Hukuk Mahkemesi Kararının Ceza Davasına Etkisi

Hukuk Mahkemesi ve Ceza Mahkemesi Kararlarının Birbirlerine Olan Etkisi

Yüksek Mahkemenin yerleşik uygulamasına göre, maddi olguların tespitine ilişkin Ceza Mahkemesinin kararı, Hukuk Mahkemesi hâkimini bağlar. Maddi olayları tespit eden Ceza Mahkemesi kararı, taraflar açısından “Kesin Delil” niteliği taşır.

Görülmekte olan bir hukuk davasında taraflar, iddia ve savunmalarını kanıtlamak için ceza mahkemesinde görülmekte olan bir ceza davasına dayanıyorlarsa, ceza mahkemesinde verilecek kararın da hukuk mahkemesini bağlayıcı nitelik taşıması ihtimali bulunuyorsa, bu durumda, hukuk mahkemesinin, ceza davasının sonucunu “Bekletici Sorun” yapması gerekir.

Ceza Mahkemesi hakiminin öncelikli hedefi, “maddi gerçeklik”e ulaşmaktır. Bu nedenle, bir davada Beraat Kararı ile maddî olgu tespit edilmiş ise, bu yön, özel hukuk yargılamasında göz ardı edilemez ve maddî olgunun aksi benimsenerek hüküm kurulamaz.

Hukuk Mahkemesinin Kararının Ceza Mahkemesine Etkisi

Hukuk mahkemesinin kararı, ceza mahkemesini bağlar mı? Konu, taraf ve amaç farklılıkları itibariyle esasen hukuk mahkemesince verilen kararlar, ilkesel olarak ceza mahkemesi için “kesin hüküm” oluşturmaz. Ne var ki, Özel Hukuk Yargılamasına tâbi olan ve fakat Özel Kanun hükümleriyle ceza mahkemelerinde görülebileceği kabul edilmiş bulunan davalarda, hukuk mahkemesi kararları, ceza mahkemelerinde kesin hüküm oluşturabilir.

Örnekler:
(1) Hukuk Mahkemesince bir senedin sahte olmadığına dâir verilen ve kesinleşen karar sonrasında, o senet için daha sonra Ceza Mahkemesinde “sahtelik” iddiası ileri sürülemez (HMK.md.214/1). Dolayısıyla bu konuda Hukuk Mahkemesinin kesinleşen kararı, Ceza Mahkemesi için de kesin hüküm oluşturur.

(2) Yaş düzeltmesine ilişkin hukuk mahkemesince öncelikle verilen ve kesinleşen düzeltme kararı, ceza mahkemesi için de kesin hükümler oluşturur.
“Kesin hüküm”, kesin delillerdendir. Bu itibarla, ceza mahkemesi, hukuk mahkemesinin vereceği kararı “Bekletici sorun” yapmış olursa, bu durumda hukuk davasında verilen karar, ceza davasında kesin hüküm oluşturur.

Ceza Mahkemesinin Kararının Hukuk Mahkemesinin Kararına Etkisi

Konu, taraf ve amaç farklılığı sebebiyle ilke olarak ceza mahkemesinin kararı, hukuk mahkemesi için kesin hüküm oluşturmaz. Ancak, aslında özel hukuk yargılamasına tabi olan ve fakat özel kanun hükümleriyle ceza mahkemelerinde de görülüp karara bağlanabileceği kabul edilmiş olan davalarda, ceza yargısının kararı, hukuk yargısında kesin hüküm oluşturabilir.

Örnekler:
1) Ceza mahkemesinde görülmekte olan bir dava sırasında verilen yaş düzeltme kararı, hukuk mahkemesinde “kesin hüküm” oluşturur.
2) Bir senedin sahteliği ile ilgili olarak ceza mahkemesinde verilen ve kesinleşen mahkumiyet kararı, hukuk mahkemesinde kesin hüküm oluşturur. Bu kesin hüküm, Hukuk hakimini bağlar. Ancak, dikkat edilmelidir ki, Ceza Mahkemesince verilen Beraat kararı, hukuk mahkemesinde kesin hüküm/kesin delil oluşturmaz.
3) Ceza mahkemesinin verdiği mahkumiyet kararı (haksız eylemin tespiti bakımından) hukuk mahkemesinde kesin delil oluşturur. Ancak, dikkat edilmelidir ki, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı, (kusur takdiri, zarar miktarının belirlenmesi ve nedensellik bağının olup olmadığı yönlerinden) hukuk mahkemesinde görülen Tazminat Davasında “kesin delil” oluşturmaz. Önemle belirtilmelidir ki, Yargı Yolu, “Dava şartı” olarak düzenlendiğinden (HMK.md.114/l-b), mahkemelerce re’sen (kendiliğinden) dikkate alınması zorunluluğu vardır.

 

Hukuk Mahkemesi Hakiminin Ceza Davasındaki Tespitle Bağlı Olması

“Bu konuda BK m. 53 hükmünde kural olarak bağımsızlık ilkesi benimsenmiştir. Madde bu yönüyle irdelendiğinde; hukuk hakimi kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değildir. Ancak, aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak yapılan maddi olgular ile bağlıdır. Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü ise; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak delilleriyle tespit edilip edilmediği olmalıdır. Bu nedenledir ki, davanın dayanağını teşkil eden ve davacının aynı zamanda suç duyurusuna da konu ettiği elektronik postaların gönderilmesi suretiyle gerçekleşen haksız eylem nedeniyle ceza yargılamasında verilecek karar, eylemin davalı tarafından gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin yapılacak saptama yönünden hukuk yargılamasına da etkili olacaktır.

Açıklandığı üzere hukuk hakimi kural olarak ceza mahkemesi kararıyla bağlı olmamakla birlikte eylemin sanık/davalı tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğin tespiti halinde, bu saptama hukuk hakimini bağlayacak niteliktedir. Zira eylemin suç teşkil etmemesi ceza hukukunu ilgilendirmekte iken aynı eylemin sanık/davalı tarafından gerçekleştirilmediğine ilişkin tespit ise hem ceza hem de hukuk hakimini bağlayacaktır. Eş söyleyişle, hukuk hakimi, ceza mahkemesince saptanan eylemin sanıkça gerçekleştirilmediği şeklindeki maddi olgu ile bağlı olacaktır. HGK 05.07.2006-4/476-498 (Terazi D. 2006/3 sf. 109);

“Ceza mahkemesinin maddi olgunun belirlenmesine ilişkin cezalandırma kararı hukuk mahkemesi yönünden bağlayıcı olduğundan, davalının hakaret suçundan cezalandırıldığına ilişkin karar kesinleştiği için söylenen sözün iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında değerlendirilmesi doğru değildir. 4. HD. 05.11.2009-580/12264 (YKD 2010/3 sf. 408);

“Hukuk ya da ceza mahkemesinde dava açılmış ve o davada mahkemece sahteliği iddia edilen senet hakkında, inkar edilen imzanın borçluya ait olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yapılmasına ve senedin yazıldığını görenlerin tanık olarak dinlenmesine karar verilmiş ise, senet dava sonuçlanıncaya kadar hiçbir işleme dayanak yapılamaz. Dolayısıyla imzaya itiraza ilişkin davanın görülmesi aşamasında ceza davası da açılmış ise, ceza davasının sonuçlanması, bu dava yönünden bekletici sorun yapılmalıdır. (HGK 06.02.2008-12/77-90) (YKD 2009/4 sf. 615);

“Ceza mahkemesinin maddi olayın saptanmasına ilişkin kararı, hukuk mahkemesini bağlar. (19. HD. 18.06.2009-10457/5987) (YKD 2009/9 sf. 1747);

“Her ne kadar ceza hakiminin mahkumiyet ve beraata ilişkin verdiği karar, kusurun var olup olmadığı veya oranı, zararın miktarı, temyiz kudreti ve illiyet bağı gibi hususlarda hukuk hakimini bağlamaz ise de, mahkumiyet kararı o fiilin hukuka aykırı olduğunun tespiti bakımından hukuk hakimini bağlar. (21. HD. 13.11.2007-17891/20495) (YKD 2009/8 sf. 1574);

“Hukuk mahkemesi, ceza mahkemesinde kesinleşen maddi olgu ile bağlı ise de, kusur oranı ile bağlı değildir. Gerektiğinde uzman bilirkişi veya bilirkişilerden rapor alınarak yeniden kusur oranı tespit edilmelidir. (17. HD. 16.10.2006-4396/7881) (YKD 2007/6 sf. 1135) 

 

Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir