Devlet Hastanesine Tazminat(Tam Yargı) Davası Dilekçe Örneği -1-
ADANA NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞI’NA
1-)ADLİ YARDIM TALEBİ VARDIR
2-)DURUŞMA TALEBİ VARDIR
DAVACILAR :
VEKİLLERİ : Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana İncekaş Hukuk Bürosu
DAVALI :
DAVA :MADDİ ve MANEVİ TAZMİNAT talebine ilişkin tam yargı davası
OLAYLAR :
1-) X doğumlu olup, müvekkillerim X ikinci çocuklarıdır.
2-)Müvekkillerimin nüfusa kayıtları da X
3-)Küçük X’ın vücudunda oluşan lekeler için müvekkillerim çocuklarını X Hastanesine götürmüşler, yapılan tetkikler sonucunda ise X Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edilmiştir.
4-)Davalı hastanede yapılan incelemeler sonucunda ise … hastane dosya numarası ile tedaviye başlanmış ve çocuğa “X” hastalığı tanısı konulmuştur.
5-)Müvekkillerimin çocukları X için sadece vücudunda bulunan lekeler nedeniyle X bölümüne başvurulmuş, burada göz damarlarında tümör bulunduğundan bahisle ışın tedavisi önerilmiş ve X Tıp Fakültesi Hastanesinde X bökümüne gönderilmiş ve sonuçta radyasyon verilmiştir.Burada tümörü kuruttuk demişler ve müvekkillerimde rahatlamışlardır.Bundan sonrada 70 gün boyunca haftada 5 gün sürekli hastaneye gidilip gelinmiştir.Daha sonra emar çekilmiş ve 2 haftada bir kontrole gelinmesi istenilmiş ve müvekkillerde harfiyen bu istenilenleri yerine getirmişlerdir.Fakat hiçbir düzelme olmamış, saçlar dökülmeye başlamış, hastane yetkililerince bu durumun radyasyon tedavisinin normal bir sonucu olduğu belirtilmiş ve müvekkillere zamana bırakmaları tavsiye edilmiştir.
6-)Tedavi sonucunun olumlu olmasını beklerken bir süre sonra küçük X’ın bir tarafı tutmamaya başlamıştır.Küçük çocuk altına kaçırmaya, yürümemeye başlamış ve tam olarak felç olmuştur.Bu olaylar Cumartesi günü olmuş, hemen Pazartesi günü müvekkiller çocuklarını hastaneye getirmişlerdir.Hastaneye gidince hemen alınmış ve 90 gün boyunca yatarak tedaviye almışlardır.
7-)Bu tedaviden sonrada küçük X’da hiçbir düzelme olmamış, hatta devamlı kötüye gitmiştir. Müvekkillerimin hastane yetkilileri ile görüşmelerinde kendilerine “…radyasyon tedavisi sonucu hücrelerin kuruduğunu, ancak 3-4 yıl sonra bu hücrelerin kendisini tazeleyebileceğini, bu itibarla da tedirgin olmamaları gerektiğini…” tavsiye etmişlerdir.
😎Küçük X’ın anne ve babası olan müvekkillerim umutlarını yitirmeden ısrarla çocuklarının düzelmesini beklemişlerdir.Davalı hastanedeki doktorlara güvenmişler, onların her dediğini tam ve eksiksiz olarak yapmaya çalışmışlardır.
9-)Hastanede müvekkillerime hastalıkla ilgili hiçbir doyurucu açıklama yapılmamış, hatta felç olma durumundan sonra dosyadaki tüm belgelere müvekkiller tarafından ulaşılamamıştır. Yapılan inceleme sonucunda ise küçük X’a radyasyon verilirken fazla verildiği, bunun beyin hücrelerini kuruttuğu, beyin kanamasına neden olduğu, dolayısı ile tıbbi tedavi hatası yapıldığı anlaşılmıştır. “X” hastalığının doğuştan değil de sonradan olması da bu iddiamızı güçlendirmektedir.
