Borçlar Kanununda Yarışma İlkesi

Bazen uyuşmazlık konusu olaya içerdikleri şartlar elverişli olduğu için hem genel hükmün hem de özel hükmün uygulanması mümkün olabilir. Bu takdirde genel hükümle özel hüküm arasında yarışma söz konusu olur. Bu ilkeye de yarışma ilkesi denir. Böyle bir halde yetkili taraf, bu hükümlerden istediğini seçip bizzat uygular ya da yetkili makamdan uygulanmasını isteyebilir. Ancak, ilgili taraf genel veya özel hükümden birini seçtiği takdirde bu hükmün uygulanması kesinleşir ve diğer hüküm artık uygulanmaz.

Aynı olayın çözümüne uygulanabilecek özel hüküm ile genel hüküm arasındaki yarışmaya seçimlik yarışma da denebilir. Mesela ödemezlik def’ini düzenleyen genel hüküm niteliğindeki TBK. ın. 97 ile özel hüküm niteliğindeki TBK’nın 207. maddesi herhangi bir olayda birbiriyle yarışabilirler. Burada her iki hüküm de şartları ve sonuçları itibariyle aynı olup, tarafların üstlendikleri edimleri aynı anda yerine getirme kuralını düzenlemektedir. Gerçekten de, genel hüküm niteliğindeki TBK m. 97’ye göre, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.”

Aynı şekilde, özel hüküm niteliğindeki TBK. m. 207/2’ye göre de, “Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.”

Keza, TBK. m. 308’e göre kira sözleşmesinde yer alan, “Kiraya veren, kusuru olmadığını ispat etmedikçe, kiralananın ayıplı olmasından doğan zararları kiracıya ödemekle yükümlüdür.” şeklindeki özel hüküm, TBK. m. 112′ de düzenlenmiş bulunan, “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.” şeklindeki genel hükmün şart ve sonuç, yani içerik olarak tekrarından ibaret olduğu için, kiracı uğramış olduğu zararın giderilmesini dilerse, genel hüküm niteliğindeki TBK. m. 112’ye göre, dilerse de özel hüküm niteliğindeki TBK. m. 308’e göre isteyebilir.

Aynı şekilde, satış sözleşmesinde satılanın ayıplı olması halinde alıcının TBK. m. 227 ve 229’a göre sahip olduğu ayıptan doğan tazminat isteme hakkına ilişkin özel hükümle genel hükümlere göre hiç ya da gereği gibi ifa etmeme nedeniyle tazminat isteme hakkını düzenleyen TBK. m. 112’yle ilgili genel hüküm arasında da seçimlik bir yarışmanın varlığı doktrinde kabul edilmektedir.

Aynı şekilde, eser sözleşmesinde de teslim edilen eserin ayıplı olması halinde iş sahibi, dilerse genel hüküm niteliğindeki TBK. m. 112’ye dilerse özel hüküm niteliğindeki TBK. m. 475’e uğramış olduğu zararın giderilmesini isteyebilir.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir