TBK 213. Madde
Türk Borçlar Kanunumuzun 213. maddesi şu şekildedir:
Taşınır Satışı – Satıcının borçları – Zilyetliğin devri – Satıcının temerrüdü – Giderim borcu ve kapsamı
Madde 213 – Borcunu ifa etmeyen satıcı, alıcının bu yüzden uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.
Satıcı borcunu ifa etmezse alıcı, satış bedeli ile kendisine devredilmeyen satılanın yerine, bir başkasını satın almak için dürüstlük kurallarına uygun olarak ödediği bedel arasındaki farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini isteyebilir.
Satılan, borsada kayıtlı veya piyasa fiyatı bulunan mallardan ise alıcı, onun yerine bir başkasını satın alma zorunda olmaksızın, satış bedeli ile belirlenmiş ifa günündeki piyasa fiyatı arasındaki farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini isteyebilir.
Başlık
TBK’nın 213. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KISIM: Özel Borç İlişkileri – BİRİNCİ BÖLÜM: Satış Sözleşmesi – BİRİNCİ AYIRIM: Genel Hükümler
Madde başlığı şu şekildedir: Taşınır Satışı – Satıcının borçları – Zilyetliğin devri – Satıcının temerrüdü – Giderim borcu ve kapsamı
Gerekçe
Türk Borçlar Kanunu’nun 213. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:
818 sayılı Borçlar Kanununun 188 inci maddesini karşılamaktadır.
Tasarının üç fıkradan oluşan 212 nci maddesinde, satıcının temerrüdü durumunda giderim borcu ve borcun neleri kapsadığı düzenlenmektedir.
818 sayılı Borçlar Kanununun 188 inci maddesinin kenar başlığında kullanılan “b. Tazmin borcu ve zararın nasıl hesap edileceği” şeklindeki ibare, Tasarıda “b. Giderim borcu ve kapsamı” şeklinde değiştirilmiştir.
818 sayılı Borçlar Kanununun 188 inci maddesinin ikinci fıkrasında, ticari satışlarda satıcının temerrüdü halinde, alıcının ifa yerine isteyebileceği tazminatın, öğretide somut yöntem olarak adlandırılan hesaplanma tarzı düzenlenmektedir. Oysa, öğretide fark teorisinin yasal bir örneği olan bu hesaplama tarzının, adi satışlarda da uygulanmasının, hakkaniyete daha uygun olacağı ve zararın hesaplanmasında fark teorisinin mübadele teorisine tercih edilmesi gerektiği görüşü ileri sürülmektedir. Bu nedenle, 818 sayılı Borçlar Kanununun 188 inci maddesinin ikinci fıkrasının başında kullanılan “Ticari muamelesinde satıcı” şeklindeki ibare, Tasarıda “Satıcı borcunu ifa etmezse” şeklinde değiştirilmiştir. Böylece, menfaatler durumunda farklılık olmadığı gözetilerek, adi satışlarda da satıcının temerrüdü halinde, alıcıya, somut yönteme göre hesaplanacak zararını satıcıdan isteme hakkı tanınmıştır. Bu hükme göre, satıcının temerrüdü halinde alıcı, aynı veya benzer özellikleri olan taşınır bir malı, başka bir satıcıdan, dürüstlük kurallarına uygun olarak, “ikame alımı” yoluyla sağlamışsa, ilk satıcıya ödemeyi üstlendiği bedele göre, yeni satıcıya ödediği satış bedeli farkından doğan zararının, satıcı tarafından giderilmesini isteyebilir.
Tasarının 212 nci maddesinin son fıkrasında, 818 sayılı Borçlar Kanununda olduğu gibi, satıcının temerrüdü halinde alıcının uğradığı zararın, öğretide soyut yöntem olarak adlandırılan hesaplanma tarzı düzenlenmektedir. Buna göre, satılanın borsaya kayıtlı veya piyasa fiyatı (cari fiyatı) bulunan mallardan olması koşuluyla, ikame alımı yapmak zorunda olmaksızın, alıcı satılanın teslimi için belirlenmiş ifa gününde geçerli fiyatı, temerrüde düşen satıcıya ödemeyi üstlendiği bedelden yüksek ise, aradaki farktan doğan zararının giderilmesini satıcıdan isteyebilir.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
– Alt Komisyonca, Tasarının 212 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında yer alan “…farkın ödenmesini” ibareleri, Tasarının 235 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında olduğu gibi “…farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini” şeklinde değiştirilmiş ve Komisyonumuzca da madde teselsül nedeniyle 213 üncü madde olarak bu şekliyle kabul edilmiştir.
Ancak, Tasarının 212 nci maddesinin görüşülmesi sırasında, maddede geçen piyasa fiyatı ibaresinden neyin anlaşılması gerektiği ve bu ibarenin ihtilafları gidermeye kafi gelip gelmeyeceği hususunda tereddütler dile getirilmiştir. Yapılan açıklamalarda, önceki kullanılan tabir olan cari fiyat ibaresinden, belirli bir çevrede ortalama olarak yapılan satışlardan malın ulaştığı fiyatın anlaşıldığı, o itibarla piyasa fiyatı ibaresinin cari fiyatla eş anlamlı olarak kullanıldığı ifade edilmiştir. Yürürlükteki Borçlar Kanununda “Ticari muamelesinde satıcı…” diye başlayan ifade genişletilerek, adi satışlarda da satıcılar temerrüt ederse satılanı teslim borcunda, alıcının aynı hükümlere göre uğradığı zararın tazminini isteyebileceğinin hükme bağlandığı ifade edilmiştir.
TBMM Tartışma ve Kabul Metni
213’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.