TBK 27. Madde
Türk Borçlar Kanunumuzun 27. maddesi şu şekildedir:
Sözleşmenin içeriği; Kesin hükümsüzlük
Madde 27: Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.
Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur.
Başlık
TBK’nın 27. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: BİRİNCİ KISIM: Genel Hükümler – BİRİNCİ BÖLÜM: Borç İlişkisinin Kaynakları – BİRİNCİ AYIRIM: Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri
Madde başlığı şu şekildedir: Sözleşmenin içeriği; Kesin hükümsüzlük
Gerekçe
Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:
818 sayılı Borçlar Kanununun 20. maddesini karşılamaktadır.
Tasarının iki fıkradan oluşan 27. maddesinde, sözleşmenin kesin hükümsüzlük sebepleri ve sözleşmenin bazı hükümlerinin hükümsüz olması durumunda, kısmi hükümsüzlük yaptırımının uygulanacağı kuralı ile bu kuralın istisnası düzenlenmektedir.
818 sayılı Borçlar Kanununun 20. maddesinin kenar başlığında kullanılan “II. Butlan” şeklindeki ibare, Tasarının 27. maddesinde, “II. Kesin hükümsüzlük” şeklinde değiştirilmiştir.
818 sayılı Borçlar Kanununun 20. maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesinde, kısmi butlan yaptırımı açıklanırken kullanılan “yalnız şart lağvolur.” şeklindeki ibarenin yanıltıcı nitelikte olması nedeniyle, Tasarının 27. maddesinin ikinci fıkrasında, “diğerlerinin geçerliliğini etkilemez.” şeklindeki ibarenin kullanılması uygun görülmüştür.
Metninde yapılan arılaştırma dışında, maddede 818 sayılı Borçlar Kanununa göre bir hüküm değişikliği yoktur.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
– Tasarının 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26 ve 27. maddeleri aynen kabul edilmiştir.
TBMM Tartışma ve Kabul Metni
27. maddenin başlığını okutuyorum:
II. Kesin hükümsüzlük
MADDE 27-
BAŞKAN – İki önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321 sıra sayılı Türk Borçlar Kanununun 27. maddesinin “II- Kesin Hükümsüzlük” şeklindeki Kenar başlığının “Butlan” olarak değiştirilmesini, madde metni içeriğinde de 1. fıkranın sonundaki “kesin olarak hükümsüzdür.” II fıkranın sonundaki “kesin olarak hükümsüz olur.” ibarelerinin “Batıldır” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Rıza Öztürk
Nesrin Baytok
Osman Kaptan
Mersin
Ankara
Antalya
Rahmi Güner
Turgut Dibek
Ensar Öğüt
Ordu
Kırklareli
Ardahan
Ali İhsan Köktürk
Zonguldak
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 27. maddesinin kenar başlığındaki, “kesin hükümsüzlük” ibaresi yerine “butlan” ibaresinin yazılmasını, 1. fıkradaki kesin olarak hükümsüzdür ibaresi yerine batıldır ibaresinin yazılmasını 2. fıkradaki hükümsüz olması ibaresinin yerine batıl olması ibaresinin yazılmasını Kesin olarak hükümsüz olur ibaresi yerine batıl olur ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal
Mehmet Şandır
İzzettin Yılmaz
Konya
Mersin
Hatay
Osman Ertuğrul
Rıdvan Yalçın
Aksaray
Ordu
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli Başkanım, 87’nci maddedeki bana tanınan yetki içerisinde açıklamak isterim. Geçenler yine ifade ettim, Komisyon “Katılmıyoruz.” dediği zaman mutlaka bir gerekçe var ve komisyon raporlarının, tasarının gerekçelerinde de bu var. Bugün, irade bozulması veya bozukluğu veya irade fesadı teorisinde hükümsüzlük kategorileri belirlenmiştir. Türk hukuk biliminde ve Yargıtay uygulamasında bugün butlanın yerini kesin hükümsüzlük almıştır, hem Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu içerisinde hem uygulamada belirlenen veya beliren bu uyumu yansıtmaktadır, bilinçli bir tercihtir, öbürü de yanlış değildir. Takdir elbette ki yüce heyetindir. Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Hükûmet?..
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Bal, buyurun efendim.
FARUK BAL (Konya) – Değerli milletvekilleri, biz, tabii, kanunun diline yaptığımız itirazı yaşayan Türkçeye uygun kelimeler ile değerlendiriyoruz. Eğer kanunumuzdaki kelimeler yaşayan Türkçemiz içerisinde var ise bu hangi kökten gelirse gelsin onu değiştirme ihtiyacı duymuyoruz.
Elbette ki eskiyen, elbette ki ömrünü tamamlayan… Dil de bir varlıktır, o da doğar, yaşar ve eskir, eskiyenlerinin değişmesi lazım. Fakat, kanuni ifadelerde, bir ıstılahı, bir terimi değiştirirken genel olarak muhafazakâr ama değiştirme düşüncesine de açık olmamız lazım. Şimdi “batıl” kelimesi elbette ki bizim dilimizde kullanılıyor. Özellikle biraz sonra AKP oylarıyla reddedileceğini bildiğimiz için -o cenahtan daha fazla- o cenahta daha fazla kullanılan bir cümleyi size tekrar edeceğim içerisinde “batıl” kelimesi olan. “Hak geldi batıl zail oldu” diyen siz değil misiniz? Biz de diyoruz bunu tabii.
NECİP TAYLAN (Tekirdağ) – Ayet o, biz demiyoruz.
FARUK BAL (Devamla) – Efendim, bunu siz kullanmıyor musunuz? Kullanıyoruz. Şimdi, “Hak geldi, batıl kesin hükümsüzlük oldu.” oldu mu? Olmadı. O zaman niye bunu zorluyoruz oldurmak için? Batıl kelimesinin nesi var? “Batıl” kelimesini bu kanun içinde de kullanıyorsunuz Sayın Başkan, Komisyon Başkanımızı kastediyorum. Tasarının 27’nci maddesinde yok mu? Ve bu “batıl” kelimesi “butlan” olarak da tabii ki kullanılmaktadır, hukuki bir terimdir, karşılığında “kesin hükümsüzlük” ifadesi bunu tam olarak karşılamamaktadır.
Diğer taraftan, elbette vardır, “kesin hükümsüzlük” kelimesini kullanan hukukçular vardır. Hepsini kastetmiyorum ama öyle hukukçular vardır ki hukuki bilgileriyle temayüz edememiş bu hukukçular kanunun dilini değiştirerek temayüz etme gayreti içerisindedirler ve ağırlıklı olarak hukuk dilini bozan hukukçular da hukuk bilgisinde nakisa olan hukukçulardır. Sayın Başkanın ifade ettiği hukukçular da, önemli bir kısmı da böyledir.
Dolayısıyla değerli arkadaşlarım, “batıl” kelimesi seksen üç yıllık borçlar hukukunda, ondan önce Mecellei Ahkâmı Adliye’de ve ondan da önce Osmanlı hukukunda kullanılmış olan bir tabirdir. Bu tabir eskimemiştir, yaşayan Türkçe içerisinde vardır. Bunun değiştirilmesi için herhangi bir hukuki zaruret bulunmamaktadır. Yerine ikame edilen “kesin hükümsüzlük” kelimesi ise cümle içerisine “batıl” kelimesinin yerine yerleştirdiğiniz zaman aynı sonucu doğurabilecek nitelikte değil ve dildeki akıcılığı da sağlayabilecek nitelikte değil diyor… Bu önergemizin takdirini biraz önce mahkemei kübrâ olarak nitelendirdiğim vicdanınıza havale etmiştim ancak oradan adil bir tartı çıkmadı.
Mahkemei kübrâ, değerli arkadaşlarım, kuyumcu terazisi gibi hassastır, pancar kantarı gibi değildir. Bu defa kuyumcu gibi hassas olmasını dilediğim mahkemei kübrânıza havale ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321 sıra sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesinin “II- Kesin Hükümsüzlük” şeklindeki kenar başlığının “Butlan” olarak değiştirilmesini, madde metni içeriğinde de 1. fıkranın sonundaki “kesin olarak hükümsüzdür.” II. Fıkranın sonundaki “kesin olarak hükümsüz olur.” ibarelerinin “Batıldır” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge sahipleri adına Sayın Rahmi Güner, buyurun.
RAHMİ GÜNER (Ordu) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 321 sıra sayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 27. maddesinin “II. Kesin hükümsüzlük” şeklindeki kenar başlığının “butlan” olarak değiştirilmesini, madde metni içeriğinde de birinci fıkranın sonundaki “kesin olarak hükümsüzdür.”, ikinci fıkrası sonundaki “kesin olarak hükümsüz olur.” ibarelerinin “batıldır” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ediyoruz.
Bu “butlan” kelimesi genellikle seksen altı senedir, uzun senelerden beri bizim Borçlar Kanunu’muzda, kanunumuzda kabul edilen bir kelime ve bu bir kurum şeklinde Borçlar Kanunu’na girmiştir. Bu kanunun bu şekilde değiştirilmesini biz talep ediyoruz. Çünkü devamlı süreç hâlinde bir kanundur Borçlar Kanunu ve devamlı da bu süreç devam eder.
Ve şunu söylüyorum: Bu maddenin başlığına baktığı zaman bir hukukçu, bunun bir butlan mı, başka bir kanun maddesi mi olduğu şeklinde bir tereddüt durumu şeklinde geçecektir. Bu da genellikle bir hukukçu açısından, hukukçular açısından pek böyle tutarlı bir durum değildir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; iki gündür Meclisimizde hukuk tartışması yapılmaktadır. Hukuku bilen de konuşuyor, bilmeyen de konuşuyor.
Değerli arkadaşlarım, hukuk, hukuk fakültesinden diploma almak değildir. Hukuk bir kurumlaşmadır. Hukuku beyninde, başında, düşüncesinde, inancında kurumlaştıranların o hukuku yorumlama kabiliyeti vardır. Burada öyle bir konuşuluyor ki, “bir kişi hakkında verilen bir hükmün diğer kişiye de uygulanacağı” şeklinde bir ibare geçiyor. Ceza Kanunu’nda fiillerin şahsiliği, kişiliği vardır. “Bir kişi hakkında verilen hüküm diğer kişiyi de bağlar.” anlamında değildir, onu da belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, burada hukuktan bahsedenler Türkiye’de hukuk sistemini, hukuku nasıl uyguluyorlar, onu da irdelesinler. Gitsinler, tavsiye ediyorum Silivri’ye gidin, orada Türkiye’nin gerçek önemli noktalarında bulunan komutanların, orada bilim adamlarının, orada rektörlerin, orada gazetecilerin, siyasi parti başkanlarının, ulusal bütünlüğü savunan, üniter yapıyı savunanların, bir Nazi toplama kampı gibi bir çevre içine toplanmış, nasıl yargılandıklarını, durumlarının nasıl olduğunu yerinde incelemenizi tavsiye ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, bir senedir ifadesi alınmayan, bir senedir sorgusu yapılmayan orada çok değerli kişiler var. Böyle bir hukuk sistemi uygulanmaz. Ama öte tarafa gidiyoruz, 30-40 bin kişinin kanına girmiş, bugün çiçek bahçelerinde barındırmak istediğiniz bir Abdullah Öcalan’ın talimatıyla, bir ABD’nin talimatıyla çizdiği yol haritasıyla sizde ve Kandil’de bulunan bir yol haritasını uygulamaya geçtiğiniz zaman ise terörist elbiseleriyle gelen, marşlarıyla gelen, bayraklarıyla gelen kişileri yargılamak için Türk adaletini, tuttunuz, çadır mahkemesi durumuna soktunuz. Yargıçları, savcıları kullandınız.
Değerli arkadaşlarım, bu, cumhuriyet tarihinde olan bir olay değildir. Size bir şeyi göstermek istiyorum: Her yargıcın mahkemede arkasında Türk Bayrağı vardır. Her yargıcın arkasında bir yazı vardır, o yazıda şunu yazar: “Adalet mülkün temelidir.”
Değerli arkadaşlarım, “mülk” devlet demektir. İşte, adalet devletin temelidir. Siz bu devletin temelini perişan ettiniz, siz, tuttunuz, teröristlerin ayağına çadır mahkemeleri kurdunuz.
Değerli arkadaşlarım, işte bu çadır mahkemesinin arkasında “Adalet mülkün temelidir.” yazısı var mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Güner, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
RAHMİ GÜNER (Devamla) – Değerli arkadaşlar, Türk Bayrağı var mı? Öyle bir ortama girdiniz ki Türk milletinin en büyük temsilcisi olan, Türk milletinin en büyük simgesi olan Türk Bayrağı’nın birçok yerlere girmesini engellediniz, Türkiye Büyük Millet Meclisine Türk Bayrağı’nın girmesini engellediniz ve bu kadar hukukun yok olduğu, bu kadar hukukun çiğnendiği, ayaklar altına alındığı bir iktidar var mı değerli arkadaşlarım? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Var mı?
AHMET YENİ (Samsun) – Ayıp, ayıp! Bayrağı sana bırakmayız.
RAHMİ GÜNER (Devamla) – Toplamadınız mı bayrakları girişte? Bayrakları toplamadınız mı? (CHP ve MHP sıralarından alkışlar) Nasıl talimat verdiniz o bayrakların toplanmasına?
AHMET YENİ (Samsun) – Ergenekon’u savunana bayrağı bırakmayız.
RAHMİ GÜNER (Devamla) – Yürüyüşlerde Türk Bayrağı’nı toplamıyor musunuz değerli arkadaşlarım? Yapmıyor musunuz?
AHMET YENİ (Samsun) – Ergenekon’u savunana bayrağı bırakmayız.
RAHMİ GÜNER (Devamla) – Nasıl itiraz ediyorsunuz Türk Bayrağı’nın toplanmasına? Onda milyonlarca Türk’ün kanı var değerli arkadaşlarım. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı görün. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET OCAKDEN (Bursa) – Ayıp bir şey ya!
RAHMİ GÜNER (Devamla) – Orada şehitlerimizin kanı var, ona saygılı olun. Hukuka saygılı değilseniz bu memleketin üniter yapısına, bağımsızlığının simgesine saygılı olun.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Güner.
MEHMET OCAKDEN (Bursa) – Ölüm tarlalarını savunan…
AHMET YENİ (Samsun) – Ergenekoncuları savunmaya devam edin, millet görüyor.
RAHMİ GÜNER (Ordu) – Millet onun hesabını soracak.
AHMET YENİ (Samsun) – Bir de bayraktan bahsediyor.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
RAHMİ GÜNER (Ordu) – Hesabını soracak, halk soracak! Sokağa çıkın demokratik açılım yapıyoruz diye söyleyin bakalım.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum…
RAHMİ GÜNER (Ordu) – Sokağa çıkın da demokratik açılım yapın!
AHMET YENİ (Samsun) – Çeteleriniz… Gidin çetelerinizin yanına.
BAŞKAN – …Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.