Basit Yaralama Savunma Dilekçesi

Basit Yaralama Savunma Dilekçesi 1

ADANA 2. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ

DOSYA NO:

SANIK:

MÜDAFİİ:

KONU: Dosya kapsamına bir kısım yazılı savunmalarımızın sunulmasından ibarettir.

AÇIKLAMALARIMIZ:

A Müvekkilim hakkında her ne kadar A Asliye Ceza Mahkemesinin A Esas sayılı dosyası ile “ Basit Yaralama“ suçlarına ilişkin işbu yargılamaya konu ceza dosyası açılmış ise de; müşteki-sanık müvekkilin üzerine atılı bulunan suçu işlemiş olabileceğine gösterir dosya ve kapsamında kesin, inandırıcı ve somut herhangi bir delil mevcut değildir.

ŞÖYLE Kİ;

Dosya ve kapsamında alınan beyanlara bakıldığında müşteki- sanık müvekkilin söz konusu suça ilişkin herhangi bir fiili eyleminin olduğunu gösterir bir beyan mevcut değildir. Bu hususta;

-Müşteki- sanık A; müşteki- sanık müvekkilin eylemine ilişkin bir beyanda bulunmadığı gibi, genel olarak beyanlarına bakıldığında müşteki sıfatından ziyade kendi gerçekleştirmiş olduğu eylemleri yokmuşçasına ifade eden beyanlarda bulunmuştur. A YİNE HASTANE RAPORUNUN OLDUĞUNU BEYAN ETMİŞ İSE DE; TARAFIMIZCA DURUŞMA ESNASINDA KENDİNE SORU YÖNELTİLMİŞ VE NİTEKİM BEYANLARI ARASINDA Kİ ÇELİŞ Kİ ORTAYA KONULMUŞTUR. MÜŞTEKİ-SANIK A’nın DARP ALDIĞINI İDDİA EDİLDİĞİ BÖLGELERİ İLE SAĞLIK KURULU RAPORU ARASINDAKİ ÇELİŞKİ NET VE AÇIK BİR BİÇİMDE ORTAYA ÇIKMIŞTIR. SÖZ KONUSU BÖLGELERE İLİŞKİN SAĞLIK KURULU RAPORUNDA HERHANGİ BİR DARP VE CEBİR İZİ MEVCUT DEĞİLDİR. BU DURUM DAHİ OLAYI NET VE AÇIK BİR BİÇİMDE ORTAYA KOYMAKTA OLUP; MÜVEKKİLİN ASLINDA OLAYIN MAĞDURU OLDUĞUNU VE FİİLİ BİR EYLEMİNİN OLMADIĞINI GÖSTERMEKTEDİR.

-Yine diğer müşteki-sanık A, müvekkil müşteki Sanık A‘nın herhangi bir eyleminin olmadığını sayın mahkemeniz huzurunda vermiş olduğu beyanlar ile doğrulamıştır.

-Son olarak ise; müşteki- sanık A da, müvekkilim müşteki-sanık A‘nın herhangi bir eyleminin olmadığını vermiş olduğu beyanlar ile ortaya koymuştur. Yine beyanlarına bakıldığında ortada abartılı bir dille olayın anlatıldığı sabittir. BU ANLATIMLARI DOĞRULAR DOSYA KAPSAMINDA BİR SAĞLIK KURULU RAPORU MEVCUT DEĞİLDİR. YİNE TANIK BEYANLARINA VE DİĞER DELİLLERE BAKILDIĞINDA DA BÖYLE BİR DURUMUN OLMADIĞI NET VE AÇIK BİR ŞEKİLDE ORTADIR. A TARAFLARIN ARASINDA EV TARTIŞMASINA İLİŞKİN BİR HUKUK YARGILAMASININ OLDUĞU GERÇEKLEŞTİRİLEN BU HUKUK YARGILAMASINDA MÜŞTEKİ- SANIK A‘NIN HAKLILIĞINA İLİŞKİN VERİLMİŞ BİR KARAR MEVCUTTUR. DİĞER MÜŞTEKİ SANIKLAR TARAFINDAN BU DURUMUN HAZMEDİLMEMESİNE BAĞLI OLARAK OLAY OLDUĞUNDAN FARKLI OLARAK GÖSTERİLMEKTE; YİNE BU DURUMA İSTİNADEN DE MÜVEKKİLİM OLAYIN İÇERİSİNE ÇEKİLMEK İSTENMEKTEDİR.

*** Dosya ve kapsamına bakıldığında da tanıklar tarafından verilen beyanlar da haklılığımızı ve müvekkilimin söz konusu olaya ilişkin fiili bir eyleminin olmadığını doğrulamışlardır.

*** Ceza muhakemesinin temel amacı maddi gerçeği ortaya çıkarmak, uyuşmazlık sonucu verilen kararla işlenen fiil arasında tutarlılığın bulunmasını temin etmektir. Buna göre hakikata ulaşmak için;

– İddia edilen fiil işlenmiş midir?

– Bu fiilin kanunların öngördüğü ve ceza müeyyidesine bağladığı bir suç mudur?

– İşlendiği ve kanunen suç olduğu tespit edilen fiili iddia edilen şahış mı işlemişdir?

– Bu fiili işlemiş olan şahıs sorumlu mudur?

***Sorularının yanıtlanması gerekmektedir. Ancak olayımıza bakıldığında müşteki-sanık müvekkilin eylemlerinin bulunmadığı, suça iştirak etmediği, tam aksine olayın mağduru olduğu açık ve nettir. Aksi yöndeki hiçbir iddia maddi gerçeklik ile bağdaşmamaktadır. Tüm bu hususlar bile müvekkilin üzerine atılı bulunan suçtan BERAAT etmesi gerektiğini doğrulamaktadır.

SONUÇ VE TALEP: Yukarıda açıklamış olduğumuz nedenler ve tarafınızca resen dikkate alınacak olan nedenler ile birlikte; müşteki- sanık müvekkilimin üzerine atılı bulunan suçu işlememiş olması, olayın mağduru oluşu, dosya kapsamında verilen beyanlarda dikkate alınarak müvekkilimin BERAATİNE karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederiz.

Müşteki- Sanık Müdafi

Basit Yaralama Savunma Dilekçesi 2 (Eşe Karşı)

ADANA ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE

DOSYA NO :

SANIK:

VEKİL:

KONU: Dosya kapsamında yazılı savunmalarımızın sunulmasından ibarettir.

Yukarıda esas numarası belirtilen dosya kapsamında gönderilen ihtarda, beyanda bulunmak için sanığa tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre verilmiştir. Verilen süre içerisinde yazılı savunmamızı sunmaktayız.

Müvekkilim hakkında her ne kadar X Esas sayılı dosyası ile “Basit Yaralama” suçlarına ilişkin işbu yargılamaya konu ceza dosyası açılmış ise de; sanık müvekkilin üzerine atılı bulunan suçu işlemiş olabileceğine gösterir dosya ve kapsamında kesin, inandırıcı ve somut herhangi bir delil mevcut değildir.

ÖZETLE: Müşteki şikayetinde, X akşamı, Adana İli Seyhan İlçesinde müvekkil tarafından kendisine yönelik olarak çıkan bir ailevi tartışma sonrasında, tartışmanın kavgaya dönüştüğünü ve vücut azalarıyla vurmak suretiyle aralıksız olarak dayak yediğini, söz konusu eylemlerin yaklaşık 1 saat boyunca sürdüğünü, müvekkilden şiddet gördüğünü ifade etmiştir. Söz konusu bu eylemlere yönelik olarak Seyhan Devlet Hastanesinden X tarihinde müştekice rapor alınmıştır.

AÇIKLAMALARIMIZ

Müvekkil hakkında, Türk Ceza Kanunu 86/2, 86/3-a  maddeleri kapsamında Basit Yaralama- iddiasıyla iddianame düzenlenmiş ise de müvekkil hakkında yapılan iddialar asılsızdır. Dosya ve kapsamında alınan beyanlara bakıldığında sanık müvekkilin söz konusu suça ilişkin herhangi SOMUT bir fiili eyleminin olduğunu gösterir bir beyan mevcut değildir.

Müştekinin Adana Asliye Ceza Mahkemesi X Esas sayılı dosyasında X tarihli 1. celsede verdiği beyanında “eşim bana yaklaşık 1 saat boyunca şiddet uyguladı” iddiasında bulunmuştur. Fakat şunu ifade etmek gerekir ki bir kimseye bu kadar uzun süre boyunca şiddet uygulanıp da kişide basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek etkiler bırakması pek tabii olağan hayatın akışına aykırıdır. Müşteki tarafından varlığı tartışmalı olan suça konu olan eylemlerin abartı ile söylendiği ve bu eylemlerin bir aslının olmadığı esasen bir gerçektir.

Yine müştekinin aynı celsede sanık hakkında “Kendisi defalarca dizleri ile boğazıma bastırarak boğulma tehlikesi geçirmeme neden oldu.” demektedir. Seyhan Devlet Hastanesinin raporu dikkate alındığında müştekinin hayati tehlikesi geçirecek darp izi olmadığı, aksinde batında bir takım ekimozların olduğu anlaşılmaktadır. Fakat müvekkil ağırlığında bir kimsenin defalarca müştekinin boynuna basıp da iz kalmaması yine müşteki tarafından atılan iddiaların asılsız olduğuna bir delildir. Dosya kapsamında bulunan adli muayene raporu incelendiğinde ise baş ve yüz bölgesinde herhangi bir darp izine rastlanmamış olup batın bölgesinde ekimoza rastlanmıştır. Hal böyle iken MÜŞTEKİNİN ÇELİŞKİLİ BEYANLARDA BULUNDUĞU AÇIKÇA ORTADADIR.

Kaldı ki adli muayene raporunda bahsedilen ekimozun ne zaman oluştuğu, kaç günlük bir ekimoz olduğuna dair herhangi bir tespit kayıt altına alınmamıştır. Müştekinin şikayetinden önce oluşmuş olan ekimozun darp edilme iddiasıyla adli muayene raporuna yansıtıldığı açık ve net bir şekilde ortadadır. İşbu rapor müvekkilin fiili gerçekleştirdiğine dair KESİN VE SOMUT NİTELİK TAŞIMAMAKTADIR.

Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında hem “hayatın olağan akışına aykırı olma” kavramına hem de şüpheden sanık yararlanır ilkesine, “Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “şüpheden sanık yararlanır” temel hukuk prensibi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılması için, suçun tereddüte yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesi gerekir. Oluş şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı mahkum etmek, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına geleceğini ifade etmektedir.

Yargıtay 15. Ceza Dairesinin  2015/7373 E. 2015/31581 K. 30.11.2015 tarihli kararı yukarıda ifade ettiğimiz hususları destekler mahiyettedir. “mağdurun ilk ifadesinde, eşinin omuzlarından tutarak kendisini yere fırlattığını söylemesine rağmen yargılama aşamasındaki ifadesinde, eşinin kendisini darp etmediğini belirttiği, alınan adli raporda da, mağdurda darp ve cebir izine rastlanmadığının belirlendiği ve olayın tanık veya başkaca bir delille de doğrulanmadığı, buna göre mağdurun daha sonra vazgeçtiği hazırlıktaki soyut beyanından başka sanığın mahkumiyetine yeter kesin ve inandırıcı delil bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanığın, 5271 sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,”

Bursa 26. Asliye Ceza Mahkemesi 2020/131 Esas 2020/308 Karar no’lu 10/07/2020 tarihli kararında “Her ne kadar sanık hakkında eşine karşı basit yaralama eyleminde bulunduğundan bahisle kamu davası açılmış ise de sanığın mağdur eşini kasten yaraladığına dair mağdur soyut beyanı dışında mahkumiyetine elverişli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delillerin dosyaya yansımadığı bu haliyle sanığa isnat edilen kasten basit yaralama suçunun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle BERAATİNE…” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.

Ceza muhakemesinin temel amacı maddi gerçeği ortaya çıkarmak, uyuşmazlık sonucu verilen kararla işlenen fiil arasında tutarlılığın bulunmasını temin etmektir. Buna göre hakikate ulaşmak için;

– İddia edilen fiil işlenmiş midir?

– Bu fiilin kanunların öngördüğü ve ceza müeyyidesine bağladığı bir suç mudur?

– İşlendiği ve kanunen suç olduğu tespit edilen fiili iddia edilen şahıs mı işlemiştir?

– Bu fiili işlemiş olan şahıs sorumlu mudur?

Sorularının yanıtlanması gerekmektedir. Ancak olayımıza bakıldığında sanık müvekkilin eylemlerinin bulunmadığı, tam aksine olayın sadece katılanın bir takım gerçeğe uygun olmayan söz ve eylemlerinden ibaret olduğu açık ve nettir. Aksi yöndeki hiçbir iddia maddi gerçeklik ile bağdaşmamaktadır. Tüm bu hususlar bile müvekkilin üzerine atılı bulunan suçtan BERAAT etmesi gerektiğini doğrulamaktadır.

Sayın mahkeme tarafından Asliye Ceza Mahkemesi Esas sayılı dosya da müvekkilin göstermiş olduğu tanığın beyanlarına karşı sanık ile müşteki arasında boşanma davalarının olması ve tanığın müvekkilin kızı olması sebebiyle itibar edilmemiştir. Fakat sanık tarafından iddia edilen bütün iddiaların ise doğru olduğu kabul edilerek, üstelik müvekkil hakkında TCK’nın 62/1. maddesi uyarınca takdiren indirim yapılmasına dahi karar verilmemiştir. Sayın mahkemeden müştekinin iddiaları değerlendirilirken de mevcut boşanma davası sebebiyle aralarında ihtilaf bulunan taraf olması sebebiyle katılana yönelik de aynı yaklaşım beklenmektedir.

Asliye Hukuk Mahkemesi(Aile Mahkemesi Sıfatıyla) X Sayılı boşanma davasında müştekinin müvekkile karşı,  evlilikten 1 gün sonra Aile Mahkemesinde boşanma davası açtığı, edebe mugayir hakaretlerde bulunduğu ve taraflar arasında bir takım sorunlar olması nedeniyle aile birliği kurulamadığı yer almaktadır. Bu sebeple müşteki tarafından vaki olduğu iddia edilen eylemler değerlendirilirken taraflar arasındaki hukuki ihtilafların da olduğu göz önüne alınması gerekmektedir.

Müvekkil savunmalarında; yaşanan olayı samimi ve dürüstçe anlatmıştır. MÜVEKKİL ALEYHİNE BİR CEZA TAYİNİ YOLUNA GİDİLECEK İSE LEHİNE OLAN TÜM YASA HÜKÜMLERİNDEN VE YASAL İNDİRİMLERDEN YARARLANDIRILMASI TALEP OLUNUR.

Taktir Mahkemenize ait olmak üzere; müvekkilin sabıkasız oluşu ve mahkeme huzurundaki beyanları ve diğer takdiri indirim nedenlerinin de göz önünde tutularak müvekkil lehine uygulanması gerektiği kanaatindeyiz.

Yukarıda açıklamış olduğumuz nedenler ve tarafınızca resen dikkate alınacak olan nedenler ile birlikte; sanık müvekkilimin üzerine atılı bulunan suçu işlememiş olması, dosya kapsamında verilen beyanlarda dikkate alınarak müvekkilimin beraatine karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederiz.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklamış olduğumuz nedenler ve tarafınızca resen dikkate alınacak olan nedenler ile birlikte; sanık müvekkilimin üzerine atılı bulunan suçu işlememiş olması, dosya kapsamında verilen beyanlarda dikkate alınarak müvekkilimin BERAATİNE karar verilmesini, aksi kanaate ulaşılırsa, müvekkil hakkında lehe olan yasa maddeleri ile yasal indirim nedenlerinin uygulanmasına karar verilmesini, vekaleten talep ederiz.

Sanık Müdafii

  • İlk yayınlanma tarihi: 11 Nisan 2021

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İçindekiler
Bize WhatsApp'tan ulaşın!