Yetkili Mahkeme Nedir?
Yetki, bir davaya hangi yerdeki görevli hukuk mahkemesi tarafından bakılacağını ifade eder. Kural olarak, bütün davalar için uygulanan yetki kuralına genel yetki kuralı, bu mahkemeye de genel yetkili mahkeme denir.
HMK md 6’da genel yetki kuralı hükme bağlanmıştır. Buna göre genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
Davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri belirlenirken, Türk Medeni Kanunu hükümleri esas alınacaktır (HMK m. 6/f. II).
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun m. 6 hükmü genel yetki kuralını belirlerken iki hususu dikkate almıştır. Bunlardan birincisi, davalı ister gerçek kişi olsun, isterse tüzel kişi olsun davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri esas alınacaktır. Bu bakımdan dava açıldıktan sonra, davalının yerleşim yerinin değişmesi mahkemenin yetkisini etkilemeyecektir.
İkinci olarak, davalının yerleşim yerinin belirlenmesinde, gerçek kişiler için TMK m. 19, tüzel kişiler için ise TMK m. 51 hükümleri dikkate alınacaktır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 10. maddesinde ise, sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde hükme bağlanan genel yetki kuralına göre, kira sözleşmesinden kaynaklanan davalarda genel yetkili mahkeme, kiracı ya da kiraya verenin yerleşim yeri mahkemesi olacaktır. Ayrıca, HMK m. 10’da öngörülen kural gereğince de kiracı ya da kiraya veren kira ilişkisinden doğan bir davayı sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açma imkânına sahip olacaklardır.
Kira sözleşmesinin tarafları, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılmak üzere yetki sözleşmesi yapabilirler.
Yetki sözleşmesi, HMK m. 17’de düzenlenmiştir. Ancak, yürürlükten kalkan HUMK m. 22 yetki sözleşmesinin yapılması konusunda taraflar arasında bir ayırım yapmayıp, herkesin söz konusu sözleşmeyi yapabileceğini düzenlemiş olmasına rağmen, HMK m. 17 yetki sözleşmesinin sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapılabileceğini hükme bağlamıştır.
Yeni düzenlemeye göre, tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş ya da doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça da dava sadece sözleşmede belirlenen bu mahkemelerde açılabilir.
Görüldüğü üzere, HMK m. 17 ile yapılan yeni düzenleme uyarınca yetki sözleşmesi, tacirler veya kamu tüzel kişileri tarafından yapılabilecek ve taraflar bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılabileceklerdir. Bir diğer önemli husus ise, yapılan yetki sözleşmesi ile kanunen yetkili kılman genel ve özel mahkemelerin yetkisinin kaldırıldığını söylemek mümkündür.
Zira taraflar aksini kararlaştırmadığı müddetçe, dava sadece yetki sözleşmesi ile belirlenen mahkemede açılabilecektir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 18. maddesinde yer alan düzenlemeye göre, yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme ya da mahkemelerin gösterilmesi şarttır. Ayrıca, taraflar üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapamazlar.
Yetkili mahkeme konusunda değinilmesi gereken bir diğer konu da yetki itirazıdır. Yetki itirazı HMK m. 19’da düzenlenmiştir. Yapılan bu düzenlemeye göre, yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır.
Böyle bir durumda taraflar da mahkemenin yetkili olmadığını her zaman ileri sürebilirler. Zira yetki bir dava şartıdır (HMK m. 114).
Buna karşılık, yetkinin kesin olmadığı davalarda yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunana taraf, yetkili mahkemeyi, eğer birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Çünkü HMK m. 116 gereğince yetki itirazı, ilk itirazlardandır. Ayrıca yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içerisinde yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir.
Yetki itirazında bulunulması ve mahkemenin yetkisizlik karan vermesi üzerine, taraflardan birisinin bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde karan veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir (HMK m. 20).
Aksi takdirde bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. Dava dosyası kendisine gönderilen mahkeme, kendiliğinden taraflara davetiye gönderir.