Belirsiz alacak davası dilekçesinin içerik ve talep kısmı incelendiğinde HMK’nın 107’nci maddesi ile düzenleme altına alınarak hukuk sistemimize dahil edilen “Belirsiz Alacak Davası” olarak açıldığı görülecektir. Ancak HMK ile sözü edilen türde bir davanın açılabilmesi için aynı hüküm ile birlikte belirli şartlar aranmıştır.
Belirsiz Alacak Davasına Usulden İtiraz Dilekçesi
ADANA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
DOSYA NO:
DAVALI:
VEKİLİ:
KONU: Davanın usul ve esasına ilişkin beyanlarımızdan ibarettir.
İZAHAT:
Davacı, 11/05/2016 tarihli dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydı ……… Söz konusu dava dilekçesinin içerik ve talep kısmı incelendiğinde HMK’nın 107’nci maddesi ile düzenleme altına alınarak hukuk sistemimize dahil edilen “Belirsiz Alacak Davası” olarak açıldığı görülecektir. Ancak HMK ile sözü edilen türde bir davanın açılabilmesi için aynı hüküm ile birlikte belirli şartlar aranmıştır. Şöyle ki;
Davacının, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olması durumunda ancak asgari bir miktar belirleyerek belirsiz alacak davası açma hakkı usulen mümkün olmaktadır. Somut olay incelendiğinde; ……….. numaralı dairelerin satımı için yapılan sözlü anlaşma ile tapuda yapılan satımın davacının iddia ettiği üzere irade beyanı ile uyuşmadığı ve hile ile daha az değerde bulunan 5 nolu dairenin tapu dairesinde resmi satımının yapıldığı beyan edilmiştir. Öncelikle söz konusu beyanı usuli açıdan incelemek gerekirse; mahkeme dosyasına sunulan satım sözleşmeleri ve tapu senedinde miktarlar açık bir şekilde yazılmıştır. Hal böyle iken irade beyanı ile satım işleminin uyuşmaması sebebi ile zarar meydana geldiğinden bahisle açılan “Belirsiz Alacak Davası” kanunun düzenleme amaç ve ruhuna ayrıca ilgili hükmün gerekçesinde yer alan izahata aykırılık teşkil etmektedir. 22/01/2014 tarihli gayrimenkul satım sözleşmesi ile birlikte 3 nolu dairenin bedeli Davacı …….. da onay mahiyetindeki imzası ile birlikte 80.000 TL olarak belirlenmiştir. Aynı şekilde 5 numaralı bağımsız bölümün satım sözleşmesi ve aynı dairelerin tapu senetlerinde de satım bedeli açık bir şekilde yazılmıştır. Bu durum incelendiğinde iddia edilen zararın belirlenememesi veya belirlenmesinin kendisinden beklenememesi gibi bir ihtimal söz konusu değildir. Bu sebeple de işbu davanın öncelikle usulden reddi gerekmektedir.
Huzurdaki uyuşmazlığı içeren dava dilekçesi hukuk sistematiği içerisinde incelendiğinde iki bağımsız bölüm arasında 20.000 TL tutarında fark bulunduğu yönündeki beyan görülecektir. Davacı tarafından iki bağımsız bölüm arasındaki tutarın bu derece net bir şekilde ifade edilebilme imkanı davacı elinde mevcut iken zararın tespit edilememesi ve “şimdilik” ….. zararımızın tazmini yönündeki beyan hakkaniyete aykırılık teşkil etmekte ve ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanununun yukarıda izaha çalışılan hüküm ve ruhuna da aykırılık teşkil etmekte ve bu sebeple de davanın usulden reddi gerekmektedir.
NETİCE-İ TALEP: Yukarıda izaha çalışılan sebepler dolayısı ile; huzurdaki işbu davanın öncelikle usulden reddine, sayın mahkemeniz aksi kanaatte ise davacı tarafa sunduğumuz yemin teklifinin kabulüne, netice itibari ile de usule aykırı ve ayrıca esas yönünden mesnetsiz işbu davanın reddi ile birlikte yargılama giderleri ile birlikte vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini arz ve talep ederiz.
Saygılarımızla
DAVALI VEKİLİ