Görevli Mahkeme Nedir ve Nasıl Tespit Edilir?

Görevli mahkemenin ne anlama geldiğini ele alıyoruz. Dava çeşitlerine göre görevli mahkemeler hangileridir? Tek tek dava çeşidi ve bu davayı açmak için görevli olan mahkemeleri yazımızda ele aldık.

Mahkemelerin Görev Kuralı Ne Anlama Gelir?

Bir davaya, “konu” ölçütüyle bakabilecek mahkemenin belirlenmesini gösteren kurallara “Görev Kuralları” denilir. Görev konusu, yani hangi yargılama işlerine hangi mahkemenin bakabileceği hususları kanunla düzenlenir.

6100 sayılı yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu, “Belirlenmesi ve Niteliği” başlığı altında aynen şöyle der :

“Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir” 

“Kamu Düzeni”nden sayılma kriteri önemlidir. Çünkü, “Kamu düzeni”yle ilgili her iş, her işlem, ilgili ve yetkililerce her zaman öncelikle göz önünde tutulması gereken işlerdir.

Bu itibarla, Usûl Hukuku uygulamalarında da “Mahkemelerin Görevleri” konusu önemlidir. Her hakim, önüne gelen bir davanın öncelikle kendi mahkemesinin görev alanına girip girmediğini incelemek zorundadır. Kendi mahkemesinin görev alanına giriyorsa, davaya bakacak; girmiyorsa, usulunce “Kararı” verecektir.

Mahkemelerin Görev Kuralı ve Özellikleri

“Görev kurallan”nın özellikleri şöyle sıralanabilir:

  • Görev kuralları, “Kanun”la düzenlenir (HMK. md.l).
  • Görev kuralları “Kamu Düzeni”ndendir (HMK. md.l).
  • “Görev İtirazı” süreye tâbi değildir.
  • Görev konusunu, mahkeme, yargılamanın her aşamasında re’sen (kendiliğinden) dikkate alır.
  • “Görev İtirazı” taraflarca her aşamada ileri sürülebilir.
  • “Görev İtirazı”, “Yetki İtirazı”ndan önce incelenir.
  • Taraflarca “Görev Sözleşmesi” yapılamaz.
  • Görev kuralları, taraflar için, “Usûli Kazanılmış Hak” (müktesep hak) oluşturmaz.
  • Görev, yorum ya da kıyas yoluyla değiştirilemeyeceği gibi genişletilemez de.
  • Yasal mevzuatta açıklık bulunmayan hallerde, Görev, “Genel Mahkemeler”e aittir.
  • Görev kuralları “Kanun Yolu” aşamasında da dikkate alınır.
  • Görevsiz mahkemece verilip kesinleşen Hüküm, “Yargılamanın Yenilenmesi Yolu”na götürülemez.

HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU’NDA DÜZENLENEN GENEL GÖREVLİ MAHKEMELER

6100 Sayılı HMK’nun 2. ve 4. maddeleri, Genel Görevli Mahkemelerle ilgili düzenleme içermektedir. Düzenlemeye göre, esasta iki Genel Görevli Mahkeme bulunmaktadır. Yasanın 2. maddesi, Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin, 4. maddesi ise Sulh Hukuk Mahkemeleri’nin görevlerini belirlemiştir.

Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin Görev Alanı

Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığına ilişkin davalar ile şahıs varlığına ilişkin davalarda (genel) görevli mahkeme, aksine (yasal) bir düzenleme bulunmadıkça “Asliye Hukuk Mahkemesi”dir (HMK. mâ. 2/1).

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda ve diğer kanunlarda aksine (yasal) düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi, diğer dava ve işler bakımından da (genel) görevlidir (HMK. 2/2).

Malvarlığı Haklarına İlişkin Davalarda Görev

Bir davanın konusu para ise veya parayla ölçülebilen bir şey ise, bu tür davalara “Malvarlığı Haklarına İlişkin Davalar” denilmektedir.

Malvarlığı davalarında, “miktar” ve “değer” ölçütü kaldırılarak, malvarlığına ilişkin tüm davalar (aksine bir yasa hükmü bulunmadıkça) Genel Mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görev alanına girmektedir.

Malvarlığı haklarına ilişkin davalarda “miktar” ve “değer”, görevin belirlenmesinde bir ölçüt değildir.

Bununla birlikte dava dilekçesinde davacı, dava değerini (gerçeğe uygun olarak) belirtmelidir.

Çünkü, dava konusunun miktar ve değeri;

  • Harç yönüyle,
  • “Kanun Yolu”na başvuru hakkının belirlenmesi yönüyle,
  • “Kanun Yolu”nda incelemenin Murafaalı yapılmasını isteyebilme yönüyle,
  • Vekâlet ücreti takdiri yönüyle, önem taşımaktadır.

Her Yargı çevresinde, Genel Mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi bulunması zorunludur. Adı üzerinde, Asliye demek, “asıl olan, genel olan” mahkeme demektir.

Eğer bir yargı çevresinde Asliye Hukuk Mahkemesi dışında (özel yasalarla kurulmuş) başkaca hiçbir mahkeme yoksa, o yargı çevresinde görülmesi gereken malvarlığı haklarına ilişkin tüm davalara Asliye Hukuk Mahkemesi bakacaktır (HMK. md. 2/2).

Kişi Varlığı Haklarına İlişkin Davalarda Görev

Kişi (şahıs) varlığı haklarına ilişkin davalarda da, Genel Görevli Mahkeme, aksine (yasal) bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi’dir (HMK. md. 2/1).

Kişi (şahıs) varlığı haklarının, malvarlığı haklarının aksine parayla ölçülebilir bir değeri olmadığı gibi, paraya çevirilebilme ve devredilebilme niteliği de yoktur.

İkinci Genel Mahkeme olan Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ya da Özel Mahkeme olan Aile Mahkemesi’nin görev alanına da girmeyen hususlarda, kişi varlığı haklarma giren tüm davalarda asıl görevli
mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Elbette, bir yargı çevresinde Özel Aile Mahkemesi kurulmamışsa, Aile Mahkemesi’nin görevine giren kişi varlığı haklarına ilişkin tüm davalara yine Genel Mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi bakacaktır.

Yeri gelmişken belirtmeden geçmeyelim:

6100 Sayılı HMK’nun 3. maddesi, Anayasa Mahkemesi’nce (16.02.2012 T. ve 2011/3 E. sayıyla) iptal edilmiş bulunduğundan, idarenin eylem ve işlemlerinden kaynaklanan cismani zararlarla ilgili
kişi varlığı haklarma ilişkin maddi/manevi tazminat davaları (eskiden beri olduğu gibi) yine idari yargıda görülebilecektir.

“Kişi varlığı hakları” denilince sadece ” kişi varlığı hakları” anlaşılmamalıdır. ” Tüzel kişi varlığı hakları” ile ilgili sözgelimi “Derneklerin Feshi”, “Vakıfların Tescili” davaları da Genel Mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecektir.

Ticari Davalarda Görev

Ticari davalarda da görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemeleri’dir (TTK. md. 5/1). Ancak, ticari uyuşmazlıkların yoğun olduğu il yargı çevrelerinin bazılarında müstakil Ticaret Mahkemeleri
kurulmuş bulunmaktadır.

Ticari davalar yönüyle Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ayrım, sadece bir “iş bölümü” ayrımıdır. Müstakil Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri, ticari davalara da bakmak durumundadır.

18.06.2014 Tarih ve 6545 Sayılı yasayla yapılan mevzuat değişikliğinde (madde 45), müstakil Asliye Ticaret Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerin bir başkan ve yeteri kadar üye ile çalışabileceğine dair yeni bir düzenleme yapılmıştır.

Asliye Hukuk Mahkemeleri’yle Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki “iş bölümü ilişkisi” 6. Bölümde daha geniş işlenecektir.

Sulh Hukuk Mahkemeleri’nin Görev Alanı

Özel Hukuk Yargılama Sisteminde “Genel Mahkemeler”in İkincisi, Sulh Hukuk Mahkemeleri’dir.  Sulh hukuk muhakemelerinin görevleri aşağıda sıralanmıştır;

Bu sıralamaya göre, Sulh Hukuk Mahkemesi’nin bakabileceği iş ve görevler (konunun değer ve tutarına bakılmaksızın) şunlardır:

  • Kiralanan taşınmazların (İİK.’na göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler müstesna olmak üzere) kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere, tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ve bu davalara karşı açılan davalar.
  • Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasma ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davalar (HMK. md. 4/1-b).
  • Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik davalar (HMK. md. 4/1-c).
  • Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile diğer kanunların Sulh Hukuk Mahkemesi’ni veya Sulh Hukuk Hakimini görevlendirdiği davalar (HMK. md. 4/1-ç).

Diğer kanunların Sulh Hukuk Mahkemesi’ni görevlendirdiği iş ve davalar.

Bu dava ve işler esas itibariyle şunlardır :

  1. Kat Mülkiyeti Yasası ile Kooperatifler Yasası’na göre açılabilecek davalar.
  2. Derneklerin kendiliğinden sona erdiklerinin tespiti davaları (TMK. md. 87).
  3. Kadastro sırasmda ve sonrasında ortaya çıkabilecek hataların düzeltimi işlemlerinin tebliğinden itibaren 30 gün içinde taşınmaz mâlikleriyle diğer hak sahiplerinin açabilecekleri düzeltmenin kaldırılması davaları.

ÖZEL YASALARLA DÜZENLENEN “ÖZEL GÖREVLİ” MAHKEMELER

Özel mahkemeler, belirli kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklar ile belli türdeki uyuşmazlıklara bakmakla görevlendirilen ve her biri ayrı bir yasayla kurulmuş bulunan mahkemelerdir.

Halen bazı yargı çevrelerinde faaliyette bulunan Özel Mahkemeler; Aile, İş, Kadastro, Tüketici, İcra Hukuk, Fikri ve Sınai Haklar ile Denizcilik Uzmanlık Mahkemeleridir.

Âile Mahkemeleri

4787 sayılı yasaya göre kurulan Âile Mahkemeleri, Âile Hukuku Uyuşmazlıklarında görev yapan tek hakimli bir ilk derece mahkemesidir. Adalet Bakanlığı’nca HSYK.’nun olumlu görüşü
alınarak her ilde ve merkez nüfusu yüz binin üzerindeki her ilçede kurulan Âile Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, “Görev İlişkisi”dir.

Âile Mahkemesi bulunmayan yargı çevresinde Âile Mahkemesi’nin görev alanına giren dava ve işlere o yargı çevresindeki Genel Mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi bakar.

Aile Mahkemesinin Görevleri

Âile Hukukundan doğan (evlenme, nişanlılık, evlenme ehliyeti ve engelleri, batıl evlilikler; boşanma, mal rejimleri, hısımlık, nesep, tanıma, babalığa hüküm, evlat edinme, velayet, çocuk malları, aile
malları, ev düzeni ve nafaka gibi) konularla ilgili davalar, Âile Mahkemelerinin öncelikli görevleri arasındadır (4787 S. Ktı. md. 4/b-l).

Âile Hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanınma ve tenfizine dair işler de Aile Mahkemelerinin görevine girmektedir. (4787 saytlı Ktı. md. 4/b-2)

 Âile Mahkemeleri diğer yasalarla verilen başlıca görevlere de bakar.

Aile Mahkemesinde Yargılama Usûlü

Nafaka davaları ile velâyete ilişkin davalar dışında Âile Mahkemelerinde “Yazılı Yargılama Usûlü” uygulanır. Nafaka ve Velâyete ilişkin davalar, “Basit Yargılama Usûlü”ne tâbidir. Dolayısıyla
bu dava ve işler adlî tatilde de görülür (HMK. 103/1-b).

Âile Mahkemeleri yargılama sırasında, esasa girmeden önce gerektiğinde uzmanlardan da yararlanılarak çekişmenin sulh yoluyla çözümünü teşvik eder.

İş Mahkemeleri

5521 sayılı yasayla kurulmuş bulunan İş Mahkemeleri, İş Hukuku uyuşmazlıklarından kaynaklanan dava ve işlere bakan tek hakimli, özel görevli ilk derece mahkemelerindendir.

İş mahkemeleri de HSYK/nun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığı’nca (iş davalarının yoğun olduğu yargı çevrelerinde) kurulur.

Müstakil İş Mahkemesi bulunan yerlerde Genel Mahkemelerle (yani Sulh ve Asliye Hukuk Mahkemeleriyle) İş Mahkemesi arasındaki ilişki, bir “Görev İlişkisi”dir.

İş Mahkemesinin Görevleri

İş Kanunu’na göre işçi sayılan kişilerle, işveren veya işveren vekili arasında İş Sözleşmesi’nden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından kaynaklanan hukuki uyuşmazlıkların görev ve görüm yeri, İş Mahkemeleridir.

Bir davanın İş Mahkemesi’nde görülebilmesinin iki koşulu vardır :

  1. Taraflara ilişkin koşullar.
  2. Konuya ilişkin koşullar.

Çekişmenin tarafları, işçi, işveren ya da işveren vekili olmalıdır. Davanın, konusu da İş Sözleşmesinden veya İş Yasasindan kaynaklanmalıdır. İş Mahkemelerinin görev alanı bakımından konunun değerinin önemi yoktur.

İş Mahkemeleri (İş Kanunu md. l’de belirtilenlerin dışında), aşağıdaki davalara da bakar:

  • Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası hükümlerinin uygulanmasıyla ortaya çıkan uyuşmazlıklar (bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde) İş Mahkemelerinde görülür (5510 Sayılı Kn. md.101).
  • Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’ndan kaynaklanan iş ve davalar, İş Mahkemesinde görülür (2822 S. Kn. md. 15,16,46,47,60).
  • Deniz İş Kanununa tâbi gemi adamlarıyla bunların işveren ya da işveren vekilleri arasında bu yasadan veya hizmet sözleşmesinden doğan davalar, İş Mahkemelerinde görülür (Deniz İş Kanunu md. 46).
  • Sendikalarca açılacak ya da sendikalar aleyhine açılacak hukuk davaları da İş Mahkemesinde görülür.

İş Mahkemelerinde Yargılama Usûlü

6100 Sayılı HMK’na göre İş Mahkemelerinde görülen davalar, “Basit Yargılama Usûlü”ne tâbidir (HMK. md. 316/1-d).

İş davalarında yetkili mahkeme,

  • İşçinin çalıştığı iş yerinin bulunduğu yer mahkemesi ile
  • Davanın açıldığı sırada davalının yerleşim yeri mahkemesidir.

İş davalarında yetki kamu düzenindendir. Bu sebepledir ki, bu yetki kur alma aykırı Yetki Sözleşmesi yapılamaz (İş Mahk. Kn. md. 5). İş Mahkemesi, ilk oturumda tarafları sulhe teşvik eder (İş
Mahk.Kn.md. 7).

İş Mahkemesinin kanunî parasal sınırı geçmeyen davalarla ilgili verdiği nihâi kararlar kesindir (İş Mahk.Kn.md. 8).

Kesin olmayan nihâi kararlara karşı (yüze karşı tefhim edilmişse tefhimden, yoklukta verilmiş ise tebliğden itibaren) 8 gün içinde, “İstinaf Yolu”na gidilebilir.

Bölge Adliye Mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile, miktar veya değeri kanuni parasal sınırı geçen davalar hakkında verilen nihai kararlara karşı tebliğden itibaren 8 gün içinde “Temyiz Yolu”na gidilebilir.

“Kanun Yolu” başvurulan, Bölge Adliye ve Yargıtay’ca iki ay içinde karara bağlanır.

Kadastro Mahkemeleri

3402 Sayılı Kadastro Kanunu uyarınca, her kadastro bölgesinde yeter sayıda Kadastro Mahkemesi kurulması hüküm altına alınmıştır.

Kadastro Mahkemeleri de özel görevli ilk derece mahkemeleri olup, tek hakimlidir. Kadastro Mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki Kadastro Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve
işlere o yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi “İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla” bakar.

Kadastro Mahkemesinin Görevleri

Kadastro Mahkemelerinin başlıca görevleri şunlardır:

  • Sınır ve ölçü uyuşmazlıkları; taşınmaz mal mülkiyeti ve sınırlı aynî hak, tescil ve şerh işleri, kadastro ve tapu sicilini ilgilendiren dava ve işlerle özel yasalarca belirlenen diğer işler (Kadastro Kn. md. 25/1).
  • Kadastro ile ilgili verasete ait uyuşmazlıklar (Kadastro Kn. 25/1).
  • Sadece kadastro işlerine özgü bulunmak kaydıyla velîsi veya vasisi olmayan küçükler ve kısıtlılar için kayyım atanma işleri (Kadastro md. 25/2-A).
  • Kadastro işlerine münhasır olmak kaydıyla, (HMK. md. 334 uyarınca) adli yardım istemlerini inceleyip karara bağlamak (Kadastro md. 25/2-B).
  • Yine kadastro işlerine münhasır olmak üzere, Kadastro Tutanağı düzenlenen taşınmazlara ait ihtiyati tedbir kararı verip derhal o yerin kadastro ve tapu sicil müdürlüğüne bildirmek (Kadastro Kn. md. 25/2-C).
  • Dava açıldıktan sonra kadastro tespiti öncesine ait haklara dayanarak Asli Müdahil sıfatıyla davaya katılanlara iddialarına ilişkin uyuşmazlıkları inceleyip karara bağlamak (Kadastro Kn. md.

Kadastro Mahkemesine davalar üç şekilde intikal etmiş olabilir :

1)Askı ilânı süresi içinde açılan davalar :

Kadastro tespit tutanakları 30 gün süre ile ilânda kalır. Tespit tutanağına itirazı olanların 30 gün içinde Kadastro Mahkemesinde dava açabilecekleri belirtilir. (Kadastro Kn. md. 11). Bu süre geçilirse, artık Kadastro Mahkemesinde dava açılamaz. (Kadastro Kn. md. 12/1).

2)Kadastro Komisyonunca gönderilen tutanaklara ait davalar (Kadastro Kn. md. 10-son).

3)Genel mahkemelerce gönderilen/devredilen dava ve dosyalar.

Bunun için, davanın genel mahkemede kesin hükme bağlanmamış olması; davanın genel mahkemede görülmekte bulunması ve görülen davanın Kadastro Mahkemelerinin genel görev sınırları içinde yer alması koşulları aranır.

Kadastro Mahkemesinde Yargılama Usûlü

Kadastro Kanunu’nun belirlediği istisnalar dışında, Kadastro Mahkemelerinde “Basit Yargılama Usûlü” kuralları uygulanır. (Kadastro Kn. md. 29/3)

Kadastro davaları adlî tatilde de görülür. Dolayısıyla “Kanun Yolu”na başvuru süresi adlî tatilde de işler.

Kadastro Mahkemesinin yetkisi, her taşınmaz hakkında düzenlenen Kadastro Tespit Tutanağı’nın düzenlendiği tarihte başlar. Davaya konu taşınmaz, dava sırasında el değiştirirse davaya, taşınmazı devir alan devam eder. (Kadastro Kn. md. 40).

Kadastro davalarında re’sen (kendiliğinden) araştırma ilkesi uygulanır. Yargısal tebliğ işleri de re’sen yerine getirilir. Davacı gerçek ve tüzel kişiler, dava dilekçelerinde dava nedenlerini ve delillerini bildirmek zorundadırlar (HMK. md. 318).

Davacı taraf, tespit sırasında yaptığı itiraz sebep ve delilleriyle bağlı değildir. Kadastro yargılamasında, gelmeyen tarafın yokluğunda duruşma yapılır.

Dikkat edelim ki, taraflardan hiçbiri duruşmaya gelmemiş olsa bile, dosya işlemden kaldırılmaz (Kadastro Ktı. md. 29-30).

Kadastro davalarında bir mirasçı, diğer mirasçıların muvafakatini almadan da dava açabilir, tek başına da davaya devam edebilir.

Kadastro davalarında (HMK’nun tanıdığı imkânlar saklı kalmak ve davada çıkar çatışması bulunmamak şartıyla) karı-koca birbirlerini vekil tayin edebilirler. (Kadastro Ktı. md. 31). Kadastro davalarında, vekâlet ücreti maktu olarak belirlenir. (Kadastro Ktı. md.31). Kadastro Mahkemesi kararları, re’sen (kendiliğinden) taraflara tebliğ olunur.

Tüketici Mahkemeleri

Tüketici Mahkemeleri de tek hakimli, özel görevli ilk derece mahkemelerindendir.

Tüketici Mahkemeleri, 23.02.1995 Tarih ve 4077 Sayılı yasayla kurulmuştu. Bu yasa yürürlükten kaldırılmış, yerine 28.05.2014 Tarih ve 6502 Sayılı yeni Tüketici Kanunu yürürlüğe girmiştir.

Tüketici Mahkemesi kurulmayan illerde, Tüketici Mahkemesinin ilgi ve görev alanına giren dava ve işler, doğal olarak o yerdeki (genel mahkeme olan) Asliye Hukuk Mahkemesinde görülür.

Tüketici Mahkemesinin Görevleri

6502 Sayılı kanuna göre, Tüketici Mahkemeleri, “tüketici” ile “satıcı” arasındaki “mal” ya da “hizmet” satışına dair ilişkilerden kaynaklanan hukuksal çekişmelere bakar.

Tüketici mevzuatına göre “mal” alış-verişe konu olan her tür taşınır eşyayı, konut (oturma) ve tatil amaçlı taşınmazları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri somut ve maddi olmayan malları; “hizmet” ise, bir ücret ya da çıkar karşılığında yapılan (mal sağlama dışındaki) her türlü faaliyeti ifade eder (6502 Sayılı Ktı. md 2).

Tüketici Mahkemesinin görev alanı belirlemesinde mevzuat, bir kriter getirmiştir. Bu kritere göre, uyuşmazlığa konu bir “mal” ya da bir “hizmet”in değeri, yasal sınırın üzerinde ise Tüketici Mahkemesine başvurabilmek mümkündür. Değilse, çekişme, ancak “Sorunları Hakem Heyeti”ne götürülebilir.

Görevi belirleyen “değer yasal sınırı”, 28.05.2014’den itibaren, ilçelerdeki Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’ne götürülebilecek çekişmeler için 2000 TL’dir.

İl Hakem Heyetinin uyuşmazlıklara bakmakla görevli ve yetkili olmalarmm alt parasal değer sınırı ise 2000-3000 TL arasındadır. 3000 TL’den fazla miktar ve değerdeki çekişmeler için, görevli merci Tüketici Mahkemeleridir.

Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’nin vereceği kararlar, taraflar için bağlayıcıdır. Bu kararlara karşı Tüketici Mahkemesine (15 gün içinde) itiraz edilebilir. İtiraz üzerine verilen karar kesindir (Tüketici Kn. md. 22/5).

“Tüketici Sorunları Hakem Heyeti”, il merkezlerinde “İl Hakem Heyeti”, ilçe merkezlerinde “İlçe Hakem Heyeti” olarak görev ifa eder.

Tüketici Mahkemelerinde Yargılama Usûlü

Tüketici davaları, ” Basit Yargılama Usûlü”ne tâbidir. Tüketici Mahkemelerinde görülen her türlü dava harçtan muaftır.

Tüketici davaları, tüketicinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği gibi, mal veya hizmetin satın alındığı yerde de açılabilir.

Tüketici örgütlerince açılacak davalarda bilirkişi ücretleri, (bütçede öngörülen ödenekten) bakanlıkça karşılanır.

İcra (Hukuk) Mahkemeleri

İcra (Hukuk) Mahkemeleri de her yargı çevresinde yer alan 2004 Sayılı Kanun’la kurulan özel görevli, tek hakimli ilk derece mahkemelerindendir.

Bir yargı çevresinde müstakil bir İcra Hukuk Mahkemesi kurulmamışsa, (İcra Hukuk Mahkemesinin görev alanına giren dava ve işlere) o yerdeki (genel mahkeme olan) Asliye Hukuk Mahkemesince bakılır. Asliye Hukuk Mahkemesi birden fazla ise, hangisinin bakacağı HSYK/nca belirlenir.

İcra Mahkemelerinin Görevleri

İcra (Hukuk) Mahkemelerinin bakabileceği başlıca işler şunlardır:

  • Takip işlemlerine karşı vâki şikayetleri,
  • takibe karşı yapılan itirazları,
  • itirazların kaldırılması taleplerini karara bağlamak;
  • takibin iptaline veya tâlikine karar vermek;
  • hacizde ve iflasta istihkak davalarına bakmak;
  • şikayet yoluyla gelen ihalenin feshi taleplerini incelemek,
  • ilamlı icrada icranın geri bırakılması istemlerini incelemek ve yasada belirlenen diğer işleri yapmak gibi görevler;  İcra (Hukuk) Mahkemelerinin vazifeleri arasındadır.

İcra Mahkemelerinde Yargılama Usûlü

İcra (Hukuk) Mahkemeleri “Basit Yargılama Usûlü”ne tâbidir. İcra (Hukuk) Mahkemelerinin kararlarına karşı “İstinaf Yolu”na başvurulmuş bulunması, satış dışında diğer icra işlemlerini durdurmaz (İİK. md. 364/3). Ancak, icra ceza davaları için böyle bir sınırlama söz konusu değildir.

Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri

Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri, 5846 Sayılı Yasa’ca düzenlenen tek hakimli, özel görevli bir ilk derece mahkemesidir. Adalet Bakanlığı’nca (HSYK.’nun olumlu görüşü alınarak) ihtiyaç
beliren (büyük illerin) yargı çevrelerinde kurulur.

Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemelerinin Görevleri

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun düzenlediği hukuki ilişkilerden kaynaklanan davalara (dava konusunun miktarına ve kanunlarda gösterilen cezanın derecesine bakılmaksızın) Fikri ve Sınai
Haklar Hukuk Mahkemesi bakar (5846 S. Ktı. md. 76).

Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, ayrıca 551 Sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 Sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 Sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması ve 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkmdaki (KHK’lerle düzenlenen) bütün hukuk davalarına da bakar.

Bir İhtisas Mahkemesi niteliğinde olan Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki, bir “Görev İlişkisi”dir.

Denizcilik İhtisas Mahkemeleri

Denizcilik İhtisas (Uzmanlık) Mahkemeleri, 5316 Sayılı Yasa’yla kurulmuş olup, deniz ticaretine ilişkin çekişmelere bakan tek hakimli bir ilk derece mahkemesidir. Hâlen İstanbul’da HSYK.’nun 20.07.2004 T. ve 370 sayılı kararıyla kurulmuş, Denizcilik İhtisas Mahkemesi faaliyet göstermektedir.

Bu Denizcilik İhtisas Mahkemesinin yargısal faaliyet alanı, İstanbul ili mülkî sınırları olarak belirlenmiştir.

Denizcilik İhtisas Mahkemesi de Asliye Hukuk Mahkemesi derecesinde bir özel görevli ihtisas mahkemesidir.

Denizcilik İhtisas Mahkemesinin Görevleri

Denizcilik İhtisas Mahkemesinin aslî görevi, deniz ticaretiyle ilgili uyuşmazlıklara bakmaktır. Dolayısıyla, deniz ticareti sözleşmeleri, deniz kazaları, gemi, donatan, kaptan, gemi alacaklıları ve yük alacaklılarıyla ilgili bulunan dava ve işler bu mahkemelerin görevine girer.

Müstakil Denizcilik İhtisas Mahkemesi bulunmayan yerlerde, görev, Asliye Ticaret Mahkemelerine düşer. Asliye Ticaret Mahkemesi birden fazla ise, (1) no’lu olanı, Denizcilik İhtisas Mahkemesinin görev alanına giren işlerle görevlendirilir.

Denizcilik İhtisas Mahkemesi bulunan yargı çevrelerinde, Denizcilik Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki, bir “Görev İlişkisi”dir. Bunun doğal sonucu şudur :

Asliye Ticaret Mahkemesi’nin önüne gelen ve Denizcilik İhtisas Mahkemesi’nin görev alanına giren bir davada re’sen (kendiliğinden) “Görevsizlik Karan” vermesi zorunludur.

Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi

Yazar Hakk覺nda: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir