OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu Kararına İtiraz

OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu Kararına İtiraz

YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEPLİDİR

 

X İDARE MAHKEMESİ  BAŞKANLIĞI’NA

 

DAVACI                       :

 

VEKİLİ                         :Av

DAVALI                        :ADALET BAKANLIĞI / ANKARA

T.KONUSU                  :Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun ……. tarih ve …….. karar nolu kararının yürütmesinin durdurulması ve  İPTALİ talebimizden ibarettir.

TEBLİĞ TARİHİ  :

AÇIKLAMALAR  :

Müvekkil Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne bağlı …. İli, ….. ilçesi, Çarşamba A Tipi kapalı Ceza İnfaz Kurumunda ….. sicil numarası ile  ikinci müdür olarak görev yapmakta iken;  …. tarih ve …… (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan …… sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname Ek 1 sayılı listede ismimin yer alması sebebiyle başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın kamu görevine son verilmiştir.

… sayılı KHK ile Kamu görevinden ihraç edilmesi üzerine  …… tarih ve …… başvuru numarası ile görevine iade edilmesi konusunda yapmış olduğumuz müracaatımız Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu ……. tarih ve 2019/…… karar nolu kararı ile reddetmiştir.

OHAL Komisyonuna yaptığımız ……. tarihli   başvuruda aşağıda açıkladığımız  hak  ihlallerinin giderilmesi talep edilmiş, …… tarihli ek müracaatımızda ise müvekkil hakkında …. Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan soruşturmada suçsuzluğu tespit edilerek Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verilmesi üzerine tüm özlük haklarının iade edilerek göreve başlatılması talep edilmiş ancak taleplerimiz incelenmeksizin, kurum görüşü esas alınarak reddedilmiştir.

Müvekkilimin Olağanüstü Hal İlanı gerektiren darbe teşebbüsü ile uzaktan yakından ilgi ve alakası bulunmamaktadır, Müvekkilim Ülkesini seven, Ülkesinin birlik ve bütünlüğüne son derece önem veren darbe karşıtı bir kimsedir.

 Müvekkil  Olağanüstü hal ilanı gerekçesi ile hayatının geri kalan her anını ve bakmakla yükümlü olduğu Aile bireylerini, Saygınlığını, itibarını, haysiyet ve şerefini yerle yeksan edecek ağır bir ceza ile “Çok sevdiği mesleğinden ihraç edilmesi ve üstelikte bu ihracın Vatana ihanet içerisinde olan Fetö Pdy ile iltisak ve irtibatlı olduğu gerekçesiyle gerçekleştirilmesi , şekil, konu, sebep, amaç, delil, kanıt ve  yetki yönünden hukuka aykırı, öngörülemez, adil yargılanma ilkesine aykırı orantısız bir ceza olmuştur. Zira İddia edildiği gibi ““terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı yahut bunlarla irtibatlı olma” şeklinde bulunacak bir davranışı asla  söz konusu değildir.

 Terör örgütü üyeliği suçu ancak kasten işlenebilen bir suç olup, bu suç taksirle  işlenemez. Diğer bir anlatımla oluşumun amaç ve güttüğü saikini bilmeden işlenemez,  Bu suç ile suçlanabilmek için “ bu türden bir örgüte, terör örgütü olduğunu bilerek ve isteyerek yardım etmek veya üye olması” gerekir. Terör örgütüne üye olabilmek için, ortada her şeyden önce bir terör örgütünün bulunması gerekir. Müvekkilin görevinden ihraç edilme nedeni olarak gösterilen  tarihte bu oluşumun terör örgütü olduğuna ilişkin bir tespit veya tek bir açıklama olmamıştır,  Buna ek olarak, üyelikle suçlanan kişinin, önceden terör örgütü olduğu bilinen oluşuma üye olduğunu gösteren iradi faaliyet ya da eylemlerinin hukuka uygun  olarak elde edilmiş delillerle ortaya konması gerekir. Kısaca, terör örgütü üyeliği suçlaması taksirle işlenebilen bir suç olmadığı için, bireylerin bu suçla suçlanabilmeleri açısından kasten bir oluşuma, terör örgütü olduğunu bilerek yardım etmeleri veya üye olduklarını gösteren eylemlere girişmeleri gerektiği Hukuk Devletinin temel ve değiştirilemez ilkesi kapsamında olduğu kabul edilmelidir.

Müvekkilimin FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısı ya da iltisakı olmamasına ve tesis edilen işlemin somut bir delili ya da gerekçesi olmamasına rağmen, bir memur olarak sahip olduğu her şeyi elinden alan, tüm geçmişini, özlük haklarını ve itibarını yok eden bu işlem, deyim yerindeyse hayatını alt üst etmiştir.

OHAL inceleme komisyonu “Başvuru konusu dosya kapsamında elde edilen bilgi, belge ve tespitler dikkate alındığında; başvurucunun FETÖ/PDY’ ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan kurumda çalışma bilgisinin yer aldığı, FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisakı olduğu yönünde değerlendirme yazısının bulunduğu hususlarını içeren kurum görüşü başvurucunun FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatını ortaya koymaktadır” Şeklindeki kurum görüşünü gerekçe göstermiştir. idare tarafından fetö/pdy terör örgütü ile irtibat halinde olduğu kanaatiyle kamu görevinden çıkarma cezası gibi ağır bir yaptırım ile cezalandırılmıştır. Müvekkil hakkında soruşturma yürüten ….. Cumhuriyet Başsavcılığı  kurum görüşün tam aksine terör örgütü ile bağlantısının olmadığına  dair “Kovuşturmaya (Ceza Verilmesine) Yer Olmadığı” kararı verilmesine rağmen ihraç edilmesi hukuka aykırıdır

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin 5. fıkrasına göre, kişinin bir suçtan dolayı kamu görevinden çıkartılabilmesi için, aynı maddede sayılan suçlardan dolayı mahkum olması gerekmektedir. Müvekkil hakkında kamu görevinden çıkartılmasını gerektiren bir suçtan mahkumiyet kararı bulunmamaktadır. Aksine suçlu olmadığına ilişkin karar bulunmaktadır, Anayasa’nın 15. maddesinin 2. fıkrasına göre, “ … suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.” Dolayısıyla, OHAL Komisyonu’nun bir mahkeme kararı olmaksızın, kurum görüşü ile yetinilerek kamu görevinden çıkarılmayı gerektirecek bir suçu işlediğini KARİNE OLARAK KABUL ETMESİ HUKUKA AYKIRIDIR.

Yukarıda da ayrıntısı ile anlattığımız üzere isnat edilen eylemler ve darbe teşebbüsünde müvekkilimin ilgisi yoktur. Dava konusu işlemde fetö/pdy ile iltisaklı olduğunu gösteren somut tek bir delil sunulmamış, gösterilmemiştir. Delil olmadan kanaate gidilemeyeceği temel hukuk ilkelerindendir. Kaldı ki, müvekkil  hakkında açılan bir kamu davası olmadığı gibi verilmiş bir disiplin cezası dahi bulunmamaktadır

…… Cumhuriyet Başsavcılığınca 2018/…..Soruşturma ve 2019/…… karar ve ….2019 tarihli kararında “FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile organik bağ oluşturacak şekilde hiyerarşik yapılanması içerisinde bilerek ve benimseyerek yer aldıklarına, silahlı FETÖ/PDY  terör  örgütünün üyesi olduğuna dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı maddi bir delil elde edilmediği anlaşılmıştır, Atılı suç nedeniyle şüpheliler hakkında ayrı ayrı kamu adına KOVUŞTURMA YAPILMASINA YER OLMADIĞINA” karar vermiştir.

Cumhuriyet Başsavcılığı Soruşturmasında Özetle;

Talimatımız üzerine yapılan kolluk araştırmasına rağmen bu yolla şüphelinin fetö/pdy üyesi olduğuna dair delil elde edilememiştir,,

 Şüphelinin fetö/pdy mensuplarınca gizli haberleşme amacıyla kullanılan bylock isimli uygulamayı hiç kullanmadığı tespit edilmiştir,,,

 Şüphelinin yurt dışına hiç çıkmadığı tespit edilmiştir,,

 Şüphelinin yada birinci derece yakınlarının fetö/pdy’ ye ait eğitim kurumlarında öğrenim gördüğüne ilişkin …… Milli Eğitim Müdürlüğü nezdinde herhangi bir kayda rastlanmamıştır.

 Şüphelinin tivibu aboneliğinin olmadığı tespit edilmiştir,,

 Şüphelinin fetö/pdy’ ye müzahir Bank Asya isimli bankada hesabının olmadığı tespit edilmiştir,,

 Şüphelinin düzenlenen MASAK raporuna rağmen bu yolla fetö/pdy ile irtibatlı olduğuna dair tespit yapılamamıştır,,,

 Şüphelinin fetö/pdy ‘ ye müzahir dernek, vakıf ve sendika ile herhangi bir bağına rastlanmamıştır,,

 Şüphelinin Sosyal medya hesabından gerçekleştirdiği fetö/pdy ile irtibatlı herhangi bir eyleme rastlanmamıştır,,

 ….. Cumhuriyet Başsavcılığının …… soruşturma numaralı dosyası kapsamında tanık sıfatıyla ifade veren ….. özetle;  şüphelinin Eğitim Merkezi Müdürlüğüne idare memuru olarak fetö/pdy tarafından yerleştirildiğini , ….. nın   Yılı içerisinde eğitim merkezinde görev yaparken düzenlenen sohbet organizasyonlarına katıldığını beyan etmiştir, Bu beyan ile şüphelinin fetö/pdy ‘ nin kamu nazarında terör örgütü olarak görüldüğü 17-25 aralık darbe girişiminden sonra adı geçen örgüt ile bağı olduğuna dair tespit yapılamamıştır.

  ……..Cumhuriyet Başsavcılığının ……. soruşturma numaralı dosyası kapsamında 16/06/2017 tarihi itibariyle beyanı alınan gizli tanık S….. ifadesinde özetle; 2010 yılının Kasım ayına kadar Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne ait …. ili …. ilçesindeki eğitim merkezinde bulunduğunu, o dönem ….. ilinde görev yapan şüphelinin fetö/pdy ile irtibatlı olduğunu düşündüğünü beyan etmiştir, Bu beyan ile şüphelinin  fetö/Pdy’ nin kamu nazarında terör örgütü olarak görüldüğü 17-25 aralık darbe girişiminden sonra adı geçen örgüt ile bağı olduğuna dair tespit yapılamamıştır.

KOM Şube Müdürlüğünce yapılan Bylock sorgulamasında Şüpheli ….. nın Bylock abonelik bilgilerinin bulunmadığı anlaşılmıştır,,

 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2014/…. sayılı FETÖ/PDY silahlı terör örgütü çatı soruşturması kapsamında yer alan şahıslarla irtibatına ilişkin KOM Şube Müdürlüğünce yapılan bilgisayar sorgulamasında herhangi bir kayda rastlanmamıştır,,

 FETÖ/PDY terör örgütüne aidiyeti, ilişki,  ve irtibatından dolayı KHK’ larla kapatılan: Banka, özel üniversite, özel okul, gazete, dergi, dershane, vakıf vb. kurum yada kuruluşlarla sorgu aralığındaki telefon irtibatı tespit edilememiştir

 Şüpheliden ele geçen dijital materyallerde yapılan incelemede fetö/pdy silahlı  terör örgütü ile iltisaklı bir delil elde edilememiştir..

 Müvekkil hakkında …..Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gerçekleştirilen geniş kapsamlı soruşturma sonucunda fetö/pdy terör örgütüne ilişkin tespit edilen bir irtibatı ve iltisakı olmadığı halde, kurumun tespit ettiği bağlantısı nedir, yapılan bir tespit veya şüphe uyandıracak bir delil varsa neden soruşturmayı yürüten …. Cumhuriyet Başsavcılığıyla paylaşılmamış veya Savcılık kararına itiraz edilmemiştir.  

Öncelikle iddia olunduğu üzere müvekkilimin  FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisakı veya irtibatı olduğunun kabul edilmesi için her türlü şüpheden uzak deliller ile ispat edilmesi yasa gereğidir. Fakat bu ispat ortada yoktur. Müvekkilimin  işlemediği bir suçtan dolayı terör örgütü üyeliği ile bağlantılı, irtibatlı, iltisaklı olmakla suçlanmıştır. Bir suçun varlığı incelenirken suçun unsurları bakımından değerlendirilmesi gerekmektedir. Yani suçun maddi unsurları, manevi unsurları, hukuka aykırılık unsurları, nitelikli halleri, kusurun varlığı-yokluğu tek tek ele alınmalıdır, aksi durumda adil yargılanma hakkından söz edilmesi mümkün değildir. Karar veren Ohal inceleme komisyonu karar verirken kurulma gayesi olan hak ihlallerini giderme amacıyla hareket etmemiş, gerçeğe ulaşmak yerine varsayımlardan yola çıkarak iş bu hatalı karara vermiştir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun temel ilkesi olan “şüpheden sanık yararlanır” kaidesi görmezden gelinmiştir’  Zira ortada unsurları oluşmuş bir suç bulunmamaktadır. Başka bir ifade ile ortada hukuka aykırı herhangi bir durum bulunmamaktadır.

Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına göre OHAL Komisyonu özellikle hak ihlallerini gidermek amacıyla kurulmuştur. Gerekçeleri aşağıda açıklandığı gibi, bir OHAL KHK’sı ile doğrudan kamu görevinden çıkarma işlemi birçok açıdan insan haklarını açıkça ihlal etmiş olup, komisyon tarafından gerekli değerlendirmeler yapılmadığı ve açıkça hukuka aykırı bir karar verildiği su götürmez bir gerçektir, Zira yasa ve kanunlarla Adli soruşturma yetkisi verilen tek kurum olan Cumhuriyet Başsavcılığı Makamının kapsamlı soruşturma sonucunda verdiği kararı da görmezden gelinerek yasa ve kanunlara aykırı hareket edilmiştir.

Bu bağlamda, müvekkilimin hiçbir terör örgütüne veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisakım yahut bunlarla irtibatı kesinlikle bulunmamakta olup, bu sebeple kamu görevinden ihraç edilmesi açıkça hukuka aykırıdır.

AİHS m.36/2 ile Anayasa m.38/4’de korunan “masumiyet” karinesi Disiplin Hukuku yönünden de uygulanmasında engel bir durum veya hüküm bulunmamaktadır. Anayasanın 2. maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesinin gereği olarak, memur hakkında ileri sürülen iddiaların gerçekliği ve memurun sorumluluğu kesin olarak ispatlanmadığı sürece memura disiplin cezası verilmesi dahi mümkün değilken  ““yüklenen fetö/pdy iltisak ve irtibatına ilişkin suçun sabit olmaması(delil yetersizliği)” hükmü ile verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair Cumhuriyet Başsavcılığı kararının  görmezden gelinerek memuriyetine son verilmesi anayasa ile güvence altına alınan masumiyet karinesine aykırıdır.

Öte yandan, hem Anayasanın 15. maddesi hem de AİHS’nin 15. maddesi, OHAL döneminde dahi suç ve cezaların geriye yürümezliği ilkesinin, eş ifade ile kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilemeyeceğini öngörmüştür. Ancak somut olayda müvekkil hakkında yürütülen Savcılık Soruşturması sonucunda  terör örgütü ile iltisak ve ilgisinin olmadığı tespit edilmiş olmasına rağmen somut bir belge ve katına dayalı olmayan  kurum görüşü esas alınarak … – …. tarihleri arasında iltisaklı kuruluşlarda çalışmış olması suç sayılarak  kamu görevinden çıkarılma işlemine dayanak yapılmıştır.  Dayanak yapılan tarihlerde fetö/pdy’ nin bir terör örgütü olduğu ne müvekkilim, nede Devletin kurumları tarafından bilinmemekteydi, Müvekkilimin İsnat edilen örgütle bağı, iltisakı ve ilgisi olduğu anlamına gelmemek kaydıyla yapılan bu haksız işlem TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI ,  MADDE 15- (Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Savaş, seferberlik veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir. (Değişik: 7/5/2004-5170/2 md.) Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz, MADDE 38- Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez. Bu şekilde tesis edilen kamu görevinden çıkarma işlemi, hem Anayasanın 15 ve 38/1 maddelerine hem de AİHS’nin 7. maddesine aykırıdır.

Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen “adil yargılanma hakkı” şüphesiz ki sadece adli yargılamaları kapsamıyor. Çağdaş insan hakları anlayışına göre söz konusu ilkenin idari yaptırımlar için de geçerli olduğu konusunda hiçbir kuşku yoktur. Kamu yetkisine dayanan yaptırım/ceza türü işlemlerin mevzubahis olduğu her alanda bu ilke uygulanmalıdır. Özellikle, kamu görevlisinin bir terör örgütüne üye olduğu veya bu örgütle irtibatlı/iltisaklı olduğu gerekçesiyle görevine süresiz olarak son verilmesi durumunda anılan ilkenin geçerli olmadığı söylenemez.

Sonuç olarak belirtmeliyim’ ki; Müvekkilimin terör örgütüne iltisaklı ve irtibatlı olmak suçlamasıyla meslekten ihraç edildiği tarihine kadar süren memuriyet hayatı boyunca, hakkında açılan tek bir  disiplin veya ceza soruşturması/kovuşturması olmamıştır. CTE bünyesinde ikinci müdür olarak hayatını bu mesleğe adamış, kamu yararını önde tutmuş ve görevini gereği gibi yerine getirme gayreti içerisinde olmuştur. Hiçbir hukuki dayanak olmaksızın kamu görevinden çıkartılma işlemi hukuka aykırıdır.

Yukarıdaki arz ve izahını yaptığımız nedenlerle mali ve manevi kayıplardan  dolayı açılacak davalara ilişkin tüm haklarımız saklı kalmak üzere iş bu davayı açma zorunluluğu hâsıl olmuştur.

HUKUKİ SEBEPLER          : T.C. Anayasası, 657 sayılı DMK vs ilgili mevzuat

HUKUKİ DELİLLER            : Dava konusu işlem vs yasal deliller

SONUÇ VE TALEP         :Yukarıda açıklanan nedenler ve re’sen tespit edilecek sair, iptal nedenleriyle  müvekkilimin kamu görevinden başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmasına ilişkin yaptığımız itirazın reddine ilişkin Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’ nun …. tarih ve … sayılı kararının öncelikle YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA ardından kesin hükümle birlikte İPTALİNE, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava açma haklarımız saklı kalmak kaydıyla  karar verilmesini ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini müvekkil adına vekaleten arz ederim.

                                                                                                                      DAVACI VEKİLİ

                         

EKİ       :

1-Vekaletname

2-Olağan Üstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kararı.

3-… tarih ve …numaralı başvuru formuna ek dilekçem.

4-… Cumhuriyet Başsavcılığı K.Y. O kararı.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir