Parası Ödenen Malın Teslim Edilmemesi

ADANA TÜKETİCİ SORUNLARI İL HAKEM HEYETİ BAŞKANLIĞI

BAŞVURAN/ŞİKAYET EDEN :

VEKİLLERİ :

ŞİKAYET EDİLEN :

Davaya Konu İcra Takip dosyası :

KONU : Müvekkil/başvuran tarafından “Adalet” marka aracın motor parçalarının ödenmesi için gönderilen ancak motor parçalarının gönderilmemesi nedeniyle ödenen 5.000 TL’nin tahsili amacıyla, Adana İcra Müdürlüğü’nün 2021 Esas sayılı dosyasındaki itirazın iptali ile takibin devamına, 5.000 TL ödemenin yapıldığı tarih olan 2021 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile itiraz edilen alacak üzerinden %20 icra-inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmesi taleplidir. (HMK Asıl alacak 20.000 TL) (Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile)

I-USULE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR :

1-) Şikayet edilen Adana adresinde, mesleki ve ticari amaçlarla hareket eden “Otomotiv” işletmeciliği adı altında, 2. El oto yedek parça alım-satımı ile iştigal etmektedir.

2-) Bu nedenlerle; Şikayet edilen mesleki ve ticari amaçlarla hareket eden satıcı konumundadır ve geçimini bu iş üzerinden sürdürmektedir.

3-) Müvekkil/başvuran tarafından “Adalet” marka aracın motor parçalarının ödenmesi için gönderilen ancak motor parçalarının gönderilmemesi nedeniyle ödenen 5.000 TL miktarı itibariyle Tüketici Sorunları İl Hakem Heyeti Başkanlığı’nın görevine girmektedir.

4-) Dolayısıyla; iş bu talebe bakmakla görevli ve yetkili hakem heyeti, Adana Tüketici Sorunları İl Hakem Heyeti Başkanlığı’dır.

Söz konusu talebe bakma görev ve yetkisinin Tüketici Hakem Heyetinde olduğu anlaşılmaktadır.

2-) Yetki Yönünden Açıklamalarımız;

a-6100 Sayılı HMK’nun 5. Maddesine göre; Mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir.

6100 Sayılı HMK’nun 6. Maddesine göre; (1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.

(2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.

6100 Sayılı HMK’nun 7. Maddesine göre;(1) Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır.

(2) Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.

b-İİK’nun 50/1. maddesine göre, para ve teminat borçlarına dair icra takiplerinde yetkili icra dairesi, HMK’nun 447/2. maddesi atfıyla aynı Kanun’un yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir.

6100 Sayılı HMK’nun 19/2. Maddesine göre; Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.

c-6502 Sayılı Tüketici’nin Korunması Hakkındaki Kanunu’nun 73/5. Maddesine göre; Tüketici davaları, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesinde de açılabilir.

6502 Sayılı Tüketici’nin Korunması Hakkındaki Kanunu’nun 68/3. Maddesine göre; Başvurular, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu veya tüketici işleminin yapıldığı yerdeki tüketici hakem heyetine yapılabilir. Tüketici hakem heyetinin bulunmadığı yerlerde ise başvuruların nerelere yapılacağı ve bu başvuruların hangi tüketici hakem heyetince karara bağlanacağı yönetmelikle belirlenir.

d-Bu nedenlerle; söz konusu icra takibine konu yetkili icra dairesinin, 2004 Sayılı İİK’nun 50, 6100 Sayılı HMK’nun 5,6,7 ve 447. Maddeleri, 6502 Sayılı Tüketici’nin Korunması Hakkındaki Kanunu’nun 73/5 ve 68/3. maddeleri gereğince, …… İcra Daireleri yetkilidir.

Yine 6502 Sayılı Tüketici’nin Korunması Hakkındaki Kanunu’nun 73/5 ve 68/3. maddeleri gereğince yetkili ve görevli Tüketici Hakem heyeti, müvekkil/başvurucunun ikametgahının bulunduğu yer itibariyle …… Tüketici Sorunları İl Hakem Heyeti Başkanlığı’dır.

II-ESASA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR :

1-) Müvekkil/başvuru tarafından “Adalet” marka aracın motor parçalarının arızalanması nedeniyle, Adana ilinde faaliyet gösteren “Hakyedi” isimli servis/tamir dükkanının talep ve önerileri ile, motor parçalarının temini için, Müvekkil/başvurucu Ahmet’e ait olan Adana Şubesi’nde bulunan 15 IBAN numaralı hesabından, Seyhan adresinde mesleki ve ticari amaçlarla hareket eden “Hakyedi” işletmeciliği adı altında, 2. el oto yedek parça alım-satımı ile iştigal eden Şikayet edilen adına Türkiye Bankası’nda bulunan TR 16IBAN numaralı hesabına 5.000 TL yatırılmış, iş bu işlem nedeniyle 4,50-TL banka havale masrafı alınmış, geriye kalan 5.000 TL ise, Şikayet edilenin yönlendirmesi ile kendisi adına, “Hakyedi” isimli işyerinden mail order yapılarak Adana Şubesinde bulunan kart çekimi ile 2021 tarihinde ödenmiştir.

2-) Ancak, Adana adresinde mesleki ve ticari amaçlarla hareket eden “Hakyedi” işletmeciliği adı altında, 2. el oto yedek parça alım-satımı ile iştigal eden Şikayet edilen, Müvekkil/başvuran tarafından talep edilen “Adalet” marka aracın motor parçalarını göndermemiştir.

3-) Bu nedenlerle; Adana adresinde mesleki ve ticari amaçlarla hareket eden “Hakyedi” işletmeciliği adı altında, 2. el oto yedek parça alım-satımı ile iştigal eden Şikayet edilene ödenen 5.000 TL’nin tahsili amacıyla, Adana İcra Müdürlüğü’nün 2021 Esas sayılı dosyasında icra takibine başlanmış, itiraz üzerine takip durmuştur.

4-) a-6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 207/2. Maddesine göre; Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.

b- Müvekkil/başvurucu tarafından, Adana adresinde mesleki ve ticari amaçlarla hareket eden “Hakyedi” işletmeciliği adı altında, 2. el oto yedek parça alım-satımı ile iştigal eden Şikayet edilenden talep edilen motor parçalarının bedeli ödendiği ve bu husus, ekli belgelerden de ispat edildiği halde, Adana adresinde mesleki ve ticari amaçlarla hareket eden “Hakyedi” işletmeciliği adı altında, 2. el oto yedek parça alım-satımı ile iştigal eden Şikayet edilen söz konusu motor parçalarını göndermemiştir.

Eğer, Adana adresinde mesleki ve ticari amaçlarla hareket eden “Hakyedi” işletmeciliği adı altında, 2. el oto yedek parça alım-satımı ile iştigal eden Şikayet edilen söz konusu motor parçalarını gönderdiğini iddia eder ise, iş bu iddialarını ispat etmekle yükümlüdür.

c- Bu nedenlerle; Müvekkil/başvuran tarafından “Adalet” marka aracın motor parçalarının ödenmesi için gönderilen ancak motor parçalarının gönderilmemesi nedeniyle ödenen 5.000 TL’nin tahsili amacıyla, Adana İcra Müdürlüğü’nün 2021 Esas sayılı dosyasındaki, itirazın iptali ile takibin devamına, itiraz edilen alacak üzerinden %20 icra-inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi için iş bu talebi yapmak zarureti hasıl olmuştur.

d- Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2019/14913 esas-2017/2608 karar sayılı ve 30.03.2017 günlü ilamında aynen “…Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, taraflar arasında mal alışverişi şeklinde ticari ilişki bulunduğu, davalı şirketin kredi kartı ile Firmaya 215.000 TL sipariş verilen mala ilişkin ödeme yaptığı ancak mal tesliminin yapılmadığı, davacı tarafça ödemelerin şirket mağaza müdürüne yapıldığı, tahsilatın davalı şirket hesabına aktarılmama hususunun davalı şirketle şirket müdürü arasındaki iç ilişki niteliğinde olup, teslim edilmeyen mal karşılığı ödenen bedelin iadesi talebinin yerinde olduğu, davacının davalı şirketten alacaklı olduğunun sabit olduğu, davalı şirketin Mağaza Müdürü dava dışı hakkında açılan ceza davasının yargılaması sonucu hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçundan alınacak ceza ve beraatin bu dava için esasa etkili olmayacağından dava sonucunun beklenilmeyerek bedeli ödenen ancak mal teslimatı yapılmayan miktarla ilgili davanın kabulü gerektiği, alacağın likit bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA…” şeklindeki ilamı,

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2014/17305 esas-2016/283 karar sayılı ve 19.01.2016 günlü ilamında aynen “…Davacı, teslim edilmeyen sipariş mal nedeniyle tazminat talebinde bulunmuştur. Taraflar arasındaki satış şartları sözleşmesinde malın teslimi için herhangi bir süre öngörülmemiştir. Davacı ve davalının aralarındaki uygulamaya göre, malın peyderpey bir kısmının alındığı, dava konusu kısmın ise davalı satıcıda bulunduğu, teslim alınmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Teslim süresi belli olmayan ticari satış sözleşmelerinde, malın teslim alınması için ihtarname ile alıcının temerrüde düşürülüp düşürülmediği konusunda tarafların delilleri toplanıp, sonucuna göre bir karar verilmelidir. Yerel mahkemece, açıklanan hususlar dikkate alınmaksızın, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.,..” şeklindeki ilamı,

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/259 esas-2013/2543 karar sayılı ve 11.02.2013 günlü ilamında aynen “…Dava, alım satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davalı malların üçüncü şahsa teslim edildiğini savunduğuna göre, bu savunma karşısında mal tesliminin kanıt yükü davalıya ait olacaktır. Davalının bu konuda delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken mahkemece ispat yükünün davacıda olduğunun kabulü ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır…” şeklindeki ilamı,

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/8069 esas-2014/5448 karar sayılı ve 20.03.2014 günlü ilamında aynen “…Davalı yan ödemeleri kabul edip, ödemeler karşılığında malın teslim edildiğini savunarak teslime ilişkin irsaliyeleri dosyaya ibraz etmiştir. Davacı yan anılan 7 adet irsaliyedeki teslim alan imzasının kendilerine ait olmadığını belirtmiştir. Nitekim Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/25528 soruşturma sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda davalı tarafından davacı adına düzenlenen 7 adet sevk irsaliyesi altındaki imzanın teslim alan kısmında isim ve imzası bulunan Settar Köşker elinden çıkmayıp adı geçen şahsın hakiki imzalarının model alınması suretiyle sahte olarak atılmış olduğu bildirilmiştir

Hal böyle olunca ihtilaf konusu bedeli ödenen malların davacıya teslim edildiğinin ispat külfeti somut olayda davalı yandadır. Mahkemece malların teslim edildiği konusunda davacının imza itirazları gözetilip, anılan sevk irsaliyeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmadığı gibi karar gerekçesinde taraf defterlerindeki kayıtların da karıştırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi de isabetsizdir.…” şeklindeki ilamı,

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2018/271 esas-2019/4711 karar sayılı ve 10.10.2019 günlü ilamında aynen “…Taraf vekillerinin asıl davaya yönelik karar düzeltme itirazlarının incelenmesine gelince; Dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre bir mal satın alan tacirin bu mala ait alım faturasını kendi ticari defterlerine kaydetmiş olması, malın teslimine karine teşkil etmektedir. Ancak bu durum, fatura üzerinde mal teslimine ilişkin ayrık bir beyan olmaması haline münhasırdır.

Dava konusu 21 adet faturanın altında “Bu fatura muhteviyatı mallar daha sonra sevk edilecektir” ibaresi bulunduğundan, yukarıda açıklanan karinenin aksi bizzat fatura içeriğinden anlaşıldığından davacının bu ibareleri taşıyan faturaları defterine kaydetmesi malların teslim alındığına karine teşkil etmez. O halde davalı teslimi ispat etmelidir. Ayrıca Dairemizin bozma ilamının “2” numaralı bendinde dava konusu faturalardan 10 adedinin davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu saptaması yapılmış ise de, tarafların karar düzeltme talebi ile yeniden yapılan incelemede, dava konusu 21 adet faturanın tamamının davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin asıl davaya yönelik karar düzeltme itirazlarının kabulüyle Dairemizin 2016/18917 esas ve 2017/4332 karar sayılı ve 30.05.2017 tarihli ilamının “2” numaralı bendinin kaldırılarak aşağıda yazıldığı şekilde bozma yapılması gerekmiştir.…” şeklindeki ilamı ve benzer içtihatları ile yargısal uygulama ve tüketici hakem heyeti kararları dikkate alındığında,

Adana adresinde mesleki ve ticari amaçlarla hareket eden “Hakyedi” işletmeciliği adı altında, 2. el oto yedek parça alım-satımı ile iştigal eden Şikayet edilene ödenen 5.000 TL’nin tahsili talebimizi doğrulamaktadır.

5-) Şikayet edilenler/borçlu, İcra Müdürlüğü’ne sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde, alacaklı müvekkil şirkete böyle bir borcun olmadığından bahisle icra takibinin durdurulmasını talep etmiş olsa da iş bu itiraz haksız ve hukuki hiçbir gerekçeye dayanmadığından mesnetsizdir.

6-) Şikayet edilen/borçlu kötü niyetlidir ve sırf ilamsız icra takibini sürüncemede bırakmak amacıyla haksız itirazda bulunmuşlardır. Şikayet edilen/borçlu da, borçlarını bilmektedir.

7-) Şikayet edilen/borçlunun ödeme emrine yaptığı itirazlar haksız olup alacak likit/belirlenebilir alacak olduğundan, İİK 67/2 maddesi gereği tespit edilen alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmektedir.

Alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirmesi, likitliği etkileyen bir husus değildir. İcra takibine ve şikayete konu alacak belli olduğundan alacak likittir.

Yukarıda da açıklandığı üzere; söz konusu alacağa konu fatura Şikayet edilenler/borçlular tarafından hesaplanmış olması nedeniyle, icra takibine itiraz etmelerinde kötü niyetli olduklarını göstermekte ve likit/belirlenebilir olan iş bu alacaktan dolayı da icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmektedir.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 2015/7110 esas-2016/12067 karar sayılı ve 25.04.2016 günlü ilamında aynen “..İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının Kanunda gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilir. İcra inkâr tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Özellikle, işçinin kıdemi, ücreti gibi hesap unsurları, işverence bilinen ya da belirlenebilecek hususlardır. 4857 Sayılı Kanun’un 8. ve 28. maddelerinin, işverene bu gibi konularda belge düzenleme yükümü yüklediği de gözden uzak tutulmamalıdır.

Mahkemece; davacının bakiye ücret alacağına dair talebi ile kıdem tazminatına yönelik talebini içeren icra takiplerine yapılan itirazların ipatli ile alacağın likit olması sebebiyle davalının %40 icra inkar tazminatı ödemesi gerektiğini belirtmiştir. Mahkemece davacının diğer takipleri ücret alacağına ve işveren tarafından taahhüt edildiği ileri sürülen alacağa dair icra takipleri için ise; takipten önce davacıya ödeme yapılması ve sözleşmeden kaynaklanmayan bir talep olması sebebiyle davacı alacaklının kötüniyetli olduğu gerekçesiyle davalı lehine % 40 oranında tazminatına hükmedilmiştir.

İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının Kanunda gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilir. İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Özellikle, işçinin kıdemi, ücreti gibi hesap unsurları, işverence bilinen ya da belirlenebilecek hususlardır. 4857 Sayılı Kanun’un 8. ve 28. maddelerinin işverene bu gibi konularda belge düzenleme yükümü yüklediği de gözden uzak tutulmamalıdır. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmedilemez.

Somut olayda davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti uyuşmazlık konusu olup bu hususlar yargılama ve araştırmayı gerektirdiğinden alacak likittir. Bu sebeple davacı lehine icra inkar tazminatına dair talebin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir…” şeklindeki ilamı,

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2017/23564 esas-2017/13366 karar sayılı ve 14.9.2017 günlü ilamında aynen “Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasında icra takibine konu alacağın belirlenmesine yönelik hizmet süresi ve işçinin ücreti uyuşmazlık konusu değildir. Alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirmesi, likitliği etkileyen bir husus değildir. Hizmet süresi ve ücret miktarı belli olduğundan alacak likittir. Asıl alacak yönünden icra inkar tazminatı talebinin kabulü gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi hatalıdır…” şeklindeki ilamı,

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2010/9-418 esas-2010/505 karar sayılı ve 13.10.2010 günlü ilamında aynen “..Somut olayda davacı işçi işe başlatılmaması nedeniyle iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği tarihteki ücreti üzerinden boşta geçen dört aylık ücret ile dört aylık işe başlatmama tazminatını talep etmiştir. Davacının iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği tarihte aldığı ücret taraflar arasında ihtilaflı değildir. Kaldı ki davalı tarafça bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya da açıkça itiraz edilmemiştir. Davacının talep ettiği alacak likit olup davalı tarafça da bilindiğinden mahkemece davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Dairemizin 15/09/2009 tarih 2008/40178 Esas 2009/22974 Karar, 2008/40181 Esas 2009/22976 Karar, sayılı emsal kararı da bu yöndedir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır…” şeklindeki ilamı,

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2014/19609 esas-2015/14554 karar sayılı ve 11.11.2015 günlü ilamında aynen “…Diğer taraftan, davacının alacağı faturaya dayandığından İİK’nın 67/2. maddesi anlamında likit (bilinebilir, hesaplanabilir) bir alacak söz konusu olduğu halde davacının icra inkar tazminatı talebinin yazılı gerekçe ile reddi de doğru görülmemiştir….” şeklindeki ilamı ve benzer içtihatları ve uygulama dikkate alındığında,

İcra takibine ve şikayete konu alacağın ihtilafa mahal vermeyecek şekilde belirleyebilme imkanlarına sahip iken, likit/belirlenebilir iş bu alacak nedeniyle, borca itiraz etmelerinde kötüniyet söz konusu olması dikkate alınarak, icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmektedir.

8) Yukarıda açıklanan nedenlerle, hakem heyetinize başvurmak zarureti hasıl olmuştur.

HUKUKİ NEDENLER : 6100 Sayılı HMK, 6098 Sayılı Borçlar Kanunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu ve Tüketicinin korunmasına dair yönetmelikler, Garanti Belgesi Yönetmeliği, TMK, 2004 S. K. m. 67 vd. ve diğer yasal mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER :

1-) Adana İcra Müdürlüğü’nün 2021 Esas sayılı dosyası ve ödeme emri, takip talebi, itiraz dilekçeleri, (Adana İcra Müdürlüğü’nün 2021 Esas sayılı dosyasında mevcut ödeme emri, takip talebi, itiraz dilekçeleri, başvuru dilekçesi ile eklidir.)

(Adana İcra Müdürlüğü’nün 2021 Esas sayılı dosyası Adana İcra Müdürlüğü’nden celbedilmelidir.)

2-) Müvekkil/başvuran tarafından “Adalet” marka aracın motor parçalarının ödenmesi için gönderilen ancak motor parçalarının gönderilmemesi nedeniyle ödenen 5.000 TL’nin

a- Müvekkil/başvurucu Ahmet’e ait olan Adana Şubesi’nde bulunan 15 IBAN numaralı hesabından Adana adresinde mesleki ve ticari amaçlarla hareket eden “Hakyedi” işletmeciliği adı altında, 2. el oto yedek parça alım-satımı ile iştigal eden Şikayet edilen adına Türkiye Bankası’nda bulunan TR 16 IBAN numaralı hesabına 5000 -TL yatırıldığına dair ödeme dekontu, (Başvuru dilekçesi ile eklidir.)

b- Müvekkil/başvurucunun 5.000 TL’nin, Şikayet edilenin yönlendirmesi ile kendisi adına, “Hakyedi” isimli işyerinden mail order yapılarak Adana Şubesinde bulunan kart çekimi ile 2021 tarihinde ödendiğine dair hesap ekstresi. (Başvuru dilekçesi ile eklidir.)

3-) Bilirkişi İncelemesi.

4-) Bilahare açık kimlik ve adresleri ibraz edilecek tanıklar.

5-) Her türlü yasal kanıt,

6-) Bilahare ibraz edeceğimiz delil listesi.

7-) Şikayet edilenler/borçluların delil listesi ibraz etmesine karşılık mukabil delil listemiz,

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıkladığımız nedenlerle;

1-) Şikayet edilenler/borçlular firmaların haksız ve kötü niyetli itirazlarının İPTALİNE VE TAKİBİN DEVAMINA,

2-) (Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile) Müvekkil/başvuru tarafından “Adalet” marka aracın motor parçalarının ödenmesi için gönderilen ancak motor parçalarının gönderilmemesi nedeniyle ödenen 5000 TL’nin tahsili amacıyla, Adana İcra Müdürlüğü’nün 2021 Esas sayılı dosyasındaki, itirazın iptali ile takibin devamına, 5000 TL’nin ödemenin yapıldığı tarih olan 2021 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile itiraz edilen alacak üzerinden %20 icra-inkar tazminatının şikayet edilenden tahsili ile müvekkile verilmesine,

3- Şikayet edilenler/borçlunun takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına MAHKUM EDİLMESİNE ve Şikayet edilenler/borçludan alınarak, Müvekkile verilmesine,

4-) İcra takibi ve tüketici hakem heyeti masraflarının ve avukatlık ücretinin Şikayet edilenler/borçluya yükletilmesine,

5-) Ekli kanıtlarımızın dosyaya kabulüne,

6-) Diğer delilleri ibraz etmemiz için tarafımıza süre verilmesine karar verilmesini.

Bilvekale karar verilmesini talep ederiz.

BAŞVURAN VEKİLİ

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin