İdare Mahkemesi Temyiz Dilekçesi Örneği

DANIŞTAY İLGİLİ DAVA DAİRESİ SAYIN BAŞKANLIĞI’NA

SUNULMAK ÜZERE

ADANA 3. İDARE MAHKEMESİ’NE

DOSYA NO:

TEMYİZ EDEN (DAVACI):

DAVALI: T.C. Millî Eğitim Bakanlığı – ANKARA

KONU: Adana BİM Başkanlığı 3. İdari Dava Dairesi’nin A tarih, A Karar sayılı kararının BOZULMASI talebi ile temyiz sebeplerinin sunulmasından ibarettir.

TEBLİĞ TARİHİ:

TEMYİZ TARİHİ:

ÖZET:

1. A Eğitim Öğretim Yılında A ili A ilçesi A Anadolu İmam Hatip Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı dersi öğretmeni iken A İl Milli Eğitim Disiplin Kurulu’nun A tarih ve A sayılı kararıyla “Kademe İlerlemesinin Durdurulması” cezası ile tecziye edildim. Cezanın bir gün sonrasında yani A tarihinde cezamı tebellüğ edip “Soruşturmanın Gereği” A ilçesi A Anadolu İmam Hatip Lisesi’nden ilişiğimi keserek A tarihinde A ilçesi A Meslekî ve Teknik Anadolu Lisesinde yeni görevime başladım.

2. İlk soruşturmada verilen cezanın tarafıma tebliğ edildiği gün yani A tarihinde, aynı suçun “cezaların özlük dosyasından silinmesine ilişkin süre içinde tekerrürü” iddiasıyla A İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından bir soruşturma başlatıldı ve bu hileli soruşturma neticesinde 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 125/E-k bendinden sonra gelen 1. Paragrafta “Disiplin cezası verilmesine sebep olmuş bir fiil veya hâlin, cezaların özlük dosyasından silinmesine ilişkin süre içinde tekerrüründe bir derece ağır ceza uygulanır.” hükmü uyarınca “Devlet Memurluğundan Çıkarılma” cezasıyla cezalandırıldım.

3. A BİM Başkanlığı A İdare Mahkemesine ve ardından A BİM Başkanlığı A İdari Dava Dairesi Başkanlıklarına açtığım ‘İhracıma Sebep Olan İkinci Soruşturmanın Hileli Olduğuna ve Haklarımın İadesine’ ilişkin itiraz ve yürütmeyi durdurma davalarında talebime karşı ret kararı verildi.

TEMYİZ SEBEPLERİ:

1. Hakkımda A İl Milli Eğitim Müdürlüğünce açılan ilk soruşturmada İl Teftiş Kurulu Başkanı’nın soruşturmayı bizzat yürütmek istemesine karşı ‘GÜVENSİZLİK’ gerekçemle sunduğum ‘REDD-İ MUHAKKİK’ talebim ısrarla reddedilerek hukuk baştan ihlal edilmiştir.

2. İlk ceza tarihimden önceki süreçte öfke kontrolü tedavisi gördüğüme dair sunduğum Epikriz belgeleri zerrece dikkate alınmamıştır. Bir insanın psikolojisinin bozulabileceği tıbbi gerçeği, işin ucunda bir devlet büyüğüne hakaret olduğunda imkânsızlaşmakta mıdır?

3. İlk cezanın A tarihinde verilip A tarihinde tarafıma tebliğ edildiği; fakat görev yapmakta olduğum okulumdan ilişiğimi kesmek üzere olduğum gün A İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün aynı suçun ‘cezaların özlük dosyasından silinmesine ilişkin süre içinde tekrar işlendiği’ iddiasıyla soruşturma açması akıl ve mantık dışı, kasti bir davranıştır; çünkü ilk ceza henüz tarafıma tebliğ edilip gereği yapılmamıştır. İlk cezam sicilime işlenmemişken ve tekrarlanan bir suç yok iken, hatta bu suçu işleyecek zaman dilimi yok iken A İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü soruşturma hazırlığını neden o kadar büyük bir iştahla yapmıştır?

4. A İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün soruşturma ile ilgili süreci başlattığı A tarihi bütün resmi yazışmalarda mevcut iken ilk itirazımı reddeden A İdare Mahkemesi Başkanlığı bu soruşturmada kasıt yokmuş da suçun tekrarına uygun bir zaman dilimi varmış gibi göstermek için soruşturmanın başlama tarihi olarak A Valiliği’nin soruşturmaya onay verdiği tarih olan A tarihini altını çizerek öne çıkarmıştır. Aynı kasıtlı davranış bir sonraki itiraz mercim olan A İdari Dava Dairesi kararında da aynen tekrarlanmıştır.

5. İlk itirazımı ele alan A İdare Mahkemesinin A tarihinde yaptığı duruşma bir kâtibin bulunmadığı, hiçbir cümlemin kayda geçirilmediği, duruşma salonunda dava sırasını bekleyen yedi sekiz avukatın da bulunduğu, Mahkeme Başkanı’nın ‘Sayın Başkanım, önünüzdeki dosyadan bana verilen ilk cezanın tarihini söyleyebilir misiniz?’ şeklindeki sorumu dahi cevaplanmayıp ‘Siz devam edin!’ şeklinde geçiştirdiği bir tiyatro havasında gerçekleşmiştir.

6. Ayrıca 15 gün gibi makûl bir sürede yazılması gereken gerekçeli karar 61 gün gibi bir sürede yazılarak âdeta mağduriyet sürem uzatılmıştır.

7. A BİM Başkanlığı A İdari Dava Dairesi dilekçemdeki duruşma talebimi gerekçe göstermeksizin reddetmiştir ki bu davranış dahi tek başına, A İdari Dava Dairesi’nin verdiği kararın bozulması için yeterli bir hukuksal sebeptir. DANIŞTAY ON İKİNCİ DAİRESİ’nin 2006/4405 Esas No ve 2008/7373 Karar No’lu kararında, ‘Duruşma talebinin reddedilmesi sebebiyle İdare Mahkemesi kararını bozmuş olması’ benim iddiama bir delildir.

8. Yine A İdare Mahkemesi, benim Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya hakaret ettiğimi kabul ettiğimi kendi kararlarına bir dayanak olarak göstermiştir ki Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya hakaret edip etmediğim A İdare Mahkemesi’nin değil, A Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevidir. A İdare Mahkemesi’nin ve A İdari Dava Dairesi’nin görevi benim aynı suçu ‘cezaların özlük dosyasından silinmesine ilişkin süre içinde’ yani tekerrür hükmünde işleyip işlemediğimdir.

9. Aynı suçun ‘cezaların özlük dosyasından silinmesine ilişkin süre içinde tekrar işlendiği iddiasıyla başlatılan soruşturmada A İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün A Valiliği’nden soruşturma izni istediği tarihten itibaren ben A Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde görev yapmaya başlamışken ikinci soruşturmada tamamen ve sadece A tarihine kadar görev yapmış olduğum A ilçesi A Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin ifadeleri alınarak ikinci ve kasıtlı olan ceza verilmiştir ki bu başlı başına bir hukuk skandalıdır.

3682 SAYILI KANUNDA DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: ADLİ SİCİL BİLGİLERİNİN ADLİ SİCİLDEN ÇIKARTILMASI “Adli Sicildeki Kaydın Çıkartılması Madde 8- (Değişik madde: 02.01.2003 – 4778 S.K./31. md.)’e göre Verilen cezanın sicilden silinme süresi “CEZANIN ÇEKİLDİĞİ VEYA ORTADAN KALKTIĞI VEYA DÜŞTÜĞÜ TARİHTEN İTİBAREN;” ibaresiyle başlayarak 5-10 yıl gibi bir süre olarak belirtilir. Yine aynı hususu içeren 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun ilgili 133. Maddesinde “Disiplin Cezalarının Bir Süre Sonra Sicilden Silinmesi: Madde 133- Disiplin cezaları memurun siciline işlenir. Devlet memurluğundan çıkarma cezasından başka bir disiplin cezasına çarptırılmış olan memur uyarma ve kınama CEZALARININ UYGULANMASINDAN 5 sene, DİĞER CEZALARIN UYGULANMASINDAN 10 sene sonra atamaya yetkili amire başvurarak, verilmiş olan cezaların sicil dosyasından silinmesini isteyebilir.” şeklinde ifade edilmektedir.

Her iki kanunun ilgili bu maddelerinden de anlaşılacağı üzere benim aldığım İlk cezanın özlük dosyasından silinme süresi, cezanın tarafıma tebliğ tarihi olan A’dan hatta cezamı çektiğim yani diğer okulda göreve başladığım A tarihinden başlamak üzere ileriye dönük 10 yıldır. Oysaki 1. cezaya sebep olan suçu, özlük dosyamdan silinme süresi içinde işlediğime dair A İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce başlatılan soruşturmanın açılma tarihi de A’dır. Yani 1. cezayı aldığım gün A İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü benim aynı suçu A’dan sonra işlediğim iddiasıyla soruşturma açmış; ama ne kadar ilginçtir ki bütün delilleri A tarihinden önceki BİMER şikâyetlerine dayandırmış, soruşturmayı da benim A tarihinde ayrıldığım eski okulum olan A ilçesi A Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin ifadeleriyle tamamlayıp hakkımda Devlet Memurluğundan Çıkarma cezasına varan süreci başlatmıştır. Oysaki ben A tarihinde ilk cezamı tebellüğ edip yeni görev yerim olan A ilçesi A Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde göreve başladığıma göre, şikâyetlerin kaynağının ve ifadesi alınan öğrencilerin yeni okulumun öğrencileri olması gerekmez mi?

A İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile A İl milli Eğitim Müdürlüğü hakkımda 2. soruşturmayı açarken hukuk hatası yapmışlardır demek isterim; ama yaptıkları hukuk hatası değil, kesinlikle kasıtlı bir davranıştır. Bu iki makamın kasıtlı davranışlarının Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’na kadar işin ehli olması gereken makamlardan da hatalı şekilde geçmesi belki anlaşılabilir; ama bu itirazın muhatabı olan Hukuk merciinin yani A 1. İdare Mahkemesi Başkanlığı ile A 3. İdari Dava Dairesi Başkanlığının 2. soruşturmanın başlatıldığı tarihi A İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün soruşturma talebiyle üst makama başvurduğu A değil de valilik olurunun verildiği A’yı esas alması suçun A’dan sonra işlendiği algısı oluşturmaya yöneliktir.

Tekrar hükmündeki suç A tarihinden sonra işlenmişse, neden bu soruşturmanın sonucunda hakkımda açılan ceza davasında BİMER suç duyuruları istisnasız A öncesi tarihlere aittir? (İkinci soruşturmaya ve ikinci ceza davasına temel teşkil eden tamamı 5 (beş) adet olan BİMER şikâyetinin tümü: … Bu BİMER şikâyetleri dışında ve özellikle A tarihi sonrası tarihlere ait hiçbir şikâyet söz konusu değildir; yani bu şikâyetlerin hiç ama hiçbiri A tarihi ve sonrasına ait değildir. Kaldı ki hakkımda açılan 1. soruşturma ve 1. ceza davasına temel teşkil eden BİMER şikâyetleri de hemen hemen aynı isimler tarafından yapılmıştır.

10. Açıklamalarımdan ve gösterdiğim delillerden, incelenecek dosya evrakından da anlaşılacağı üzere “aynı suçtan iki defa cezalandırılmış durumdayım. Bu da evrensel hukuka tamamen aykırı bir davranıştır ve başlı başına bir hukuk ihlalidir.

HUKUKİ SEBEPLER: Anayasa, AİHS, 657 sayılı DMK, 4483 sayılı Kanun, İYUK, 5237 sayılı TCK, Danıştay Kanunu, 5271 sayılı CMK, taraf olduğumuz uluslararası mevzuat ve sair alakadar mevzuat…

SONUÇ ve TALEP: Yukarıdan sayılan nedenlerle A BİM Başkanlığı 3. İdari Dava Dairesi’nin A tarih, A Karar sayılı kararının BOZULMASI’na, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı idare üzerinde bırakılmasına, Danıştay’dan duruşma talep hakkım var ise bu talebimin uygun görülmesine karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir