Türk Borçlar Kanunu Madde 59

TBK 59. Madde

Türk Borçlar Kanunumuzun 59. maddesi şu şekildedir:

Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri; Sorumluluk; Özel durumlar; Ayırt etme gücünün geçici kaybı

Madde 59: Ayırt etme gücünü geçici olarak kaybeden kişi, bu sırada verdiği zararları gidermekle yükümlüdür. Ancak, ayırt etme gücünü kaybetmede kusuru olmadığını ispat ederse, sorumluluktan kurtulur.

Başlık

TBK’nın 59. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: BİRİNCİ KISIM: Genel Hükümler – BİRİNCİ BÖLÜM: Borç İlişkisinin Kaynakları – İKİNCİ AYIRIM: Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri

Madde başlığı şu şekildedir: Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri – Sorumluluk – Özel durumlar – Ayırt etme gücünün geçici kaybı

Gerekçe

Türk Borçlar Kanunu’nun 59. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

818 sayılı Borçlar Kanununun 54. maddesinin ikinci fıkrasını karşılamaktadır.

Tasarının tek fıkradan oluşan 58. maddesinde, ayırt etme gücünün geçici kaybı halinde verilen zarardan sorumluluk düzenlenmektedir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 54. maddesinin kenar başlığında kullanılan “B. Temyiz kudretini haiz olmayanların mes’uliyeti” ibaresi, Tasarıda “4. Ayırt etme gücünün geçici kaybı” şekline dönüştürülmüştür.

Maddede, ayırt etme gücünü geçici olarak kaybeden kişinin, bu sırada verdiği zararları gidermekle yükümlü olduğu öngörülmektedir. Bu hüküm uyarınca, mesela ayırt etme gücünü geçici olarak kaybedecek ölçüde sarhoş olan veya uyuşturucu madde kullanan bir kişi, bu sırada sebep olduğu zararları gidermekle yükümlüdür. Ancak, bu durumda bulunan kişi, ayırt etme gücünü geçici olarak kaybetmesinde kendi kusurunun bulunmadığını, mesela; içeceğine uyuşturucu madde konulduğunu veya istemediği halde korkutularak içki içmeye zorlandığını ispat ettiği takdirde sorumluluktan kurtulur.

Metninde yapılan arılaştırma dışında, maddede 818 sayılı Borçlar Kanununa göre bir hüküm değişikliği yoktur.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

– Tasarının 56, 57 ve 58. maddeleri teselsül nedeniyle 57, 58 ve 59. maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.

TBMM Tartışma ve Kabul Metni

59. maddenin başlığını okutuyorum:

4. Ayırt etme gücünün geçici kaybı

MADDE 59-

BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, geliş sıralarına göre okutup aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 59. Madde metninin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.

Madde 59- Kendi kusurlu davranışı ile ayırt etme gücünü geçici olarak kaybeden kişi, bu sırada verdiği zararları gidermekle yükümlüdür.

Faruk Bal, Mehmet Şandır, Rıdvan Yalçın, Osman Ertuğrul, Beytullah Asil, Behiç Çelik, Aksaray, Murat Özkan:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Borçlar Kanunu Tasarısının 59. maddesinin kenar başlığındaki ifadenin “Ayırt etme gücünün geçici kaybı hâlinde sorumluluk” şeklinde, madde metninin de;

Madde 59- Ayırt etme gücünü geçici olarak kaybeden kişi, bu sırada verdiği zararları gidermekle yükümlüdür. Ancak, ayırt etme gücünü kaybetmede kusuru olmadığını kanıtlarsa sorumluluktan kurtulur.”

şeklinde değiştirilmesini teklif ederiz.

Ali Rıza Öztürk, Turgut Dibek, Ali İhsan Köktürk, Atila Emek, İsa Gök, Kemal Demirel, Şevket Köse, Ramazan Kerim Özkan

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Adıyaman Milletvekili Şevket Köse söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Köse. (CHP sıralarından alkışlar)

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, 321 sıra sayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 59. maddesi üzerine verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinize saygılarımı sunarım.

Değerli milletvekilleri, konuştuğumuz tasarı Borçlar Kanunu’nu ilgilendiriyor ancak kimi maddeleri siyasi yaşamla da doğrudan ilgili görünmektedir. Bu tasarının bir de siyasi temsil yetkisi vardır. İşte bu Hükûmet bu temsil yetkisini kaybetmeye başlamıştır.

Değerli arkadaşlar, özellikle isimlerine bile karar verilemeyen ve ismi sürekli değişen ve üst üste seslendirilen açılımlar bu Hükûmete yaramamıştır. Bakınız “açılım” adı altında Alevilerle ilgili çok sayıda çalıştay yapıldı. Çalıştay yetmedi iftar yemekleri verildi ama görüyoruz ki ortada henüz somut bir sonuç yok.

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Alevilerin sorunlarını sürekli Meclis gündemine getirmekteyiz. En son cemevlerine yasal statü tanınması için kanun teklifi verdim. Bu yasa teklifiyle “Cemevlerine yasal statü verilsin.” dedik, Genel Kurulda konuştuk, yetmedi basın açıklaması yaptık. Sonuç ne oldu, hepiniz biliyorsunuz. Çalıştayları yapan ve açılımlara açılımlar ekleyen Hükûmet teklifimize “Hayır” dedi. Açıkçası, Hükûmet Alevilerin hakkı olan her konuda kaçak güreşiyor ve art niyetli davranıyor. Sizleri ve Hükûmeti samimi olmaya davet ediyorum.

Değerli milletvekilleri, Hükûmetin bu ayak oyunlarına aldanmayan yüz binlerce Alevi yurttaşımız 8 Kasım Pazar günü Kadıköy Meydanı’nda haykırdı ve ayrımcılığa karşı eşit yurttaşlık hakkı için 8 Kasım günü kalbimiz Kadıköy’de çarptı ve çarpmaya devam edecektir. Aslında iktidarın bu mitingden ders alması gerekir ve Alevilerin isteklerinin göz ardı edilemeyeceğini de bilmelidir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak onların haklı davalarında daima yanlarında olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetin sadece açılımlarına değil sosyal güvenlik alanında da yarattığı tıkanmalara da dikkatinizi çekmek istiyorum. Hükûmet özellikle son günlerde düzenlediği Sosyal Güvenlik Kurumu tebliğleriyle halkımızın sağlığıyla oynayarak sosyal devlet uygulamasını yok etmektedir. Şöyle ki: “Muayene parası” adı altında çeşitli paralar toplanmaktadır. Yani “Paranız varsa doktora gidin.” diyor Hükûmet. Sorarım size, bu mu sosyal devlet sayın milletvekilleri? Bu muayene ücretlerinin bir kısmı eczanelerce toplanmaktadır. İktidar bu nedenle eczacılarla yurttaşları karşı karşıya getiriyor. Açıkçası, eczanecileri devletin ve iktidarın tahsildarı durumuna getirdiniz. Eczacılar bu durumdan şikâyetçidir. Her zaman olduğu gibi, iktidar bu şikâyetlere karşı kulaklarını tıkamıştır.

Değerli arkadaşlar, yapılan uygulamalar hastanın aleyhine, eczacının aleyhine, ilaç şirketlerinin de aleyhine. Peki, kimin lehine? Hükûmet bu uygulamalarla kimi düşünüyor, kimin iyiliğini istiyor? Hükûmet “Tasarruf yapacağız.” diyor.

Arkadaşlar, halkın sağlığı pahasına tasarruf olmaz. İki şeyde taviz verilmez, birisi özgürlükten, ikincisi halk sağlığından.

Evet, devlet gelir elde etmek istiyorsa Sayın Başbakanın oğlunun sattığı lüks pırlantadan ve pahalı taşlardan vergi alsın. Halkın sağlık ihtiyaçlarını kısmasın ve halkı limon gibi ezmesin, sıkmasın ve bu uygulamalara son versin.

Değerli üyeler, her gün toplumun bir kesimi Hükûmetin uygulamalarına karşı sokaklara çıkıyor. Demokratik kitle örgütleri, dernekler, sendikalar, velhasıl herkes isyan ediyor. Bunun en son örneklerinden biri, geçen hafta sonuncusu gerçekleşti, bu sefer de diş hekimleriyle sokaktaydım. Haklarını aramak için Başbakanlığa kadar yürüdüler. Ben de bir diş hekimi olarak sağanak yağış altında onlarla birlikte Başbakanlığa kadar yürüdüm.

Peki, ne istiyor diş hekimleri hiç merak ettiniz mi? Bakınız, sorunlarını anlatmak için Sayın Başbakanla tam üç yüz seksen beş gün önce görüştüler, sorunlarını anlattılar ve alternatif proje sundular ama hâlâ bir adım atılmış değil.

Sayın milletvekilleri, hastalar mağdur, hekimler mağdur, herkes mağdur ama tek memnun olan Hükûmet çünkü sorunun çözülmesi için kılını kıpırdatmıyor.

Türk Diş Hekimleri Birliği, ağız ve diş sağlığı hizmetlerine daha uygun koşullarda ulaşılabilmesi için bir proje hazırladı. Bu proje 11 Ekim 2008’de Sayın Başbakana sunuldu. Başbakanın verdiği yanıt aynen şöyle: “Muayenehaneler de ülkemizin kaynaklarıdır, yararlanılması gerekir. Vatandaşın ayağına hizmet götürülmesi bizim hizmet anlayışımızla örtüşmektedir.” Bunu diyor Sayın Başbakan.

Sayın Başbakan bu sözü söyleyeli bir yıldan fazla oluyor. Niye bir gelişme yaşanmadı diye bir diş hekimi olarak Sayın Başbakana ben de sormak istiyorum huzurlarınızda.

Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi olarak buradan Hükûmete bir kez daha…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Köse, lütfen tamamlayınız.

ŞEVKET KÖSE (Devamla) – Cumhuriyet Halk Partisi olarak Hükûmeti son kez uyarıyoruz: Halkın inançlarıyla oynadığınız gibi halkın sağlığıyla da oynamayınız. Diş hekimlerine verdiğiniz sözleri yerine getirin. Halkımız, hekimlerimiz ve eczacılarımız “artık yeter” deme noktasına gelmiştir. Halk artık yürümekten bıktı, halk ayaklanmak üzeredir. Bunlara bir çözüm getirmeniz gerekir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken verdiğim önergenin kabul edilmesini diler, saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Köse.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutup, işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 59. Madde metninin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.

Madde 59- Kendi kusurlu davranışı ile ayırt etme gücünü geçici olarak kaybeden kişi, bu sırada verdiği zararları gidermekle yükümlüdür.

Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Murat Özkan Bey…

BAŞKAN – Murat Özkan, Giresun Milletvekili söz talep etmiştir.

Buyurun Sayın Özkan. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MURAT ÖZKAN (Giresun) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 59’uncu maddesinde bir değişiklik önergesi verdik, ben de bu önerge için söz aldım ve ayrıca, sözlerime başlamadan önce ayağa kalktığımda kendi grubumdan ve AKP Grubundan da alkışlar aldım, AKP Grubundaki arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, vermiş olduğumuz önerge, hâlâ meri olan Kanun’un 54’üncü maddesinde düzenlenmiş ve 54’üncü maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen bir husustur. Bu husus aynen bu maddeye de, 59’uncu maddeye de yazılmış durumda.

Değerli arkadaşlar, burada, tabii, kendi kusurlu davranışından dolayı bir zarar meydana geldiği zaman bu zararın tazmini anlatılıyor. Fakat kendi kusurlu davranışının farkına varmadan ya da fiil ehliyetini ortadan kaldıran sebepleri başkasının bir tahrikiyle, etkisiyle meydana getirirse ve bunu ispat ederse tazminat yükümlülüğünün ortadan kalkmasına şamil oluyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, “Ancak ayırt etme gücünün kaybetme kusuru olmadığını ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” kısmı bana göre fazla, çünkü aksini iddia ediyorsa iddiasının ispatıyla zaten mükelleftir. Kanun metninin daha açık, daha sarih ve daha az mevzu olması için kısaltılması gerektiğini düşünüyoruz ve önergemizi bu hususta verdik.

Değerli arkadaşlar, bu kürsüye çıkan değerli hatipler Borçlar Kanunu dışında da gündemle ilgili genellikle konuşmalar yapıyor. Ben de bununla ilgili bu hakkımı müsaadenizle kullanmak istiyorum çünkü Sayın İçişleri Bakanımızı da burada görmüşken, yüreğimi yakan bir husus, zannediyorum kendisinin de yüreğini yakıyor, değerli arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde Erzurum’da bir Musa, on üç yaşında bir çocuk kaçırıldı. İnternet kahveden kaçırıldı ve götürülerek hunharca katledildi. Hepimizin yürekleri yandı.

Değerli arkadaşlar, şimdi ne oluyor, yani böyle bir olay karşısında nasıl bir tavır almak gerekiyor? Tabii, Erzurum’daki yetkililerin, yetkili makamda bulunan kişilerin sorumluluk ilkesi gereği bir şeyler yapması lazım ama bakıyoruz ki hiçbir ses yok. Bu olay, inanın, Batı ülkelerinde olsa o kişi anında görevden ayrılır, “Ben buranın güvenliğini sağlayamıyorum.” diye istifa eder. Bu olay Doğu’da bir ülkede, örneğin Japonya’da olsa orada harakiri yapar, değerli arkadaşlar. Bu olay Türkiye’de olduğu zaman kimsenin kılı kıpırdamıyor.

Değerli arkadaşlar, İnternet kahvelerin nasıl ya da İnternet ortamında toplu kullanıcıların neler yapacağına dair bir yönetmeliğimiz var. Bu Yönetmelik’te şöyle bir hüküm var, diyor ki: “İnternet yani bu kahvelerde, toplu İnternet sağlayıcıların olduğu yerde elektronik oyun oynanmaz, oynanmak için aletler falan olmaz.” Burada, bırakın elektronik oyun oynamayı değerli arkadaşlarım, burada elektronik oyun üzerinden para kazanma müessesesi kurulmuş ve bu İnternet kahveler bütün olan biteni kayıt altına almak mecburiyetindeler ve bu kayıtları da yedi gün muhafaza etmek durumundalar. Bu çocuk aylarca burada oynuyor ve bu kayıtlar emniyete gidiyor, emniyet bunu görmüyor. Burada para kazanmak, sanal kumarlar, sanal bahisler yapılıyor. Daha sonra, çok yetenekli bir çocuk olduğu için buradan para kazanmış, bunu gören kötü niyetli insanlar hunharca katliamı burada işliyorlar ve buranın yetkililerinin hâlâ kılı kıpırdamıyor, Erzurum ayağa kalkıyor.

Değerli arkadaşlar, ben Sayın Bakanımızdan buradaki sorumlulardan hesap soracağını, onların medeni bir memur davranışı, sorumlu bir kamu görevlisi davranışı gösterememelerinin hakkını vereceğine inanıyorum. Ders olmasını istiyorum. Sorumluluk sahibi insanlar vazifelerinin müdriki olmalı, vazifelerini ifa ederken her türlü sorumluluğu yüklenmeleri gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, böyle bir olayın yaşanmasından dolayı derin üzüntü içerisindeyim. Ülkemizde, temenni ediyorum böyle bir hadise bir daha yaşanmaz. Türk polisinin, güvenlik güçlerinin görevlerini yerine getirmede gerekli hassasiyeti göstereceğine inanıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özkan, lütfen tamamlayınız.

MURAT ÖZKAN (Devamla) – Bu hassasiyeti gösteremeyenler de gerekli olgunluğu gösterip görevlerini terk etmeliler, etmeleri gerekir, örnek olması gerekiyor.

Ben, Sayın Bakanımızın da bu konuda gerekli hassasiyeti göstereceğini, konuyu müfettiş marifetiyle inceleteceğini -şurada şimdi tebessüm ediyor- belki de görevlendirdi, onu da bilemiyorum ama görevlendirilmemişse de bir an önce görevlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, önergemize gerek Sayın Bakanımız gerekse de Komisyon Başkanımız katılmadıklarını söylediler ama ben sizlerin önergemize katılmasının özel bir gösteri olarak değil, bir kanunun daha da iyi hâle getirilmesi için yapılacağına inanıyorum. Hepinize bu vesileyle selam ve muhabbetlerimi sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir