Aynı olaya ilişkin genel hüküm ile özel hüküm birbirinden farklı çözümler getiriyorlarsa, özel hüküm ilke olarak genel hükmün uygulanmasını önler; dolayısıyla olaya doğrudan doğruya ve tek başına özel hüküm uygulanır. Bu kurala, doktrinde “özel hüküm, genel hükme tekaddüm eder = özel hüküm genel hükümden önce gelir” kuralı denir.
Mesela TBK. m. 208’de düzenlenmiş bulunan hasarın geçmesine ilişkin kural, TBK. m. 136’da yer alan genel hükme oranla özel hüküm niteliğinde olduğu için satış sözleşmesinde TBK. m. 136 değil, TBK. m. 208 uygulanır.
Aynı şekilde, TBK. m. 294/1′ de bağışlama sözleşmesinde bağışlayanın sorumluluğuna ilişkin özel hükme göre bağışlayan, bağışlamadan doğan zarardan, bağışlanana karşı ancak ağır kusurlu olması halinde sorumludur. Buna karşılık, alacaklının uğramış olduğu zarardan borçlunun sorumluluğunu düzenleyen genel hüküm niteliğindeki TBK. m. 112’ye göre borçlu her türlü kusurundan, yani yalnız ağır değil, hafif kusurundan da (hafif ihmalinden de) sorumludur. Şimdi burada bağışlayanı, bağışlanana hafif kusuruyla vermiş olduğu bir zarardan dolayı TBK. m. 112 ‘deki genel hüküm uyarınca sorumlu tutarsak, TBK. m. 294/1’ de düzenlenmiş olan özel hükmün uyulama imkanı kalmayacağından, olaya uygulanacak hüküm, genel hüküm değil, özel nitelikteki TBK. m. 294/1 hükmüdür.
Bazen uyuşmazlık konusu olay hakkında kanun koyucu yalnız özel hüküm öngörmüş olabilir. Böyle bir durumda ortada hesaba katılacak genel hüküm bulunmadığı için yığılma veya yarışma ilkeleri söz konusu olmaz ve uyuşmazlık konusu olaya münhasıran özel hüküm uygulanır. Mesela TBK. m. 227/1-2’de satış sözleşmesinde, m. 475/1-2’de de eser sözleşmesinde ayıp halinde alıcı veya iş sahibi lehine düzenlenmiş olan bedelden indirim isteme hakkı, özel bir hükümdür. Kanun koyucu kanunda bedelden indirimle ilgili genel bir hüküm öngörmediği için satılanın veya eserin ayıplı olması halinde, alıcı ve iş sahibi bedelden indirim istedikleri takdirde olaya münhasıran yukarda zikredilen TBK. m. 227/1-2 ve ın. 475/1-2 hükümleri uygulanır.
Bazen de tam aksine uyuşmazlık konusu olay hakkında kanunda münhasıran genel bir hüküm bulunduğu için bu defa da uyuşmazlık konusu olaya yalnız genel hüküm uygulanır. Mesela Borçlar Kanunu vekalet sözleşmesini ayrıntılı olarak düzenlemekle birlikte, çıkacak uyuşmazlığın tabi olacağı zamanaşımı konusunda özel bir hüküm içermediği için, taraflar arasında vekalet sözleşmesiyle ilgili bir uyuşmazlık çıktığı takdirde, uygulanacak hüküm münhasıran genel hüküm niteliğindeki TBK. m. 147/1-5 hükmü olacaktır.