Ödenmeyen emeklilik ikramiyesi dilekçesi

ADANA NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA

DAVACI       :

EMEKLİ SANDIĞI SİCİL :

VEKİLİ        :

DAVALI      :SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

-ANKARA

ZIMNİ RED TARİHİ:

DAVA  KONUSU  :Müvekkilimin, 16.09.2009 Tarihinde 34 Yıl 9 ay toplam hizmetikadar çalışarakemekli olması nedeniyle, 30 yıldan fazla çalışmaları olan 4 Yıl emeklilik ikramiyesi tutarının ödenmesi talebiyle yapmış olduğu 25.01.2016(tebliğ tarihi) tarihli ve RR05179182342 gönderi numaralı başvuruyu 60 Günlük sürede içerisinde cevap vermeyerek zımni olarak reddeden davalı idarenin red işleminin (tarih ve sayısı tarafımıza tebligat yapılmadığı için bilinmemektedir.idareden talep edilsin) iptali ve söz konusu yıllara isabet eden emeklilikikramiyesi tutarının tarafımızayasal faizi ile birlikte ödenmesi talebindenibarettir.

AÇIKLAMALAR

Müvekkilim emekli olduğu 16.09.2009 tarihine kadar toplam olarak 34 Yıl 9 ay memur olarak kamu hizmetinde bulunmuştur. Müvekkilimin bu hizmetine rağmen  davalı kurum emekli olduğu tarihi dikkate alarak, sadece 30 yıla kadar ki çalışmalara isabet eden, emekli ikramiyesini müvekkilimeödemiş, otuz yılı aşan 4 yıllık ikramiyesini ise ödenmemiştir. Hukuka kazanılmış haklara aykırı bu uygulamanın dayanağı niteliğinde ki; 8.0.1949 günlü ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı kanununun 17.01.2012 günlü 6270 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1. Maddesi ile değiştirilen 89. Maddesinin dördüncü fıkrasının 1.  Cümlesinde yer alan “… Verilecekemekli ikramiyesinin hesabında 30 fiili hizmet yılından fazla süreler dikkate alınmaz” ibaresi Anayasa Mahkemesinin 25.12.2014 tarihli kararı ile iptal edilmiştir.Hal böyle olunca, başlangıçta var olan bir yasa hükmüne dayalı olarak kullanılan bir yetkinin yasal dayanağının hukuka aykırılığı nedeni ile sonradan ortadan kalkması, bu yasal yetkiye dayalı olarak gerçekleştirile işlemlerin zincirleme olarak sakatlanmasına neden olur. Kaldı ki müvekkilim Sosyal Güvenlik Kurumuna mevcut duruma göre başvuruda bulunmakta iken davalı idare geçmişteki yaptığı ve hukuka aykırılığı Anayasa Mahkemesi kararı ile tespit edildiği işlemi yinelemiş ve iptal davasına konu işlemi ile söz konusu başvuruyu zımnen reddetmiştir. Davalı idarenin ret işlemi kazanılmış haklara, eşitlik ilkesine ve anayasanın temel ilkelerineaçıkça aykırıdır ve iptali gerekir.

Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’ninbir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir.Hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan,  bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıylakendini bağlı sayan ve yargı denetimineaçık olan devlettir.

Müvekkilimin, memur olarak çalıştığı otuz  yıllık süreyi  aşan  4 (dört) yıllık çalışma süresine isabet eden emekli ikramiyesi miktarı müktesep ve kazanılmış bir haktır, bu hak Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilen yasa hükmü gerekçe gösterilerek kısıtlanmaz.

Anayasa Mahkemesi ise bir kararında yapmış olduğu tanımlamada; ” kişinin bulunduğu statüden doğan, tahakkuk etmiş ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğinedönüşmüş hak ” olarak kazanılmışhak kavramını anlamlandırmıştır.

Kazanılmış haklara saygı ilkesi evrensel hukukun genel ilkesi olarak kabul edilmektedir. Hukukun genel ilkelerinin anayasal bir dayanağı bulunmamakla birlikte bu kurallara uymak bir yandan hukuk devleti ilkesi öte yandan da Anayasa’nın 138. maddesinde yer alan, hakimlerin Anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm vereceklerikuralı nazarında bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.

Birleşmiş Milletler Milletlerarası Adalet Divanı Statüsü 38/l,c fıkrası; Milletlerarası Hukukun şekli kaynakları arasında, medeni milletlercekabul edilen genel hukuk prensiplerini de pozitif asli kaynak olarak saymaktadır. Uluslararası hukukta kazanılmış hakka saygı ile birlikte; ahde vefa, hakkın kötüye kullanılmaması, sebepsiz zenginleşme, gecikme faizi, verilen zararların tazmini, kesin hükme saygı, kimsenin sahip olduğu haktan fazlasını devredemeyeceği, kimsenin kendi davasının hakimi olamayacağı, mücbir sebep de eklenmektedir. Türk Anayasa Mahkemesi’de: ” İyiniyet, ahde vefa, kazanılmış haklara saygı, kanunların geriye yürümezliği, kesin hükme saygı, özel kural- genel kural çatışmasında özel kuralın uygulanması” gibi ilkelerin evrensel hukuk ilkelerindenolduğu ve ” kazanılmışhakların tanınması ve korunmasının hukuk devletlerinde benimsenen bir ana kural olduğu ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında bu kuralı ortadan kaldıracak hiçbir hüküm bulunmadığı” yönünde karar vermiştir.

Hukuk Devleti Kavramı ve Kazanılmış Hak Kazanılmış haklara saygı gösterilmesi Hukuk Devletinde bulunması gereken ve uyulması gereken mutlak bir zorunluluk, Devlet ve idarecileriçin bir yükümlülüktür. Bu noktada hukuk devleti kavramınıntanımlanması gerekmektedir. Kısa tanımla hukuk devleti; ” Vatandaşların hukuki güvenlik içinde bulunduğu, devletin eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu bir sistem ” olarak tanımlanabilir.Anayasa Mahkemesi de hukuk devletini, insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendisini yükümlü  sayan bütün işlem ve eylemleriyargı denetiminebağlı olan devlet olarak tanımlamaktadır.

Bu tanımlardan anlaşılacağı üzere hukuki güvenlik kavramı hukuk devleti ilkesinin unsurlarındandır. Bireylerin hukuki güvenlik içinde bulunmadığı bir sistemin hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılmasımümkün değildir.

Son olarak Anayasa Mahkemesi’nin 25.12.2014 tarih 2013/111 Esas ve 2014/195 Karar sayılı iptal kararında da “nitelikleri ve durumları özdeş olan iştirakçiler aynı konumdadırlar. Ancak, itiraz konusu ibareye 30 yıl ve daha az çalışanlar ile fazla çalışanlar arasında anlaşılabilir ya da makul, adil ve haklı bir nedene dayanmayan bir ayrım öngörülmüştür. Bu durum, Anayasanın 10. maddesinde öngörülen kanun  önünde  eşitlik ilkesini ihlal etmektedir” denilerek ibarenin iptaline karar verildiği görülmüştür. Hal böyle nitelikleriözdeş iştirakçilerden bir kısmının birkaç sene önce emekli olması ile bir kısmının bir kaç sene sonra emekli olması arasında aradaki yıl farkından fazla ikramiye ödenmesinin Anayasa’nın eşitlik ilkesi ile bağdaşan bir yanı bulunmamaktadır.

Sonuç olarak; müvekkiliminotuz yılı aşan sürelere ilişkin emekliikramiyelerinin

ödenmemesi talebinin reddi, kazanılmış hakların ihlali anlamına gelmektedir. Fiilen çalışılmış ancak bu çalışmanın karşılığının ödenmemesi durumunda mağdurun korunması hukukun bir gereğidir.

HUKUKİ NEDENLER : Anayasa,5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti  Emekli  Sandığı  Kanunu, İdari Yargılama Usulü Kanunu, 5510 Sayılı Yasa, Anayasa Mahkemesi 25.12.2014 tarih 2013/111 Esas ve 2014/195 Karar sayılı kararı ve ilgili diğer mevzuat.

MADDİ DELİLLER :

1- Anayasa Mahkemesi 25.12.2014 tarih 2013/111 Esas ve 2014/195 Karar sayılı kararı 2- 25.01.2016(tebliğ tarihi) tarihli ve gönderi numaralı tebliğ kartı

3- Sosyal Güvenlik Kurumuna Gönderilen 19.01.2016 tarihli başvuru dilekçesi 4- Sosyal Güvenlik Kurum ret işlemi ve sair yasal deliller.

NETİCE VE TALEP        : Yukarıda açıklanan ve mahkemenizcede resen dikkate alınacak sebeplerle; 25.01.2016(tebliğ tarihi) tarihli ve  gönderi numaralı başvuruyu zımni olarak reddeden Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Müdürlüğünün ret işleminin iptal edilerek, müvekkilimin30 yıllık çalışma sürelerimiaşan yıllaraisabet eden emeklilik ikramiyesi tutarının yasal faizi ile birlikte ödenmesine, yargılama giderlerinin davalı kurum üzerinde bırakılmasınakarar verilmesinisaygılarımlaarz ve talep ederim 28.03.2016

DAVACI VEKİLİ

EKİ:

1-Vekaletname

Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapılan25.01.2016(tebliğ tarihi) tarihli ve gönderi numaralı tebliğ kartı

Sosyal Güvenlik Kurumuna gönderilen başvuru dilekçesi sureti

Yazar Hakk覺nda: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir