Fetö Emniyet Personelinin Göreve İade Dava Dilekçesi
X İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
DOSYA NO :
DAVACI:
VEKİLİ: Adana İncekaş Hukuk Bürosu
DAVALI: İçişleri Bakanlığı / Emniyet Genel Müdürlüğü
KONU: Davalı idarenin cevap dilekçesine cevaplarımızın sunulması hakkında
AÇIKLAMALAR :
Müvekkilimiz hakkında OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun ……. Nolu kararının iptali için açılan davada, idare cevap dilekçesini sunmuştur. Davalı idare cevap dilekçesinde özetle; FETÖ/PYD Silahlı Terör Örgütü’nün mahiyeti ve eylemlerini açıklamış, OHAL kapsamındaki KHK ile ihraçların hukuka uygun olduğunu ifade etmiş ve müvekkilimiz hakkında verilen komisyon kararının detaylıca yapılan incelemelerle verildiğini savunmuştur. Ancak davalı idare cevap dilekçesinde; müvekkilimizin meslekten ihracına ve komisyon başvurusunun reddine dayanak gösterilen FETÖ/PYD ile irtibat ve iltisakı gösteren hiçbir somut bilgi ve belgeye dayanmamıştır. Zira davalı idarenin dilekçenin ekinde sunduğu inceleme raporlarında; FETÖ/PYD Terör örgütüyle irtibat kıstaslarından hiçbirinde müvekkilimize ait kayıt bulunmadığı görülmektedir. Davalı idarenin soyut ve maktu açıklamalarından anlaşılacağı üzere müvekkilimiz hakkında verilen kararın hiçbir haklı gerekçesi bulunmamaktadır. Dolayısıyla müvekkilimiz hakkında verilen hukuki dayanaktan yoksun, somut gerekçelere dayanmayan komisyonkararının sayın mahkemenizce iptali gerekmektedir. Şöyle ki;
1-) Davalı idare cevap dilekçesinde FETÖ/PYD Silahlı Terör Örgütü yapılanmasını detaylıca izah etmiş ve istikrar kazanan yargı kararlarında silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması gerektiğini ifade etmiştir. Ancak müvekkilimiz hakkında bu unsurlarının hiçbirinin bulunmamasına rağmen meslekten ihraç kararı verilmiştir. Müvekkilimiz hakkında bu karar verilmeden önce savunma hakkı kullandırılmamış, adil yargılanma hakkı ihlal edilmiş ve masumiyet karinesi hiçe sayılmıştır. Dava dilekçemizde ayrıntılıca ifade ettiğimiz üzere müvekkilimizin hakkında verilen karar hem esas hem usul yönünden AİHS’ ve Anayasaya açıkça aykırıdır.
2-) Davalı idare cevap dilekçesinde; OHAL kapsamındaki KHK ile ihraçların AİHS’e aykırı olmadığını savunmuş ve AİHS 15. Madde gereğince devletin AİHS’teki yükümlülüklere aykırı tedbirler alabileceğini ifade etmiştir. Ancak önemle belirtmek gerekir ki Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 15. Maddesinin 2. Fıkrasında “Yukarıdaki hüküm, meşru savaş fiilleri sonucunda meydana gelen ölüm hali dışında 2. Maddeye (Yaşam Hakkı), 3. maddeye (İşkence yasağı), 4. madde (Kölelik ve zorla çalıştırma yasağı; fıkra 1) ile 7. Maddeye [Kanunsuz ceza olmaz] aykırı tedbirlere cevaz vermez” denilerek bu maddenin uygulanabilirliğini yine bazı kurallara bağlamış ve yine bu kurallar açıkça belirtilmiştir.
AİHS 7. MADDESİ;
1-) Hiç kimse islendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç sayılmayan bir fiil veya ihmalden dolayı mahkûm edilemez. Yine hiç kimseye, suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
2-) Bu madde, işlendiği zaman uygar uluslar tarafından tanınan genel hukuk ilkelerine göre suç sayılan bir fiil veya ihmalden suçlanan bir kimsenin yargılanmasına ve cezalandırılmasına engel değildir.”
Davalı idarenin savunmasının aksine AİHS, savaş ve olağanüstü durumlarda bile kanunsuz ceza olmayacağını madde metninde açıkça ifade etmiştir. Yine davalı idare cevap dilekçesinde müvekkilimiz hakkında verilen kararın bir disiplin cezası veya DMK’ya göre uygulanan bir tedbir olmadığını ifade etmiştir. Davalı idarenin de ifade ettiği üzere müvekkilimiz hakkındaki meslekten ihraç cezasının herhangi bir kanuni dayanağı yoktur. Her ne kadar OHAL kapsamında alınmış bir karar olsa da AİHS’e göre de kanunsuz ceza olamayacağı aşikardır.
3-) Davalı idare cevap dilekçesinde; FETÖ/PYD Terör Örgütü’ne biat eden ve her türlü görevi yerine getirmeyi kabul eden şahısların en üst görevlere çıkartıldığını ifade etmiştir. FETÖ/PYD mensubu kişilerin aksine müvekkilim kendi çalışmaları sonucunda Komiserlik sınavını ancak 4. Kez girdiğinde kazanabilmiştir. Komisyon kararında bahsedildiği gibi müvekkilim bu örgütle ilişkili olması durumunda komiserlik sınavına 4 kere girmek zorunda kalmazdı. Müvekkilimin eşi de 4 kez memurluk için KPSS’ye girmesine rağmen kazanamamıştır. Bu sınavlardan bir tanesi FETÖ’nün soruları çalması sebebiyle iptal edilen 2010 KPSS’dir. İddia edildiği gibi müvekkilimiz söz konusu terör örgütüyle ilişkili olsa idi kendisi ve eşinin bu sınavlarda başarılı olması gerekirdi. Ayrıca müvekkilimizin 18 yıllık meslek hayatındaki görev yerleri incelendiğinde görüleceği üzere müvekkilimiz hep karakollarda ve ücra yerlerde çalışmıştır. Müvekkilimiz birçok polisin tercih yerleri olan maaş taltiflerinin sıkça verildiği şubelerde görev alamamıştır. Müvekkilimiz meslek hayatı boyunca sadece 9 ayrı olayda 18 maaş taltifi almıştır. Bu taltiflerin hepsi de bütün polis memurlarına verilen toplu taltiflerdir. Zira FETÖ/PYD terör örgütü mensuplarının müvekkilimizin aksine sıkça maaş taltifi verilen her polisin tercih edeceği yerlerde sıkça barındıkları kamuoyunun malumudur. Dolayısıyla müvekkilimizin iddia edildiği üzere FETÖ ile bir irtibatı bulunsaydı bu tip yerlerde çalışması gerekirdi. Tüm bu hususlar kül halinde değerlendirildiğinde müvekkilimzin FETÖ/PYD ile irtibat ve iltisakı olmadığı anlaşılacaktır.
4-) Davalı idare cevap dilekçesinde; Komisyonun başvuruyu inceleme kıstaslarını ve FETÖ/PYD ile irtibat ve iltisakı ortaya koyan delillerden bahsetmiştir. Davalı idare ; müvekkilimiz hakkında yapılan incelemelerden müvekkilimizin örgütle irtibatlı olduğunu savunmuştur. İdarenin müvekkilimiz hakkında sunmuş olduğu inceleme raporlarında FETÖ/PYD ile irtibat ve iltisakı ortaya koyan kıstaslarda müvekkilimiz hakkında kayıt olmadığı ortaya çıkmıştır. İstikrar kazanan yargı kararlarına göre FETÖ/PYD ile irtibatın en belirgin kıstasları “ByLock”, “Bank Asya’ya para yatırma”, “Örgüt liderleriyle HTS kayıtları” gibi hususlardır. Ancak davalı idarenin sunduğu inceleme raporlarına göre de müvekkilimiz hakkında bu hususlarda hiçbir kayıt bulunmamaktadır.
Komisyonun ret kararına gerekçe olarak gösterilen ve inceleme raporlarında yer alan tek husus müvekkilimizin; Emniyet personeline ilişkin örgüt arşivi detay bilgisinde; mahrem yapıda B4(FETÖ/PYD’ye mensubiyeti olan, sadakati ve bağlılığı olan) seviyesinde kodlandırılmış durumda olduğudur. Önemle belirtmek gerekir kiÖncelikle belirtmek gerekir müvekkilimiz hakkında örgüt arşivinde B4 şeklinde kodlandığı iddiasının temeli Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosunun 18.04.2017 tarih ve 2017/68532 sayılı soruşturması kapsamında ele geçirilen Micro SD Kart fişleme evrakına dayanmaktadır. Söz konusu bilgiler “Garson” adlı gizli tanığın sunmuş olduğu bilgiler doğruluğu hakkında birçok şüphe bulunan, kolayca değiştirilebilecek, sadece şahsın kanaatini ifade eden şaibeli bilgilerdir. Zira söz konusu bilgiler(fişleme) başlı başına anayasal suç olup hukuka aykırı delillerdir. Aşağıda ayrıntılı şekilde açıklayacağımız üzere emsal yargı kararları da söz konusu fişleme evraklarının FETÖ/PYD terör örgütü ile irtibat ve iltisakı ifade etmeyeceğini açıkça ortaya koymaktadır.
Kayseri 4. Ağır Ceza Mahkemesi 17/07/2018 tarih, 2018/104 E. 2018/394 K. Sayılı gerekçeli kararında “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/68532 srş. Sayılı dosya kapsamında ele geçirilen dijital materyal içeriğine göre “B-4” olarak derecelendirilmenin “”FETÖ mensubiyeti olan, sadakati ve bağlılığı olan ancak bazı konuları sorgulayan ve zaafı olan kişileri ifade ettiğinin” tespit edildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu örgütün işleyişi düşünüldüğünde mensupları için göze batan en önemli kriterin örgüt hiyerarşisine girdikten sonra teslimiyet göstererek, sorgulama yapmadan verilen talimatları yerine getirmek olan örgütün kendi kriterlerine göre yapmış olduğu derecelendirmede dahi bazı konuları sorgulayan ve zaafları bulunan sanığın örgüt üyesi olarak nitelendirilmesi düşünülemez.” şeklinde emsal yargı kararları göstermektedir ki örgüt arşivindeki fişleme evraklarındaki kodlamalar müvekkilimin FETÖ/PYD ile irtibat ve iltisakını kanıtlamaz. Her ne kadar emsal yargı kararları ceza davalarına konu kararlar olsa da daha önce de belirttiğimiz gibi idareler de tesis ettikleri işlemleri hukuka uygun tespit ve maddi gerekçelere dayandırmak zorundadırlar. Dolayısıyla müvekkilimizin kamu görevinden çıkarılması ve akabinde komisyona yaptığı başvurunun reddedilmesi somut gerekçelere dayanmamakta ve iptali gereken bir idari işlemdir.
Yukarıda ve dava dilekçemizde ayrıntılıca izah edildiği üzere; OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun müvekkilimizin kamu görevine iadesi için başvuruyu reddetmesiusul yönünde bir çok hak ihlalini içerisinde barındırmakta ayrıca sebep yönüyle de hukuka uygun tespitlere, maddi olgulara dayanmamaktadır. İlgili komisyon müvekkilimizin başvurusunu soyut, zaman ve mekandan yoksun tanık anlatımları ve doğrulu şüpheli, şaibeli düzenleyen kişinin kanaatini ifade eden fişleme evrakları sebebiyle reddetmiş ve müvekkilimiz hakkında henüz ceza davası bile açılmamasına rağmen terör örgütü üyesi ilan etmiştir. Davalı idarenin verilen kararların hukuka uygun olduğuna yönelik savunması dayanaktan yoksundur. Zira meslek hayatı boyunca sonsuz sadakatle devletine hizmet eden müvekkilimize ait inceleme raporlarından da FETÖ/PYD ile irtibat ve iltisakı olmadığı anlaşılmıştır.
SONUÇ VE TALEP : Yukarıda arz ve izah edilen sebepler ve Sayın Başkanlığı’nızca re’sen dikkate alınarak sebepler çerçevesinde;
1-) Haklı Davamızın KABULÜNE,
2-) Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonunun……… Sayılı Ret Kararının İPTALİNE,
3-) Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı idareye yükletilmesine karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederiz.
Davacı Vekili