ocak ta para yatırdığı aynı zamanda 2014 ocakta paranın büyük kısmını çektiği görülecektir.
2014 Ocak ta 3.736 2014 Ocak 19.162 2014 Ocak 3.406 … Şeklinde gitmektedir. Bankanın fonlanmasında kasıt parayı bu bankaya yatırıp bankada tutmak suretiyle gerçekleşecektir. Müvekkilimin banka faaliyetlerinden faydalandığı çok açıktır . Hesaplarındaki meblağ sürekli değişiklik göstermiştir. Fonlamak kastı olsaydı parası sürekli artardı. Ayrıca söz konu bankanın belli orandaki hisseleri 2015 yılının şubat ayında TMSF ye devredilmiştir. 2015 yılının mayıs ayında tamamı TMSF ye devredilmiştir. Müvekkilimin hesap hareketleri incelendiğinde 2016 yılının Haziran ayına kadar para giriş çıkışının olduğu görülecektir. Hatta müvekkilimin hesabında 2015 yılının Aralık ayında 23.976 TL artış görülmektedir. Yani gerekçeli kararda belirtilen meblağdan yüksek meblağ bankanın TMSF ye devrinden sonra yatırılmıştır.
(Yargıtay 16. Ceza dairesi 2019-2299 Esas 2020-5746 Karar )
(Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019-9463 Esas 2021-681 Karar)
4-) Gerekçeli kararda ifade edilen bir diğer husus dijital materyaller de ki video kayıtlarıdır. Her ne kadar gerekçeli kararda telefondan video kayıtları çıktığı ifade edilse de bu husus gerçeği yansıtmamaktadır. Söz konusu videolar bilgisayardan çıkmıştır. Müvekkil söz konusu bilgisayarı ikinci el aldığından videoların kaynağını bilmemektedir. Gerekçeli karar da videoların müvekkilin bilgisayarında 2020 yılı Aralık ayına kadar kaldığı ifade edilmiştir. Müvekkilimin bu videolardan haberdar olsaydı bu videoları silerdi veya materyali imha ederdi . Müvekkilim telefonu 2017 yılında almıştır.
Aşamalardaki savunmamızda da belirttiğimiz gibi bu videoların ne zaman izlendiği önemlidir. Müvekkilin savunmasında belirtiği gibi olmasa dahi videoları izlemek kişinin örgüt liderine sempatisi olduğunu gösterir. Yukarıda belirttiğimiz Yargıtay kararında da ifade edildiği gibi sempati örgüt üyeliği için yeterli değildir.
Tüm savunmalarımız tekrarla silahlı örgüt üyeliği suçu sübut bulmayan müvekkilin hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken mahkumiyet kararı verilmesi iş bu dilekçesinin yazılması gerekçesini oluşturmuştur.
TALEP : Yukarıda açıklanan nedenlerle; öncelikle müvekkil hakkında haftada 2 gün imza atmak şeklinde verilen adli kontrol yükümlülüğün sadece yurt dışına çıkmamak şeklinde düzenlenmesi ile birlikte istinaf talebimizin kabulü ile hukuka aykırılık nedenlerinin bulunması hâlinde hükmün bozulmasını ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine gönderilmesini ; aksi taktirde istinaf mahkemenizde davanın yeniden görülüp ve duruşma açılarak sonrasında beraat kararı verilmesini ve saygılarımla arz ve talep ederiz.