Cinsel İstismar Mağdur Yönünden Temyiz Dilekçesi

YARGITAY İLGİLİ CEZA DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NA

Gönderilmek Üzere

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. CEZA DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NA

Duruşma İstemlidir.

DOSYA NO :

TEMYİZE BAŞVURAN MÜŞTEKİ :

VEKİLİ :

KONU : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesinin 2020/13 Esas ve 2021/81 Karar sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olması sebebiyle BOZULMASI istemiyle TEMYİZ DİLEKÇESİDİR.

İZAHAT :

Müştekinin şikayeti ve yapılan soruşturma kapsamında sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçu nedeniyle Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 20192 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama neticesinde sanığın usul ve hukuka aykırı şekilde beraatına sehven karar verilmiş olup hukuka ve vicdana aykırı kararın yapılacak istinaf incelemesi neticesinde KALDIRILMASI ve sanığın CEZALANDIRILMASINA karar verilmesi gerekirken Adana Bölge Adliye Mahkemesi 27.Ceza Dairesi tarafından istinaf başvurusunun Esastan Reddine şeklinde hukuk ve hakkaniyete aykırı karar verilmesi sonucu Temyiz kanun yoluna başvurma gereği hasıl olmuştur. Şöyle ki;

USUL AÇISINDAN:

1) 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun ilgili maddesinde geçen ” Bu, kanunun amacı şiddete uğrayan ve şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir.” hükmü gereğince katılan vekili olarak davalara kabulüne karar verilen Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekilinin 11.10.2019 tarihli duruşma tutanağında da görüldüğü üzere yokluğunda dosya hakkında karar verilmiş olup yapılan bu işlem usule aykırıdır. Ayrıca iş bu şekilde dosyanın karara bağlanması 6284 sayılı yasanın konuluş amacına aykırı olup söz konusu yasanın kağıt üzerinde kalmasına sebep olacaktır.

2) Yerel Mahkemenin 11.10.2019 tarihli duruşmasında Ucim Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği vekili Av.Pelin UZUN, davaya katılma talebinde bulunmasına rağmen mahkeme heyeti tarafından katılma talebi reddedilmiş ve Av.Pelin UZUN mahkeme salonundan çıkartılmıştır. Söz konusu vekilin mahkeme salonundan çıkartılmasına rağmen 11.10.2019 tarihli duruşma tutanağının son kısmında CMK 273/1 gereğince istinaf hakkından bahsedip bu hususun Ucim Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği vekili Av.Pelin UZUN’un yüzüne karşı usulen anlatıldığı belirtişmiştir. Ancak söz konusu duruşma tutanağında, mahkeme salonundan çıkartılan bir kimseye sonrasında mahkeme salonuna alınmadan usulün yüzüne karşı anlatıldığı sonucu çıkmakta olup bu durum da yerel mahkemenin usule dikkat etmediğinin göstergesidir.

ESAS AÇISIDAN:

A) OLAYIN ÖZETİ

1) Katılan müvekkil Ayşe’nin şikayetçi olduğu olay 04.02.2019 tarihli iddianamede özetle ” Şüpheli Ahmet ın müşteki Ayşe’nin eşi olduğu, mağdur çocuk da şüpheli ve müştekinin çocukları olduğu, müştekinin alınan beyanında özetle, şüphelinin mağdur çocuğa 2,5 yaşlarından itibaren cinsel istismarda bulunduğu yönünde şüphelerinin olduğunu, bu dönemde mağdur çocuğun sırtında sperm gördüğünü, bunu eşi şüpheliye sorduğunda şüphelinin ” sümük ” diye cevap verdiğini, kendisinin ne olduğunu bildiği için sessiz kaldığını, şüphelinin, mağdur çocuğu yanından alıp gittiğini hissettiğini ancak müdahale edemediğini, çünkü gözlerini açamadığını, şüphelinin kendisinin yiyecek ve içeceklerine uyku ilacı kattığını düşündüğünü, mağdur çocuğun büyük çişini kaçırmaya başlaması üzerine şüphelenerek tedavi için hastaneye gittiğini, mağdur çocukla psikiyatri kliniğinde yapılan görüşme sonucu düzenlenen tutanağı alarak karakola şikayetçi olmak için geldiğini beyan ettiği,

Psikiyatri kliniği tarafından verilen tutuktan özetle; mağdur çocuğun, babasının akşam yanına gelerek üzerini açtığını, külodunu indirdiğini, poposuna dokunduğunu söylediği, kendi yaşınca ifade ettiklerinden babanın cinsel organını çocuğun poposuna değdirdiğinin ve içine sokmaya çalıştığının anlaşıldığı hususlarının yer aldığı,

Mağdur çocuk hakkında düzenlenen adli raporda özetle; Diz dirsek pozisyonunda yapılan anal muayenede; anal sfinkter tonusu doğal olup anal mukozada saat 6 hizasında 0,7×0,2 cm.lik granülasyon gelişmiş fissür bulunduğu, tespit edilen bu lezyonun; vücuda anal yoldan organ yada benzer cismin duhulü ile husule gelebileceği gibi kişisel nedenlerle de (beslenme, dışkılama alışkanlığı,

hastalık, hijyen koşulları vb. gibi) meydana gelebileceği, tıbben ayrımının yapılamayacağı hususlarının belirtildiği, ….” şeklinde anlatıldığı üzere mağdur olan çocuğun kendi öz babası tarafından nitelikli cinsel istismara uğramasıdır. Dava konusu olaya yönelik iddianamede geçen,

>Sanık Ahmet’in, mağdur çocuğa yönelik 2,5 yaşlarından itibaren cinsel amaç taşıyan davranışları ve özellikle müvekkilin bir keresinde mağdur çocuğun sırtında sperme rastlaması,

>Müvekkil katılan, sanığa yönelik şüphesinin belli bir boyuta ulaşması sonrasında mağdur çocuğu psikiyatri kliniğine götürmüş ve doktorun muayenesi sonucunda mağdur çocuğun cinsel istismara uğradığına dair yoğun şüphenin var olduğuna yönelik tutanak düzenlenmesi,

> Mağdur çocuk hakkında 20.11.2018 tarihinde düzenlenen adli raporda, anal bölgeleri kapsayan raporda anal mukozada fissür bulunduğu ve tespit edilen bu lezyonun vücuda anal yoldan organ ya da benzer cismin duhulü ile meydana gelebileceği gibi hususlar söz konusu davanın somut deliller ile başladığının göstergesidir.

2) Ayrıca mağdur çocuğa yönelik sanığın cinsel istismarda bulunduğu iddiası ile başlatılan soruşturmada yukarıda belirttiğimiz hususlar dışında mağdur çocuk, 19.11.2018 tarihinde Çocuk İzleme Merkezinde alınan ifadesinde babasının poposuna dokunduğundan ve bu dokunmanın kötü olduğundan bahsetmiştir.

B) CEZAİ SORUMLULUK

> İddia makamı, mağdur çocuğa yönelik eylemlerinden dolayı sanık Ahmet’in TCK 103/2-2.cümle,103/3-c ve 43. maddeleri gereğince cezalandırılmasını talep etmiş olup yukarıda açıkladığımız üzere kovuşturma süreci somut deliller ile başlamıştır.

> Türk Ceza Kanununun ilgili maddelerine baktığımızda madde 103’te ” Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. ” şeklinde cinsel istismar suçunun temel cezası belirtilmiş olup 103/2-2. cümlesi cinsel istismarın vücuda organ ve sair cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda mağdur on iki yaşını tamamlamamış olması halinde verilecek cezanın on sekiz yıldan az olamayacağını ve 103/3-c maddesi üçüncü derece dahil kan ve kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından işlenmesi halinde verilecek cezanın yarı oranında arttırılacağından bahsetmektedir. Kanundaki ilgili maddelere baktığımızda temel olarak cinsel istismarın sarkıntılık ve cinsel saldırı olmak üzere iki şekilde işlenebileceğinden bahsetmekle birlikte söz konusu dosyamız açısından iddianamede belirtilen nitelikli cinsel istismar suçunun işlendiğini ortaya koyan aşağıda yer verdiğimiz delil ve tespitler karşısında yerel mahkeme beraat kararının KALDIRILMASI elzemdir.

Müvekkil Ayşe, açıkladığımız gibi sanık Ahmet’in mağdura yönelik davranışları nedeniyle 15.11.2018 tarihinde gittiği Adana Çocuk ve Sağlık Hastanesinde, çocuk ruh sağlığı uzmanı tarafından mağdur çocuk ilk olarak muayene edilmiş sonrasında düzenlenen raporda özetle çocuğun cinsel istismarı ile ilgili yoğun şüphenin oluştuğundan bahsedilmiştir. Çocuk ruh sağlığı uzmanının muayenesi neticesinde elde edilen sonuca göre işbu dava başlamış olup sadece müvekkilin beyanları üzerine başlayan bir dava değildir.

Doktor muayenesi sonrasında olay kolluk kuvvetlerine intikal ettirilmiş ve soruşturma süreci iddia makamı tarafından başlatılmıştır. Soruşturma aşamasında mağdur çocuğun yaşı itibariyle olayı açık bir şekilde anlatması beklenemediğinden 19.11.2018 tarihinde çocuk izleme merkezinde ifadesi alınmış olup müşterek çocuk ifadesinde popona dokunan biri oldu mu sorusuna tek babam dokundu, başka nerede dokundu sorusuna pipime dokundu diye cevap verip babanın dokunması iyi mi kötü mü diye sorulduğunda kötü diye cevap vermiştir. Mağdur çocuğun 20.11.2018 tarihinde anal bölgeleri kapsayan muayenesinde anal mukozada saat 6 hizasında 0,7 ve 0,2 cm.lik granülasyon gelişmiş fissür bulunduğu tespit edilen bu lezyonun vücuda anal yoldan organ ya da benzer cismin duhulü ile husule gelebileceği belirtilmiştir.

Kovuşturma aşamasında yapılan işlemlere baktığımızda sosyal çalışmacı Derya tarafından 15.05.2019 tarihinde düzenlenen raporda ” …babasının bazen akşamları yatağına geldiğini, eliyle ayıp yerlerini ellediğini anlatmıştır. Vücudunda ayıp yeri olarak poposunu gösterdiğinde başka neresine dokunduğu sorulduğunda elini pantolonun içine sokarak bazende külodunu indirerek yalnızca poposunu ellediğini arkasına bakarak ifade etmiştir. Başka nasıl dokunduğu sorgulandığında eliyle dokunduğunu belirttiği ancak babasının cinsel organıyla dokunup dokunmadığını yaşı ve gelişimsel özellikleri gereği ayırdımına varamadığından tam olarak aktaramadığı görülmüştür….” açıklamalarında bulunulmuş olup sanık Ahmet’in cinsel organıyla mağdur çocuğa dokunması ile ilgili mağdur çocuğun bu hususun ayırdımına varamadığı özellikle belirtilmiştir.

Yerel mahkeme tüm bu raporlarla birlikte 31.05.2019 tarihli duruşmada mağdur çocuğun İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilerek sözlerine itibar edilip edilmeyeceği, herhangi bir rahatsızlığının olup olmadığı hususunda rapor aldırılmasına karar vermiş olup Adli Tıp Kurumu 09.08.2019 tarihinde rapor düzenlenmiş ve mahkemeye sunmuştur. Adli Tıp Kurulumunun 09.08.2019 tarihli raporunun sonuç kısmında ” …Necati Hamza Başpınar’ın 19.11.2018 ve öncesinde mağduru bulunduğu olayda, olay tarihindeki yaşı göz önüne alındığında, beyanlarına ana hatlarıyla itibar edilebileceği oy birliği ile mütalaa olunur.” açıklamasında bulunulmuş olup sanık Ahmet’in cinsel istismar suçunu işlediğine yönelik mağdurun beyanlarını değerlendirirken iş bu raporun göz ardı edilmemesi gerekmektedir.

İş bu nedenlerden dolayı söz konusu dosyadaki;

1) Mağdur çocuğun Adana Ruh ve Çocuk Hastanesinde çocuk psikiyatrisinde 15.11.2018 tarihinde muayene edildikten sonra düzenlenen tutanakta mağdur çocuğun cinsel istismara uğradığına yönelik yoğun şüphenin var olduğuna yönelik tespitler,

2) 19.11.2018 tarihinde çocuk izleme merkezinde alınan ifadede mağdurun sanık olan babasının poposuna dokunduğundan ve bu dokunmanın kötü bir dokunma olduğuna yönelik beyanları,

3) 20.11.2018 tarihinde mağdur çocuğun yapılan muayenesinde anal bölgeleri kapsayan raporda anal mukozada fissür bulunduğu ve tespit edilen bu lezyonun vücuda anal yoldan organ ya da benzer cismin duhulü ile meydana gelebileceğine yönelik tespitler,

4) 15.05.2019 tarihli sosyal çalışmacı raporunda mağdur çocuğun sanık olan babasının eliyle ayıp yerlerini ellediğine yönelik beyanları ve özellikle sosyal çalışmacının mağdur çocuğun cinsel saldırı boyutunda cinsel istismara uğradığına yönelik yaptığı araştırmada mağdur çocuğun bu hususun ayırdımına varamadığına yönelik tespitleri,

5) Mağdur çocuğun beyanlarına itibar edilip edilemeyeceğine yönelik 09.08.2019 tarihli Adli Tıp Kurumunun raporunda mağdur çocuğun beyanlarına itibar edilebileceğine yönelik tespitleri,

6) Katılan müvekkil Ayşe’nin dosyadaki aşama beyanlarında istikrarlı bir şekilde çelişkiye düşmeden sanık Ahmet’i suçlayıcı beyanları, sanık Ahmet’in, mağdur çocuğa yönelik cinsel saldırı boyutunda cinsel istismarda bulunduğunun somut delilleri olup aksi kanaat hasıl olsa bile sanığın savunmalarında beyan ettiği üzere bir annenin menfaat elde etmek amacıyla kendi öz evladının cinsel istismara uğradığını iddia etmesi olağan hayat koşullarına aykırı olup sanık Ahmet’in cinsel istismar suçundan cezalandırılması gerekmektedir. Dosyadaki somut deliller ışığında belirttiğimiz tüm hususların göz ardı edilip sanık hakkında cezalandırılması için başvurduğumuz İstinaf kanun yolu sonucunda İstinaf Başvurusunun Esastan Reddine şeklinde Adana Bölge Adliye Mahkemesi 27.Ceza Dairesi tarafından verilen bu kararın bir kez daha vicdanlarda kapanmayan yaralara neden olduğunu saygı ile belirtmek isteriz.

NETİCE VE TALEP : Açıklanan ve resen gözetilecek nedenler mucibince;

Usul ve yasaya aykırı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesi kararının temyiz incelemesi neticesinde BOZULMASINI bilvekale saygılarımla arz ve talep ederim.

MÜŞTEKİ VEKİLİ

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir