Türk Borçlar Kanunu Madde 39

TBK 39. Madde

Türk Borçlar Kanunumuzun 39. maddesi şu şekildedir:

Sözleşme; İrade bozuklukları; İrade bozukluğunun giderilmesi

Madde 39: Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.

Aldatma veya korkutmadan dolayı bağlayıcılığı olmayan bir sözleşmenin onanmış sayılması, tazminat hakkını ortadan kaldırmaz.

Başlık

TBK’nın 39. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: BİRİNCİ KISIM: Genel Hükümler – BİRİNCİ BÖLÜM: Borç İlişkisinin Kaynakları – BİRİNCİ AYIRIM: Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri

Madde başlığı şu şekildedir: Sözleşme; İrade bozuklukları; İrade bozukluğunun giderilmesi

Gerekçe

Türk Borçlar Kanunu’nun 39. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

818 sayılı Borçlar Kanununun 31. maddesini karşılamaktadır.

Tasarının iki fıkradan oluşan 39. maddesinde, irade bozukluğu sonucunda bir sözleşme yapan tarafın, bu sözleşmenin onanmış sayılmasının koşulları ile aldatma sebebiyle veya korkutulma sonucunda sözleşme yapan tarafın tazminat hakkı düzenlenmektedir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 31. maddesinin kenar başlığında kullanılan “IV. Akde icazet ile rızanın fesadı (nın) bertaraf edilmesi” şeklindeki ibare, Tasarının 39. maddesinde, “IV. İrade bozukluğunun giderilmesi” şeklinde değiştirilmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanununun 31. maddesinin birinci fıkrası, iki cümleden oluştuğu halde, Tasarıda tek cümleye dönüştürülmüştür. Ayrıca, “akde icazet vermiş nazariyle bakılır.” şeklindeki ibare yerine, Tasarıda “sözleşmeyi onamış sayılır.”; “bir akde icazet” yerine de “bir sözleşmenin onanmış sayılması” şeklindeki ibareler kullanılmıştır.

Maddenin birinci fıkrasında öngörülen bir yıllık süre, hak düşürücü niteliktedir.

Metninde yapılan arılaştırma dışında, maddede 818 sayılı Borçlar Kanununa göre bir hüküm değişikliği yoktur.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

– Tasarının 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44 ve 45. maddeleri aynen kabul edilmiştir.

TBMM Tartışma ve Kabul Metni

39. maddenin başlığını okutuyorum:

IV. İrade bozukluğunun giderilmesi

MADDE 39-

BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 39. Maddesinin kenar başlığının “İrade Bozukluğunda Hak Düşürücü Süre” şeklinde değiştirilmesini,

Madde metninde yer alan “Yanılma” kelimesi yerine “Hata”,

“aldatma” kelimesi yerine “hile”,

“korkutulma” kelimesi yerine “korku”,

“korkutmanın” kelimesi yerine “korkunun”,

kelimelerinin yazılmasını,

“sözleşmeyi onamış sayılır” ibaresi yerine “bu hak düşmüş sayılır” ibaresinin yazılmasını,

Maddenin ikinci fıkrasının “Hile veya korku sebebiyle sözleşme ile bağlı olunmadığına dair hakkın düşmüş sayılması tazminat hakkını ortadan kaldırmaz.” şeklinde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

Faruk Bal

Mehmet Şandır

Rıdvan Yalçın

Konya

Mersin

Ordu

Osman Ertuğrul

Behiç Çelik

Beytullah Asil

Aksaray

Mersin

Eskişehir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Borçlar Kanunu Tasarısının 39. maddesinin,

“Madde 39- Yanılma, aldatma ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan kişi, yanılma veya aldatmayı öğrendiği, korkutma halinde ise korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan itibaren bir yıl ve her halde sözleşmenin kurulduğu andan başlayarak 10 yıl içinde sözleşmeyi iptal etme hakkını kullanması gerekir.

Yanılma veya aldatma ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan kişinin, açık veya kapalı olarak sözleşmeyi onaması hâlinde iptal hakkı ortadan kalkar. Aldatma veya korkutmadan dolayı bağlayıcı olmayan bir sözleşmenin onanmış sayılması, ödence hakkını yok etmez.”

şeklinde değiştirilmesini teklif ederiz.

Ali Rıza Öztürk

Rahmi Güner

Ali İhsan Köktürk

Mersin

Ordu

Zonguldak

Metin Arifağaoğlu

Atila Emek

Artvin

Antalya

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Güner, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

RAHMİ GÜNER (Ordu) – Sayın Başkan, sayın üyeler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 39’uncu maddesinin şu şekilde değiştirilmesini talep ediyoruz:

“Madde 39- Yanılma, aldatma ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan kişi, yanılma veya aldatmayı öğrendiği, korkutma halinde ise korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan itibaren bir yıl ve her halde sözleşmenin kurulduğu andan başlayarak 10 yıl içinde sözleşmeyi iptal etme hakkını kullanması gerekir.

Yanılma veya aldatma ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan kişinin açık veya kapalı olarak sözleşmeyi onaması halinde iptal hakkı ortadan kalkar. Aldatma veya korkutmadan dolayı bağlayıcı olmayan bir sözleşmenin onanmış sayılması, ödence hakkını yok etmez.” şeklinde değiştirilmesini teklif ediyoruz.

Değerli arkadaşlarım, önümüzde bir Borçlar Kanunu var. Bu Borçlar Kanunu temel bir kanun. Bu Kanun hizmetleri de ilgilendiren bir kanun, esnafı ilgilendiren bir kanun, bu Kanun ticari işletmeleri de ilgilendiren bir kanun ve şu var: Ekonominin en önemli kanunlarından birisi, can alıcı kanunlarından birisidir.

Değerli arkadaşlarım, bir konuyu gündeme getirmek istiyorum. Şimdi, Anadolu’da bütün işletmeler ortadan kalktı, iktisadi kamu teşebbüsleri ortadan kalktı. Birçokları özelleştirme adı altında başkalarına peşkeş çekildi, yok edildi. İstihdam sahaları yok edildi. Bunun yerine de hiçbir istihdam sahası açılmadı. Bana burada bir arkadaşımız, şurada şu tesisi yaptık, şu işletmeyi yaptık diye örnek göstersin. Onun için Anadolu’da müthiş bir göç başladı. Bu göçün en çok başladığı illerden birisi de Karadeniz Bölgesi’dir.

Değerli arkadaşlarım, Karadeniz Bölgesi insanı çalışkan bir insandır, Karadeniz Bölgesi insanının en büyük gelir kaynağı da fındık ürünüdür. Fındık üzerinde nasıl oyun oynandığını, o üreticinin alın terinin, emeğinin nasıl yok edildiğini mahalline gittiğiniz zaman inceleyerek anlarsınız.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye’de üründen elde edilen gelirin ihracatta en fazla fındık ürününden elde edilmektedir. İyi değerlendirilirse, iyi pazarlaması yapılırsa 2,5 milyar dolar Türkiye’ye girdi sağlayan bir üründür ama üreticinin alın teri, üreticinin şu elinin nasırları yok sayılarak, hem Türkiye’de hem dışarıda ihracatçı iş birliğiyle Swiss Otel’de yapılan, üç dört gün toplanan o ihracatçıların otuz dört sayfa hazırladığı rapor Bakanlar Kurulunda kabul edildi ve yürürlüğe konuldu ve Bakanlar Kurulunda Sayın Başbakanla, Tarım Bakanıyla, üretici kesiminden, fındık üreticisinden hiçbir kişiyle görüşülmedi, kuruluşlarla görüşülmedi değerli arkadaşlarım.

Şu anda fındık 4 milyon lira civarında. 3,5 milyon liraya da satıldı bu fındık. Sahip çıkan yok. Üretim miktarı, rekolte 250 bin ton. Geçen sene 750 bin tondu, 5 milyon liraya TMO aldı. Bu sene 250 bin ton fındık, daha ucuz ve 3,5-4 milyon. Soruyorum, Düzce’den, Zonguldak’tan, Bartın’dan, Sinop’tan, Samsun’dan, Ordu’dan, Giresun’dan, Trabzon’dan fındık üreticilerine soruyorum; hiçbirisi memnun mu bu uygulamadan değerli arkadaşlarım ve bunun cevabını bu iktidar vermelidir ve şunu iddia ediyorum değerli arkadaşlarım: Fındık en pahalı olduğu zamanda, 6-7 milyon liraya satıldığı zaman en büyük ihracattan geliri sağladık, en fazla ihracatı da o zaman yaptık. Bugün ihracat düştü. İhracat az ve Türkiye’ye girdi de az. 2,5 milyar dolar 2005 senesinde Türkiye’ye girdi sağladı. Ondan sonra, ucuz fiyat uygulamalarıyla, bunu düşürmeyle bize 800-900 milyon dolar girdi sağlandı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Güner, buyurun efendim.

RAHMİ GÜNER (Devamla) – Şunu söylüyorum değerli arkadaşlarım: Bu mesajı Karadeniz Bölgesi’ne iletmek istiyorum. Sayın Başbakan Trabzon’da bir konuşma yaptı, dedi ki, “Karadeniz halkı hazinenin parasını peşkeş çekmeye alışmış.” diye.

Değerli arkadaşlarım, fındığı bilen bilir. On iki ay onun dibinde çalışan bir üretici ve Türkiye’ye o üreticinin ürettiği ürün 2,5 milyar dolar gelir sağlıyor. Hangi hazineden para yiyor? Karadeniz halkı öyle çalışkandır ki ürettiği ürünün hakkını verirsen, ihracatını da yaparsan devlet olarak… 3-5 tane ihracatçıya peşkeş çekmemek suretiyle o alın terinin, emeğin hakkını korursanız elbette ki bizim hazineyle hiçbir işimiz olmaz. Ürünümüzü değerlendirin, bize yük olmayın ve biz hakkımızı alalım.

FİSKOBİRLİK’i yok ettiniz, TMO’yu piyasaya sokmadınız serbest piyasada diye, fındığı 3-4 tane ihracatçıya peşkeş çektiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Güner, son cümlenizi alayım.

RAHMİ GÜNER (Devamla) – Şimdi, fındık 5 milyon liraya çıktığı zaman Ankara’ya yine Başbakanın yanına içte ve dışta iş birliği yapan ihracatçılar gitti. Üreticilerin boynu bükük ve sahipsiz. Buna sahip çıkmak lazım değerli arkadaşlarım. Esnaf da yok oldu, sanatkâr da yok oldu, üretici de yok oldu. Buna sahip çıkalım değerli arkadaşlarım. Bunun hakkını verelim ve o zaman halk da refaha kavuşsun, biz de yaptığımız hizmetten memnun olalım.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Güner.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Oylamadan önce bir yoklama talebi vardır.

Yoklama isteyen milletvekili arkadaşlarımı tespit edeceğim: Sayın Anadol, Sayın Dibek, Sayın Köktürk, Sayın Öztürk, Sayın Keleş, Sayın Köse, Sayın Güvel, Sayın Durgun, Sayın Güner, Sayın Yazar, Sayın Özdemir, Sayın Küçük, Sayın Süner, Sayın Ünlütepe, Sayın Çakır, Sayın Paçarız, Sayın Kesici, Sayın Okay, Sayın Gök, Sayın Mengü, Sayın Barış.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) KANUN TASARI VE TEKLIFLERI (Devam)

2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 39. Maddesinin kenar başlığının “İrade Bozukluğunda Hak Düşürücü Süre” şeklinde değiştirilmesini,

Madde metninde yer alan “Yanılma” kelimesi yerine “Hata”,

“aldatma” kelimesi yerine “hile”,

“korkutulma” kelimesi yerine “korku”,

“korkutmanın” kelimesi yerine “korkunun”,

kelimelerinin yazılmasını,

“sözleşmeyi onamış sayılır” ibaresi yerine “bu hak düşmüş sayılır” ibaresinin yazılmasını,

Maddenin ikinci fıkrasının “Hile veya korku sebebiyle sözleşme ile bağlı olunmadığına dair hakkın düşmüş sayılması tazminat hakkını ortadan kaldırmaz.” şeklinde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Behiç Çelik konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Çelik, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu kanun tasarısının 39’uncu maddesi hakkında vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde tekrar söz almış bulunmaktayım. Hepinize saygılar sunuyorum.

Biraz önce, iki konuşmamda “korkudan” bahsettim ve iktidarın bu konuda icraatlarını da eleştirdim. Tabii, bu konuda alınan arkadaşlarımız olmuş olabilir ancak ben, Türkiye’nin daima iyi insanların elinde iyi yönetilmesini arzu eden bir konuşma yapıyorum. Burada, tabii kötü bir yönetim varsa, korku diktatörlüğü oluşturmaya çalışanlar varsa ve ekonomiyi dibe vurarak Türk halkını açlığa mahkûm etmeye çalışanlar varsa bunları da bu milletin kürsüsünden ifade etmek zorundayız.

Bakın “İşsizlikte zirvedeyiz.” diyor gazeteler. Bakın “Kriz İkinci Dünya Savaşı kadar sarstı. İlk çeyrekte ekonomi yüzde 13,8 küçüldü.” diyor ve “Fert başına düşen gelirimiz azaldı.” diyor. Hürriyet’in başlığı: “İlk üç ayda küçülme rekoru 13,8; İkinci Dünya Savaşı şartları.” ve “Yedi aylık iç borç artışı önceki otuz yedi aydan daha fazla.” diyor. “Millî gelir TL bazında yüzde 30 düştü.” diyor ancak yüzde 30 değil tabii, resmî veri yüzde 29; 1 puan fazla yazmış.

Şimdi, bu şunu gösteriyor: Ben, Mersin Milletvekiliyim. Mersin’de üzüm üreticisi, turfanda üreticisi, seracılar, şeftali üreticisi, erik üreticisi, çilek üreticisi, muz üreticisi perişan. Toros Dağları’nda bol miktarda sürüler vardı, şimdi o sürüler yok artık. Hayvancılık can çekişiyor ve Tarsus Organize Sanayi Bölgesi can çekişiyor. Mersin Serbest Bölgesi’nin iyileştirilmesi konusunda burada bir söz aldım, ifade ettik ancak en ufak bir gelişme yok ve Mersin, Türkiye’yi doyuran bir il olarak, Türkiye’nin narenciye ihtiyacının neredeyse yarıdan fazlasını üreten bir il; bu konuda bir açılım yok. Piyasa kesinlikle oluşturulmuyor veya oluşturtulmuyor ve çalışan, çalışkan Mersin insanı ne yazık ki yine bu baskıcı AKP iktidarlarının elinde ekmeğe muhtaç hâle düşürülüyor. Biz bunları söylemeyelim de kim söyleyecek? Biz bu amaçla seçildik.

Mersin-Tarsus arasında bulunan yol güzergâhı sağlı sollu fabrikalarla doluydu, bu fabrikaların çoğu şu anda maalesef Mısır’a taşındı ve 10 bin işçi işsiz kaldı ve kent ekonomisi çöküyor. Diğer iller de aynı. Burada Denizli’yi dinledik, içler acısı. Diğer birçok illere gidiyorum aynı durum söz konusu. Türkiye, ekonomik olarak de dibe vurmuş durumda. Biz bunları burada haykırmayacağız, ifade etmeyeceğiz de kim ifade edecek? Bunu Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler söylüyoruz ama bunu Cumhuriyet Halk Partisi de söylesin, AKP’nin milletvekilleri de söylesin, buna bir çözüm bulsun. Çözüm bulacak olan makam neresi? Hükûmet. Niye çözüm bulunmuyor, insanlar niçin açlıkla terbiye ediliyor, bunu sorgulamamız gerekir arkadaşlar.

Bu itibarla her alanda olduğu gibi ekonomide de iktidarın karnesinin kırıklarla dolu olduğu, zayıflarla dolu olduğu ortada. Onun için, Türkiye’nin artık silkinmesi, kendine gelmesi ve Türkiye’nin daha güvenlikli, daha kendinden emin, yarınından emin, çocuklarına daha iyi bir Türkiye’yi planlayan yöneticilerin elinde bir Türkiye olmasını hepimiz yürekten arzu etmek durumundayız, bunun için çalışmak durumundayız.

Son olarak, 39’uncu madde üzerine vermiş olduğumuz önergenin, değişiklik önergesinin aynen kabulünü yüce Meclisten arz eder, hepinize tekrar saygılar sunarım.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelik.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir