TBK 42. Madde
Türk Borçlar Kanunumuzun 42. maddesi şu şekildedir:
Sözleşme; Temsil; Yetkili temsil; Hukuki işlemden doğan yetki; Yetkinin sınırlanması ve geri alınması
Madde 42: Temsil olunan, hukuki bir işlemden doğan temsil yetkisini her zaman sınırlayabilir veya geri alabilir. Ancak, taraflar arasındaki hizmet, vekalet veya ortaklık sözleşmeleri gibi hukuki ilişkilerden doğabilecek haklar saklıdır.
Temsil olunan, bu hakkından önceden feragat edemez.
Temsil olunan verdiği yetkiyi üçüncü kişilere açıkça veya dolaylı biçimde bildirmişse, bu yetkiyi tamamen veya kısmen geri aldığını onlara bildirmediği takdirde, yetkinin geri alındığını iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri süremez.
Başlık
TBK’nın 42. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: BİRİNCİ KISIM: Genel Hükümler – BİRİNCİ BÖLÜM: Borç İlişkisinin Kaynakları – BİRİNCİ AYIRIM: Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri
Madde başlığı şu şekildedir: Sözleşme – Temsil – Yetkili temsil – Hukuki işlemden doğan yetki – Yetkinin sınırlanması ve geri alınması
Gerekçe
Türk Borçlar Kanunu’nun 42. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:
818 sayılı Borçlar Kanununun 34. maddesini karşılamaktadır.
Tasarının üç fıkradan oluşan 42. maddesinde, temsil yetkisinin sınırlanması ve geri alınması düzenlenmektedir.
818 sayılı Borçlar Kanununun 34. maddesinin kenar başlığında kullanılan “3. Hukuki muameleden neşet eden salahiyet / a. Salahiyetin tahdidi ve ref’i” şeklindeki ibareler, Tasarının 42 nci maddesinde, “2. Hukuki işlemden doğan yetki / a. Yetkinin sınırlanması ve geri alınması” şeklinde değiştirilmiştir.
818 sayılı Borçlar Kanununun 34. maddesinin üçüncü fıkrasında kullanılan “üçüncü şahıslara karşı dermeyan edemez.” şeklindeki ibare, öğretideki genel eğilim göz önünde tutularak, Tasarıda “iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri süremez.” şeklinde düzeltilmiştir.
Metninde yapılan düzeltme ve arılaştırma dışında, maddede 818 sayılı Borçlar Kanununa göre bir hüküm değişikliği yoktur.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
– Tasarının 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44 ve 45. maddeleri aynen kabul edilmiştir.
TBMM Tartışma ve Kabul Metni
42. maddenin başlığını okutuyorum:
2. Hukukî işlemden doğan yetki
a. Yetkinin sınırlanması ve geri alınması
MADDE 42-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 42. Maddesinin birinci cümlesinden sonra gelmek üzere; “Meğerki temsil yetkisi sırf temsilcinin menfaati için verilmiş olsun” cümlesinin eklenmesini, Ancak kelimesinin fıkradan çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
Faruk Bal
Mehmet Şandır
Rıdvan Yalçın
Konya
Mersin
Ordu
Osman Ertuğrul
Beytullah Asil
Behiç Çelik
Aksaray
Eskişehir
Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan Borçlar Kanunu Tasarısının 42. maddesinin,
“Madde 42- Temsil olunan kişi, hukuksal bir işlemden doğan temsil yetkisini her zaman sınırlayabilir veya geri alabilir. Bundan dolayı temsil edilen kişinin; hizmet, vekalet veya ortaklık sözleşmesine dayanarak dava açma hakkı etkilenmez.
Temsil olunan kişinin bu hakkından önceden feragat etmesi hükümsüzdür.
Temsil olunan kimse; üçüncü kişilere açık veya kapalı şekilde bildirdiği temsil yetkisini kısmen veya tümüyle geriye aldığını bildirmediği sürece temsil yetkisinin geriye alındığını iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri süremez.”
şeklinde değiştirilmesini teklif ederiz.
Ali Rıza Öztürk
Rahmi Güner
Ali İhsan Köktürk
Mersin
Ordu
Zonguldak
Bayram Meral
Ergün Aydoğan
Bilgin Paçarız
İstanbul
Balıkesir
Edirne
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Ben konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bundan önceki önergede konuşurken “Artık biraz hukuk konuşalım, teknik konuşalım.” demiştim ancak Türkiye’de o kadar hukuksuzluk yaşatıyorsunuz ki bizim teknik konuşmamıza bile fırsat bırakmıyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz her yıl 24 ve 31 Ocak arası Adalet ve Demokrasi Haftası yani Uğur Mumcu’nun öldürüldüğü, katledildiği 24 Ocak ile Muammer Aksoy’un öldürüldüğü 31 Ocak tarihleri arasındaki bir haftalık süre Adalet ve Demokrasi Haftası. Bu haftada Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfının öncülüğünde çeşitli sosyal etkinlikler düzenlenmektedir tam on altı yıldan bu yana. Bu Vakıf öncülüğünde yapılan bu etkinliklere Türkiye’de, çok ciddi demokratik sivil toplum örgütleri katılım sağlamaktadır. Yine önümüzdeki ocak ayında yapılacak bu toplantıların hazırlık aşamasını oluşturmak üzere, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfının daveti üzerine Türkiye’deki tüm sivil demokratik kuruluşlar bu toplantının hazırlık çalışmalarına katılmak üzere Vakıf binasında toplantı düzenlemektedirler. Bu toplantıların yapıldığı dün, 4 Kasım 2009 günü saat 17.00-19.30 sıralarında, kendilerinin Ankara Emniyet Müdürlüğü Araştırma Geliştirme Birimi’nden olduklarını söyleyen 2 sivil kişi, polis kimliklerini de göstererek bu Vakıfta yapılan toplantıyı âdeta sorgulama aşamasına gelmişlerdir ve bundan sonra gelişen olaylar daha da üzücüdür çünkü İçişleri Bakanının bu kişilerin acilen kimliklerini tespit edip bu kişilerin kim olduğunu ortaya çıkartması gerekirken bunu yapmamış ve bu kişilerin ortaya çıkartılamayabileceğini de söylemek durumunda kalmıştır.
Değerli arkadaşlarım, bakın, bu kürsüden demokrasi ve özgürlük türkülerini gerçekten söylemek lazım. Bu son olay göstermiştir ki AKP’nin söylediği demokrasi ve özgürlük türküleri yalandır, sahtedir. Bugüne kadar AKP İktidarının istediği demokrasi ve özgürlüğün, kendilerine yarayan bir demokrasi ve özgürlük olduğu ortaya çıkmıştır. Bugüne kadar Silopi’ye hâkim gidiyor, hâkimin gittiğinden haberleri yok; 2 tane polis gidiyor, eşkâlleri belirmiş ve bunlar bir vakfa gidiyorlar, vakıfta toplantıdaki insanları sorguluyorlar, yine İçişleri Bakanının haberi yok. Bu Hükûmet bakanları ne yapıyorlar? İçişleri Bakanı Türkiye’deki güvenliği sağlayacağına başka şeylerle uğraşıyor.
Değerli arkadaşlarım, bu yapılan hukuksuzluğun hedefi sadece Uğur Mumcu değildir. Öyle anlaşılıyor ki sahte demokrasi ve özgürlük türkülerini haykıranlar, dillerinden düşürmeyenler özgürlük ve demokrasi şehitlerinin adından bile korkar hâle gelmişlerdir. Bunun hedefi hukuktur, bu eylemin hedefi adalettir Sayın adaletten sorumlu Bakanım; bunun hedefi demokrasidir. Demokrasiyi savunmak hukuk düzenini savunmakla mümkündür. Bu eylemlerin hedefi insan haklarıdır, barıştır, özgür düşüncedir. Hedef demokratik, laik, hukuk devletinin yerine İslami, faşist polis devleti kurmaktır. Hedef, halkı korkutarak, halkın iktidarın baskıcı politikalarına, demokratik laik cumhuriyete yönelik tehditlere direnmesini kırmaktır; demokratik laik cumhuriyete yönelik saldırıları püskürtmesini önlemektir; amaçlarını, kimse görmeden, herkesi korkutarak özgürce gerçekleştirmektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Öztürk, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Burada, şu aşamaya kadar hem İçişleri Bakanının hem Adalet Bakanının hem de AKP’li yöneticilerin bu konuda hiçbir düşünce beyan etmemiş olmalarını da demokrasiden, özgürlükten ne anladıklarının somut göstergesi olarak toplumun takdirlerine sunuyorum değerli arkadaşlarım.
Sayın Adalet Bakanı artık, Türkiye’de adaleti gerçekleştirmekle uğraşmalıdır, insan haklarını, özgürlüğü savunmakla, gerçekten savunmakla uğraşmalıdır. Sadece AKP ve yandaşlarının değil, AKP’ye karşıt düşüncenin de güvenliğini ve özgürlüğünü sağlamak için gerekli tedbirleri almak durumundadır. İçişleri Bakanı, dağdan inen PKK örgütlerinin karşılama törenlerinin güvenliğini sağlamak yerine bu ülkede legal olarak faaliyet gösteren demokratik vakıfların güvenliğini sağlamak durumundadır değerli arkadaşlarım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yoklama talep ediyoruz Sayın Başkan.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Oylamadan önce bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Bakanımızın gelen bilgi noktasında bir açıklaması olacak. Açıklamayı yapalım, sonrasında talebinizi yerine getireceğim.
Buyurun Sayın Bakanım.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ara vermeden önce, CHP Milletvekilimiz Sayın Ali İhsan Köktürk’ün gündeme getirdiği ve şimdi de gene Sayın CHP Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün gündeme taşıdığı Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfına dün itibarıyla, dün akşamki toplantı esnasında gelen ve kendilerini polis olarak tanıtan 2 kişiyle ilgili hadise. Ben, bu arada, İçişleri Bakanlığından bilgi istedim, oradan gelen bilgi notunu Genel Kurulla paylaşmak istiyorum. O da şu: Dün, Vakıfta böyle bir toplantı icra edilirken kendini polis olarak tanıtan 2 kişi geliyor ve toplantıyla ilgili bilgi almak istiyor. Bu bilgi emniyete ulaştığında Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri vakfa geliyorlar, oradaki güvenlik görevlileriyle görüşmeler yapıp kamera kayıtlarından, gelen kişileri güvenlikçilere teyit ettiriyorlar “Bunlar mıydı size bu lafları söyleyenler?” O görüntülerin üzerine emniyet, o görüntülerdeki kişilerin kendilerinde kayıtlı polis memurlarından olmadığını, bu isimlerde polis memuru da olmadığını ifade ediyor ve bu şahıslarla ilgili özel yetkili Ankara Cumhuriyet Savcılığında bir tahkikat başlatılıyor ve soruşturması şu anda devam ediyor. Bu kamera görüntülerinde belirlenen kişilerin kimlik tespiti ve yakalanması için de gerekli çalışmalar hem emniyet tarafından yapılıyor hem de konu savcılığa intikal etmiş durumda, adli tahkikat başlamış durumda. Bunu bilgi olarak Genel Kurulla paylaşmak istiyorum. Bu, birincisi.
İkincisi de: Sayın Öztürk “Adalet Bakanının Silopi’deki hâkimden, hâkim gittiğinden haberi yok.” gibi bir ifade kullandı. Zannediyorum dünkü oturumda da benzer şeyler söylemiş. Benim, Diyarbakır özel yetkili cumhuriyet savcılarının Habur’daki sorguya gitmelerine ilişkin beyanlarım açıktır. Anadolu Ajansının 24 Ekim 2009 tarihli notları önümde. Orada da söylediğim şudur Sayın Öztürk: “Diyarbakır’dan özel yetkili cumhuriyet savcıları Habur’a gitmiştir. Diyarbakır’dan Habur’a, Silopi’ye hâkim gitmemiştir.” Benim sözüm budur. Oradaki sorgudan sonra, savcıların yaptığı tahkikattan sonra sorguya sevk edilen kişileri Silopi hâkimi sorgulamış.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Nerede sorgulamış?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Habur’da sorgulamış.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Bakanım, şimdi söylüyorsunuz.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Müsaade edin…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – “Gitmedi.” dediniz, “Hâkim gitmedi.” dediniz, “Savcı gitti.” dediniz.
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) – Dinlemiyorsun ya!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Benim, arkadaşlar…
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) – Biraz dinlemeyi öğrenin.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Gel de öğret o zaman, oradan olmaz ki! Gel de öğret.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Müsaade edin…
Bakın, siz burada konuştunuz. Ben ifade ediyorum…
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen efendim…
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Benim konuştuğum… Benim konuşmalarım, burada, Anadolu Ajansındaki beyanlarımda açık, “Diyarbakır’dan hâkim gelmedi, kararı veren Silopi hâkimidir.” demişim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Silopi hâkimi adliyeden çıktı mı?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Bakan, öğlen, televizyonda “Bakanın, hâkim gitmedi.” dediği toplantıda…
BAŞKAN – Sayın Öztürk…
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) – Hâlâ konuşuyor yaa!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Müsaade ediniz….
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Akşam söylediniz, bu Mecliste “Hâkim gitmedi.” dediniz, tutanak da burada.
BAŞKAN – Sayın Öztürk…
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Silopi hâkimi…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – “Hâkim gitmedi.” dediniz. “Savcı gitti.” dediniz.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Bakınız, arkadaşlar, beyanım burada, buradan okuyorum: “Gene, Ceza Usul Yasası’nın 252’nci maddesinde uygulama imkânı bulunan (c) fıkrasına dayalı olarak da Silopi Mahkemesi Hâkimi, oradaki güvenlik birimlerinin talebi üzerine …
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – En son açıkladığınız bu.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – …Silopi Gümrük Kapısı’na gelerek sorgu işlemini orada yapmıştır.” gibi beyanım var.
Dolayısıyla, bizim sözümüz: “Diyarbakır’dan hâkim gelmemiştir ama Silopi Hâkimi gümrük kapısına gelerek gümrükteki sorguyu yapmıştır.” Beyanımız budur. Bunun ilgili…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Bakan, bu açıklamayı Diyarbakır Başsavcısının açıklamasından sonra yaptınız, 24’ünde yaptınız.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Ayrıca…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – 20 Ekim, 21 Ekim, 22 Ekim, 23 Ekim…
BAŞKAN – Sayın Öztürk…
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) – Dinlemeyi öğren, dinlemeyi!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Değerli arkadaşlar…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Tutanaklar orada…
BAŞKAN – Sayın Öztürk…
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Değerli arkadaşlar, bakınız, biz burada…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Tutanaklar orada, doğruları söylemiyorsunuz.
BAŞKAN – Sayın Öztürk…
Arkadaşlar, lütfen…
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Biz, burada konuşulanları sabırla dinliyoruz, medeni zeminde bunları konuşuyoruz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Kardeşim, doğruyu söyleyin. Burada, Genel Kurulda söyledi “Hâkim gitmedi.” dedi.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Ama, burası birtakım ithamların yapılacağı ama cevapların alınmayacağı bir yer de değil. Siz iddialarınızı söylediniz, biz de cevaplarını buradan vereceğiz.
Bakınız, Sayın Ali Rıza Öztürk, aynı şekilde, dünkü konuşmasında, bunun Türkiye’de…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Şimdi gene konuşacağım Sayın Bakanım, gene konuşacağım.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Elbette ki konuşacaksınız.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Şimdi belgeyle konuşacağım.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Bunun Türkiye’de ilk olduğunu, başka bir uygulama örneğinin olmadığını da ifade etmiş.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Siz doğruları söylemiyorsunuz, halkı yanıltıyorsunuz Sayın Bakan.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Ben şöyle ifade edeyim… (Gürültüler)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – 24’ünde açıkladınız, 24’ünde!
BAŞKAN – Sayın Öztürk… Sayın Öztürk…
Lütfen arkadaşlar…
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Örgüt elebaşı, 15 Şubat 1999’da Kenya’da, içinde Türk görevlilerinin bulunduğu uçağa bindirilerek Türkiye’ye yola çıkartılıyor.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Evet.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – 99 tarihinde. 16 Şubat 1999’da, Türkiye’deki havaalanından alınıp İmralı’ya götürülüyor. Gene, 16 Şubatta güvenlik görevlilerimizce sorgulanmaya başlanıyor. 20 Şubat günü, hâkim üç gün uzatma veriyor sorgusu için. 21 Şubat günü de Ankara DGM savcı ve yargıçları İmralı’ya giderek hem sorgusunu yapıyor, savcılar tahkikatını yapıyor…
RAHMİ GÜNER (Ordu) – Nasıl karıştırıyor? Ne alakası var onunla!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – …hem de sorgu hâkimi gerekli oradaki sorguyu yapıp tutuklama kararı veriyor.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Birisi çapulcubaşı, öteki… Ne ilgisi var?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Genel Kurula saygıyla arz ediyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, grup…
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Hiç birbirine benzer tarafı yok Sayın Bakanım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Anadol, yoklama talebiniz geçerli mi efendim? Yoklama talebinde bulunmuştunuz, oylamaya geçeceğim, yoklama talebiniz geçerli mi?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Gerek yok, tamam.
BAŞKAN – Vazgeçtiniz, tamam.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 42. Maddesinin birinci cümlesinden sonra gelmek üzere; “Meğerki temsil yetkisi sırf temsilcinin menfaati için verilmiş olsun” cümlesinin eklenmesini, Ancak kelimesinin fıkradan çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
1. Temsil yetkisi sırf temsilcinin menfaatine olarak verilmişse, geri alınmamalıdır.
Gerçekten temsil yetkisi sırf temsilcinin menfaatine hizmet amacı ile verilmiş ise, yani temsil yetkisinin konusu temsil olunanın menfaati ile ilgili değilse, bir kere temsil yetkisi verildikten sonra bunun geri alınmasının, temsil olunan için bir hukuki yarar sağladığından ve hukuken korunması gereken bir amacın varlığından söz edilemez.
Nitekim Alman Medeni Kanunundaki düzenleme de bu şekildedir.
2. Birinci fıkrada bulunan cümle zaten olumsuz olup, ancak kelimesi ile ikinci bir olumsuzluk vurgusu yapılmasına gerek olmayıp, bu kelimenin kaldırılması ifade düzgünlüğü bakımından teklif edilmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.