Cinsel Taciz Savunma Dilekçesi

Cinsel Taciz Suçunda Savunma Dilekçesi Nasıl Hazırlanır?

ADANA ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE

Dosya No: 2019/X E.

SANIK:

VEKİLİ: Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Barosu

MÜŞTEKİ:

KONU: Davaya karşı kısa savunmalarımızın sunulması (esasa ilişkin ayrıntılı savunmamız daha sonra sunulacaktır) ile söz konusu suçtan müvekkilimin beraatine karar verilmesi talebidir.

AÇIKLAMALAR:

-OLAYIN ÖZETİ-

Müvekkil, 22 Aralık 2018 tarihinde kim olduğunu bilmediği “XX” numaralı hat sahibi tarafından defalarca aranarak sözlü tacize uğramıştır. Savcılık soruşturmasında adının XX olduğunu öğrendiğimiz hat sahibi, müvekkili arayarak “sen karı mısın” diyerek konuşmaya girmiş, müvekkile ait numarayı kimden aldığını söylemedim kendisine ve eşine yönelik olarak “seni götünden sikeceğim, sonra sıra karına gelecek karını sikeceğim” diyerek telefondan taciz etmeye başlamıştır. Müvekkilin eşi ve yakın çevresinin de çoğu zaman tanıklık ettiği bu telefon konuşmalarından kurtulamayan müvekkil, “XX” numaralı hat sahibine kendisini mutlaka bulacağını ve devamında hakkında şikayetçi olacağını söylemiştir. (Konuya ilişkin olarak müvekkilin eşi ve telefon konuşmaları sırasında yanında olan kişilerin tanık olarak dinlenmesini talep ederiz.) Müvekkilin sinirlenmesi sonucunda da XX numaralı hat sahibi, müvekkile “beni şikayet etme, sana bir numara atacağım o kişi sana benim kim olduğumu söyleyecek aramızdaki mesele çözülecek” diyerek telefonu kapatmıştır. Devamında müvekkil tarafından XX numaralı hat sahibinin kim olduğunu anlamak amacıyla, XX numaralı şahıs tarafından verilen müştekinin telefonu aranmıştır. Müvekkilin asla taciz kastı olmamakla birlikte, huzurdaki olaydaki tek amacı XX numaralı hat sahibini bulmaktır. Kaldı ki; müşteki tarafından sunulan delillerde de açıkça XXX numaralı hat sahibini tanıyıp, tanımadığı hususu defalarca sorulmuş ve hakikate ulaşılmak istenmiştir.(Müvekkilin telefon görüşmelerinin celbini talep ederiz.) Dolayısıyla müvekkil ile müşteki arasındaki karşılıklı konuşma içeriğinden de anlaşılacağı üzere, müvekkilin cinsel amaçlı olarak taciz etme ve rahatsızlık verme amacı bulunmamaktadır.

DAVANIN ESASINA İLİŞKİN BEYANLARIMIZ;

Müşteki tarafından verilen 24.12.2018 tarihli dilekçede de açıkça görüleceği üzere, müşteki “numarasını dağıtan şahsın bulunmasını talep etmiş” olup müvekkile yönelik olarak herhangi bir şikayette bulunmamıştır. Savcılık aşamasındaki ifadesinde şikayet dilekçesiyle çelişen müştekinin beyanlarının kabul edilmesi mümkün değildir.

B) MADDİ VAKIALAR;

Huzurdaki davada cinsel taciz suçunun unsurları oluşmamıştır. Şöyle ki;

-MÜVEKKİLİN, CİNSEL AMAÇLA TACİZ ETME KASTI BULUNMAMAKTADIR.-

Cinsel taciz suçu, cinsel arzuları tatmin amacıyla bir kimsenin başka bir kimseyi cinsel amaçlı olarak rahatsız etmesidir. Suçun manevi unsurunu “taciz etme” kastı oluşturmaktadır. Kanun koyucu SUÇUN DÜZENLENMESİNDE ÖZEL SAİK ARANMAKTADIR. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.03.2015 tarihli 2014/14-669-68 sayılı kararında da belirtildiği üzere; cinsel taciz suçunun manevi unsuru, bir kimseyi cinsel amaçlı olarak rahatsız etmektir.

Huzurdaki somut olayda müvekkilin müştekiyi cinsel amaçlı olarak rahatsız etme amacı yoktur. Nitekim müşteki tarafından sunulan konuşma içeriğinde de görüleceği üzere müvekkilin tek amacı “kendisini rahatsız eden XX numaralı şahsa ulaşmaktır.”

Yukarıda da ayrıntılı olarak bahsedildiği üzere müvekkil XX numaralı hat sahibi tarafından defalarca aranarak kışkırtılmış, onuru ve gururu zedelenmiştir. Müvekkilin eşi, çocukları ve kendisini hedef alan bu kişiyi bulmak amacıyla elinden gelen her şeyi yapma amacıyla hareket etmiştir. Sanığın suçtan cezalandırılabilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir.

İzah edilen bu nedenle huzurdaki olayda suçun manevi unsuru oluşmadığı sabit olduğundan ve müvekkilin müştekiyi cinsel amaçla taciz etme kastı bulunmadığından üzerine atılı suçtan beraatini talep etmekteyiz.

-MÜŞTEKİNİN RIZASI OLDUĞU DOSYADA MÜBREZ DELİLLERDEN ANLAŞILMAKTADIR.-

Cinsel taciz eylemlerinin suç olarak kabul edilebilmesi için bu eylemlerin hukuka aykırı olarak, başka bir ifadeyle mağdurun rızası hilafına gerçekleştirilmiş olması zorunludur. Rıza açıklama ehliyetine sahip bulunan bir kişinin, cinsel taciz eylemlerine TCK’nun 26. maddesi kapsamında göstereceği rıza eylemi hukuka uygun hale getirecek ve eylem suç teşkil etmeyecektir.

Sayın Mahkemece de takdir olunacağı üzere mağdurun rızası bir hukuka uygunluk nedeni olup rıza varsa suç oluşmaz. Huzurdaki olayda müşteki, konuşma boyunca olumsuz hiçbir tepki göstermemiş kendisini rahatsız ettiğine yazılı ya da sözlü olarak hiçbir beyanda bulunmamıştır. Müşteki gerek telefon konuşmalarında gerekse de yazılı mesajlaşmada müvekkile “nerede oturuyorsun”, “kaç yaşındasın”, “beni daha sonra ara”, “profildeki sen misin” tarzında sorular yönelterek adeta sohbete yön vermiştir.  Olağan hayat akışında cinsel amaçlı olarak rahatsız edilen bir kişiden beklenen duyduğu rahatsızlığı belli etmesi ve sanığa bu durumu tekrar etmemesini söylemektir. Ancak huzurdaki olaydaki yazışmalara bakıldığında da görüleceği üzere müşteki tarafından müvekkile sohbet havası içerisinde yaşadığı yere, tipine dair çok yönlü diyalog kurmaya yönelik sorular sorulmuştur. Nitekim müştekinin bu eylemleri rahatsız edilen bir kişinin beklenmeyecek hareketlerdir. Mağdurun hiçbir tepki göstermemesi, karşılık vermesi örtülü rızadır. Anılan sebeple eylem suç teşkil etmemektedir.

-MÜŞTEKİ İLE MÜVEKKİL ARASINDAKİ KONUŞMA “KARŞILIKLI DİYALOG” ŞEKLİNDE GERÇEKLEŞMİŞTİR.

Sayın Mahkemeniz nezdinde müşteki tarafından sunulan deliller incelendiğinde görüleceği üzere yazışmalar karşılıklı diyalog şeklinde, olağan sayılmayacak nitelikte uzunluktadır. Müşteki tarafından konuşma süresince sohbette olumsuz hiçbir şekilde karşılık verilmediğine de dikkat çekmek isteriz. Hatta bu konuşmalarda müvekkilimi yönlendirdiği de açıktır. Dolayısıyla müştekinin cinsel anlamda rahatsız olduğu bir durum oluşmamıştır. Nitekim konuşmaların uzunluğu, sayısı, rahatsız olduğuna ilişkin olumsuz hiçbirşey söylememesi ve devamında müvekkilimin kendisini aramasını söylemesi de bu durumun ispatıdır.

Nitekim Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesi’nin 2016/112 Esas, Karar No 2016/94 numaralı kararı incelendiğinde de görüleceği üzere Boğazlıyan Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/146 (E) ve 2016/407 (K) kararının hukuka uygun olduğunu belirtmiştir. Huzurdaki davada da emsal niteliğinde sayılabilecek karar olması sebebiyle işbu dilekçemiz ekinde ilgili kararı Sayın Mahkemenize sunuyoruz.

Boğazlıyan Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/146 E ve 2016/407 K;

“bilirkişi incelemesi ve iletişim kayıtlarından sanık ve katılan arasında OLAĞAN SAYILMAYACAK NİTELİKTE VE UZUNLUKLUKTA GÖRÜŞMELER YAPILDIĞI ANLAŞILMIŞ ise de, taraflar arasındaki tespit edilen DİALOGLARDA KATILANIN SANIK İLE YAPMIŞ OLDUĞU SOHBETE OLUMSUZ BİR KARŞILIK VERMEDİĞİ ,mahkememizce, bir kısım diyaloglarda katılanın, sanığın iradesini suç işlemeye yönlendirmek amaçlı hareket ettiği şüphesinin uyandığı, GÖRÜŞME KAYITLARININ O SAYISININ ÇOKLUĞU,UZUNLUĞU VE ZAMAN ARALIĞI DİKKATE ALINDIĞINDA KATILANIN RIZASI DOĞRULTUSUNDA İDDİAYA KONU GÖRÜŞMELERİN GERÇEKLEŞTİĞİ KANAATİNE VARILMIŞTIR. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Tüm dosya kapsamından toplanan ( delillerden sanığın katılana yönelik cinsel taciz sunu işlediğine ilişkin soyut beyan dışında her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli bir delil de elde edilmemiş olmakla atılı suçun unsurunun oluşmaması sebebiyle sanığın CMK.nun 223/2-a maddesi gereğince beraatine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”

Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2012/1498 E., 2014/188K. Sayılı kararında da;

Müştekinin kendisini arayan sanıkla şikâyet konusuyla telif edilemeyecek ve olağan sayılamayacak şekilde uzun görüşmeler yapması, sanığın yüklenen suçu işlediği konusunda şüphe oluştuğu, bu şüphenin sanık lehine yorumlanması gerektiği, dolayısıyla sanığın beraatine ilişkin yerel mahkeme hükmünü onayan Özel Daire kararında bir isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmelidir.

İzah edilen nedenlerden dolayı müvekkilin üzerine atılı suçu işlemediği ortadadır.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda delillerle ilişkilendirmek suretiyle izah etmeye çalıştığımız savunmalar doğrultusunda;

a) Öncelikli olarak, olayın oluşum ve gelişiminden çıkan sonuca göre müvekkil sanık X’un üzerine atılı suçlamaları işlemediği açık ve anlaşılır olduğundan müvekkil sanığın üzerine atılı suçlamalardan dolayı 5271 sayılı CMK’ nın 223/2 (c) maddesi gereğince BERAATINA,

Müvekkil sanığın beraatına karar verilmesi talebimiz baki kalmak kaydı ile mahkemece aksi kanaat hâsıl olacak ise öncelikle LEHE OLAN KANUN HÜKÜMLERİNİN UYGULANMASINA karar verilmesini,

b) Aksi halde yargılama sefahatinde sanıkça uygulanması açıkça kabul edilmesi üzerine 5271 sayılı CMK’ nın 231/5. maddesi uyarınca tesis edilecek HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASINA,

c) Aksi durumda müvekkil sanık hakkında verilen cezanın 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesi uyarınca ERTELENMESİNE,

d) Erteleme talebimizin kabul görmemesi halinde müvekkil sanık hakkında verilen cezanın 5237 sayılı TCK’nın 50. maddesi uyarınca PARAYA ÇEVRİLMESİNE,

e) Sanık hakkında TCK’nın 61. maddesi çerçevesinde alt sınırdan ceza tayinine,

f) Yine sanık hakkında TCK’nın 62. maddesinin tatbikine karar verilmesini vekâletten arz ve talep ederim. tarih

Ceza Avukatı Adana- Avukat Saim İNCEKAŞ

Cinsel Taciz Savunma Dilekçesi 2

ADANA ASLİYE CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE

ESAS NO: 2011/11 Esas

SAVUNMASINI SUNAN SANIK :

KONU : Esas hakkında savunmamızın sunulmasıdır.

AÇIKLAMALAR:

1. Hakkımda C. Başsavcılığının……………………s. iddianamesi ile kamu davası açılmış ve iddia makamı esas hakkındaki mütalaasında hakkımda TCK 105/1-1 gereğince cezalandırılmamı istemiştir. 2. Ben ……………………. caddesinde dalgın vaziyette yürürken fark etmeden tanımadığım bir bayana onu rahatsız edecek şekilde yaklaşmışım. Ekonomik nedenler, ödeyemediğim borçlar ve ailevi sebeplerden dolayı çok sıkıntılıydım. Kafam hep bir takım düşünceler ile meşgul idi. Bu esnada kendi kendime konuşup, konuşmadığımı ve ne söylediğimi bilmiyorum. Ancak benim o bayana yönelik hiçbir sözüm yada davranışım olmadı. Dalgın, düşünceli ve kendi kendime konuşarak yürürken ki halimden korkarak kendisi hakkında bir şeyler söylediğimi düşünmüş olmalı. Ben kendisinin korktuğunu ve rahatsız olduğunu, eline telefonu alıpta bana bakarak, endişeli bir şekilde konuştuğunu görünce anladım. Ve bu durumdan üzülerek hemen oradan uzaklaştım. Daha sonra olay yerinden epey uzak bir yerde, birden birkaç kişi şimdi plakasını hatırlayamadığım bir araba ile üzerime geldi. Sebebini bilmediğim halde yüzlerinden ve davranışlarından bana zarar vereceklerini düşündüğüm için kaçtım. Beni yakaladılar ve ne olduğunu anlamadan beni tartakladılar. Suçum olmadığını izah etmeme de izin vermediler. Ben kesinlikle kimseyi takip etmedim, herhangi bir söz söylemedim tacizde de bulunmadım.

3. Sayın savcı olay yerinden hiçbir sebep yokken kaçmamın hayatın doğal akışına ters olduğunu söylemektedir. Bilakis en doğal davranış benim yaptığımdır. Hiçbir şey yapmamış olmama rağmen bayanın benden rahatsız olduğunu anlayınca daha fazla tedirgin olmasın diye oradan uzaklaştım. Eğer bir suçum olsa idi telefonla birilerini aradığı zaman çok uzaklara kimsenin bulamayacağı bir yere giderdim. Ben bir suçum yok diye normal hayatıma devam ettim.

4. Aleyhime tanıklıkta bulunan kişilerin ifadelerini de kabul etmiyorum. Çünkü ben iddia edildiği gibi kimseyi taciz etmedim. Zaten o şahısların hiç biri de beni taciz ederken gördüklerini söylemiyorlar. Onlar arkadaşlarının kendilerini aradığını, ve olayı anlattığını söylüyorlar. Hiç kimse biz gözümüzle gördük demiyor. Birisinden duyulan ile yapılan şahitliğe itibar edilmemesini talep ediyorum.

5. Benim bayanı taciz ettiğime dair herhangi bir delil yoktur. Şahit de yoktur. Sadece bayanın korkması ve taciz ettiğimi sanarak şikayeti söz konusudur. Şüphe ile cezalandırılmam hukukun temel ilkelerine aykırıdır. Bildiğim kadarıyla şüphe sanık lehine yorumlanmalıdır. Zaten bu suçu işlemedim ve suçsuzum.

6. Benim hiçbir surette bayanı rahatsız etme kastım bulunmamaktadır. Üzerime atılı suçun unsurları oluşmamıştır. Bu nedenle üzerime atılı suçtan beraatımı talep ediyorum.

SONUÇ ve TALEP : Yukarıda saydığım nedenlerden dolayı, beraatıma karar verilmesini talep ederim.

Şüpheli Adı Soyadı İmza

Cinsel Saldırı Savunma Dilekçesi 3

ADANA ASLİYE CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE

Dosya No :

Duruşma Günü :

SANIK :

MÜDAFİ:

SUÇ : Cinsel Taciz, Sarkıntılık Yapmak Suretiyle Çocuğun Cinsel İstismarı

SUÇ TARİHİ VE YERİ :

TALEP KONUSU : İddianameye karşı savunmalarımızın sunulması talebidir.

İZAHLAR : Aşağıda arz ve izah edilen nedenlerden dolayı müvekkil sanığa yöneltilmiş bulunan suçlamalar ve talep edilen cezalar yerinde değildir.

İDDİANAMEDE İFADE EDİLEN EYLEMLER

İddianamede, mağdur beyanları dayanak gösterilerek müvekkil sanık yönünden TCK m. 105/1- (2. cümle), m.105/2-e, m.43 ve m.103/1-(2. cümle) gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.Aşağıda izah edeceğimiz üzere isnat edilen suçun oluşması için yasa ve Yargıtay tarafından aranan unsurların bulunmadığı tartışmasızdır.

1- Müvekkil sanığa yöneltilen cinsel taciz suçunun maddi ve manevi unsurları oluşmamıştır, ayrıca isnat edilen suçun hiç bir yasal dayanağı yoktur. İzah etmek gerekirse isnat edilen cinsel taciz suçunun oluşabilmesi için TCK m.105 uyarınca sanığın mağdurlara yönelik cinsel saiki bulunmalıdır. Söz konusu hükme “bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi..” şeklinde düzenlenmiş olup atılı suçun oluşabilmesi için genel kast yeterli bulunmayıp sanığın cinsel amaçla hareket etmesi aranmaktadır.

2- Tüm dosya kapsamı ve mağdur çocukların vermiş olduğu ifadeler tek tek değerlendirildiğinde, müvekkilimin üzerine atılı suçu işlediğine dair çelişkili mağdur beyanları dışında somut delil bulunmamaktadır. Şöyle ki;

Mağdur 01.11.2017 tarihinde Çocuk İzleme merkezinde alınan ifadesinde “ … Adam kendi kapısının önünde bende kendi kapımızın önünde ve kapının aralığından bakıyordum adamın çişini yaptığını gördüm…adam beni gördü yanıma gel dedi….“ şeklinde beyanda bulunmuştur.

Mağdur …………ise 01.11.2017 tarihinde Çocuk İzleme merkezinde alınan ifadesinde

“- Apartmanda kötü bir şey oldu mu?

Oluyor, adam çişini bidona yaptı, ben gördüm

-Başka nereye çiş yaptı?

Arabayı koyuyorsun ya oraya yaptı.

– Başka nerede yaptı?

Binanın içinde, bizim evin karşısında yaptı biz gördük.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Mağdur beyanlarından da açıkça anlaşıldığı üzere Müvekkil sanık varlığından bile habersiz olduğu mağdurlara yönelik bir eylem gerçekleştirmemiştir. Mağdurlar

gözetlemek suretiyle gerek kapı arkasından gerekse arabaların park edildiği yerde müvekkil sanığı gördüklerini iddia etmişlerdir. Eğer mağdurlar hedef alınarak bir hareket yapılmış olsaydı; çocuklar bizi görünce pantolonunu çıkardı bize gösterdi demeleri gerekir. Fakat mağdurlar sürekli olarak müvekkilin sadece çişini yaptığını söylemişlerdir. Mağdurlara yönelik bir davranışta bulunmayan müvekkil sanığın işbu dava ile isnat edilen ve kasıtlı bir suç olan cinsel taciz suçunu işlemiş olması düşünülemez. Cinsel taciz suçu oluşmadığından nitelikli hali de gündeme gelmez.

3- İsnat edilen TCK m.103 de düzenlenen sarkıntılık düzeyinde kalmış cinsel istismar suçu sanık müvekkil bakımından vuku bulmamıştır. Müvekkil sanığın mağdurlara karşı cinsel amaçlı gerçekleştirmiş olduğu herhangi bir davranışı yoktur. Mağdur beyanları, olayın oluş şekli, müvekkil sanığın beyanı dikkate alındığında bu durum açıkça görülecektir.

İddianame, mağdur beyanlarına itibar edilerek başkaca delillerle desteklenmeden düzenlenmiştir. Müvekkil sanık verdiği ifadelerde ve yapmış olduğu savunmasında kendisine asılsız iftiralar atıldığını belirtmiştir. 60 yaşında, aklı başında, onca yıllık hayat tecrübesine sahip sanık müvekkilin beyanlarına itibar edilmelidir. İddianameye dayanak yapılan mağdur beyanlarına ayrıntılı olarak bakıldığında çelişkiler olduğu görülecektir.

Mağdur …………01.11.2017 tarihinde Çocuk İzleme merkezinde alınan ifadesinde “ … ben bu adamı tanımıyorum bizim üst katımızda oturuyor. bizim kapıda 13 adamın kapısında 20 yazıyor Adam kendi kapısının önünde bende kendi kapımızın önünde ve kapının aralığından bakıyordum…” beyanında bulunmuştur. Mağdur beyanında hem müvekkil sanığın evinin üst katta olduğunu söylüyor hem de evlerinin karşısında olduğunu söylüyor. Ayrıca mağdur aynı tarihli ifadesinde “ Adam beni gördü. ‘ yanıma gel’ dedi. Ben gitmedim başka birşey yapmadı…bu adam bana dokunmadı… “ beyanda bulunmuştur.

Mağdur ………ise 01.11.2017 tarihinde alınan ifadesinde

-Başka ne gördün?

-… saçımı elledi, bir kere elledi

– Adamın yanına gittin mi?

– Gitmedim “ şeklinde beyanda bulunmuştur. Mağdur hem kendisinin müvekkil sanığın yanına gitmediğini hem de saçını ellediğini beyan etmiştir. Hayatın olağan akışına aykırı ve çelişkilerle dolu mağdur beyanlarına itibar edilerek müvekkil sanığa suç isnat edilmesi hukuken kabul edilemez.

4- Müvekkil prostat hastası( doktor raporu ektedir) olup idrarını tutmada zorluk çekmektedir. Müvekkil bu hastalık nedeniyle etrafta birilerinin olduğundan habersiz idrarını bidona yapmıştır. Bilindiği gibi prostat tedavilerinde yapay idrar torbası kullanılmakta bir nevi ……

Tüm bu maddi olgu ve olaylar ,çelişkili mağdur beyanları müvekkil sanığın suçlanmasına yetecek mağdur beyanı dışında başka hiçbir delilin bulunmayışı iddia edilen olayların gerçekleşmesinin imkansızlığı

TALEP SONUCU : Yukarıda ve arz ve izah edilen sebeplerle,

Müvekkil hakkında beraat kararı verilmesini, bu mümkün görülmezse, müvekkilin sabıkasız oluşu ve olayın niteliği gibi hususlar göz önünde tutularak başta CMK md 231 olmak üzere lehe olan hükümlerin uygulanmasını,

Vekâleten arz ve talep ederim.

Sanık

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir