İsticvap Beyanlarına Karşı İtiraz Dilekçesi

ADANA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ’NE

DOSYA NO :

DAVALILAR :

VEKİLİ :

DAVACI :

VEKİLİ :

KONU : İsticvap beyanlarına karşı itirazımızı içerir dilekçedir.

AÇIKLAMALAR

01.03.2021 tarihli celsenin ilgili ara kararı gereğince; isticvap beyanlarına karşı beyanlarımızı sunmaktayız. Davacı vekili isticvap deliline dayandığını beyan ederek her ne kadar isticvap talebinde bulundu ise de davalı müvekkillerin dosyanızda yapılan keşif de dahil olmak üzere pek çok defa beyanları alınmıştır. Müvekkillere gönderilen isticvap davetiyesinin ekinde her ne kadar isticvap olunacak vakıaların tek tek belirtilmesi gerekmekte ise de davacı vekili tarafından bu hususlar belirtilmediği gibi isticvap davetiyesine ek olarak davacının yazmış olduğu tüm dilekçeler ve duruşma zabıtları tek tek gönderilmiştir. Davacı vekilinin bu talebi usul ekonomisine aykırı olup yargılama giderlerini usule aykırı bir şekilde artırarak yargılamayı uzatma cihetindedir. Şöyle ki; işbu celsenizde davacı vekili 15 sorudan oluşan sorularını içeren dilekçesini sunarak yine yargılamayı uzatma yoluna gitmiş ve daha önce müvekkillerin beyanda bulundukları hususlara ilişkin yeniden isticvap olunmuşlardır.

İsticvap, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 169. maddesi ile 175. maddeleri arasında düzenlenmiştir. M. 175/1: “Tanıklığa ilişkin 249, 250, 259 ilâ 263. madde hükümleri niteliğine aykırı düşmediği sürece isticvapta da uygulanır.” şeklindedir.

Maddede, tanıklığa ilişkin ilgili hükümler “niteliğine aykırı düşmediği sürece” isticvapta da uygulanır denmektedir. Burada davacı tarafın beyan dilekçesinde belirttiği üzere ‘ila’ kelimesi tartışma konusu değildir. Dolayısıyla isticvapla ilgili tanıkların dinlenmesine ilişkin maddelere yapılan atıfta, atıf yapılan maddelerin niteliğine aykırı düşmediği sürece uygulanması gerektiği yasada oldukça açıktır.

Takdiri delil olan tanık dinlenmesi ile aynı amaca hizmet etmeyen bu kurumun, tanıklıkla ilgili hükümler kapsamında niteliğe uygun düştüğü ölçüde uygulanması gerekir. Tanıklıkla isticvap arasındaki ilk fark, dinlenilecek kişi noktasında ortaya çıkar. Gerçekten de isticvapta, sorgulanacak olan “taraflar”dır.

İsticvap, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 169. maddesi ile 175. maddeleri arasında düzenlenmiştir. HMK’da yer alan bu düzenlemeler 1086 sayılı HUMK’dan bazı konularda farklılıklar göstermektedir. İsticvap esnasında, karşı taraf ve taraf vekilleri hazır bulunabilirler (HMK m. 173/f. 3). Söz konusu fıkra, 1086 sayılı HUMK’un 233. maddesinin 1. fıkrasında yer alan düzenlemenin değiştirilmiş halidir. HUMK’un 233. maddesine göre, hâkim isticvabın iki tarafın huzurunda yapılacağına karar vermemişse, kural olarak isticvap sadece kâtibin ve isticvap edilecek kişinin vekilinin huzurunda yapılabilmekteydi. HMK ile karşı tarafın isticvapta hazır bulunma hakkı hâkimin iznine bağlı olmaktan çıkarılmış ve mutlak hale getirilmiştir.

Yukarıda anılanlar çerçevesinde, isticvabın ayrı ayrı yapılmasını düzenleyen hiçbir hüküm ve görüş bulunmamaktadır. Kanun, tanıklığa ilişkin bazı hükümleri isticvabın niteliğine aykırı düşmediği sürece uygulanacağını belirtmiştir. Ancak tanıklık kurumuyla isticvap kurumu her bakımdan aynı özellikleri göstermemektedir. Tarafların dışarı çıkarılarak isticvap edilmeleri, hukuk güvenliği ilkesine aykırıdır. Ayrıca adil yargılanma hakkının da özüne dokunmaktadır. Yani bu maddelerin, kıyasen uygulanması yönünde hiçbir hukuki dayanak olmadığından, isticvabın ayrı ayrı yapılması, usul ve yasaya aykırıdır.

HMK 171/1 maddesine göre, isticvap olunacak yani dinlenilecek olan kişiye, mahkeme tarafından, davetiye gönderilir. Bu davetiyede; 1- Dinlemenin gerçekleşeceği gün ve saat belirtilir. 2- Dinlenmesine karar verilen konular bu davetiyede belirtilir. 3- Gelmediği ya da gelip de sorulara cevap vermediği takdirde soruları ikrar yani kabul etmiş olacağı kendisine bildirilir.

İsticvap, davanın temelini oluşturan vakıalar ve onunla ilişkisi bulunan hususlar hakkında olur. O halde tarafın isticvabının konusunu, davanın konusu ve onunla bağlı olan maddi vakıalar oluşturur. Bir taraf, ancak kendi aleyhine olan vakıalar hakkında isticvap edilebilir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu md 187 gereğince isticvabın konusunu her türlü vakıa oluşturmamaktadır. Öncelikle ihtilaflı olmayan hususlarda tarafların isticvabı gerekmeyecektir. Tarafların isticvabını gerektiren ihtilaflı vakıaların ise, önemli, olayla doğrudan ilgisi bulunan ve hükme tesir edebilecek nitelikte olmaları gerekmektedir.

Yukarıdaki bilgiler ışığında bir değerlendirme yapılacak olursa: Öncelikle, usul yönünden değerlendirdiğimizde, isticvap davetiyesinin olmadığını, ilgili celsede soruların elden verildiğini görmekteyiz. Yasada da açıkça belirtildiği üzere isticvap edilecek vakıa ve konusu hakkında, isticvap davetiyesinde açıkça bilgi verilmelidir. Ardından, konu kapsamı belli olan isticvap bakımından, karşı taraf vekili tarafından değil, yargılamayı yapan bağımsız ve tarafsız olan mahkeme hâkimi tarafından konu vakıa kapsamında sorular sorulmalıdır. Geçtiğimiz celsede uygulanan tebligat yapılmaksızın isticvap uygulaması, soruların karşı taraf konumunda olan davacı tarafından mahkemeye sunulması, hukuka aykırı delil niteliğindedir ve sayın mahkemenin takdiriyle hükme esas alınmamalıdır. Ayrıca dava konusu taşınmazın satışı X ile davacı arasında yapılmış olup isticvap sorularında davalılara sorulmasının hukuki bir yararı olmadığı davalıların cevaplarından da görüldüğü üzere sorulan soruların bilgi ve görgülerinin dışında olduğu aşikardır.

Hülasa, tapudan araştırma yapılarak öğrenilmesi mümkün olan bilgilerin ve dava konusu olayla doğrudan ilgisi olmayan konular hakkında isticvap yapılması hem usul ekonomisine aykırıdır hem de davayı uzatmak amaçlanarak tarafımıza zarar verilmek istenmektedir.

Ayrıca 12 tarihinde mahkemeniz tarafından keşif yapılmış olduğundan davacının yeniden keşif yapılması talebine muvafakatimiz olmadığından reddini talep etme zorunluluğumuz hasıl olmuştur. Yeniden keşif yapılmasının hukuki yararı bulunmamaktadır.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerden dolayı, yasaya ve usule aykırı yapılmış olan isticvabın hükme esas alınmaması ile davacı vekilinin yeniden keşif talebinin reddine karar verilmesini arz ve talep ederiz.

DAVALILAR VEKİLİ

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir