Maske cezasına itiraz dilekçesi

ADANA SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE

İTİRAZ EDEN:

TALEP KONUSU: … Valiliği il emniyet müdürlüğünün … TL meblağlı  idari para cezası tutanağının iptali talebidir.

TEBLİĞ TARİHİ                :

İTİRAZLARIM                   :

Tarafıma … tarihinde “Maske Kullanım Kurallarına Aykırı Hareket Etmek” fiilinden dolayı ekte sunduğumuz idari para cezası tutanağı düzenlenmiştir. Tarafıma 1593 sayılı Umumi Hıfzisıhha kanunun 282. Maddesine göre … idari para cezası kesilmiştir.

Tarafıma maske takmama fiilinden kesilen idari para cezası anayasanın 17. Maddesinde vücut bulan “kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı hakkı”nı açıkça ihlal etmektedir. Mevcut durumda Türkiye’de resmi olarak ilan edilen herhangi bir olağanüstü hal durumu yoktur. Dolayısıyla olağan hal dönemindeyiz.

Anayasanın “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı MADDE 13-“(Değişik: 3/10/2001-4709/2 md.) Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” Hükmü amirdir.

Normlar hiyerarşisinde anayasa en üst hukuk normu olduğuna göre tarafıma kesilen idari para cezasının kanuni hiçbir dayanağı yoktur. Getirilen maskesiz sokağa çıkma yasağı genelgesi, kendisine dayanak olarak gösterilen kanunlara uygun değildir. Bundan öte, genelgeler, kanunların açıklanması için değil, kendinden bir önceki hukuki düzenleme olan yönetmeliklerin uygulanmasını açıklamak ve kolaylaştırmak için getirilen en alt basamak çalışmalarıdır. Getirilen yasak genelgesi, bu yönü itibariyle de hukuka uygun değildir.

Maske takmama fiilinin cezai yaptırıma bağlanması için olağanüstü hâl ilân edilmesi ve sınırlamaların da olağanüstü hâl Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılması gerekmektedir. Böyle bir uygulama yapıldığında dahi tarafıma kesilen idari para cezasını hukuki bir sebebi olamaz.

Ayrıca 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 294. Maddesinde  “Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî mülkî amir tarafından verilir.”  Hükmü açıktır.

Adana 6. Sulh Ceza Hakimliği bir vatandaşa kesilen İdari para cezasını ‘İdari yaptırım kararının 1593 sayılı kanunun 294/2 maddesi uyarınca mahalli mülki amir tarafından verilmesi gerektiği, bu itibarla idari yaptırım kararının hukuka aykırı olduğundan’ bahisle iptal etmiştir.

Ayrıca olay günü valilik binasına maskeli şekilde giriş yaptım. Valilik binasında bir görevli ile bir durum için görüşme gerçekleştirdim. Görevli telefonuyla konuşurken masa üstünde bulunan kolonyayı elime ve yüzüme sürmek için aldıktan sonra maskemi çenemin altına indirdim. Tam o esnada vali yardımcısının koruması gelip benden kimlik bilgilerimi istedi. Kimlik bilgilerimi verdikten sonra oradaki görevlilerden tarafıma maskesiz olduğum için ceza kesileceğini öğrendim. Ben kesinlikle kasten bu kabahati işlemedim. Tek amacım dışardan geldiğim için elime bulaşması muhtemel olan virüslerden korunmaktı.

Ben KPSS ye çalışan bir sağlık çalışan adayıyım. Bu cezayı ödeyecek durumum yoktur.

Bu nedenle iş bu idari para cezasının iptali gerekmektedir.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ettiğimiz sebeplerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun idari para cezasının iptalini saygılarımla arz ve talep ederim.

Talep Eden

Maske Cezasına İtiraz Dilekçesi

NÖBETÇİ SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE;

İDARİ YAPTIRIMA

İTİRAZ EDEN

İDARİ YAPTIRIMA

KARAR VEREN: Valiliği

İTİRAZA KONU TUTANAĞIN

TANZİM TARİHİ                           :

İTİRAZA KONU TUTANAĞIN

TEBELLÜĞ TARİHİ                     :

İTİRAZ KONUSU OLAN

İDARİ YAPTIRIM                         : 1593 sayılı yasanın 282.maddesi uyarınca maskesiz sokağa çıkma yasağından dolayı verilen cezaya ilişkindir.

AÇIKLAMALAR                            :

Hakkımda düzenlenmiş idari para cezası usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki;

1-) Polis memurları tarafından vatandaşa tuzak kurulmaktadır. Ben polis memurlarının tutmuş olduğu tutanakta sokakta maskesiz bir şekilde geziyormuşum gibi lanse edilmiş görünmekteyim. Fakat ben o gün belirtilen yerde kişisel aracımla ve tek başıma araç içerisinde seyir halindeydi. Bu sırada polis kontrolüne takıldım ve durdurularak genel bir Kimlik uygulama olduğu söylenerek tarafımdan ehliyetim istendi. Bunun üzerine ehliyetimi ve aracın ruhsatını görevlilere teslim ettim. Daha sonrasında ise tarafıma tutulmuş bir tutanak imzalatılmak istendi. Tutanağa baktığım zaman ise hakkımda maske takmamaktan dolayı tutanak düzenlendiğini gördüm. Öncelikle bir vatandaş olarak kişisel aracımın içinde tek başıma iken maske ile seyahat etmemin beklenilmesi tıbba aykırıdır. Nefes verirken soluduğumuz oksijenin yine maske içerisinde kalması Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalara göre de sağlığa zararlıdır. Buna rağmen aracımda tek başıma iken maske takmam isteniliyor.  Polis memurları tarafından suç işlenmektedir. Polis memurları sahte tutanak düzenleyerek görevi kötüye kullanmaktadırlar. Ben belirtilen adreste aracım ile seyahat ediyordum. Durdurulduğum sırada maskemi takıp camı açtım. Buna rağmen ceza yazdılar. Emniyetten tutanağın örneğini istediğim zaman şunu gördüm ki polis memurlarına MATBU TUTANAK dağıtılmıştır. Bu hususta ilgili bölgedeki mobese kamera kayıtlarının dosyaya celp edilmesini talep ediyorum. Yine aksi düşünülecek olsa dahi 14 Eylül 2020 tarihinde medyada sürekli Polislerin önce uyarı yapacağı daha sonrasında CEZA keseceğine ilişkin haberler yapılıyordu. Bu uygulama devam ederken tarafıma da herhangi bir şekilde maskenizi takın uyarısı yapılmamıştır. Ki bu tutanakta açıkça görülmektedir. Vatandaş olarak nasıl davranacağımızı şaşırmış durumdayız. Maskeyi takmakta sağlığımıza zarar veriyor takmamakta sağlığımıza zarar veriyor. Sağlık BAKANI dahi açık alanda 1,5 metre mesafe varsa maske takmaya gerek yoktur şeklinde açıklamalar yapmıştır. Aracımda camlar kapalı maskesiz gezmemin yasak kapsamında olmadığını düşünüyorum.

2-) 5326 sayılı Kabahatler Kanunun 2. Maddesinde;  “Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır” demekte aynı kanunun dördüncü maddesinde Kanunîlik ilkesine yer verilmektedir. İlgili maddede “;  Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabilir. (2) Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı, ancak kanunla belirlenebilir.” Demekte 1593 sayılı Kanun’un 282. Maddesinde ise ; “Bu kanunda yazılı olan yasaklara aykırı hareket edenler veya zorunluluklara uymayanlara, filleri ayrıca suç oluşturmadığı takdirde idari para cezası verilir.” Demektedir. Bu maddede idari para cezasına konu kabahat eylemlerinin neler olacağı konusunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır.

Yine 5326 sayılı Kabahatler Kanunun 25. Maddesinde;  (1) İdarî yaptırım kararına ilişkin tutanakta;

a) Hakkında idarî yaptırım kararı verilen kişinin kimlik ve adresi,

b) İdarî yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiili,

c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliller,

d) Karar tarihi ve kararı veren kamu görevlilerinin kimliği, Açık bir şekilde yazılır. Tutanakta, ayrıca kabahati oluşturan fiil, işlendiği yer ve zaman gösterilerek açıklanır.” Demektedir. Somut olayda hakkımda tutulan tutanakta polis memurlarının açık kimlik bilgileri yer almamakta olup bu durumda tutulan tutanak usul ve yasaya aykırıdır. Tutulan tutanakta olaya ilişkin olarak somut deliller bulunmamaktadır. Nitekim bu husus Yargıtay 19. Ceza Dairesi Başkanlığının 10/07/2019 tarih; 2018/6852 Esas – 2019/10768 Karar sayılı ilamında da belirtilmektedir.

İlgili mahkeme kararında ;” Tutanakta, ayrıca kabahati oluşturan fiil, işlendiği yer ve zaman gösterilerek açıklanır.” hükmünün yer aldığı, somut olayda, 17/05/2017 tarihli tutanak ve 21/11/2017 tarihli idari para cezası kararı incelendiğinde; 5996 sayılı kanunun 8. maddesine muhalefet edildiği ve aynı Kanunun 36/1-f maddesi uyarınca idari para cezası tesis edildiğinin belirtilmekle yetinildiği ancak Kabahatler Kanunu’nun 25. maddesinde yer alan idari yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiilinin açıkça ve denetime esas bir şekilde belirtilmediği, ayrıca adı geçen kanun maddelerinde de idari para cezasına konu fiilin neler olduğunun açıkça belli olmadığı, buna dair esasların Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikte belirtileceği ifade edilmesine rağmen idari para cezasında bu yönetmeliğe de işaret edilmediği anlaşılmakla, idari para cezasına dayanak olarak gösterilen 17/05/2017 tarihli tutanağın geçerli bir tutanak olarak dikkate alınamayacağı ve usulüne uygun şekilde düzenlenmeyen bir tutanağa istinaden kabahatli hakkında idari para cezası düzenlenmesinin yerinde olmadığının anlaşılması karşısında, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği “ demektedir.

Hakkımda düzenlenen idari para cezası karar tutanağının, idari para cezasını gerektirecek kabahat fiilini açıkça içermemesi, fiilin hangi kanun maddesinde düzenleme altına alındığı hususunun belirtilmemiş olması ve kabahat olarak nitelendirilen “Koruyucu Maskesiz Sokağa Çıkmak” şeklindeki eylemimin 1593 sayılı Kanun’da yasak olarak tanımlanmamış olması nedeniyle tutanağın 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 4 ve 25/1-b maddelerine aykırı olarak düzenlendiği açıktır.

HUKUKİ NEDENLER  : 5326 S. K. m. 25 vs yasal mevzuat

SONUÇ VE İSTEM     : Yukarıda arz ve izah etmeye çalıştığımız nedenlerle; TUTANAKTA BELİRTİLEN SÜRSÜRÜ MAH, HALİT HOCA BULVARI 11:10 SIRALARINDAKİ KAMERA KAYITLARININ DOSYAYA CELP EDİLMESİNE,  900 TL idari para cezasının iptaline, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini Mahkemenizden saygıyla talep ederim. 

İtiraz Eden

EKLER :

1- İtiraza konu ceza tutanağı fotokopisi.

2- Ceza kararı

3- Nüfus Cüzdanı Fotokopisi

4-) Yargıtay 19. Ceza Dairesi Başkanlığının 10/07/2019 tarih; 2018/6852 Esas – 2019/10768 Karar sayılı ilamı

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir