ANKARA 28. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
SAYIN HAKİMLİĞİ’NE
Dosya No :
Cevaplarını Sunan
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVACI :
VEKİLİ :
KONUSU : Cevaplarımızın sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR :
Dava dilekçesinde özetle; “ “ talep ve dava edilmiştir.
Davacı tarafın beyanları yerinde olmayıp, reddi gerekir. Şöyle ki;
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/29201
K. 2015/28255
T. 5.10.2015
Dava; banka havalesi yoluyla ödünç verildiği iddiasına dayalı alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı ise borç verme iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacıdan alacaklı olduğu parayı tahsil ettiğini savunarak, akdi ilişkiyi inkar etmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki havale ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterir. Bu karinenin aksini havaleyi gönderen şahsın ispat etmesi gerekir. Bu durumda ödünç ilişkisini ispat etme yükümlülüğü, onu iddia eden davacıya aittir.
YARGITAY**********
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/16033
K. 2017/2049
T. 19.4.2017
Üzerinde “borç” şeklinde açıklama bulunmayan yahut bu anlama gelecek bir şerh ihtiva etmeyen (yukarıda belirtilen iki dekont dışındaki) dekontlar ile yapılan ödemeler yönünden; davalı takip alacaklısının, gönderilme nedeni belirtilmeyen havaleyi, davacıya borç olarak verilmek üzere gönderdiğine dair iddiası, davacı tarafından kabul edilmemiş; aksine ödemelerin dava ve ıslah dilekçelerinde belirtildiği üzere; hayatın olağan akışı içerisinde birlikte yaşayan kişiler arasında yapılan harcamalar olduğu savunulmuştur. Böylece davacı, takibe konu paranın kendisine gönderildiğini (maddi vakıayı) ikrar etmiş, ancak bunun davalı tarafından ileri sürülen sebeple (borç olarak) değil, başka bir sebeple gönderildiğini savunmak suretiyle, vakıanın hukuksal niteliğinin ileri sürülenden farklı olduğunu bildirmiştir. Bu durumda; basit ve bileşik ikrarın söz konusu olmadığı açıktır. Zira her ikisinin de temel koşulu; ileri sürülen maddi vakıanın ve onun hukuki vasfının birlikte kabul edilmiş olmasıdır. Buradaki ikrarın vasıflı ikrar niteliğinde olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır. Vasıflı ikrarın bölünemeyeceği, yani vasıflı ikrarda bulunanın ispat külfeti altına girmeyeceği yukarda açıklanmıştır. Davacının bu nitelikteki dekontlarla ilgili ikrarı, vasıflı ikrar (gerekçeli inkar) niteliğinde olduğundan ispat külfeti vakıayı ileri süren davalı takip alacaklısındadır. Öte yandan, yukarda havale kurumu ile ilgili açıklanan yasal karine yönünden yapılacak değerlendirmede de ispat yükünün davalı alacaklıda (havalecide) olduğunda duraksama bulunmamaktadır. Eş söyleyişle davalı havaleci, havalenin mevcut bir borcun ödenmesinden başka bir amaca (davacıya borç verilmesi amacına) yönelik bulunduğunu kanıtlama yükümü altındadır.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıkladığımız ve değerlendireceğiniz sair nedenlerle;
Müvekkil davalılara açılan manevi tazminat talepli davaya ilişkin herhangi bir kusura dayalı veya kusursuz sorumluluğunun bulunmadığını beyan eder, neticede haksız ve mesnetsiz davanın REDDİNE karar verilmesini saygılarımızla vekâleten dileriz.
DELİLLERİMİZ :
Davacı tarafın sunacağı delil ve belgelere karşı beyanda bulunma ve delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla, delillerimizi sunuyoruz:
1-Kaza Tespit Tutanağı, Adli Tıp Raporu, Epikriz Raporu
2-Tanık, Yemin, Bilirkişi İncelemesi ve her türlü yasal delil