Ceza Davasında Sanık Yönünden Tefrik Talebi
ADANA X AĞIR CEZA MAHKEMESİNE
DOSYA NO:
SANIK:
MÜDAFİ:
KONU : Davanın tefrik edilmesi talebidir.
AÇIKLAMALAR :
X tarihli iddianamenin kabulü ile Sayın Mahkemenizde yukarıdaki esas numarasıyla görülen huzurdaki davadada diğer sanıklar X hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazı beklenmektedir.
Oysaki müvekkil sanık X cezası infaz olunan uyuşturucu suçu nedeniyle yargılanıp, oradaki cezasının infazına müteakip hakkında çıkan yakalama kararını bilmesine rağmen TÜRKİYE’YE DÖNÜŞ YAPMIŞTIR.
DOSYADAKİ DİĞER SANIKLAR HAKKINDA İSE X CELSE GEÇMİŞ OLMASINA RAĞMEN HALİHAZIRDA YAKALAMA EMİRLERİNİN İNFAZI BEKLENMEKTE OLDUĞUNDAN DAVANIN UZUN SÜRE SONUÇLANDIRILAMAYIP, SÜRÜNCEMEDE KALMASI GÜNDEME GELMEKTEDİR.
Buna ilişkin olarak her ne kadar önceki celselerde davanın müvekkil sanık yönünden tefrik edilerek karara bağlanması talep edilmişse de Sayın Mahkemece bu talebimiz CMK 8 gereği bağlantı olması nedeniyle reddedilmiştir. Fakat dilekçemizde belirttiğimiz Yargıtay Ceza Kurulu kararları incelendiğinde görüleceği üzere Yargıtay, Mahkemelerin bağlantı olması nedeniyle tüm sanıklar hakkında davanın birlikte görülmesi suretiyle sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri cihetine gidilmesini mutlak bir zorunluluk olarak görmemiş AKSİNE yargılamanın gereksiz uzamasına neden oluyorsa sanıkların birlikte yargılanmasının gereksiz olacağını ifade etmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanununun 10. Maddesinin 1. Fıkrası: “Kovuşturma evresinin her aşamasında, bağlantılı ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli mahkemece karar verilebilir.” hükmüne amirdir.
Neticeten, müvekkil hakkında deliller toplanmış olup, dosyadaki diğer sanıkların yakalama emrinin infazının beklenmesinden dolayı dosyada bir sonuca varılamamaktadır. Yaptığımız araştırmalar neticesinde de diğer sanıkların İtalyada olup, Türkiye’ye dönmeyeceğine ilişkin bilgiler edinmemiz ve bu bağlamda usul ekonomisi ve makul sürede yargılanma ilkeleri kapsamında, davanın müvekkil yönünden tefrik edilerek, karar verilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 11.07.2014 tarihli, 2014/5-52 E. ve 2014/354 K. sayılı kararında; “Sanık hakkında yürütülen yargılamada tüm deliller toplanmış ve ilk derece mahkemesi tarafından hüküm kurulması dışında yapılacak bir muhakeme işlemi kalmamış olduğundan, on dört sanık hakkında rüşvet verme suçundan açılmış kamu davasında savunmaların tespit edilmesi, delillerin toplanması ve kamu davasının sona ermesinin beklenmesi ya da davaların birleştirilerek birlikte görülmesi suretiyle sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri cihetine gidilmesi mutlak bir zorunluluk olmayıp, aksine davaların takdire bağlı olarak birleştirilmesi sanık hakkında yürütülen yargılamanın gereksiz uzamasına, usul işlemlerinin tekrar edilmesi nedeniyle toplumdaki adalet duygusunun zedelenmesine de yol açacaktır. Bu nedenle, rüşvet alma ve rüşvet verme suçlarından haklarında kamu davası açılan sanıkların birlikte yargılanmaları inceleme konusu olayda gerekli olmadığı…” şeklindeki kararı yukarıdaki açıklamalarımızı destekler niteliktedir.
Nitekim, çok sanıklı davalarda, sanıklardan biri/bazıları hakkında gıyabi tutuklama/ yakalama kararı bulunduğunda, bu kararlar uzun süre infaz edilemediğinde, diğer sanıklar yönünden dosyadaki işlemler tamamlanıp yargılama bitme noktasına geldiğinde, davanın ayrılması kararı verilmesi uygulamada sıkça görülmektedir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, diğer sanıklar sebebiyle dosyada 4 yıldır bir ilerleme kaydedilememekte olup bu durum ceza hukukunun temel ilkelerinden olan yargılamanın çabukluğu ilkesinin ihlali anlamı taşımaktadır. Keza yargılamanın uzun sürmesi problemi hukukun tüm alanlarında şüphesiz ki önemli olmakla birlikte ceza davalarında ayrı bir önemi haizdir.
AİHS’in 6. Maddesinde yer bulan Adil Yargılanma Hakkı kişilerin yargılama işlemlerinin sürüncemede kalmasına karşı korumak; özellikle ceza davalarında suçlanan kişilerin uzun süre davasının nasıl sonuçlanacağı endişesi ile yaşamasını önlemek amacıyla getirilmiştir.
“… Ceza yargılamasının uzaması nedenlerinden biri de ayrı ayrı görülmesi gereken davaların birleştirilmek suretiyle karmaşık hale getirilmesidir. Gerek yargılanan sanık sayısı, gerek yargılamaya konu edilen eylemlerin karmaşıklığı gerekse kapsamları dikkate alınarak davaların ayrı ayrı görülmesinin makul sürede yargılanma hakkına sağlayacağı yarar ile birleştirilerek görülmesi halinde bu hakkın ihlaline neden olabilecek zarar gözetilerek mümkün olduğunca ayrı ayrı yargılama yapılmalı ve yargılama makul sürede bitirilmelidir.” (YCGK, E: 2016/16-1280, K: 2016/432, KT: 22.11.2016)
Yargıtay Ceza Kurulunun yerleşik içtihatları, AİHS ve CMK kapsamı ve yukarıda izah ettiğimiz nedenlerden ötürü dosyadaki diğer sanıklar hakkındaki YAKALAMA EMİRLERİNİN İNFAZI BEKLENMEKTE OLDUĞUNDAN DAVANIN UZUN SÜRE SONUÇLANDIRILAMAYIP, SÜRÜNCEMEDE KALMASI İHTİMALİ ÇERÇEVESİNDE DAVANIN TEFRİK EDİLMESİNİ VEKALETEN ARZ VE TALEP EDERİZ.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle müvekkil sanık yönünden davanın TEFRİK EDİLEREK, karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederiz. tarih
SANIK MÜDAFİ