ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİNE
Gönderilmek ve Sunulmak Üzere
ADANA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE
DOSYA NO:
İSTİNAFA CEVAP VEREN DAVALI:
VEKİLLERİ:
İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN DAVACI:
VEKİLİ:
KONU:
DİLEKÇENİN TEBLİĞ TARİHİ:
KARARIN ÖZETİ: Yerel mahkeme davacı yanın tarafımıza açmış olduğu simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasının reddine karar vermiştir.
CEVAPLARIMIZ
1-) Davalı şirketin pasif husumeti bulunmamaktadır. İstinaf başvurusunun öncelikle husumet yokluğundan reddi gerekmektedir.
Davacı taraf, davalı şirketin hiç tarafı olmadığı bir işten kaynaklı alacak talep etmektedir. Davacı taraf söz konusu yerin simsarlığını kendisi yaptığını ve davalı şirkete bu projeyi aldırdığını ifade etmiştir. Halbuki davalı şirket hiçbir şeklide böyle bir proje yapmamıştır. Davalı şirket yıllardır devam eden bir şirket olup, konut işi hiç yapmamıştır. Davalı şirket hafriyat işleri ile iştigal halindedir.
Davacı yan her ne kadar müvekkil davalı tarafın kendisi ile bir BK 541 gereği bir Simsarlık sözleşmesi yaptığını ve iş bu sözleşmeden kaynaklı davalı şirket ile diğer firma arasında kentsel dönüşüm hizmeti gereği projeye aracılık ettiğini ifade etmiş ise de müvekkil davalı şirket ile diğer şirket sakinleri arasında davacı tarafın iddia ettiği gibi bir sözleşme akdedilmemiştir. KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİNİN üstlenicisi ve müteahhidi davalı şirket değildir. Söz konusu yapının müteahhidi Haksever AŞ’dir. Firmanın davalı şirket ile hiçbir ilgisi olmadığı gibi, davalı şirket hissedarları da ne öncesinde ne sonrasında Haksever AŞ hissedarı olmamıştır.
Dava ekinde sunmuş olduğumuz fotoğraflarda da anlaşılacağı üzere yerin üstlenici firması Haksever AŞ’dir. Davalı şirket söz konusu yerin sadece hafriyat işlerini yapmıştır.
2-) Taşınmaz simsarlığı sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması zorunludur.
Taraflar arasında herhangi bir taşınmaz simsarlığı sözleşmesi yapılmamıştır. Davacı tarafın simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacak hakkı bulunmamaktadır.
Ülkemizde 6763 sayılı Tatbikat Kanununun 1957 yılında yürürlüğe girmesinden beri taşınmaz tellallığı sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmış olma şartına bağlanmıştır. Kanunun aradığı yazılı şekil şartına uymadan yapılacak bir taşınmaz simsarlığı sözleşmesi BK m.12/2 uyarınca geçersiz olacaktır.
Zira, BK m. 520: ‘’ Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. Simsarlık sözleşmesine, kural olarak vekalete ilişkin hükümler uygulanır. Taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz.’’
Yasanın bu hükmü emredici niteliktedir. Simsarlık sözleşmesi için öngörülen yazılı şekil ispat değil, geçerlilik şartıdır.
Yargıtay 13 HD 27.2.2012 T, E. 2011/19916, K. 2012/4096 Sayılı Kararı: “BK’nın 404 / son maddesinde “gayrimenkul tellallığı akdi, yazılı şekilde yapılmadıkça muteber olmaz” hükmü bulunmaktadır. Bu itibarla sözleşmenin yazılı olmasının geçerlilik şartı olduğunda duraksama olmamalıdır. Öte yandan yazılı sözleşmenin, sözleşme taraflarınca da imzalanması zorunludur. Taraflardan birisinin imzasının bulunmaması halinde sözleşme geçersiz hale gelir ve taraflara hiçbir hak ve yetki vermez. Dava konusu olayda, davacı tarafından dava dilekçesinin ekinde sunulan sözleşme örneğinde davacı tellalın imzasının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Öyle olunca BK’nın 404 /son maddesine uygun bir şekilde tellallık sözleşmesinin vücut bulduğunu kabule olanak yoktur. Sözleşme geçersiz olduğu için de davalıyı komisyon ücretinden sorumlu tutmaya olanak bulunmamaktadır. Mahkemece değinilen bu yön gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.”
3-) Taşınmaz simsarlığı sözleşmesinin diğer geçerlilik şartları da yerine getirilmemiştir.
Sözleşmenin tarafları simsar ve iş sahibi iken unsurları; bağımsızlık, geçicilik, yazılı şekil, aracılık ve ücrettir.
Davacı tarafın alacak hakkının dayanağı olarak iddia ettiği bahse konu sözleşmenin tarafları, Haksever Ltd. Şti. ile Adalet Apartmanı’dır. Dolayısıyla ilk olarak taraf şartı sağlanmamıştır. Söz konusu sözleşme taşınmaz simsarlığı sözleşmesi de değildir. Herhangi bir taşınmaz simsarlığı sözleşmesi akdedilmediğinden diğer geçerlilik şartları mevcut değildir.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda belirttiğimiz sebep ve gerekçelerle re’sen nazara alınacak hususlar dikkate alınarak;
1-) Mahalli mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun bulunması nedeniyle davacı tarafın istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine karar verilmesine,
2-) Vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesine,
3-) Kötüniyetle istinafa başvuran karşı tarafın 329. madde gereğince giderlere ve cezaya mahkum edilmesine karar verilmesini, vekaleten arz ve talep ederiz.
İstinaf Yoluna Başvurana Cevap Veren Davalı