Yerel mahkeme hükmünün Tebligat Kanunu ve Tüzüğüne uygun biçimde tebliğ edilmesi zorunludur. Gerçekten HGK 04.04.2007-12/200-187 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; “Tebligat, bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak yasa ve tüzükte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Yasanın ve Tüzüğün belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı Yargıtay içtihatlarında açıkça vurgulanmıştır.”
Söz konusu tebligat hükümlerine aykırı olduğu saptanan bir tebliğ işlemine rağmen hüküm kesinleştirilmiş olabilir. Usulsüz tebliğ sonucu kesinleşen bu türlü bir işleme karşı kesinleşmeden mağdur olan taraf, yerel mahkemeye başvurmak suretiyle hükümdeki kesinleşme şerhinin kaldırılmasına ilişkin dava açması gerekir. Usulsüz tebliğ yapılarak hükmün kesinleştirildiğinin mahkemece tespit edilmesi üzerine “hükmün yeniden tebliğe çıkarılmasına” şeklinde karar vermekle yetinmelidir. Usulsüz tebliğde karşı tarafın hiçbir kusurunun bulunmadığına ve davaya karşı koyulmadığına dikkat ederek avukatlık ücreti ile yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmemelidir. Nitekim 8. HD 24.01.2005-8832/307 (Terazi D. 2008/26 sf. 159) sayılı kararında bu biçimde ifade olunmuştur.