10-)Müvekkillerim yanlış tedavi yapıldığını, hastane görevlilerinden tesadüfen öğrenmişlerdir. Kendileri tıbbi konularda yeterli bilgiye sahip olmadıklarından dolayı bu güne kadar doktorların verdiği bilgilere inanmışlardır. Ancak, müvekkillerimin bir yakınına, onun yakını olduğunu bilmeden yanlışlıkla bu bilgiyi vermişlerdir. Ondan sonra ancak müvekkillerim uyanmışlar ve acı gerçeği öğrenmişlerdir.
11-) Yapılan eylem haksız bir eylemdir. İdare bir eylem yaparken haksız davranışları ile müvekkillerime zarar vermişlerdir. Eylemlerinde kusurludurlar. Zararda oluşmuştur. Arada nedensellik bağı vardır. İdari yolların tüketilmesi amacıyla bir üst kuruluş olan X Rektörlüğü’ne başvurulmuş, iadeli taahhütlü mektupla gönderilen 26.03.2007 tarihli zararın giderilmesine yönelik yazılı talebimiz, 09.04.2007’de tebellüğ edildiği halde; bu talebimize karşılık olumlu yada olumsuz bir cevap verilmemiştir. Bu itibarla dava açılmasından başka bir çarede kalmamıştır.
12-) Yapılan yanlış ve hatalı tedavi sonucu müvekkillerimin çocuğu X %100 oranında iş göremez duruma gelmiştir. Çocuk adeta bitkisel hayata girmiştir. Yemesi, içmesi ve tüm ihtiyaçları tamamen anne ve babası tarafından yerine getirilmektedir.14 yaşındaki genç bir insana sürekli bez bağlanmaktadır. X’ın bu durumu başta anne ve babası ile kardeşleri, ayrıca tüm yakınlarını büyük bir üzüntüye sokmakta adeta onlarda onunla beraber bu büyük acıyı yaşamakta üzüntü duymaktadırlar. Tüm ailenin psikolojisi ağır bir şekilde bozulmuştur.
13-)Davacı anne ev kadını olup, bakmakla yükümlü olduğu başkaca 3 çocuğu, eşi ve evi vardır. Baba X’da X’da faaliyet gösteren X’te asgari ücretle çalışmaktadır. Başkaca hiçbir yerden gelirleri yoktur. Büyük mağduriyetleri vardır. Dava ile ilgili masrafları, harçları da karşılayamamaktadırlar. Bu itibarla işbu davanın ADLİ YARDIMLI olarak görülmesini talep ediyoruz.
14-)Müvekkillerim çocukları ile beraber aynı acıyı, aynı psikolojiyi her gün yaşamakta, adeta kahrolmaktadırlar. Büyük bir elem ve ızdırap duymaktadırlar. Bu elem ve ızdırabın biraz olsun giderilebilmesi için annenin kendisi için duyduğu elem ve ızdırap için 25.000.-YTL, baba için 25.000.-YTL ve Didar içinde 50.000.-YTL manevi tazminata hükmedilmesini talep ediyoruz.
Küçük X’ın yanlış ve hatalı tedavi görmesi nedeniyle vücut çalışma gücünü %100 oranında kaybetmiş bulunması yani %100 oranında malul kalmış olması nedeniyle de fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 500.000.-YTL maddi tazminata, X’ın bakımı, ihtiyaçları, hastaneye getirip götürme, bez, mama gibi ihtiyaçlarının karşılanmasından dolayı uğranılan zararlarına karşılık olmak üzere de 50.000.-YTL maddi tazminata hükmedilmesini de talep ediyoruz.
HUKUKİ NEDENLER :İYUK, Danıştay Kanunu, B.K., Hatalı tedavi ile ilgili yasal düzenlemeler vs.mevzuat,
DELİLLER :
1-)Nüfus aile kayıtları,
2-)… ait maaş bordrosu,
3-)Konsültasyon formu,
4-) X tarihli rapor,
5-)Radyasyon Onkoloji bölümü konsültasyon kağıdı,
bRadyoloji raporu,
7-)Tetkik raporu,(27.01.2005 tarihli)
😎Heyet raporu,(ilaçlar için)
9-) X tarihli heyet raporu,
10-)X tarihli rapor,
11-)X tarihli maluliyet raporu,
12-)Hasta tanıtım kartı,
13-)Taraflar hakkında yapılacak sosyo-ekonomik durum araştırmaları,
14-)Bilirkişi i(İsimleri mahkemece istenildiğinde bildirilecektir)
16-)Yeniden alınacak doktor raporları,
17-) X Üniversitesi Rektörlüğü’ne yapılan yazılı başvuru,
18-)Yazının alındığına dair belge,
19-)Her türlü yasal ncelemesi,
15-)Tanıklar,
delil,
tarih
SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-)Öncelikle Adli Yardım talebimizin KABULÜ ile yargılamanın Adli Yardımlı olarak yapılmasını,
2-)Duruşma talebimizin KABULÜ ile yargılamanın DURUŞMALI olarak yapılmasını,
3-)Küçük Didar için 50.000.-YTL, anne … için 25.000.-YTL, baba … için 25.000.-YTL manevi tazminatın hastalığın rapora bağlandığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte,
4-)Fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 500.000.-YTL maddi tazminatın (Küçük Didar’ın %100 vücut çalışması gücünü kaybettiğinden), 50.000.-YTL’de Didar’ın bakımı, ihtiyaçları, hastaneye getirip götürme, bez, mama gibi ihtiyaçlarının karşılanmasından dolayı uğranılan zararlarına karşılık olmak üzere 550.000.-YTL maddi tazminatın hastalığın raporu bağlandığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte,
Davalıdan tahsili ile müvekkillerime verilmesine,
5-)Yargılama giderleri ve avukatlık ücretlerinin de davalıdan tahsiline karar verilmesini vekaleten saygı ile arz ve talep ederim.
VEKİL
Avukat Saim İncekaş – Adana Barosu Sicil 4293
Devlet Hastanesine Tazminat(Tam Yargı) Davası Dilekçe Örneği(Olumlu Netice)
[ihc-hide-content ihc_mb_type=”show” ihc_mb_who=”2,4″ ihc_mb_template=”1″ ]
ADANA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
ADLİ YARDIM TALEPLİDİR.
DAVACI :
ADRES :
VEKİLİ :
ADRES :
DAVALI :
ADRESİ :
KONU : İdarenin hizmet kusuru nedeniyle, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla ve tahkikat sonucunda, maddi zararın değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere, 2.000,- TL maddi 100.000,- TL manevi tazminatın, davalı idareden tahsili ve Adli Yardım Talebimizin kabulü talebimizdir.
AÇIKLAMALAR :
Müvekkilimizin eşi X X tarihinde mide küçültme ameliyatı olmak için X Tıp Fakültesi Hastanesine başvurmuştur. Bu başvuru sonucu X tarihinde ameliyat olmuş ve yapılan ameliyat sonucunda 10.09.2015 tarihinde hayatını kaybetmiştir.
Müteveffa X kullanan ve aynı zamanda düzenli X ( antidepresan) alımı olan bir hasta idi. Kendisi daha önce mide küçültme ameliyatı için başka hastanelere başvurmuştur. Fakat müracaat edilen doktorlar; kendisinin koah, uyku apnesi, ramotoid artrid, yüksek tansiyon ve psikolojik destek için aldığı ilaçlar sebebiyle ameliyat olmaması gerektiğini bunun kendisi için büyük tehlike olacağını söylemişlerdir.
X en son X Tıp Fakültesi Hastanesine başvurmuş ve X’le görüşmüştür. Doktor X müteveffa ile yaptığı görüşmeler neticesinde kendisinin ameliyat olabileceğini bunun kendisi için bir risk oluşturmayacağını söylemiştir.
Müteveffa mide ameliyatı için daha önce gittiği hastanelerdeki doktorların kendisine; ameliyat olmaması gerektiğini bunun kendisi için riskli olacağı ikazlarını doktora ifade etmiştir. Ancak hastane hekimi müteveffaya endişe etmemesi gerektiğini bu çekincelerin yersiz olduğunu söylemiş ve bu ifadeleri ile X ameliyat olmaya ikna etmiştir.
Tedavi amaçlı olarak daha önce gidilen diğer hastanelerdeki hekimlerin uyarıları ve kullanılan ağır ilaçlara rağmen bu ameliyatın gerçekleştirilmesinde hiçbir sakınca olmadığını söyleyebilen ve operasyonu gerçekleştiren doktorun ağır kusurlu olduğu açıktır.
Mide küçültme ameliyatını yapan hastane hekiminin Profesör ünvanı taşıması ve yapılacak ameliyatın hiçbir risk teşkil etmeyeceği şeklindeki telkinleri neticesinde müteveffa ameliyat olmayı kabul etmiştir. Doktor yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni hastalarına göstermek zorundadır. Tedavi yöntemleri arasında seçim yapılırken hastanın özelliklerini göz önünde tutmak, onu gereksiz risk altına sokmamak ve en emin yolu tercih etmek zorundadır. Maalesef ki müteveffa öyle bir hekimle hastalığına deva bulabileceğini düşünmüştür ki bu O’nun hayatını kaybetmesine sebebiyet vermiştir. Yapılacak ameliyatın maliyeti olarak 12.000,00 TL talep edilmiştir. Ancak hastaneye yatış işlemi gerçekleştirilirken pazarlıklar sonucu sürpriz bir şekilde 6.340,00 TL ye kadar düşürülmüş. Nitekim bu ücret hastane kayıtlarına geçecek şekilde değil hastane medikal çalışanı X’e elden verilmiştir. Doktor maalesef ki maddi çıkarları uğruna yapılmaması gereken bir operasyon uygulamış ve ameliyat gerçekleştikten bir hafta içerisinde müteveffa acılar içerisinde vefat etmiştir.
Ölümünden dakikalar öncesinde kanaması başlayan müteveffanın eşinin çığlıkları neticesinde kalbine kan pıhtısı kaçtığı söylenmiş ve acil müdahale ile kalp masajı yapılmıştır. Ancak müteveffa kalp krizi neticesi ile hayatını kaybetmiş ve müteveffanın ölümü hastane kayıtlarına doğal ölüm olarak geçmiştir. Halbuki ameliyat tarihine değin müteveffanın herhangi bir kalp rahatsızlığı olmamıştır. Bu sebeple X hakkında kamu davası açılmamış ve gerçeğin ortaya çıkması olanağı ortadan kalkmıştır. Ancak müteveffanın eşi X X tarihinde Türk Tabipler Odasına konu ile ilgili şikayet dilekçesi vermiştir. Fakat şikayet henüz sonuçlanmamıştır.
X Tıp Fakültesi Hastanesi hekimi X ile ilgili gerek hastane çevresinden gerek daha önceki hastalarından gerekse de haber kanalları arşivlerinden öğrendiğimiz kadarı ile zikredilen hekim hakkında daha önce bir çok şikayet olmuştur. Doktora çevresinde nam- ı diğer X denilmektedir. Nitekim bu durum yapılan incelemeler sonucunda da görülecektir.
Kusura dayalı eyleme ilişkin dava açılmadan önce ilgili idare X Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliği ’ne müvekkilimizin maddi ve manevi zararını giderilmesi talepli dilekçemiz gönderilmiştir. Ancak davalı idare X tarihinde uzlaşmama yönünde tutanak düzenlemiş ve başvurumuza olumsuz cevap vermiştir.
Sonuç olarak daha önce başvurulan hekimlerin ameliyatın hasta için riskli olacağı yönündeki söylemleri de düşünüldüğünde buna rağmen X Tıp Fakültesi Hastanesi hekiminin bu riskli ameliyatı gerçekleştirmesi ve hastanın ölümüne sebep olması şüphe götürmez bir gerçektir. Velev ki hastane hekiminin ifade ettiği gibi ameliyatın bir risk taşımadığı yönündeki ikna edici beyanı bir an için kabul edilsin. Doktor, tıbbi çalışmalarda bulunurken, bazı mesleki şartları yerine getirmek, hastanın durumuna değer vermek, tıp biliminin kurallarını gözetip uygulamak, tedaviyi her türlü tedbirlerini alarak yapmak zorundadır. Şu durumda hastanın vefatının yapılan müdahale sonucu olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır.
Bu gelişmelerin sorumluluğu gerçekleştirilmemesi gereken operasyonu yapan doktorun bağlı olduğu hastaneye ve idareye aittir. T.C Anayasası 125. Maddesine göre idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usul kanunu İdari eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları muhtel olanların Tam yargı davası açabilecekleri yine yukarıda sözü edilen Anayasa’nın 125. Maddesine göre idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış bulunmaktadır. Burada eylemin kasten veya ihmalen işlenmesine bakılmaksızın idarenin sorumluluğu söz konusu olup ceza yargılaması yapılıp yapılmamasının da önemi bulunmamaktadır.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin düzenlenişinde veya işleyişinde nesnel nitelikli bozukluk aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Danıştay’ ın yerleşik kararlarında; İdare, hastanelerde yapılacak tedavi ve cerrahi müdahalelerin tıbbi esaslara uygun biçimde hizmetin gerektirdiği yeterliliğe sahip personelle ve gerekli dikkat ve özenin gösterilmesi suretiyle yapılmasını sağlamakla yükümlüdür. Bu yükümlüğün yerine getirilmemesi ağır hizmet kusuru niteliğinde olup idarenin tazmin sorumluluğunu doğuracağı belirtilmektedir.
Öğretide ve uygulamada kusur, hukuk düzeni tarafından bir davranış tarzının kınanması olup; bu kınama o davranışın belirli koşullar altında bireylerden beklenen ortalama hareket tarzından sapmış olması olarak tanımlanmaktadır.
İdarenin kusurlu eylemleri sonucu hayat arkadaşını yitirmiş olan müvekkilimiz, ağır elem ve üzüntü duymuş ve duymaya da devam etmektedir. Sayın Mahkeme tarafından Manevi tazminat talebimizin değerlendirilirken idarenin kusurunu ve müvekkil zararının niteliğinin dikkate alınmasını talep ediyoruz.
Müvekkilimiz geçimini sağlamakta zorlanmaktadır. Bu hususta mahkeme tarafından yapılacak sosyal ve ekonomik araştırma sonrası da bu sonuca varılacaktır. Dava bu nedenle ‘adli müzaheret’ talebiyle açılmıştır. Kaldı ki davalı taraf idare olup dava sonunda hükmedilecek harç ve yargılama giderlerinin tahsil edilememesi gibi bir durum söz konusu olmayacağından bu hususun da adli yardım talebimizde dikkate alınmasını talep ediyoruz.
Yanlış eylem sonucunda müvekkilimizin eşinin hayatının sona ermesiyle doğan maddi ve manevi zararın tazmin edilebilmesi ve müvekkilimizin acılarının bir nebze hafifleyebilmesi için Mahkemenize başvurma zorunluluğu hasıl olmuştur.
HUKUKİ NEDENLER : 2790 sayılı anayasa 125. Madde. İYUK: 6098 S. K. m. 49, 54, 55, 56, 66, 2577 S. K. m. 3, 12, 13, 36
HUKUKİ DELİLLER : X Tıp Fakültesi Hastanesi Tedavi Evrakları, Ölüm Belgesi, Tanık, Türk Tabipler Odasına yazılan şikayet dilekçesi ve başvurunun henüz sonuçlanmadığına dair cevabi yazı, Davalı idareye başvuru dilekçemiz ve uzlaşmama tutanağı, Bilirkişi İncelemesi.
SONUÇ VE İSTEM :
1- Öncelikle Adli Yardım talebimizin kabulüne,
2- Yukarıda açıkladığımız nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla ve tahkikat sonucunda maddi zararın değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere asgari, 2.000,00 TL maddi 100.000,00 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep ederiz. X
Davacı vekili
Avukat Saim İncekaş – Adana Barosu Sicil 4293
DELİL LİSTESİ :
X Tıp Fakültesi Hastanesi Tedavi Evrakları, (Ek:1)
Ölüm Belgesi (Ek:2)
Türk Tabipler Odasına yazılan şikayet dilekçesi ve başvurunun henüz sonuçlanmadığına dair cevabi yazı (Ek:3)
Davalı idareye başvuru dilekçemiz ve uzlaşmama tutanağı, (Ek:4)
Tanık,
Bilirkişi İncelemesi,
Her türlü yasal delil.
Davalı tarafın delillerine karşı delil sunma hakkımız saklı tutuyoruz. tarih
Davacı Vekili
Avukat Saim İncekaş – Adana Barosu Sicil 4293
[/ihc-hide-content]