Türk Borçlar Kanunu Madde 51

TBK 51. Madde

Türk Borçlar Kanunumuzun 51. maddesi şu şekildedir:

Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri; Sorumluluk; Tazminat; Belirlenmesi

Madde 51: Hakim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.

Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.

Başlık

TBK’nın 51. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: BİRİNCİ KISIM: Genel Hükümler – BİRİNCİ BÖLÜM: Borç İlişkisinin Kaynakları – İKİNCİ AYIRIM: Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri

Madde başlığı şu şekildedir: Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri – Sorumluluk – Tazminat – Belirlenmesi

Gerekçe

Türk Borçlar Kanunu’nun 51. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

818 sayılı Borçlar Kanununun 43. maddesini karşılamaktadır.

Tasarının iki fıkradan oluşan 51. maddesinde, tazminatın kapsamının ve ödenme biçiminin hakim tarafından belirlenmesi düzenlenmektedir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 43. maddesinin kenar başlığında kullanılan “III. Tazminat miktarının tayini” şeklindeki ibare, Tasarının 51. maddesinde, “III. Tazminat / I. Belirlenmesi” şeklinde değiştirilmiştir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 43. maddesinde “hakimin, tazminatın suretini ve şümulünün derecesini, hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre tayin eyleyeceği” öngörüldüğü halde, Tasarıda, hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği öngörülmektedir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 43 üncü maddesinde yer verilmediği halde, Tasarının 51 inci maddesinin birinci fıkrasında, haksız fiil sorumluluğunda kusurun özel bir önem taşıdığının belirtilmesi amacıyla, “özellikle” sözcüğü kullanılmıştır.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

– Tasarının 48, 49, 50 ve 51. maddeleri aynen kabul edilmiştir.

TBMM Tartışma ve Kabul Metni

Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Geçen birleşimde 50. madde kabul edilmişti.

Şimdi 51’inci maddenin başlığını okutuyorum:

III. Tazminat

1. Belirlenmesi

MADDE 51-

BAŞKAN – Madde üzerinde üç adet önerge vardır.

Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 51. Maddesinin 1. Fıkrasının “Tazminatın kapsamının ve şeklinin belirlenmesinde, kusurun ağırlığı ve durumun gereği göz önüne alınır.” şeklinde değiştirilmesini,

(x) 321 S. Sayılı Basmayazı 7/10/2009 tarihli 3’üncü Birleşim Tutanağı’na eklidir.

2. fıkrada yer alan “irat biçiminde” ibaresi yerine, “zamana yayılmış şekilde” ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.

Faruk Bal

Mehmet Şandır

Rıdvan Yalçın

Konya

Mersin

Ordu

Behiç Çelik

Alim Işık

Osman Ertuğrul

Mersin

Kütahya

Aksaray

Beytullah Asil

Eskişehir

T. B. M. Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 321 Sıra Sayılı yasa tasarısının 51. maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki metnin ilave edilmesini arz ederiz.

Ancak siyasi kişilere yönelik açılacak tazminat davalarında hükmolacak tazminat miktarı asgari ücretin iki katından az beş katından fazla olamaz.

Kamer Genç

Mustafa Vural

Turgut Dibek

Tunceli

Adana

Kırklareli

Metin Arifağaoğlu

Tayfun İçli

Artvin

Eskişehir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Borçlar Kanunu Tasarısının 51. maddesinin, kenar başlığındaki “Tazminat” kelimesinin “ödence” şeklinde, “belirlenmesi” kelimesinin de “ödencenin belirlenmesi” şeklinde ve madde metninin de;

Madde-51: Hâkim, durumun gereğini ve kusurun ağırlığını dikkate alarak ödencenin içeriğini ve ödenme biçimini belirler.

Ödencenin gelir biçiminde ödenmesine karar verilirse; borçlu, güvence göstermekle yükümlüdür.”

şeklinde değiştirilmesini teklif ederiz.

Ali Rıza Öztürk

Turgut Dibek

Ali İhsan Köktürk

Mersin

Kırklareli

Zonguldak

Malik Ecder Özdemir

Rahmi Güner

Gökhan Durgun

Sivas

Ordu

Hatay

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Efendim, katılmayacağım ama önerge gelmedi bana.

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz, katılmıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Efendim, katılmıyoruz ama bir bakacağım, görmem lazım.

BAŞKAN – Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.37

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati:16.50

BAŞKAN : Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16’ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

321 sıra sayılı Tasarı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Şimdi, 51’inci madde üzerinde son okuttuğum önergeyi yeniden okutup işleme alacağım.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Borçlar Kanunu Tasarısının 51. maddesinin, kenar başlığındaki “Tazminat” kelimesinin “ödence” şeklinde, “belirlenmesi” kelimesinin de “ödencenin belirlenmesi” şeklinde ve madde metninin de;

Madde-51: Hâkim, durumun gereğini ve kusurun ağırlığını dikkate alarak ödencenin içeriğini ve ödenme biçimini belirler.

Ödencenin gelir biçiminde ödenmesine karar verilirse; borçlu, güvence göstermekle yükümlüdür.”

şeklinde değiştirilmesini teklif ederiz.

Ali Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşacak mısınız?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Evet.

BAŞKAN – Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 51’inci maddeyle ilgili değişiklik önergesinde söz almış bulunuyorum. Önergemizde, değişiklik istememizin nedeni gerekçesinde bellidir, ancak ben bu konuda bazı düşüncelerimi arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum.

Bundan daha önce kamuoyunda ”Bayburt yasası” olarak bilinen bir yasa görüşüldüğü sırada, AKP Grup Başkan Vekili Sayın Suat Kılıç, meselenin usulde olmadığını, üslupta olduğunu söylemişlerdi. Evet, mesele hem üslupta hem usulde hem de halkımızın ve muhalefetin, Türkiye’deki muhalefetin bir türlü iktidar partisi ve iktidar partisi yetkililerine güvenemeyişinde.

Bununla beraber, sadece usulde ve üslupta değil sorunlar, sorunlar AKP’nin yöneticilerinin, bakanların, Başbakanın hukuku eğip bükmesi, hukuka takla attırması, gerçekleri olduğundan daha farklı bir dille halka anlatması, gerçeklere takla attırmasından kaynaklanmaktadır. Üslup konusunda muhalefete ders veren AKP Grup Başkan Vekili Sayın Suat Kılıç’ın dün burada nasıl bir üslup kullandığını tüm yüce milletimiz de gördü, AKP’li milletvekillerimiz de gördü, iktidar partisi milletvekilleri de gördü, muhalefet de gördü.

Değerli arkadaşlarım, şimdi ben bir konuyu dile getirmek istiyorum: Arkasından, AKP Grup Başkan Vekili Sayın Bekir Bozdağ TCK’nın 221’inci maddesindeki etkin pişmanlık yasasından söz ederek “Bu yasa bizim zamanımızda çıkmadı, başkaları çıktı.” dedi. Bununla, aslında Habur’dan giriş yapan PKK örgüt üyelerinin girişine ilişkin yaşanılan hukuk cinayetiyle ilgili sözleriydi.

Bu Meclis kürsüsünde hiç kimse etkin pişmanlık yasasının, 221’inci maddenin neden uygulandığı konusunda bir serzenişte bulunmadı, tam aksine Habur’da 221’inci maddenin uygulanma koşullarının olmadığı hâlde 221’inci madde uygulanmış gibi gösterilmiş olmasından söz edildi.

Yine, bu gecekondu mahkemesiyle ilgili, aslında 19 Ekim günü gerçekten PKK örgüt üyelerinin buradan girişi sırasında kurulan bu gecekondu mahkemesiyle ilgili ben düşüncelerimi söylediğimde 19, 20, 21, 22, 23 Ekim günleri Sayın Bakan ısrarla buraya savcıların gittiğini, hâkimin gitmediğini söyledi, bu Mecliste de söyledi. Ondan sonraki günlerde de radyo ve televizyonlarda hâkimin gitmediğini söyledi, ta ki Saygı Öztürk “hürriyet.com.tr”de Diyarbakır Başsavcısıyla röportaj yapana kadar. O röportaj yayınlandıktan sonra, Saygı Öztürk’e Diyarbakır Başsavcısı orada güvenlik nedeniyle böyle bir mahkemenin kurulmak zorunda kaldığını söyledikten sonra Sayın Bakan da bu konuda açıklama yaptı.

Sayın Bakan bu konuda açıklamasını yaparken benim hiçbir zaman tasvip etmediğim yanlış örneklere de değindi. Kaldı ki o yanlış örneklerin kendi içerisinde bir tutarlılığı vardı değerli arkadaşlarım. Neydi o? İmralı’da terör örgütünün liderinin yargılanmasına ilişkin ve yine şu anda görülmekte olan Silivri davasına ilişkin olayları örnek gösterdi.

Öncelikle söylemek isterim ki, Sayın Bakan, kendisi bir hukukçudur, bunları bilmesi gerekir, bilebilecek durumdadır, en azından bilmesi gerekir. Silivri’deki dava, kovuşturması orada yapılmaktadır. Silivri davası kapsamındaki sanıkların, şüphelilerin soruşturmasının hiçbirisinde savcılar ve hâkimler o şüphelilerin ayağına gitmedi. Hepiniz de biliyorsunuz ki Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda öngörülen usule aykırı olarak, orada tam aksine oldu, şüpheliler gece vakitleri evlerinden alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğünde dört gün gözaltında tutulduktan sonra sorguları İstanbul Emniyet Müdürlüğünde yapıldı, Beşiktaş Adliyesinde Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi savcıları tarafından sorguları yapıldı ve bazıları tutuklandı, bazıları salıverildiler. Demek ki olay kovuşturmaya ilişkin değil soruşturmaya ilişkin bir olaydır.

Kaldı ki burada, elimde de bir tutanak var, bu esasa ilişkin davanın Silivri’de görülmesiyle ilişkin olarak Beşiktaş 13. Ağır Ceza Mahkemesinin tensiple aldığı bir karar vardır. Bu kararda aynen şu söylenilmektedir: “Sanık sayısının fazlalığı, tutuklu sanıkların farklı infaz ve tutukevlerinde bulunmaları dikkate alındığında güvenliğin sağlanması bakımından CMK’nın 252’ye 1/C uyarınca duruşmaların Silivri Ceza İnfaz Kurumları kampüsünde yapılmasına.” demektedir.

Yine, Abdullah Öcalan’ın Silivri’de yargılanmasına ilişkin olarak Ankara 2 no.lu DGM’nin kendi içerisinde güvenlik nedeniyle duruşmaların İmralı’da yapılması konusunda almış olduğu bir karar vardır.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, buradaki tartışma konusu şudur… Yani buna konulara açıklık getirilmesi nedeniyle söylüyorum çünkü artık bugün o kadar bilgi kirliliği yaratılmaktadır ki, gerçekler o kadar çarpıtılmaktadır ki gerçekten ben bile bir hukukçu olarak neyin ne olduğunu anlamaz hâle geldim. O da şudur: İmralı’daki olay konusunda da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Öztürk, tamamlayınız.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – …Ankara 2 no.lu Devlet Güvenlik Mahkemesi, yine güvenlik nedeniyle davaların İmralı’da yapılmasını karar altına almıştır.

Değerli arkadaşlarım, hukuk tarihinde eşi, benzeri görülmemiş bir olay yaşanmıştır, bu olay şudur: Bugüne kadar egemenlik kapsamında yargı yetkisini kullanan bir hâkim ilk defa şüphelilerin huzuruna çıkarılmıştır.

