Ceza Esasa İlişkin Beyan Dilekçesi

Ceza davasında “esasa ilişkin beyanda” bulunmak için işlenen suç ve haklı sebeplerin anlatıldığı bir dilekçe hazırlanmalı ve mahkemeye sunulmalıdır.

Bu yazımızda ceza davasında esasa ilişkin beyan dilekçesi ele alınmıştır. Ceza Hukuku alanında Av. Saim İNCEKAŞ tarafından paylaşılmıştır.

ADANA … ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE

DOSYA                                   : 

SANIK                                    : 

KONU                                    : Esasa ilişkin beyanlarım hakkında

AÇIKLAMALAR                     :

Mahkemenizin yukarıda esas numarası verilen dosyasında sanık olarak yer almaktayım. Hakkımda yürütülen soruşturma ve kovuşturmada tarafıma isnat edilen suçun yasal unsurları oluşmamıştır. İşbu sebeple haksız ve hukuka aykırı yürütülen kovuşturma dolayısıyla tarafıma suç isnadı açıkça hukuka aykırıdır.

  1. Olay tarihinde Çorum ili Osmancık ilçesinde bulunan Sal gazinosunda garson olarak çalışırdım. İş yerinin programı başlamadan önce veya bittiğinde bazı zamanlar çalışanları evlerine bırakır ve evlerinden alırdım. Olay günü aynı iş yerinde çalıştığımız Nurzade’ yi hazırlanamsı için evine bıraktım. Nurzade hazırlandığında alıp iş yerine götürecektim. Nurzade’ nin hazırlandığı esnada yine iş yerimizde çalışan İlkay BİÇER’ yu almak için İlkay’ ın ikametine gittim. İlkay’ ı alıp yeniden Nurzade’ nin yanına geldim. Olay günü yargılamanın konusunu oluşturan silah sıkılması olayına ilişkin tarafımın hiçbir dahli ve ilgisi bulunmamaktadır. Ben iş yerinde çalıştığımız kişileri alıp iş yerine götürdüm. Çoğu kere yaptığım bir olayı o gün de tekrarladım. Olay yerinde bulunma amacım iş arkadaşlarımı alarak iş yerine götürmektir. Diğer sanık Rıfat’a izafe edilen hiçbir iddia ile tarafımın bir ilgisi, bilgisi yahut iddia edildiği gibi bağlantısı yoktur. Somut gerçeklik böyle iken varsayımlara dayalı iddialarla ceza tehdidi altında yaşamam hukuka aykırıdır.

  2. Huzurdaki yargılamaya dayanak iddianame incelendiğinde tarafıma hiçbir somut eylem izafesi yapılmadığı görülecektir. Bilindiği gibi iddianame ceza yargılamasının temelini oluşturmakta ve adeta ceza yargılamasının anayasası niteliğinde olduğu ve yargılamadaki iddiaların iddianame ile izafesinin yapıldığı göz önüne alındığında Iddianamede Tarafıma Hiçbir Somut Eylem Izafesinin Yapılmadığı Açıkça Ortadadır. Sayın Mahkemenizden tarafımın huzurdaki dosyada sanık olarak yer almamın sebebini sormaktayım? Tarafıma ile ilgili Sayın Savcılık Makamınca hazırlanan iddianamede hiçbir somut eylem isnadı yoktur. Sayın Mahkemeniz de yine yeterli açıklama yapmadan, tarafıma suç vasfını değiştirici nitelikte suç izafesi yapmıştır. Ben huzurdaki dosyada bir yıldan fazla süredir devam eden yargılamada hangi eyleminin suç oluşturduğunu bilmeden savunma yapmaktayım. Ceza yargılamasının temel niteliklerinden olan çekişmeli yargılama, meram anlatma ilkesi ve adil yargılanma hakkım ihlal edilmiştir. Ceza yargılamasının amacının somut gerçeği ortaya çıkarmak olduğu nazara alındığında varsayımlara dayalı olarak tarafıma suç isnadı evrensel ceza hukuku ilkelerine açıkça aykırıdır.

  3. Huzurdaki dosyada tanık olarak dinlenen Nurzade’ nin kolluk ve Sayın Mahkemenizdeki ifadeleri incelendiğinde beyanlarının değiştiği görülecektir. Nurzade Sayın Mahkemenizdeki 07.05.2019 tarihli beyanında tarafıma adamlarımın olduğu ve kendisini korkuttuğum şeklinde iddiada bulunmuştur. Bu beyanın hiçbir gerçeklik payı bulunmamaktadır. Ben olay tarihinde garson olarak çalışmakta ve iş yerinde çalışanları evlerine götürüp getiren bir kişiyim. Benim adamımın bulunması şeklindeki iddianın hiçbir temeli yoktur. Kaldı ki, tanık polis huzurunda ifade vermiştir. Tanığın korktuğu şeklindeki iddianın geçerli hiçbir tarafı yoktur. Tanığın beyanları dikkatli şekilde incelendiğinde korktuğunu iddia ettiği fakat benim hiçbir söz ya da eylemimi söylemediği görülecektir. Tanık yalan söylemektir. Korktuğuna ilişkin hiçbir söz ve davranış da söylemeden ifadesini değiştirmiş ve beni temelsiz bir şekilde suçlamaktadır. Tanık tarafımı zarara uğratmak ve maddi beklentilerle yalan söylemekte ve ifadesini aleyhime değiştirmektedir. Tanığın değişen beyanının hükme esas alınması hukuka aykırılık oluşturacaktır.

  4. Tarafıma diğer sanık Rıfat’ ın tehdit suçunu işlediği ve benim de TCK 37. madde dolayısıyla sorumlu olduğum şeklindeki iddia izafe edilmektedir. Rıfat açısından tehdit suçunun unsurları somut olayda oluşmamıştır. Tehdit suçu TCK 106. maddesinde “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden” şeklinde tanımlanmıştır. Sanık Rıfat’ a izafe edilen silah sıkma eyleminin gerçekleştiği bir an için düşünülse bile tehdit suçuna bu eylemin nasıl ve ne şekilde vücut verdiği açıklanmaya muhtaçtır. Rıfat’ ın müştekiye yönelik tehdit içerikli söylem ya da eylemelrine yönelik dosya kapsamında hiçbir delil bulunmamaktadır. İsnat edilen eylem başka bir suça vücut verse de tehdit suçunun somut olayda ne şekilde oluştuğu ispatlanamamış bu iddiaya ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil dosyaya sunulamamıştır. Sanık Rıfat hakkında yasal unsurları oluşmayan suç dolasıyla tarafıma TCK 37. maddesi dolasıyla sorumluluk yüklemek hukuka açıkça aykırılık oluşturacaktır.

  5. Ceza Genel Kurulunun 2014/604 Esas2015/37 Karar sayılı ilamında Ceza mahkûmiyeti, herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemeli, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdı Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 1993/6-79 Esas 1993/108 Karar ve 19.04.1993 tarihli kararında Gerçek; akla uygun ve realist, olayın bütününü veya bir parçasını temsil eden kanıtlardan veya kanıtların bütün olarak değerlendirilmesinden ortaya çıkarılmalıdır. Yoksa bir takım varsayımlara dayanılarak sonuca ulaşılması, ceza muhakemesinin amacına kesinlikle aykırıdır. sonucuna varmıştır.

Yargıta Ceza Genel Kurulu 2013/9-241 Esas 2013/293 Karar ve 11.06.2013 tarihli kararında Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden kurmak olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel ilkelerinden birisi de öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın uzantısı olan, Latincede; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ve gerçekleştirilme biçimi konusunda şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak bir kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olay ve iddialar sanık aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve bu ispat, hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkan vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa ihtimale dayanarak sanığın mahkumiyetine karar vermek, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm kurmak anlamına gelecektir.

  1. Tüm bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda, Ceza Muhakemesinin amacının maddi gerçeği açığa çıkarmak olduğu nazara alınarak, tarafıma isnat olunan suçu işlediğime yönelik dosya kapsamında her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmaması sebebiyle hakkımda ceza tayini yoluna gidilemez. Bu sebeple yasal şartları oluşmayan suç hakkında masumiyet karinesi ilkesi gereği beraatımı isteme zarureti hasıl olmuş

SONUÇ VE TALEP : Yukarıda arz ve izah edilen nedenler ve Sayın Mahkemenizce resen gözetilecek hususlar yasal şartları oluşmayan ve her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı nitelikte delil olmadan yapılan  huzurdaki yargılamada hakkımda BERAAT kararı verilmesini, Mahkemeniz aksi kanaatte ise lehe olan hükümlerin uygulanmasını Sayın Mahkemenizden arz ve talep ederim. tarih

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir