Davalı davaya cevap vermezse ve duruşmalara katılmazsa davayı tümden inkar etmiş sayılır. Davacı, dayandığı hukuksal işlemin niteliğine göre iddiasını ispat etmek zorundadır. Davalının bu tavrı aleyhine yorumlanarak kanıtlanmayan iddianın kabulü yönünde karar verilemez. Davalı duruşmaya zorla getirilemez. İsticvap edilemez.
Keza HMK m.169 uyarınca davalıya meşruhatlı isticvap davetiyesi çıkarılarak bu konuda beyanı da alınamaz. HGK 17.12.2014-3/1411-1046 s. kararında da bu şekilde görüş belirtilmiştir: “İsticvap, bir tarafın kendi aleyhine olan belli bir veya birkaç vakıa hakkında mahkeme tarafından dinlenilmesi demektir… İsticvap, bir tarafın ancak adı geçen kanunun m.169-175’e göre dinlenilmesi halinde söz konusu olur. Bunun dışındaki tarafların hakim tarafından dinlenmesi, teknik anlamda bir isticvap değil, sadece tarafların dinlenmesidir… Tarafların (HMK 140, 144’e göre) sadece dinlenilmesi ile, (HMK m. 169-173’e göre) isticvabı arasında önemli nitelik farkları vardır. Fakat taraf çağrıldığı oturumlara gelerek sorulanlara cevap verirse, sonuç bakımından hangi usule göre çağrılmış olduğunun bir önemi yoktur. Buna karşılık taraf çağrıldığı oturuma gelmezse, o zaman HMK 171 deki yaptırımın (ikrar etmiş sayılma yaptırımının) uygulanabilmesi için, tarafın m.169 175 göre isticvap için çağrılmış olması gerekir.
İsticvabın konusu, dava ile ilgili belli (davanın temelini oluşturan) vakıalar ve onunla ilişkisi bulunan hususlardır. İsticvap, isticvap edilecek tarafı bir ikrarda (HMK m.188) bulunmaya götürebileceğinden ve bir tarafın gelmemesi halinde taraf isticvap konusu vakıayı ikrar etmiş sayılacağından, bir taraf ancak kendi aleyhine olan vakıalar hakkında isticvap edilebilir, yoksa kendi lehine olan vakıalar için isticvap edilemez. Bir taraf, kendi lehine olan vakıalar hakkında ancak m.144’e göre dinlenebilir. HGK Kararlarında isticvap şu şekilde tanımlanmaktadır: “HUMK 230 ve müteakip maddelerinde düzenlenen isticvap, bir davada o dava ile ilgili belli vakıaların açıklığa kavuşturulması, varlığı ve yokluğu konusunda aleyhine olan tarafın ikrarının sağlanması amacıyla hakimin kendiliğinden veya taraflardan birinin isteminin kabulü ile başvurulabileceği usulü bir işlemdir. Başlı başına bir ispat vasıtası değildir. Davacı, miktar ve dayanağı hukuki muamelenin niteliğine göre iddiasını yasal delillerle ispat etmek zorundadır…” (HGK 21.6.2006-9/315-465)
Davalı duruşmaya gelmediği ve davaya cevap vermediği için davayı tümüyle inkar etmiş sayılacaktır. Olayda müphem bir husus bulunmadığı gibi, davacı davasını ispatladığından, davalının isticvap olunarak kendi aleyhine olan belli bir veya birkaç vakıa hakkında dinlenmesi mümkün değildir…” Her hukuk davasında geçerli olan yukarıdaki yargı kararındaki anlatım tapu iptal ve tescil istemli davalar içinde geçerlidir. Örneğin davaya karşı cevap vermeyen ve duruşmalara katılmayan davalının, davacı iddiasındaki aleyhine olan vakıalar hakkında isticvap için çağrılması mümkün değildir.