Benim üzerinde durduğum konu, özellikle, bu PKK örgüt üyelerinin Habur’dan girişi sırasında yapılan hukuksuzluğa ilişkindir. Bunun altını tekrar çiziyorum. Yani bu hukuksuzluğun üzerinde durmak benim hukukçu olarak görevimdir. Benim görevim olduğu gibi, hukukla ilgilenen AKP milletvekili arkadaşlarımın da görevidir. Gerçekten dağdan kimin indiği, kimin dağa çıktığı konusu siyasi bir tercih meselesidir. Bunlar tartışılabilir ancak orada gerçekten yasa ve hukuka aykırı bir şekilde bir yargıç şüphelilerin huzuruna çıkıyorsa, bir savcı şüphelilerin huzuruna gidip ayaklarında ifade alıyorsa biz hukukçular olarak bunu tartışmayacağız ki neyi tartışacağız? Burada gerçekten suç işlenmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Burada benim üstünde durduğum ve Bakana sorduğum konu şudur: Bu hâkim oraya hangi karar uyarınca gitmiştir? Hâkimin oraya gitmesinin dayanağı nedir? Bunların açıklanması gerekmektedir. Daha sonra görüşlerimi açıklamaya devam edeceğim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

T.B.M. Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 321 sıra sayılı yasa tasarısının 51. maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki metnin ilave edilmesini arz ederiz.

“Ancak siyasi kişilere yönelik açılacak tazminat davalarında hükmolacak tazminat miktarı asgari ücretin iki katıdan az beş katından fazla olamaz.”

Kamer Genç (Tunceli) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli Başkanım, tazminatın tutarı konusunda yasama organının somut kriter önermesi mümkün olmadığından -kuvvetler ayrılığı içerisinde- mümkün görmüyoruz. Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergem şu: Siyasi kişilerle ilgili olarak açılacak tazminat davalarında burada bir sınırlama getirmek istiyoruz, diyoruz ki: “Hâkim tazminat takdir ederken asgari ücretin 2 katından az, 5 katından fazla olmaması gerekir.” Bunu niye diyorum? Bakın, şimdi, AKP İktidarı zamanında yargı bağımsızlığı diye bir şey kalmadı.

Geçmişte, Tayyip Erdoğan’ın oğlu bir hanımı ezdi, öldürdü. Daha sonra, bu Adli Tıpta, o ölen kişinin -yani öldüren kişinin değil ölen kişinin- yüzde 100 hatalı olduğuna dair rapor veren kişiyi getirdiler Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürlüğünde Genel Müdür yaptılar.

Yine, kendisi İstanbul Belediye Başkanıyken hakkında soruşturma açan müfettişleri aleyhine rapor verdiyse müfettişlikten ihraç etti, lehine verdiyse getirdi vali etti, kaç tanesini, biliyorsunuz.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Mahkeme karar vermiş. Saygı duymak lazım mahkeme kararına.

KAMER GENÇ (Devamla) – Ayrıca da bu Adalet Bakanlığı zamanında, özellikle Mehmet Ali Şahin ve bu Sayın Bakan zamanında adalet müessesesi yok edildi, bağımsızlıktan yok edildi.

Geçmişte, Tayyip Bey’in benim aleyhime açtığı bir tazminat davası vardı. Birdenbire, Tayyip çıktı dedi ki: “Efendim, bizim açtığımız tazminatlara hükmetmiyorlar da işte burada hakaret yoktur diye.” hemen mahkeme ertesi gün -tesadüfen davam vardı- 4 milyar liralık tazminat davasını verdim. Şu anda, aleyhimde 20 milyar daha tazminat…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Mahkemelere hakaret ediyorsun, hâkimlere hakaret ediyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Neyse… Yahu, neyse… Sen konuşma kardeşim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yanlış konuşuyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Hiç konuşma.

Şimdi, hâlâ aleyhimde 20 milyarlık tazminat davası açmış.

BAŞKAN – Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Devamla) – Ne demişim: “Tayyip Erdoğan her gün karısını alıyor yurt içi, yurt dışı geziyor. Burada, bir güne bir gün bunun karısı acaba, Allah rızası için evinde bir yemek yapıyor mu?” Yani, bu, her gün, bizim verdiğimiz vergilerle yiyeceklerini bile şey ediyor. Neyse…

Ama, değerli milletvekilleri, bakın, bu Adalet Bakanı bakanlık makamına geldiğinden beri, Hâkimler Kanunu’nun bir 90’ıncı maddesine göre, birinci sınıfa ayrılan hâkimlerin normal olarak yargılanmalarının Yargıtayda olması lazım ama öyle bir manevra yaptı ki, efendim, özel yetkili savcılara bir talimat verdirdi, İstanbul savcıları bunlar hakkında soruşturma açıyorlar, İstanbul savcıları da Yargıtaya dava açmayacağına göre İstanbul’da açacaklar.

Yine, Teftiş Kurulu Yönetmeliği’nde bir değişiklik yaptı. 98’inci maddesine göre, efendim, herhangi bir hâkim hakkında disiplin soruşturmasını açıyor. Disiplin soruşturması açınca, bu defa gidiyor Türkiye İletişim Başkanından, daha doğrusu mahkemelerde telefonların dinlenme kararını çıkarıyor. Mahkemelerin telefon dinlemesi şey edince, mahkeme hâkimleri bunu bildiği için…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Mahkeme karar veriyor değil mi?

KAMER GENÇ (Devamla) – Ya, bırak sen. Daha bir dinle…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Mahkeme karar veriyor. Kim verecek? Dinleme kararını sen mi vereceksin? Sen ver istersen!

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi bir dinle de… Mahkeme karar veriyor da ama nasıl? Hâkimler korkutulmuş.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Hâkimlere hakaret etme.

KAMER GENÇ (Devamla) – Hâkimler işte, Osman Kaçmaz, Sincan Hâkimi, açılan yani bu konuda verdiği karar nedeniyle verilen, hangi hâkimler hakkında dinlenme kararı verilmiş konusunda bir araştırma yapmak üzere karar verdi. Hemen siz Sincan Hâkimini görevden almak için ve ondan sonra kendisi hakkında rapor düzenlemek için, görevden atmak için ceza istiyorsunuz.

Şimdi, ayrıca da bütün hâkimlerin özel telefonları dinleniyor.

Değerli milletvekilleri, böyle bir memleket olur mu? En ilkel toplumlarda bile olmaz. Bugün bir bekçinin, hâkimin kapısında bekleyen bir bekçinin sahip olduğu güvenceye hâkim sahip değil. Bütün telefonlar dinleniyor. Bu dinlenen telefonlar gizli, açıklanmıyor. İşte, Sincan Hâkimi bir karar verdi. YARSAV Başkanının on tane telefonu var, onu da dinleniyor.

AHMET YENİ (Samsun) – Boş, boş…

KAMER GENÇ (Devamla) – Kendisi dedi “Hangi telefonlarım dinleniyor?” dedi. Ondan sonra, mahkemeye başvurdu. Mahkeme karar verdi. İletişim Daire Başkanı hangi telefonları dinlediğini müsaade etmedi. Böyle bir şey olur mu? Mahkemenin üstünde bürokrat olur mu?

Şimdi, bakın, beyler, siz gülüyorsunuz. Bu memleketi yok ediyorsunuz. Eğer hâkimi olmayan bir memlekette, savcısı bağımsız olmayan bir memlekette insanların yaşaması mümkün mü? Adaletin olması mümkün mü?

Şimdi, benim yarın öbür gün tazminat davası var Tayyip Erdoğan’la, 20 milyar açmış. Eğer tazminata hükmetmezse o hâkim hemen ertesi gün oradan gidecek. Böyle bir şey olur mu?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Hâkimlerin atamasının nasıl yapıldığını bilmiyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Yani… Arkadaşlar, peki, bakın, sizin zamanınızda en büyük suistimaller yapılıyor, en büyük soygunlar yapılıyor.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Hâkimler nasıl atanıyor bilmiyorsun. Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu o konuda karar veriyor. Ezbere konuşuyorsun yine.

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, ben söyleyeyim: İşte, Cemil Çiçek’in damadına 1,5 trilyon lira bir anda kazandıran ihaleyi nasıl…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen tamamlayınız.

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, bakın, Cemil Çiçek’in damadı, TOKİ’de küçük bir ihalede, 1,5 trilyon lira, en ufak bir emek sarf etmeden, 1,5 trilyonu alıp cebine indirdi mi?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Kim?

KAMER GENÇ (Devamla) – Şimdi, TOKİ’nin hesaplarını inceleyelim. Bakın, sizin için adam…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ezbere konuşma! Varsa belgen koy ortaya!

KAMER GENÇ (Devamla) – Yani bugün, işte, Tayyip Bey’in, bakanların ve birçok AKP’nin milletvekillerinin yakınlarına o kadar rantlı ihaleler vermiş ki… Şimdi, Tayyip Bey beş tane villa yaptı İstanbul’da, geçti. Yahu, cumhuriyet tarihinde bu kadar büyük servet edinen bir başbakan oldu mu?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Mal varlığını nereden biliyorsun? Ezbere konuşma!

KAMER GENÇ (Devamla) – Yani o kadar… Yani sizin oyunuza güvenerek, sizin verdiğiniz oya güvenerek bu suistimaller yapılıyor. Sizin vicdanlarınız buna müsaitse, ben sizi Allah’a havale etmişim zaten, yukarıdaki size gerekli cezayı verecek, ben onu biliyorum. Ama, bir de diyorum ki: Yani, o, cezayı vermeden, sizin vicdanınıza danışarak bunların önünü kesmenizi istiyorum.

O bakımdan, bu hâkimlerin vereceği tazminat davalarına bir sınırlama getirelim, yoksa biz burada konuşamayız yani suistimalleri dile getirmeyiz. Korkuyla bir siyaset yapılmaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Güzel güzel konuş!

KAMER GENÇ (Devamla) – Bu milletin geleceği karanlıktır. O bakımdan, bu önergemizin kabul edilmesi lazım.

AHMET YENİ (Samsun) – Anayasa’ya aykırı!

KAMER GENÇ (Devamla) – Asgari ücret…

AHMET YENİ (Samsun) – Tazminat ödeyeceksin!

KAMER GENÇ (Devamla) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Genç, teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı da arayacağım.

Önergeyi kabul edenler…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısını istemiştim biliyorsunuz.

BAŞKAN – Arayacağım Sayın Genç.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 51. Maddesinin 1. Fıkrasının “Tazminatın kapsamının ve şeklinin belirlenmesinde, kusurun ağırlığı ve durumun gereği göz önüne alınır.” şeklinde değiştirilmesini,

2. fıkrada yer alan “irat biçiminde” ibaresi yerine, “zamana yayılmış şekilde” ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.

Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Alim Işık…

BAŞKAN – Alim Işık, Kütahya Milletvekili, önerge hakkında söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Işık. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 321 sıra sayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 51’inci maddesi üzerine vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında görüşlerimi belirtmek üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri ve bizleri izleyen değerli vatandaşlarımızı saygılarımla selamlarım.

Tasarının 51’inci maddesi yürürlükteki 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43’üncü maddesini karşılamaktadır. Mevcut Yasa’nın 43’üncü maddesinin birinci fıkrası “Hakim, hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre tazminatın suretini ve şümulünün derecesini tayin eyler.” şeklindedir. Görüşülmekte olan tasarıda ise bu fıkra “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” şeklinde düzenlenmiştir. Bizim değişiklik önergemizde ise bu fıkranın “Tazminatın kapsamının ve şeklinin belirlenmesinde, kusurun ağırlığı ve durumun gereği göz önüne alınır.” şeklinde değiştirilmesi teklif edilmektedir. Çünkü tasarının birinci fıkra hükmü mevcut Kanun’da zaten iyi olmayan durumdaki şekline bağlı kalınarak düzenlenmiştir. Teklif edilen ifade ise daha açık ve daha anlaşılırdır. Ayrıca, tazminatın sadece hâkim tarafından belirlenmediği, tarafların da kendi aralarında anlaşabileceği dikkate alındığında, teklifin yerinde bir teklif olduğu açıktır.

Önergemizdeki ikinci değişiklikse, tasarıdaki “Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenen ikinci fıkradaki “irat biçiminde” ifadesinin “zamana yayılmış şekilde” ibaresiyle değiştirilmesi şeklindedir. Çünkü, bir yandan mevcut kanundaki “irat” tabiri aynen alınırken, diğer yandan “hata” ve “hile” kelimelerinin Türkçeleştirilmeye çalışılması gerçekten şaşırtıcıdır, şaşırtıcı olduğu kadar da Komisyonun bir çelişkisidir. İrat, peyderpey veya periyodik ödemeye işaret etmekte ve böylece tazminat alacaklısının alacağı güvence altına alınmak istenmektedir. O hâlde, ister periyodik olsun isterse bir defada ödenecek olsun, tazminatın zaman içinde ödenmesi kararlaştırılmışsa, güvence ihtiyacından söz edileceğine göre, teklif edilen düzenleme daha isabetli olacaktır.

Değerli milletvekilleri, her ne kadar bu makul gerekçelere rağmen Sayın Komisyon Başkanının ve Sayın Bakanın “Katılmıyoruz” ifadesinden sonra çok değerli AKP sıralarında oturan siz değerli milletvekillerinin bu önergeyi desteklemeyeceğini biliyoruz, ancak biz, sorumluluk duygusu içerisinde mutlaka bu gerçekleri, doğru bildiklerimizi millet adına bu kürsüden sizlere aktarmakla yükümlüyüz. Ben bu görevimi yerine getirdiğim inancıyla mutlaka önergemizin siz değerli milletvekillerinin vicdanında olumlu karşılanacağını düşünüyorum.

Tabii ki, konu Türk Borçlar Kanunu ise, bu tasarı görüşülürken mutlaka ülkemizdeki borçlu vatandaşlarımızın durumunun da paylaşılmasında yarar olduğu inancındayım. Bu nedenle ülkemizin son bir yılda geldiği noktayı devletin resmî rakamlarını dikkate alan bazı göstergelerle sizlere ifade etmek istiyorum.

Her şeyden önce, ülkenin iç borç stoku ağustos ayı sonu itibarıyla 315 milyar TL’yi aşmış, geçen yılın aynı dönemine göre iç borç stoku yüzde 20’lere varan bir artış göstermiştir. Elbette ki ülkemizde derin etkilerini hissettiğimiz ekonomik krizin mutlaka bu göstergede payı vardır ama bundan önceki yıllarda da bu borç stoku sürekli artmaya devam etmiştir.

Diğer yandan dış borç stoku 2009 yılı ikinci çeyreğinde 270 milyar dolar, yani yaklaşık 400 milyar TL olmuş ve böylece toplam borç stokumuz 700 milyar TL’yi aşmıştır.

İşsizlik, yoksulluk ve yolsuzluklar ülkenin en önemli sorunları olmaya devam etmektedir. 2009 yılının ilk yedi ayında her birinin tutarı 1.000 Türk lirasının üstünde olan yaklaşık 697 bin senet protesto edilmiş, protestolu senet sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13 oranında artmış, ancak miktar 4,4 milyar TL’yi bulmuş, fakat tutardaki artış yüzde 30’u aşmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Işık, lütfen toparlayınız.

ALİM IŞIK (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yılın ilk yedi ayında yaklaşık 8 milyar liralık yatırım teşvik belgesine bağlanmış, yatırım teşvikleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 55 oranında azalmıştır. Bu tablo, üretimin ve istihdamın ne denli ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kaldığının en bariz göstergesidir.

Değerli milletvekilleri, hepinizin yakından bildiği çek borçlularının yakınlarının feryadının yaşandığı bir dönemdeyiz. Yaklaşan Kurban Bayramı’nda bunların aileleri kendi aile bireylerinin kendi aralarında olmasını istemektedirler ve Sayın Bakana bu kürsüden “PKK’lı teröristlerden çok daha tehlikeli miyiz?” sorusunu sormamı ifade etmişlerdir. Ben de sizlerle paylaşıyorum.

Tekrar önergemize destek istiyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Işık.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Arayacağım Sayın Genç.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı bulunamamıştır.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.16

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati:17.25

BAŞKAN : Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16’ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

321 sıra sayılı Tasarı’nın 51’inci maddesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi maddeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

51’inci maddeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir