T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI’NA
MUHATAP :T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI
BAŞVURU YAPAN :
VEKİLİ : Av.
KONU : Hizmet Kusuru dolayısıyla maddi ve manevi zararların tazmini talebi
AÇIKLAMA :
Müvekkilim 31.08.2017 günü saat 09:00 ila 11:00 arası ……………. Hastanesi’ne basit bir ağrı şikayetiyle başvurmuştur. Yeterli tetkikler yapılmadan müvekkilime hemşire …… tarafından yanlış iğne yapılmıştır. Bunun neticesinde de müvekkilimin bir bacağı sakatlanmış ve yürüyemez hale gelmiştir. Çalışma gücünü kısmen de olsa kaybetmiştir. Hastane hekimlerinden …………… tarafından ENMG sonuç raporuna göre sol tibialis anterior kasının iğne emg sinde hafif kronik parsiyel denervasyon ve reinnervasyon bulguları mevcut olduğu beyan edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/4-592 E, 2012/25 K, 1.2.2012 tarihli kararına göre “İdare hukuku ilkeleri çerçevesinde olaya bakıldığında ise, bir kamu görevlisinin görev sırasında, hizmet araçlarını kullanarak yaptığı eylem ve işlemlerine ilişkin kişisel kusurunun, kasti suç niteliği taşısa bile hizmet kusuru oluşturacağı ve bu nedenle açılacak davaların ancak idare aleyhine açılabileceği bilinen ilkelerindendir (Danıştay l0. Daire T. 20.04.1989 gün ve 1988/1042 E.; 1989/857 K. sayılı ilamı). Yeri gelmişken <yetkilerini kullanırken> ve <bu görevleri yerine getiren personel> kavramlarıyla amaçlananın ne olduğu üzerinde durulmalıdır:
Devletin sorumluluğunun diğer bir şartı da, zararın, memur ve diğer bir kamu görevlisi tarafından <görevini yerine getirirken> ve <görevle ilgili yetkilerini kullanırken> gerçekleştirilmiş olmasıdır.
Şu halde görevin ifası <Yetkinin kullanılması> ile gerçekleşen zarar arasında işlevsel (görevsel) bir bağ bulunmalı zarar, kamu görevi (kamu yetkisi) yerine getirilirken, bu görev ve yetki nedeni ile doğmuş olmalıdır.
Memur ve diğer resmi görevlilerin kamu görevlisi sıfat ve kapasiteleri dışında özel bir kişi olarak, özel hukuk hükümlerine göre özel işlerini yaparken üçüncü kişilere verdikleri zarardan doğrudan doğruya kendileri sorumludur.
Öte yandan, kamu görevlisinin, hizmet içinde veya hizmetle ilgili olmak üzere tutum ve davranışının suç oluşturması ya da hizmeti yürütürken ağır kusur işlemesi veya düşmanlık siyasal kin gibi kötü niyetle bir kişiye zarar vermesi halinde dahi bu durum, aynı zamanda yönetimin gözetim ve iyi eleman seçme yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle hizmet kusuru da sayılmalı ve bu nedenle açılacak dava İdareye yöneltilmelidir.
Tüm bu açıklamalar göstermektedir ki, kişilerin uğradığı zararla, zarara sebebiyet veren kamu personelinin yürüttüğü görev arasında herhangi bir ilişki kurulabiliyorsa orada görevle ilgili bir durum var demektir ve bu tür davranışlar kasten veya ihmalen işlenmesine bakılmaksızın, kamu personelinin hizmetten ayrılamayan kişisel kusurları olarak ortaya çıkmakta ve bu husus, 657 sayılı Yasanın 13 üncü maddesindeki <kişilerin kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlar> ibaresinde ifadesini bulmaktadır.
Diğer taraftan, Anayasa’nın 129/5 maddesinde <kusur> şartından bahsedildiğine göre yetkisini kullanan memurun veya kamu görevlisinin işlediği eylemin kasten mi yoksa ihmalen mi gerçekleştirdiğine bakılmaksızın bu eylemlerinden doğan davaların ancak idare aleyhine açılması gerektiğinin kabulü zorunludur.
Yine Anayasamızın 40. maddesinin ikinci fıkrasına göre, “Kişinin, resmi görevliler tarafından haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir.“
İş bu sebeple makamınıza başvurma zarureti hâsıl olmuştur.
SONUÇ VE TALEP: Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle müvekkilim maddi manevi zarara uğramış olup bu başvuruyu müteakiben müvekkilin zararlarının tespiti ve tazminini talep ederim. (tarih)
BAŞVURAN VEKİLİ