X 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
DOSYA NO :
DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
KONU : Davalının cevabına cevaplarımızdır
AÇIKLAMALAR:
1-) Davalının cevap dilekçesinde ileri sürdüğü müvekkilin işçilik alacakları için açılan davasının reddediliğini kendi çabasıyla öğrenmediği davalı avukat tarafından gerekli bilgilendirmelerin yapıldığı iddiası doğru değildir. Davalı avukat tarafından takip edilen Ankara 26. İş mahkemesinin 2016/535 E. Numaraları dosya 15.06.2017 tarihinde davalı avukatın özen yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle husumetten reddedilmiştir. Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması nedeniyle bu konuda müvekkilime herhangi bir tebligat yapılmamış , davalı avukat tarafından bir bilgilendirme gerçekleştirilmemiştir. İddia edildiğigibi 17.08.2019 tarihinde davalı avukat ile müvekkil arasında bir mesajlaşma olmamış. Müvekkilimin tüm çaba ve ısrarlarına rağmen davalı avukat24.06.2019 tarihinden 02.08.2019 tarihine kadar müvekkilin telefonlarına çıkmamış mesajlarına cevap vermemiştir. Davalı avukat vekalet sözleşmesinin en önemli unsurları olan vekilin talimata uygun hareket etme borcuna, özen borcunave hesap verme borcuna aykırı davranmıştır.
2-) Davalının Avukatlık Kanunu 40. Madde gereği iş sahibinin avukattan talep edebileceği tazminat taleplerine ilişkin 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu itirazı yasa hükümlerine uygun değildir. Davalı tarafından, ilgili mahkeme kararının kesinleşme tarihi olan 25.06.2017 tarihinde zararın öğrenildiğinden bahisle dava tarihine göre bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği iddia edilmiştir. Oysa ki Avukatlık Kanunu’nun 40. maddesinde, bir yıllık hak düşürücü sürenin, tazminat hakkının doğumunun öğrenildiği tarihten itibaren başlayacağı belirtilmiş olup , davalı avukat davanın seyri ve sonucu hakkında müvekkili bilgilendirmemiştir. Müvekkilim söz konusu davanın aleyhine kesinleşmiş olduğunu, iş bu davayı açmadan hemen önce öğrenmiş bunun üzerine derhal Şereflikoçhisar Noterliği’nin 09.08.2019 tarihli 05976 yevmiye numaralı azilnamesi ile vekalet ilişkisini sonlandırmıştır. Tüm bu açıklanan bu sebeblerle açılan bu davamızda zamanaşımı söz konusu olmamaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki bu konudaki ispat yükü, davalı avukata aittir. Söz konusu davayı, davacıya vekaleten davalı avukatın takip ettiği, tebligatların davalı avukata yapıldığı göz önüne alınırsa, davalı avukatın cevap dilekçesinde, davacının verilen karardan ya da bunun kesinleşme tarihinden haberdar olduğuna ilişkin bir bilgi , belge ve iddia ettiğigibi müvekkile davanın gerekçeli kararının tebliğ edildiğine dair tebligat zarfını sunmadığı görülecektir.
3-) Davalı avukat cevap dilekçesinin dördüncü sayfasında avukatlık ücret sözleşmesinde iş veren olarak ‘ALPTEKİN İNŞAAT ŞİRKETİNİN gösterildiği, asıl İşverenin Mehmet ALPTEKİN olduğunu bilmediğini, gerçek işverenin kim olduğunu araştırmasının kendinden beklenen özen yükümlülüğünün sınırlarını aştığını, avukatın özen yükümlülüğününmüvekkilce verilen bilgilerle sınırlı olduğu iddia etmiştir.
Görülüyor ki davalı avukat, avukatlık mesleği ile arzuhalciliği birbirine karıştırmaktadır. Özen yükümlülüğü, Borçlar Kanunu’nda yer alan bir yükümlüktür. Ancak, avukatın özen yükümlülüğü ile alelâde vekilin özen yükümlülüğü çok farklıdır. Avukat, iş sahibine en iyi biçimde yardım etmek zorunda olan meslek mensubudur. (Yargıtay13.HD. 01.03.1991 T. ve E:8301, K:2325) “Duymama’’, “bilmeme’’ gibi özürler avukatlıkta gerekçe olarak kullanılamaz. Avukat, “aldığı işin uzmanlık alanına girmediğini yahut iş yükünün dosyaya yeteri özeni göstermesine imkan vermediğini” ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz. Avukatlık Kanunu bu bağlamda gerekli olanağı da sağlamıştır.” İşi reddetme hakkını’’ bu anlamda yorumlamak gerekmektedir.( Semih Güner, Avukatlık Hukuku s.354 vd) . Tüm bu nedenlerle davalı avukatın müvekkilce yanlış bilgilendirdiği iddiası gerçeklikten uzak olsada kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an doğru olduğu düşünülse dahi sadece hukuk eğitimi almamış müvekkilin verdiği bilgilerle dava açılması dahi davalı avukatın yeterli özeni göstermediğinin kanıtıdır. Avukatın sadece müvekkilin verdiği bilgi ile sınırlı olduğu iddiası ise mesleğin varoluş amacına aykırıdır. Avukatın görevi özen yükümlülüğü çerçevesinde dava açmadan önce gereken araştırmayı yapmak ve müvekkilinin zarara uğramasını önleyecek her türlü usulü tedbiri almaktır.
Tüm bunlar bir yana davadan önce bakılacak SSK özlük dosyasından kolayca işverenin kim olduğu hususu öğrenilebilecekken hatalı bir şekilde yanlış hasıma dava açılmış bunun üzerine doğru hasıma yöneltilerek yeni bir dava açmak yerine davalı avukat husumetten ret kararının verildiği 15.06.2017 tarihinden tekrar doğru hasma yöneltilen 15.04.2019tarihliarabuluculuk başvurusuna kadar hiç bir işlem yapmayaraközen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmıştır.
4-) Yine davalı avukat tarafından müvekkilimin işçilik alacaklarının 15.06.2017 tarihinde açılan davanın zaman aşımını kestiği ve herhangi bir hak kaybına uğranılmadığı iddiası hukuka uygun değildir. Müvekkilimin iş akdinin bitiş tarihi 27.03.2014 olup işçi alacaklarında İşK. 34. Maddede belirtildiği üzere işçinin UBGT, hafta tatili ve fazla çalışmaücreti gibi ücret alacakları5 yıllık zaman aşımına tabidir.Kabul ediyoruz kidava açılması zaman aşımını kesen sebeplerdendir fakat davalı avukat tarafından açılan 15.06.2017 tarihli davada davalı tarafın doğru gösterilmemesi sonucu husumet nedeniyle ret ile sonuçlanmış yani dava usuldenreddedilmiştir. Yargıtay 2. HD. 1975/7766E. – 1975/9485K. Numaralı karında ” Eğer açılan dava, düzelmesi mümkün bir şekil eksikliği ile sakat veya yetkisiz ya da görevsiz bir mahkemede açılmış ise, bu nitelikteki bir dava zamanaşımını kesmez, ancak davanın devamı sırasında zamanaşımı süresi dolmuşsa davacı ek süreden yararlanır” şeklinde belirttiği gibi dava şartı noksanlığı nedeniyle reddedilen dava gerçek hasma süresi içinde yöneltilmediğinden davanın açılmamış sayılması gerekir yine HMK 150/7 maddesindeki ”Hangi sebeple olursa olsun açılmamış sayılan davadaki talep dahi vaki olmamış sayılır” hükmünden de anlaşılacağı üzere yanlış hasma açılan dava açılmamış sayılacak ve zaman aşımını kesmesi söz konusu olmayacaktır. Müvekkilimin iş akdinin bitiş tarihi olan27.03.2014 tarihi ile arabuluculağa başvurulan 15.04.2019 tarihi arasında 5 yıldan fazla bir süre bulunduğu için müvekkilim işçilik ücretleri hususunda davalı avukatın ihmalleri sonucunda hak kaybına uğramıştır.
5-) Davalı taraf cevap dilekçesinde dava dilekçemizin 5 ve 6 numaralı kısımlarının her ne kadar dava ile ilgisi olmayan detaylar olduğu ileri sürülmüşse de ilgili kısımlarda görüleceği üzere davalı avukatın dava açarken işçinin çalışma pozisyonunu dahi yanlış gösterdiği özen yükümlülüğüne aykırı davranmasının müvekkilime verdiği ve vermesi olası zararlar anlatılmıştır.
SONUÇ VE İSTEM :
Yukarıda anılan nedenlerle, avukatlık gibi erdem ve özveri gerektiren bir mesleği layıkıyla yerine getiremeyen davalı avukatınhaksız ve mesnetsiziddialarının reddi ile davamızın kabulünü vekaletenarz ederiz. (tarih)
Davacı Vekili
Cevaba Cevap Dilekçesi Örneği
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
(TÜKETİCİ MAHKEMESİ SIFATIYLA)
DOSYA NO:
İKİNCİ CEVAP
VEREN DAVALI:
VEKİLİ:
DAVACI:
VEKİLİ:
KONU:
AÇIKLAMALAR
GÖREV İTİRAZI YÖNÜNDEN CEVAPLARIMIZ:
Yukarıda esas numarası yazılı dava dosyasında malın ayıplı çıkması nedeniyle dava açılmıştır. Öncelikle bu davada Tüketici Mahkemesi görevli değildir. Davacı tarafça görev hususu gözden kaçırılmıştır. Belirtmekte fayda var ki Tüketici mahkemesinin görevli mahkeme olarak bir davaya bakabilmesi için 6502 sayılı Kanunu’nun amacı içerisinde kanunda tanımlanan taraflar arasında (tüketici ile satıcı veya sağlayıcı vb. arasında) mal ve hizmet satışına dair bir hukuki işlemin olması gerekir. Bir mal veya hizmetin, kişisel ihtiyaçları dışında, belirli bir meslek icrası, yeniden satış, kiraya verme, ticari olarak kullanma vs. gibi mesleki veya ticari amaçlarla satın alanlar TÜKETİCİ OLARAK KABUL EDİLEMEYECEĞİNDEN, bu gibi işlemlerde ortaya çıkan uyuşmazlıklara bakma görevi tüketici mahkemesinin değil, genel mahkemelerindir. Davacı tarafın Vuslat Otomotiv İnşaat Yapı ve San. Tic. Ltd. Şti. adı altında ticari bir kişiliğinin olması ve araç alım sözleşmesi yaptıkları esnada tüketici sıfatıyla değil de galerici(araba alım-satım uzmanı) sıfatıyla hareket etmesi olgularına dayanarak Tüketici mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesindeki açılmış olan davanın görev yönünden REDDİ gerekmektedir.
YETKİ İTİRAZI YÖNÜNDEN CEVAPLARIMIZ:
Aynı şekilde davacı taraf cevap dilekçesinde de dayandırmış olduğu “6502 sayılı kanunun 73/5 maddesinde tüketici davalarının tüketicinin ikametgahı mahkemesinde açılabileceğini” belirtmiştir. Davacı tarafça verilmiş bu beyanın herhangi bir dayanağı yoktur. Tüketici mahkemesi sıfatıyla Hukuk Mahkemesinde açılmış davanın genel mahkemelerde açılması gerektiğinden, davacı tarafça ileri sürülmüş olan 6502 sayılı kanunun 73/5 maddesinde yazılı özel yetki kuralı uygulanamaz. Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere malın ayıplı çıkması nedeni ile alacak talepli açılmış olan davanın talep konusu itibari ile özel yetki kuralına dahil olmadığı açıktır. Dolayısı ile açılmış olan dava için genel yetki kuralları çerçevesinde davalının ikametgah mahkemesi yetkilidir. Sonuç olarak davanın yetkisizlikle REDDİ gerekmekte ve dosyanın davanın konusu itibari ile davalının ikametgahı olan mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesini arz ve talep ediyoruz.
ESAS YÖNÜNDEN CEVAPLARIMIZ:
Davacı tarafın dava dilekçesinde ve cevap dilekçesindeki beyanlarını kabul etmemekteyiz. Bu beyanlar kötü niyetli olduğu gibi mesnetsizdir. Şöyle ki;
1-Davacı tarafça iddia edilen “aracın temiz olduğuna ve hiçbir ayıbının olmadığına yönelik davalı müvekkilimce verilmiş beyan” inandırıcılıktan uzaktır. Davalı müvekkilim arabayı satışa çıkardığı ilk günden beri aracın kazalı olduğunu, araçtaki boya ve değişmiş parçaları açıkça tüm alıcı kişilere beyan etmiştir. Söz konusu aracın satış işleminden önce tüm bakım ve servis işlemleri davalı müvekkilimce yapılmıştır. Servis kayıtlarının hepsini sayın mahkemeye ibraz etmiş bulunuyoruz. Kaldı ki davacı taraf ticari olarak araba işiyle uğraşmaktadır. Galerici olan bir şahsın ayıplı, arızalı ya da zarar ettirecek bir arabayı almayacağı ortadadır. Davacı tarafın, aracın sol ön aksında arıza olduğunu ve bu arıza sebebiyle yapmış olduğu masrafları ve araçtaki değer kaybını talep etmesi kötü niyetli olduğunu göstermektedir.
2- Davacı taraf satış işleminden önce aracın hasar kaydını çıkarmış ve hasar kayıt sorgusu yapmış; aracı bilerek, isteyerek ve test ederek piyasa değerinin altında bir fiyata satın almıştır. Kaldı ki galerici olmasına rağmen aracı ekspere sokma gereği dahi duymamıştır. Davacı tarafın gizli ayıp olarak nitelendirmiş olduğu bu arızanın gizli ayıpla uzaktan yakından ilgisi bulunmamaktadır. Araçtaki arızanın davalı müvekkilime isnat edilip zarardan sorumlu tutulmasına sebebiyet vermesi akıl karı değildir. Müvekkilim aracı kesinlikle davacı tarafın beyan ettiği bir arıza ile satmamıştır.
3- Davalı müvekkilim aracın periyodik bakımlarını ilinde uzman kişilere ve en iyi servislere yaptırmıştır. Tüm yaptırmış olduğu bakım kayıtlarını ek olarak sunmaktayız. Şöyle ki; 15 Mayıs 2020 tarihinde aracını satmış olduğu davacı tarafa, aracın hasarlı ve tavan hariç boyalı ve değişen parçalarının olduğunu önceki cevap dilekçesinde beyan etmiştik. Araç davalı müvekkilimden alındıktan 25 gün sonra yüksek oranda kar elde edilerek satılmıştır. İlgili satış ilanına ait görüntüler tasit.com adlı internet sitesinin 12174121 ilan numarası ile tarafımızca tespit edilmiştir. Sayın mahkemeye beyan edildiği gibi davacı tarafça aracın zor satılması veya değer kaybı söz konusu olmadan rahatlıkla satış işlemini gerçekleştirmiştir.
4- Önceki cevap dilekçemizde verdiğimiz beyanları tekrarlamaktayız. Bir arabanın düzenli bakım yaptırılıyor olması kazasız olacağı anlamına gelmediği gibi değişen parça ve boyasız olacağı anlamına da gelmez. Müvekkilimin aracı satın alıp kullandığı dönem boyunca düzenli olarak uzman ve güvenilir servislerde yaptırmış olduğu bakımlar vs. arabayı temiz kullanmış olduğunun göstergesidir. Bu beyanlarımızı kötü niyetli bir şekilde çelişkiye yol açacak şekilde değerlendirilmesi davacı tarafın kötü niyetli olduğunun göstergesidir.
5- Yukarıda da beyan ettiğimiz gibi davalı müvekkilimin ………… tarihinde satın alıp 15/05/2020 tarihinde davacıya satmış olduğu ……….plakalı aracın satış yapıldıktan sonra davacının kullanım ve sorumluluğunda gerçekleşen herhangi bir durumdan müvekkilim kesinlikle sorumlu değildir. Bu sebeple haksız açılmış olan davanın reddi arz ve talep olunur.
NETİCE ve TALEP : Yukarıda arz ve izah edilen ve re’sen nazara alınacak sebeplerle
Öncelikle Tüketici mahkemesi sıfatıyla yürütülen davada………… Asliye Hukuk Mahkemesi görevsiz olduğundan dolayı görev itirazımızın kabulü gerekmektedir,
Dava yetkisiz yerde açıldığından ve genel yetki kuralı çerçevesinde yetkili mahkeme ………… mahkemeleri olduğundan davanın YETKİSİZLİKLE REDDİNE karar verilmesini,
Davanın ESASI yönünden ise; haksız, yersiz ve kötü niyetli olarak açılmış olan davanın REDDİNE karar verilmesini,
Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini sayın mahkemeden arz ve talep ederiz. tarih
İkinci Cevap Veren Davalı Vekili