Mülakat Elemesi İşleminin İptali Temyiz Dilekçesi

Mülakat Elemesi İşleminin İptali Temyiz Dilekçesi

DANIŞTAY İLGİLİ DAİRESİ SAYIN BAŞKANLIĞI’NA

(SUNULMAK ÜZERE)

X BÖLGE İDARE MAHKEMESİ 3. İDARİ DAVA DAİRESİ SAYIN BAŞKANLIĞI’NA

DOSYA NO                          : 

KARAR NO                          :  

TEMYİZ KANUN YOLUNA

BAŞVURAN (DAVACI)     :

VEKİLİ                   : 

KARŞI TARAF (DAVALI)  :

VEKİLİ                   :

DAVA KONUSU : X 2.İdare Mahkemesi’nin  X tarih ve  X Esas, X Karar sayılı kararının istinaf edilmesini müteakip X Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi’nin 2019/………..Esas-2020/………. Karar sayılı ve …………01.2020 günlü ilamı ile istinaf başvurumuzun esastan reddedine dair kararın TEMYİZEN İNCELENMESİ ile  bozulması  istemidir

TEBLİĞ TARİHİ   :   07.02.2020

İTİRAZ SEBEPLERİMİZ     :

1.) Ankara 2. İdare Mahkemesinde 2018/2………..Esas,2019/1…….. Karar sayılı dosya ile tarafımızdan idari işlemin iptali talebiyle açılan davada Yerel Mahkeme usul ve yasaya aykırı olarak eksik değerlendirme ile davanın reddine karar vermiştir. İş bu kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi’nin 2019/1….. Esas-2020/………. Karar sayılı ilamı ile istinaf başvurumuz oy çokluğu ile ret edilmiştir. Yerel Mahkeme ve istinaf dairesi tarafından verilen bu karara itiraz ediyoruz.

2.) Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 03.08.2016 tarih ve 29790 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelik’te, öncelikle kalkınmada birinci derecede öncelikli yörelerde olmak üzere Millî Eğitim Bakanlığının boş öğretmen norm kadrosu bulunan örgün ve yaygın eğitim kurumlarında 14.07.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası kapsamında sözleşmeli öğretmen istihdamına ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir.

Yönetmeliğin “Başvuru şartları” başlıklı 5. Maddesinde; Sözleşmeli öğretmenliğe atanmak üzere başvuruda bulunacaklarda, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde belirtilen genel şartların yanında aşağıdaki özel şartlar aranacağı belirtilmiştir:

“a) Mezun olunan yükseköğretim programının, Bakanlığın öğretmenliğe atanacakların tespitine ilişkin kararına göre atama yapılacak alana uygun olması,

  1. b) Öğretmenliğe kaynak teşkil eden yükseköğretim programlarından mezun olanların ihtiyacı karşılamadığı alanlara atanacaklar hariç, Bakanlıkça uygun görülen pedagojik formasyon eğitiminin başarıyla tamamlanmış olması,
  2. c) Yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olanların, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca yükseköğrenimlerinin ve/veya pedagojik formasyon belgelerinin yurt içindeki yükseköğretim kurumlarına veya programlarına denkliğinin kabul edilmiş olması,

ç) KPSS’den, atanacakları alanlar için belirlenen taban puan ve üzerinde puan almış olması,

  1. d) Devlet memurluğundan veya öğretmenlik mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir ceza alınmamış olması.”

Aynı Yönetmeliğin “Sözlü sınav” başlıklı;

MADDE 12 – “(1) KPSS sonucunda her alan için oluşan puan sıralamasına göre en yüksek puan alandan başlamak üzere, alanlar için belirlenen kontenjan sayısının üç katı aday sözlü sınava çağrılır. Son sıradaki adayla aynı puana sahip olan adaylar da sözlü sınava çağrılır.

(2) Sözlü sınav, Bakanlıkça sözlü sınav komisyonu oluşturulması öngörülen sözlü sınav merkezlerinde yapılır.

(3) Sözlü sınava girmek isteyenler, tercihleri de dikkate alınarak belirlenen sözlü sınav merkezlerinden birinde sözlü sınava alınır.

(4) Sözleşmeli öğretmenliğe atama için yapılacak sözlü sınava katılmaya hak kazanan adaylar, sözlü sınav komisyonunca yüz tam puan üzerinden değerlendirilir. Sözlü sınavda 60 ve üzerinde puan alanlar başarılı sayılır ve sözleşmeli öğretmenliğe atanmak üzere tercih yapma hakkına sahip olur.” Şeklindedir.

3.) Bahsi geçen Yönetmelik doğrultusunda, MEB tarafından “Sözleşmeli Öğretmenliğe Başvuru Ve Atama Duyurusu” yayınlanmış, bu duyuruya göre, 20-26 Eylül 2018 tarihleri arasında sözleşmeli öğretmenlik için başvurular alınmış, 13 Ekim 2018 tarihi itibarıyla da mülakat işlemleri tamamlanmıştır.  Duyuruda yer alan takvime göre sınav sonuçları MEB tarafından 17 Ekim 2018 tarihinde duyurulmuştur.

4.) Yönetmeliğin 13. Maddesinde, sözlü sınav sonuçlarına, sonuçların açıklanmasını takiben duyuruda belirtilen süre içinde sınava girilen sınav merkezinin bulunduğu il millî eğitim müdürlüğüne itiraz edilebileceği düzenlenmiştir. Bakanlık tarafından yayınlanan duyuruda yer alan takvimde ise sözlü sınav sonuçlarına ilişkin itirazların 17-20 Ekim 2018 tarihleri arasında alınması öngörülmüştür. Millî Eğitim Bakanlığı tarafından 17 Ekim 2018 tarihinde sözlü sınav sonuçlarının duyurulması ile birlikte, müvekkilin katılmış olduğu sözlü sınavda müvekkile haksız yere 56.000 000 puan takdir edildiğini öğrenmiştir. Bunun üzerine duyuruda belirlenen itiraz süresi içinde itiraz dilekçesi vererek sözlü sınav sonucuna itiraz edilmiştir. Ancak, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından 27.10.2018 tarihinde müvekkilin itirazına olumsuz cevap verilmiştir. Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından verilen olumsuz cevaba karşı 14/12/2018 tarihinde idari illemin iptali için açtığımız davamız haksız ve hukuksuz bir şekilde yerel mahkeme tarafından ret edilmiştir. Ret kararına karşı yaptığımız istinaf başvurusu da Ankara Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi tarafından oy çokluğu ile ret edilmiştir.

Yerel mahkemenin ret gerekçesinde özetle; “Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerden, davacının da katıldığı sınava ilişkin sınav komisyonunun yukarıda yer verilen Yönetmelik hükümlerine uygun olarak oluşturulduğu, önceden hazırlanan sorular arasından soruların yönetildiği ve davacıdan kendisine sorulan sorulara ilişkin imza alındığı, sınav sonucunda davacıya komisyon üyeleri tarafından ayrı ayrı not takdir edilmek ve bu notların aritmetik ortalaması alınmak suretiyle sınav değerlendirmesinin objektif kriterlere göre yapıldığı ve bu sınavda davacının 56 puan alarak başarısız olduğu ve bu haliyle sınavı kusurlandıracak haklı ve hukuken geçerli bir sebebin bulunmadığı anlaşılmıştır.” denmiştir. İstinaf dairesinin oy çokluğu ile verdiği ret kararında da; “İstinaf istimine konu idare mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından istinaf başvurusunun reddine” denmiştir.

Ancak sayın Ankara Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi başkan vekilinin son derece isabetli karşı oy gerekçesinde; “Dosyanın incelenmesinden davacı hakkında düzenlenen sözlü sınav puan değerlendirme formu incelendiğinde, bir başkan ve iki üyeden oluşan sınav komisyonu tarafından 20 puan üzerinden beş ayrı kritere göre değerlendirme yapıldığı, her bir komisyon üyesi tarafından eğitim bilimleri ve genel kültür bilgisine 20 puan,bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü kriterine 9 puan,iletişim becerileri, öz güveni, ikna kabiliyeti kriterine 9 puan,bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı kriterine 9 puan,topluluk önünde temsil yeteneği ve eğitimcilik nitelikleri kriterine 9 puan olmak üzere toplamda 56 puan taktir edildiği, başka bir deyişle davacı hakkında her bir komisyon üyesi tarafından ayrı ayrı değerlendirme yapıldığı, ancak herbir değerlendirme kriteri için her bir komisyon üyesi tarafından aynı puanın takdir edildiği anlaşılmaktadır.

Davacı hakkında her bir kriter yönünden yapılan değerlendirmede bütün komisyon üyeleri tarafından beş ayrı kriter için de aynı puanın taktir edilmesinin,muhakeme gücü ve ifade yeteneği 20 puan üzerinden 9 puan olarak değerlendirilen, bir başka deyişle ifade yeteneği ortalamanın altında olan bir kimsenin eğitim bilimleri ve genel kültür konularından sorulan sorulara verdiği cevapların komisyon üyeleri tarafından doğru bir şekilde algılanarak 20 tam puan ile değerlendirilebilmesinin, davacının kendisine eğitim bilimleri ve genel kültür bilgisinin ölçülmesi için sorulan sorulardan başka sorular sorularak ifade yeteneğinin ölçüldüğüne dair başkaca bir bilgi ve belge de bulunmadığına göre, muhakeme gücü ve ifade yeteneğinin 20 puan üzerinden 9 puan olarak değerlendirilmesinin makul olmadığı, hayatın olağan akışına aykırı olduğu,bu durumun takdir yetkisinin objektif kullanılmadığını gösterdiği, dolayısıyla davacının yapılan sözlü sınav neticesinde başarısız sayılmasının hukuka aykırı olduğu, bu nedenle davacının istinaf isteminin kabulü ile dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.”  demiştir. Sayın başkan vekilinin karşı oy gerekçesinde işaret ettiği üzere  yapılan mülakat neticesinde takdir edilen puanın objektiflik ilkesinden uzak olduğu görülmektedir.

5.) Ayrıca kabul etmek gerekir ki sözlü sınav, denetimi neredeyse imkânsız olan ve uygulamada birçok haksızlığı beraberinde getiren objektiflikten en uzak sınav şeklidir.  Yazılı sınava girerek mesleki yeterliliğini kanıtlamış olan kişilerin ayrıca bir de sözlü sınava tabi tutulması ve sadece sözlü sınav sonucunun esas alınarak sözleşmeli öğretmen olarak istihdam edileceklerin tespit edilmesi, en ehil kişinin belirlenmesi amacı taşıyan yazılı sınavların bertaraf edilmesi anlamını taşımaktadır. Bu durum kişilerin yazılı sınavdan aldıkları puanların önemini yitirerek, tamamen sözlü sınava dayalı bir eleme sistemini ortaya çıkarmaktadır. Yani yazılı sınav sonucu tamamen devre dışı bırakılarak, sözlü sınav komisyonunun takdir ettiği puanlar üzerinden görevlendirmeler yapılacaktır. Tamamen kişiye özel uygulamalara yol açan sözlü sınavların ne denli objektiflikten uzak olduğu, yıllardır sözlü sınavların iptali için açılan bireysel ve genel davalardan ve sonuçlarından anlaşılabilmektedir. Bakanlıkça yapılan yazılı sınavların büyük bir çoğunluğunda dahi hatalı sorular sebebi ile sınav iptalleri yaşanırken, sözlü sınavlarda ne gibi hukuki sorunların yaşanacağını kestirmek zor değildir.

6.) Kariyer ve liyakat ilkeleri; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun temel ilkeleri olarak benimsenmiştir. Kariyer ilkesi ile benimsenen temel prensip; kişisel veya siyasi çıkarların meslekte neden olacağı olumsuzlukları önlemektir. Bu ilkeler, söz konusu hizmet için en ehil, en nitelikli, en başarılı kim ise, hizmetin ifasına yönelik tercihte ilk olarak onun öne çıkarılmasını sağlamaktadır. Liyakat ilkesi; her türlü ayrımcılığı ve kayırıcılığı reddeder niteliktedir. Bu bağlamda, idareye tanınan takdir yetkisinin keyfi, mutlak ve sınırsız bir yetki olduğunun kabulü bir hukuk devletinde mümkün değildir. Şüphesiz ki idare, kendisine tanınan takdir yetkisini kullanırken kariyer ve liyakat ilkelerini gözetmek, kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun hareket etmek zorundadır.

7.) Dava konusu işlem bakımından da, idarenin takdir yetkisini bu ilkeler doğrultusunda kullanıp kullanmadığı, adaylar arasında tarafsız kalıp kalmadığı, kariyer ve liyakat ilkelerini esas alıp almadığı ve eşitlik ilkesine uyup uymadığının tartışılması gerekmektedir. Bu yüzdendir ki idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır. Nitekim KPSS sınavından müvekkilin aldığı yüksek puan ile adli sicil kaydından anlaşılacağı üzere hiçbir terör örgütü ile iltisağının bulunmadığı  göz önüne alındığında ve sözlü sınav puanı ile kıyaslandığında, idarenin bu yetkisini sınırsızca ve hakkaniyete aykırı olarak kullandığı anlaşılacaktır.

Sözlü sınavlar ile ilgili Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 2008/774 YD. İtiraz Nolu kararında, sözlü sınavda adayın sorulara verdiği yanıtların teknolojik imkânlardan yararlanarak sesli ve görüntülü kayıt altına alınmasının gerekli olduğu belirtilmiştir.

Danıştay Onikinci Dairesi verdiği kararda, sözlü sınav komisyon üyelerinin her biri tarafından değerlendirme yapılarak tutanağa bağlanmış SORULARIN VE YANITLARININ NELER OLDUĞUNUN, BU YANITLARA KOMİSYON ÜYELERİNCE TAKDİR EDİLEN NOTUN GEREKÇELERİYLE ORTAYA KONULMAMIŞ OLMASI VE AYRICA SÖZLÜ SINAVDA VERİLEN YANITLARIN TEKNOLOJİK İMKÂNLARDAN YARARLANARAK SESLİ VE GÖRÜNTÜLÜ KAYIT ALTINA ALINMAMASI NEDENLERİYLE DAVACININ SÖZLÜ SINAVDA BAŞARISIZ SAYILMASINA İLİŞKİN İŞLEMİ HUKUKA UYGUN BULUNMAMIŞTIR. Sözlü sınavın sesli ve görüntülü kayıt yapılmak suretiyle gerçekleştirilmesi günümüzde mümkün olduğundan bu imkânın kullanılmamasının hukuk devleti ilkesinin sağladığı güvenceyi zedelediğinden bahsedilmektedir. 

8.) Sözlü ve görüntülü kayıt imkânı varken, sözlü sınavda adayın sorulara verdiği yanıtların teknolojik imkânlardan yararlanarak sesli ve görüntülü kayıt altına alınmaması hukuka aykırılık nedenidir. Ayrıca sözlü sınav komisyon üyelerinin soru ve cevaplarının tutanağa geçirilmesi, sözlü sınavda komisyon üyelerince takdir edilen notun gerekçelerinin ortaya konulması, sınav öncesinde soruların ve cevaplarının hazırlanmış olması gerekmektedir.

Müvekkilin katıldığı sözlü sınavda sorulara verdiği cevaplar teknolojik imkânlardan yararlanarak sesli ve görüntülü kayıt altına alınmamıştır. Girmiş olduğu sözlü sınavda sübjektif bir değerlendirme yapılmamış olup, KPSS’de başarılı olmasına karşılık, sözlü sınavda haksız yere düşük puanla değerlendirilerek, sözleşmeli öğretmen olarak  görevlendirilme hakkı elinden alınmıştır.

Bu sebeplerle dava konusu işlem açıkça  hukuka aykırı olduğundan  yerel mahkemenin ve istinaf dairesinin verdiği karar açıkça hukuka aykırıdır.  İş bu kararın kaldırılmasını talep etmek zaruri olmuştur.

SONUÇ ve TALEP              :   Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle ve re’sen rastlanacak sair sebeplerle; 

TEMYİZ istemimizin kabulü ile Ankara Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi’nin  2019/…… E. 2020/……… K. sayılı ve 29.01.2020 tarihli ilamının TEMYİZEN BOZULARAK ve yeniden yargılama yapılarak talebimiz doğrultusunda davanın KABÜLÜNE, hukuka aykırı işlemin İPTALİNE,

Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin 2018/…… Esas-2019/…………..Karar ilamı ile müvekkil aleyhine hüküm altına alınan nisbi karar harcı ve nisbi vekalet ücretinin İPTALİNE,

Yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı idareye yükletilmesine karar verilmesini vekil olarak saygı ile dilerim. tarih

                                                                                         Davacı Vekili

                                                                               Av. 

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir