Asliye Ticaret Mahkemesi Dilekçe Örneği

Asliye Ticaret Mahkemesi Dilekçe Örneği


ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NE

                                                                                       Dosya No: 2017/522 E.

CEVAP VEREN 

DAVALI :                              

VEKİLİ : Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana

DAVACI : 

VEKİLİ :

KONU    : Davaya cevaplarımızdan ibarettir.

AÇIKLAMALAR

  1. USULE İLİŞKİN İTİRAZLARIMIZ

1-Adi İş ortaklığının  tüzel kişiliği taşımadığından ve taraf ehliyeti olmadığından davanın usulden reddi gerekmektedir.

Adi ortaklığın kendisine ait tüzel kişiliği olmadığından davada taraf olma ehliyeti de yoktur. Başka bir ifade ile adi ortaklığın dava ve taraf ehliyeti olmadığı gibi, ona karşı dava da açılamaz. Bu nedenle adi ortaklığa açılacak davalar adi ortaklığın kendisine karşı değil, ortaklıkların her birine ayrı ayrı yönetilmesi gerekmektedir.

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2016/4445 E. ve 2017/1302 K. sayı ve 23 Mart 2017 tarihli ilamında;

“Taraf ehliyeti, bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Buna göre, medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişi davada taraf ehliyetine sahip kabul edilmelidir. Mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 520(6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620) vd. maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın taraf ehliyeti yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa dair davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklık tarafından açılacak davaların iştirak halinde mülkiyet hükümleri gereği bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Adi ortaklığa karşı açılacak davalar yönünden ise; ikili bir ayrım yapmak gerekecektir. Davanın konusu paradan başka bir şey ise davanın bütün ortaklara karşı birlikte açılması (mecburi dava arkadaşlığı), davanın konusu para ise; ortaklar bu borçtan müteselsil sorumlu bulunduklarından ortaklardan biri, bazıları ya da tümüne karşı (ihtiyari dava arkadaşlığı) dava açılabilecektir.”

Yukarıda açıklanan sebeplerle davalı müvekkil iş ortaklığının taraf ehliyeti olmadığı gibi, dava tüzel kişiliğide bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.

Mahkemece aksi kanaatte bulunması halinde;

Davacı tarafından dava dilekçesinde belirtilen hususlar  maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olup; aşağıda arz ve izah edilen nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir. Şöyle ki;

1-Davacı ile  müvekkil X ve X Ortaklığı ile iki adet sözleşme imzalamıştır. İmzalanan sözleşmeler sıra ile

  1. 19 Ağustos 2015 tarihli (KAÇEP-1(KAÇEP-1 Direk Temeli Yapım İşleri Alt Yüklenici Sözleşmesi)
  2. 9 Aralık 2015 tarihli (KÇEP Kısım – I Direk Kumlama Ayar ve Sabit Parça Bağlama İşleri Alt Yüklenici Sözleşmesi)

2-Davacı, müvekkil iş ortaklığı arasında yapılan sözleşme süresi içerisinde işlerini tamamlayamamıştır.

Davacı, sözleşmeler kapsamında belirtilen işlerini sürekli aksatmış, sahada personel çalıştırmamış elektronik posta üzerinden yapılan yazışmalara cevap vermemiş, ve kendisine sürekli olarak ekip artışında bulundurulması gerektiği söylenmesine rağmen ekip artışına gitmemiş ve sözleşmeler kapsamındaki işlerini süresinde bitirmemiştir.

Hatta konu ile ilgili olarak müvekkil iş ortaklığı tarafından 11 Kasım 2016 tarihinde 19 Ağustos 2015 tarihli sözleşme için 18543 sayılı ihtarname ve yine 9 Aralık 2015 tarihli sözleşme için 18542 sayılı ihtarnameler gönderilmiştir. Gönderilen ihtarnameler incelendiğinde “ eksik ve hatalı işler işlerin, sözleşme hükümleri gereğince iş bu ihtarın tebliğinden itibaren 10 takvim günü içinde tamamlaması gerektiği kendisine hatırlatılmasına rağmen, davacı belirtilen süre içerisinde personel çalıştırmadığı gibi, ihtarnamede belirtilen işleri 10 günlük süre içerisinde tamamlamamıştır.

3- Davacının nam ve hesabına Bulut İnşaat’a yaptırılan işler ile ilgili davacının hakkedişinden kesilen 22.501,41 TL’lik alacağın davacıya iadesi söz konusu değildir. Şöyleki;

Davacı, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin 31.maddelerinde belirtilen yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Sözleşmenin 31.maddesi “Alt Yüklenicinin taahhüdünü sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine veya veya işi süresinde bitirmemesi hallerinde belirlenen oranda gecikme cezası uygulanmak üzere işverenin 10(On) takvim günlü ihtarına rağmen aynı halin devam etmesi durumunda, İşveren tarafından ayrıca ihtarnameye gerek kalmaksızın teminatlar gelir kaydedilir.. Böyle bir durumda İşveren tarafından alınacak tek taraflı bir kararla ve hiçbir ihtarnameye gerek kalmaksızın Alt Yüklenici nam ve hesabına gereken işler yaptırılabilir” hükmü kapsamında müvekkil iş ortaklığı tarafından 11 Kasım 2016 tarihli 18543 ve 18542 sayılı ihtarnameler gönderilmiştir. Gönderilen ihtarnamelerde davacıya eksik ve hatalı işlerin 10 takvim günü içerinde tamamlanması gerektiği söylenmesine rağmen davacı sözleşme kapsamında belirtilen işlerini süresinde tamamlayamaması üzerine, müvekkil iş ortaklığı sözleşme kapsamına bulunan bazı işleri davacının nam ve hesabına Bulut İnşaat isimli firmaya yaptırılmıştır.

Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı tarafından sözleşme yükümlülüklerini ihlal etmesi dolayısı nam ve hesabına yatırılan ücreti talep hakkı bulunmamaktadır.,

4-Davacı 10 no’lu hakedişişm müvekkil iş ortaklığına imzasız olarak gönderildiğini ve bu nedenlede ödeme yapılmadığını iddia etmektedir.Ancak davacı tarafından ileri sürülen iddialara katılmıyoruz.

Davacı tarafından iddia edildiği gibi müvekkil iş ortaklığı tarafından davacıya 10 nolu hakediş imzalaasa idi  müvekkil iş oraklığ ı tarafından kendisine ödeme yapılacak idi.Hatta konu ile ilgili davacıya müvekkil iş ortaklığı tarafından fesih ve ibra protokolü gönderilmiş, anlaşama yaolu sağlanmak istenmiş, ancak davacı bu anlaşmayı reddetmiştir.Davacının ek te yer alan fesih ve ibra protoklünü imzalamamasının asıl nedeni ise, davacı nam ve hesabına yapılan işi kabul etmemesinden kaynaklanmaktadır.Ancak yukarıda da ayrıntılı olarak açıkladığımız üzere sözleşme taahhüdünün davacı tarafından ihlal edilmesi dolayısı ile davacının nam ve hesabına işler yaptırılmıştır.

Görüldüğü üzere iş ortaklığı tarafından tüm iyi niyetli çalışmalara rağmen, davacı kötü niyetli davranarak iş bu davayı aşmışıtır.

5-Davacı sözleşme konusu blokele ve teminatların kendisine iadesini talep etemektedir.Ancak sözleşme kapsamında teminat ve blokelerin iadesi koşulları gerçekleşmediğinden söz konusu durum taraflar arasında imza altına alınan her iki sözleşmede de belirtilmiştir.

Sözleşmenin 27.1. maddesi “ Taahhüdün sözleşme hükümlerine uygun olarakyerine getirilmesinden, ve varsa işe ait eksik ve kusurların giderilerek geçici kabul tutanağının onaylanmasından ve Alt Yüklenicinin işverene herhangi bir borcunun olmadığının tespitinden sonra ve ilave olarak Alt Yüklenici tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu” tarafından “ilişiksiz belgesi” getirilmesine müteakip, Alt yükleniciden önceden alınmış kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tamamı kesin kabul tutanağının işverenin hazırlayacağı bir kesin kabul heyeti tarafından onaylanmasından sonra Alt Yükleniciye iade edilir.” Hükmüne yer verilmesine rağmen davacı tarafından bugüne kadar Sosyal Güvenlik Kurumundan ilişiksiz belgesi getirmemesi sebebi ile iade edilmemiştir.

Yukarıda açıklanan sebeplerle sözleşmede yer alan teminatın iadesi şartları gerçeklemediğinden, davacı tarafından ileri sürülen hususların tarafımızca kabulü mümkün değildir.

4-Davacı, müvekkil iş ortaklığı tarafından  “İş Yeri Mali Mesuliyet Sigortası” yaptırılmadığını ve bu sebeple hakedişinden kesilen 2.900,00 TL ücretin kendisine iadesini talep etmektedir.

Müvekkil iş ortaklığı tarafından “İş Yeri Mali Mesuliyet Sigortası” düzenlenmiş olup, söz konusu Mali Mesuliyet Sigortasının Müteaahit ve Taşeronları da kapsamış olduğundan davacı tarafında yersiz iddialarının reddi gerekmektedir.

5- Davacı, taraflar arasında yer teslim tutanağının imzalanmadığını iddia etmektedir. Ancak davacı tarafından ileri sürülen bu hususlarında tarafımızca kabulü mümkün değildir.

5.1. Davacı ile müvekkil iş ortaklığı arasında imza altına alınan sözleşme kapsamında davacıya 8 Haziran 2016 tarihinde yer teslim tutanağı imzlatılmıştır.Dolayısı ile davacının iddia ettiği gibi yer teslim tutanağının imzlanmaması gibi bir durum söz konusu değildir.

Sözleşme 7. Maddesinde açıkça (davacı) yer teslim tarihinden itibaren en geç 90 (doksan ) takvim günü içinde tamamlayacağını taahhüt etmiştir.

Yer teslim tutanağı 8 Haziran 2016 tarihinde düzenlendiğinden davacını işi süresinde bitiremediği açık bir şekilde görülmektedir. Davacı sözleşme kapsamında işi 5 Eylül 2016 tarihine kadar bitirememiştir. Müvekkil iş ortaklığı tarafından 11 Kasım 2016 tarihinde 18542 varide numaralı ihtarname işi süresinde bitirmediğinin açık göstergesidir. Kaldıki davacı gönderilen ihtarnameye rağmen sözleşme bölgesinde herehangi bir çalışma gerçekleştirmediğinden davacının nam ve hasabına bir takım işler yaptırılmıştır.

Davacı son olarak 11 Şubat 2017 tarihli mailinde açıkça “ 15.02.2017 tarih itibari ile Ayar-Kumala çalışmalarına devam edeceğiz.Ayar kumlama ile ilgili olarak iş planı ekte sunulmuştur.Düzeltici faaliyetlerin en geç 7 Mart 2017 tarihine kadar tamamlanması planlanmaktadır.” Diyerek sözleşme bölgesinde halen çalıştığını ve sözleşme kapsamındaki işi en geç 15 Şubat 2017 tarihinde birtieceğini taahhüt etmesine rağmen sözleşme kapsamındaki işleri yine bitirememesi üzerine proje müdürü Xtarafından 1367 sayılı çekilen ihtarname ile “ 9.3.2017 tarihine kadar Alt Yüklenicinin taahhüt ettiği işleri tamamlamamış, tamamlamak için çalışan sayısını arttırmak, nitelikli personel çalıştırmak gibi önlemleri almamıştır.Bu nedenle söz konusu sözleşmenin 31.2. maddesi gereğince Alt Yüklenici ve hesabına yaptırılarak, maliyet farkları lacak, hakediş ve teminat ve blokajlardan kesilerek tahsil edileceği bildirilmiştir.”

      Davalı Vekili

                   Av. Saim İNCEKAŞ

Ek: 1-Vekaletname Örneği

        2-Yetki Belgesi

Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi

Yazar Hakk覺nda: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir