Sadakat Yükümlülüğünü İhlal Boşanma Dilekçesi

Sadakat Yükümlülüğünü İhlal Boşanma Dilekçesi -1-

CEYHAN ( ) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE
(Aile Mahkemesi Sıfatıyla)

-TEDBİREN VELAYET TALEPLİDİR.

DAVACI : 

VEKİLİ    : 

DAVALI : 

KONU   :  Evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve sadakat yükümlülüğünün ihlali sebebiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesi, müvekkilim lehine 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi ve müşterek çocukların velayetinin müvekkilime verilmesi taleplerimizin sunulmasıdır.

AÇIKLAMALAR

-ÖNCELİKLE MÜŞTEREK ÇOCUKLARIN VELAYETİNİN TEDBİREN TARAFIMIZA VERİLMESİNİ TALEP EDERİZ.-

Dava dilekçemizin ilerleyen kısımlarından anlaşılacağı üzere müvekkilim için evlilik birliği çekilmez hale gelmiş olup gerek davalının sadakat yükümlülüğüne aykırı bir hayat sürmesi gerek ise davalı eşin sürekli olarak müvekkilime yönelik hakaretamiz davranışlarda bulunması ve bu fiillerini müşterek çocukların yanında da çekinmeden sergilemesi nedeniyle TMK m. 169 gereği müşterek çocukların velayetinin işbu boşanma davası süresince geçici olarak ve dava sonuçlandıktan sonra kesin olarak müvekkilim davacı ……. verilmesini talep ederiz.                                                                                                          

Davalı, evlilik birliği ile bağdaşmayacak şekilde başkaları ile ilişkisi içerisinde olup aynı zamanda bu şahısları tarafların müşterek çocukları olan … yaşındaki ……. ve … yaşındaki ……. ile tanıştırmaktadır. Sayın mahkemenizce karar verildiği takdirde bir pedagog tarafından müşterek çocuklar dinlenerek bu durum ispatlanacaktır. Davalı eş ile müşterek çocuklar ayrı bir evde yaşamakta olup, davalı tarafından çocuklar ruhsal ve fiziksel gelişimleri için kesinlikle uygun olmayan bir ortamda büyütülmektedirler. Sürekli olarak anneleri tarafından eve getirilen başka kişiler ile tanıştırılan ve annelerinin babalarına yönelik aşağılayıcı sözlerini duyan bu yaştaki çocukların psikolojilerinin bu durumdan ne derece olumsuz etkileneceği ortadadır. Mevcut durumda müvekkilim çocukları ile haftanın 2 günü görüşmekte ve onların tüm ihtiyaçlarını karşılamakta ise de tarafımızca boşanma davası açılmasına sebebiyet veren olaylar neticesinde çocukların kişisel yararı gereği olarak öncelikle tedbiren; dava sonuçlanınca kesin olarak müşterek çocukların velayetinin müvekkilime verilmesini talep ederim.

ESAS HAKKINDAKİ BEYANLARIMIZ

1)DAVALI KUSUR VE DAVRANIŞLARIYLA EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELDEN SARSILMASINA VE ORTAK YAŞAMIN TARAFLAR İÇİN ÇEKİLMEZ HALE GELMESİNE NEDEN OLMUŞTUR

Müvekkilim ile davalı …… tarihinde evlenmiş olup bu evlilikten 200.. doğumlu …..  ve 2…. doğumlu ……. isimli iki müşterek çocukları bulunmaktadır. Taraflar evliliklerinin ilk zamanlarında mutlu bir birliktelik sürdürmüş olsalar da evliliklerinin ilerleyen zamanlarında davalının müvekkilimize karşı olan tutum ve davranışlarından kaynaklı olarak tartışmalar yaşanmaya başlamıştır. Davalı müvekkilimin evlilik birliği içerisindeki ve hane yaşantısındaki davranışlarını sürekli eleştirir bir tavır içerisine girmiştir. Davalı, müvekkilimin hasta anne ve babasına karşı bir eşten beklenmeyecek şekilde anlayışsız tavırlarda bulunmuş, hatta müvekkilime bu sebeple hakaretler dahi etmiştir. Davalı eş, müvekkiliminden, müvekkilimin ailesinden ve müvekkilimin çalışma hayatından asla memnun olmamış, sürekli olarak bu hususları tartışma konusu haline getirmiştir. Böylece davalı eş, ortak hayatı müvekkilim için çekilmez bir hale getirmiştir. Buna rağmen müvekkilim evlilik birliği içerisinde üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmiş, eşine ve çocuklarına gereken tüm özeni göstermeye çalışmış ve eşinin ve çocuklarının geçim ve ihtiyaçlarını sağlamak için elinden gelen tüm gayreti göstermiştir. Müvekkilimin yoğun ve yorucu iş temposuna rağmen şikayetçi olmaksızın  ailesinin geçimini sağlamak için gece gündüz çalışmıştır.

Tarafların ikinci çocukları olan ……….ın doğumundan bir süre sonra her ne kadar müvekkilim gerek çocuklarını gerekse eşinin durumunu düşünerek evlilik birliğini devam ettirmek istese de  davalı ……, müşterek çocukları yanına alarak ebeveynlerine ait olan şimdiki ikamet adresinde bulunan eve  tek başına yerleşmiştir. Yaklaşık ….. yılından beri davalı eş müşterek çocuklar ile birlikte müvekkilimden ayrı yaşamaktadır. Yaşanan tüm bu süreçte davacı müvekkilim, eşinin ikamet ettiği evin tüm doğalgaz, elektrik, su fatularını düzenli ödemekte olup bunun haricinde eşinin ve çocuklarının masraflarını karşılamak ve onları mağdur etmemek için her hafta eşine ait olan hesaba para yatırmaktadır. Bu ödemeleri gösteren tüm dekontlar dilekçemiz ekinde mevcuttur. Açıklamış olduğumuz hususlardan görüleceği üzere müvekkilim daima ailesine olan sorumluluklarını yerine getirmiş ve bu süreçte davalı taraf her ne kadar ayrı yaşama ısrarını devam ettirmek istese de müvekkilim ortak hayatın bir gün yeni kurulacağına olan inancını yitirmemiştir.  Buna rağmen davalı eş, ayrı yaşanan bu süreçte müvekkilime anlaşmalı boşanmak istediğini bildirmiştir. Müvekkilim halihazırda yaşanan tüm bu süreçte gerek davalının yeniden ortak bir           yuva kurma arayışından yoksun olması gerek ise eşinin ihtiyaçlarını karşılarken bile sürekli onun hakaret içerikli tavırlarına maruz kalması sebebi ile evlilik kendisi içinde çekilmez hale geldiğinden yine çocuklarını düşünürek asgari ücretle çalışmasına rağmen aylık 1.000,00 TL nafaka vermeye razı olarak anlaşmalı boşanmayı kabul etmiştir. Akabinde davalı eş tarafından Mahkemenizin …… E. Sayılı dosyası ile boşanma davası ikame edilmiştir. …… tarihli duruşmada taraflar her ne kadar bir protokol üzerinde anlaşmış  ve müvekkilim davalı eşe ve müşterek çocuklara aylık 1.000,00 TL nafaka ödemeyi kabul etmiş olsa da davalı eş anlaşmalı boşanmadan vazgeçtiğini Mahkemeye duruşma esnasında bildirmiş ve Mahkemenizin …… E. Sayılı dosyası çekişmeli boşanma davasına dönüşmüştür. Davacı …….’e Mahkeme tarafından dava dilekçesini sunmak için iki haftalık kesin süre verilmişse de davacı …… dava dilekçesini sunmamıştır. 

2) DAVALI EŞ SADAKAT YÜKÜMLÜLÜĞÜNE AYKIRI DAVRANMIŞTIR.

Müvekkilim, davalı eş ile evlilikleri süresince üzerine düşen görevlerini yerine getirmiştir. Buna rağmen müvekkilime sürekli hakaretler eden davalı eş aynı zamanda sadakat yükümlülüğünü de ihlal etmiştir.

 Mahkemenizin ……. tarihli duruşma gününden sonra işbu davanın davacısı müvekkilim eşi …… tarafından uzun bir zamandır aldatıldığını öğrenmiştir. İlk olarak ….  isimli şahıs müvekkilimi arayarak davalı ……. ile evlenmek istediğini, hatta müşterek çocuklar ile tanıştığını, müvekkilim çocuklarıyla haftasonu birlikteyken birçok kere kendisinin davalının evine gittiğini hatta müvekkilimin çocuklarına aldığı kıyafetleri bile söyleyerek davalının evine gerçekten gittiğini belirtmiştir. Akabinde ……. isimli şahıs müvekkilime mesajlar atarak kendisinin de davalı …..tarafından aldatıldığını, davalının hayatında birden fazla erkek olduğunu ve kendisinin müvekkilimin açacağı boşanma davasında tanıklık dahi yapabileceğini söylemiştir. Müvekkilim ile davalının sevgilisi ……. isimli şahıs arasında geçen mesajlaşma görüntüleri aşağıdadır.

T.C YARGITAY Hukuk Genel Kurulu Esas: 2012 / 2-526 Karar: 2012 / 1102 Karar Tarihi: 12.12.2012

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 185/3. maddesi uyarınca Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar. Yasada belirtilen bu sadakat yükümlülüğü, evliliğin yasal olarak son bulmasına kadar devam edecektir. Başka bir deyişle, mahkemelerce boşanma kararı verilmiş olmasına rağmen bu karar henüz kesinleşmediği sürece evlilik birliği devam ettiğinden bu aşamada eşlerin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarının dikkate alınmasının gerektiği kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir (Aynı ilkeler HGK’nun 06.12.2006 gün 2006/2-777 E., 2006/778 K. ile 26.11.2008 gün ve 2008/2-698 E., 2008/711 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir). 

Yerleşik Yargıtay içtihadı gereği de halihazırda görülmekte olan bir boşanma davası olsa dahi dava kesinleşinceye kadar tarafların birbirine karşı yükümlülükleri devam etmektedir. Nitekim davacı müvekkilim aldatıldığını anlaşmalı boşanma davasının çekişmeli davaya dönüşmesine müteakip öğrenmiş olsa da aldatma fiili aslında boşanma davasından önce meydana gelmiş ancak müvekkilimin bu aldatma fiilinden daha sonra haberi olmuştur. 

TMK m. 185/3 :                                                                                                                   

Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.

…. isimli şahıs, davalı ile evlenme niyeti olduğunu bildirmişse de daha sonra kendisinin de davalı tarafından başka erkeklerle aldatıldığını öğrenmesi üzerine müvekkilime mesajlar yazarak davalının sadakat yükümlülüğüne aykırı yaşantısını anlatmıştır. Delillerimiz arasında yer alan davalı ile …… ın  fotoğraflarından ikili arasındaki yakın ilişkinin boyutu anlaşılacaktır. Fotoğraflar ile birlikte davalı eş ile sevgilisi arasındaki mesajlaşma görüntüleri, …..tarafından müvekkilime aldatma fiilini ispat etmek amacıyla gönderilmiştir. Müvekkilim bu olaydan sonra eşi tarafından aldatıldığını, hatta ve hatta …..’ın iddialarına göre başka kişilerin de  davalı eş tarafından çocuklarının yaşadığı eve alındığını ve çocukların birkaç kişi ile daha anneleri tarafından tanıştırıldığını öğrenmiştir. Gerek ayrı yaşamalarına rağmen eşinin tüm ihtiyaçlarını karşılayan müvekkilimin aldatıldığını öğrenmesi gerek ise de müşterek çocukların anneleri tarafından böylesine gayri ahlaki bir ortamda yetiştirilmeleri müvekkilimin iş bu boşanma davasını ikame etmesine yol açmıştır. 

Davalı eşin, evlilik devam ederken müvekkilime karşı sadakatsiz davranışlarda bulunması, sürekli olarak müvekkilime hakaret ederek duygusal şiddet uygulaması TMK m.166/f.1 “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.” hükmü gereği evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle boşanma konusu oluşturan davranışlardır.

Bütün bunlarla birlikte, Sayın Mahkemenizce uygun görüldüğü takdirde davalı …….. davacı müvekkilimi aldattığını telefon görüşmesi esnasında ikrar ettiği ses kayıtları Mahkemenize tarafımızca sunulacaktır. 

T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi  2007/17220 Esas 2008/13614 Karar, Karar Tarihi: 20.10.2008

“Eşinin sadakatinden kuşkulanan davacı-davalının, birlikte yaşadıkları her ikisinin de ortak mekanı olan konutta, eşinin bilgisi dışında ses kayıt cihazı yerleştirerek, eşinin aleni olmayan konuşmalarını kaydetmesinde bu suretle sadakat yükümlülüğü ile bağdaşmayan davranışlarını tespit etmesinde özel hayatın gizliliğinin ihlalinden söz edilemez ve hukuka aykırılık bulunduğu kabul olunamaz. Aksine, aile birliğine ilişkin ortak yaşanılan mekana davalının, meşru olmayan bir amaç için arkadaşlarını kabul etmesinde, aile hayatının gizliliğini ihlal söz konusudur. Bu bakımdan sözü edilen delilin elde edilişinde hukuka aykırılık bulunduğundan söz edilemez. O halde yapılan soruşturma ve toplanan delillerle; davalı-davacının; meşru olmayan bir amaç için karşı cins de dahil olmak üzere arkadaşlarını müşterek konuta aldığı ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerçekleşmiştir. Bu halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında davacı dava açmakta haklıdır.”

Yine …… ile davalının mesajlaşma görüntüleri …… tarafından davacı müvekkilime gönderilmiştir.

Davacı evlilik birliliği içerisinde sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmıştır.Davacı taraf müvekkilimi sosyal medya aracılığı ile tanıştığı adamlarla aldatmıştır. Yine …… iddialarına göre davalı eş ….. isimli başka kimseler ile daha birliktelik yaşamaktadır.

3) MÜVEKKİLİM EVLİLİK SÜRESİ BOYUNCA DAVALI EŞİN HAKARETLERİNE VE TEHDİTLERİNE MARUZ KALMIŞ VE KENDİSİNE SÜREKLİ OLARAK DUYGUSAL ŞİDDET UYGULANMIŞTIR.

Müvekkilim, davalı eşin sürekli olarak hakaret ve tehditlerine ve küçültücü davranışlarına ve duygusal şiddetine maruz kalmıştır. Davalı tarafından müvekkilime yazılan hakaret içerikli mesajların bir kısmı aşağıdadır.

Davalı eş müvekkilime karşı gerçekleştirdiği hakaret ve tehditlerin yanında müvekkilimin ailesine karşı da hakaretlerde bulunmuş ve ağza alınmayacak sözler sarfetmiştir.  Nitekim bu durumu ispatlar mesaj görüntülerinin bir kısmı verilmiş olup bir kısmı da dilekçemizin ekinde sunulmuştur. Davalı eş kusurlarıyla evlilik birliliğinin temelden sarsılmasına ve ortak yaşamın taraflar için çekilmez hale gelmesine neden olmuş olup haklı boşanma davamızın kabulü gerekmektedir. Nitekim örnek verilen Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere eşlerden birinin ağır hakaretlerde bulunması ve bu durumun sürekli olarak devam etmesi TMK m.166 anlamında bir boşanma sebebidir.

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2017/13838 Esas,2008/13605 Karar 20.10.2008 Tarihli İlam;

“Davalı-davacı kadının eşine hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.”şeklindedir.

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2015/9457 Esas 2016/248 Karar 12.01.2016 Tarihli İlam ;      

“Mahkemece her iki taraf eşit kusurlu kabul edilerek boşanmaya karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden mahkemece tarafların belirlenen kusurlu davranışları yanında, davalı-davacı erkeğin davacı-davalı kadına hakaret ve beddua ettiğe de anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-davacı erkeğin kadına göre ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Davacı-davalı kadının da kusuru gerçekleştiğine göre, erkeğin boşanma davasının kabulü sonucu itibarıyla doğru olduğundan, davacı-davalı kadının bu yöne dair temyiz itirazlarının reddi ile boşanmaya dair hükmün kusura dair gerekçesi değiştirilmek sureti ile onanmasına karar verilmesi gerekmiş (HUMK m. 438/ son ) ve aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.”şeklindedir.

* TAZMİNAT TALEPLERİMİZE İLİŞKİN AÇIKLAMALARIMIZ:

Boşanma davalarında maddi ve manevi tazminatı düzenleyen TMK’nın 174. maddesine göre;

“Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” denmektedir. Buna göre ;

Manevi tazminata ilişkin taleplerimiz:

Boşanma davalarında manevi tazminata karar verilebilmesi için tazminat isteyen taraf kusursuz ya da daha az kusurlu olmalı, yani tazminat istenen eş daha çok kusurlu olmalı, zarar görmeli (kişilik haklarına saldırı nedeniyle oluşan zarar), zarar boşanma nedeniyle oluşmalı ve kusur oluşturan davranışlar hukuka aykırı olmalıdır.

Boşanma taleplerimize ilişkin açıklamalar kısmında belirttiğimiz olaylar ve yaşananlardan da anlaşılacağı üzere davalı eş, evlilikleri boyunca davacı müvekkile hakaret içerikli davranışlarda bulunmuş ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davranarak müvekkilimi aldatmıştır. Davalı, yukarıda değinilen davranışlarda bulunarak müvvekilin elem ve üzüntü duymasına sebebiyet vermiştir. Boşanmada kusuru olan, evlilik birliği ile bağdaşmayan davranışlarda bulunan taraf davalı eştir.

Davalının bu çirkin davranışları müvekkilimin kişilik haklarını ağır ölçüde zedelemiştir. Davacı müvekkilim, davalının kendisine yönelik bu tehditleri, hareketleri ile aldatma fiilli karşısında fazlasıyla yıpranmıştır.

Yukarıda belirttiğimiz nedenlerden dolayı davacı müvekkilin davalı eşten yaşamış olduğu bu üzüntüleri ve uğramış olduğu psikolojik şiddeti bir nebzede olsa hafifletmek adına 10.000,00  TL manevi tazminat talebi bulunmaktadır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle öncelikle, müşterek çocukların ruh sağlıklarını ve gelişimlerini korumak için velayetlerinin dava süresince tedbiren ve dava sonuçlanınca kesin olarak müvekkilime verilmesine, tarafların TMK’nın ilgili maddeleri gereği boşanmalarına ve davacı müvekkilim lehine 10.000,00 TL manevi tazminata  hükmedilmesine karar verilmesini bilvekale taleple istirham ederim.

HUKUKİ NEDENLER : Türk Medeni Kanunu, HMK ve diğer tüm yasal mevzuat hükümleri

HUKUKİ DELİLLER  :

1-Mali ve ekonomik durum araştırması

2-Davalı eş ile sevgilisi arasındaki mesajlaşma görüntüleri 

3-Müvekkililime davalı eşin sevgilisi tarafından gönderilen mesajlar(dilekçe içeriğinde mevcuttur.)

4- Davalı eşin müvekkilime gönderdiği mesajlar

5-Son 6 ayda davalı eş….’e ait ……… ve …….. numaralı telefon hatlarına ait  gelen-giden  aramaları,gelen smslerı içerir dokümanları, (CELP EDİLECEK),

6- Müvekkilimin, davalı eşe yaptığı ödemeleri gösterir dekontlar

7-Davalı eşin davacıyı aldattığını ikrar ettiği ses kayıtları (Mahkemenizce takdir edildiğinde ibraz edilecektir.)

8- Davalı eş  ile sevgilisinin davalının ikamet ettiği evde çektikleri fotoğraflar

9- Daha önce Mahkemenizde  tarafların anlaşmalı boşanmak üzere açmış oldukları dava dosyası(CELB EDİLECEK)

10 -TANIKLAR:      

11- Bilirkişi, Uzman Görüşü, gerektiğinde Keşif ve sair diğer deliller.

NETİCE-İ TALEP     : Yukarıda açıklanan ve Sayın Mahkemenizce re’sen göz önünde bulundurulacak nedenlerle;

1- Tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile BOŞANMALARINA ,

2-Müşterek çocukların velayetinin dava süresince tedbiren, dava  sonuçlanınca kesin olarak davacı müvekkilime verilmesine,

3- Müvekkilim davacı lehine 10.000,00 TL manevi tazminata hükemedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim.

                                                                  DAVACI VEKİLİ

                                                                   Av. Saim İncekaş

Sadakat Yükümlülüğünü İhlal Boşanma Dilekçesi -2-


 ADANA AİLE MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’ NE

DAVACI                 :

VEKİLLERİ                     :

DAVALI                          :

 

DAVA                            : Sadakat yükümlülüğünü ihlal, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası.

 

KONU                            : Sadakat yükümlülüğünü ihlal, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenleriyle tarafların BOŞANMALARINA,

Müşterek çocuk X’ nın velayetinin müvekkil anne X’ya verilmesine,

Dava tarihinden itibaren müşterek çocuk X için 1500,00 TL tedbir nafakasına ve dava sonunda bu nafakanın iştirak nafakası olarak devamına,

Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere şimdilik müvekkilim lehine dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 75.000,00 TL maddi, 150.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere 225.000,00 TL Toplam alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi talebidir.

(Ziynet eşyaları, Çeyiz eşyaları ile ev eşyalarına ilişkin talep ve dava hakkımız saklıdır.)

AÇIKLAMALAR  :

  • Müvekkilim ile davalı eş X/06/2011 tarihinden beri evli olup evlilik kayıtları …İli …….İlçesi …….Mah. 22 cilt 1 aile sıra no 20 sıra numarasındadır. Tarafların evliliklerinden 19/12/2012 doğum tarihli X isimli bir kız çocukları vardır.
  • Davalı taraf evliliklerinin ilk zamanlarından itibaren evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemiştir. Davalı; sürekli yönetiminde olduğu Muğla spor, üyesi olduğu parti vs. gibi iş dışında gelir elde etmeden vakit geçirmiştir. Kendi ailesinden maddi beklenti içerisinde olmuştur, işiyle ilgilenmemiştir. Eşine ve çocuğuna karşı daima ilgisiz davranmıştır. Sürekli olarak eve geç gelmiştir. Bu durum aralarında problemlere yol açmıştır.

Davalı eş, evlilik birliğinin gerektirdiği maddi ve manevi sorumluluklarının hiçbirini yerine getirmemiştir. Müvekkile sık sık yalan söylemiştir. Davalının sorumsuz, ilgisiz davranışları nedeniyle taraflar evlilik birliğinin gerektirdiği fikri, fiziki, duygusal birlikteliği sağlayamamıştır. Davalı, sadakatsiz davranışları ile müvekkilin güvenini defalarca kırmıştır. Evliliğin çekilmez hal almasında açıklayacağımız nedenlerle davalının ağır kusuru mevcuttur.

TMK madde 186/3’e göre eşler birliğin giderlerine güçleri ve malları oranında katılmak zorundadırlar. Davalı taraf hiçbir zaman evinin ihtiyaçlarını karşılamamıştır. Evin giderlerine ortak olmamış, müvekkilden gizli harcamalar yaparak hiçbir şekilde müvekkile açıklamasını dahi yapmamıştır. Davalı, 2014 yılı yaz ayından itibaren kiraladıkları evin aylık kiralarını ödediğini müvekkile söylemesine rağmen 14 ay boyunca hiçbir şekilde ödeme yapmamıştır. Müvekkil bu durumdan; “evi kiraladıkları emlakçı xxxxxxx müvekkilin iş yerine gelerek 14 aydır kira borcunun ödenmediğini, davalı X’a ulaşamadığını söylediğinde” haberdar olmuştur. Müvekkil öğrendikten sonra ev sahibi ile görüşmüş ve kira borcunun tamamını bankadan kredi çekerek ödemiştir.(Tanık beyanları ve banka kayıtları ile ispatlanacaktır.)

Evin giderleri ve müşterek çocuğun bakıcı, okul harcamalarının tamamı daima müvekkil tarafından karşılanmıştır, karşılanmaya devam edilmektedir. Davalı eş müşterek çocuğun bakım ve giderlerinin karşılanmasına yardımcı olmamıştır. Müvekkil evin bütün maddi yükünü tek başına kaldırmaya çalışmıştır.(Tanık beyanları) Yargıtay tarafından verilen kararlarda da gerektiği gibi çalışmayan ve evlilik kurumunun kendisine yüklediği görevlerini usulünce yerine getirmeyen koca tam kusurlu kabul edilmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2003/4364 E ve 2003/5347 K sayılı 14.04.2003 tarihli kararı )

Davalı evin giderlerine katılmamanın yanı sıra müvekkile ait kredi kartlarını da keyfiyeti kendine ait şekilde dilediği gibi kullanmıştır. Davalının kendi borçları olduğundan müvekkil ile evliliklerinin başından itibaren müvekkilin kredi kartlarını kullanmış ve fakat ödemeleri yapan yine her zaman müvekkil olmuştur. Davalının müvekkilden habersiz harcamaları ve savurganlığı nedeniyle kredi kartı borçları ödenemez hale geldiğinde davalı müvekkile düğünde takılan takıları alarak, hatta müvekkilin evlenmeden önceki yaptığı birikimleri de alarak borçlarını ödemek zorunda kalmıştır. Davalının kullandığı ve ödediğini söylediği müvekkile ait bir kart üç dönem gecikmeye girdiği için müvekkil çalıştığı iş yerinden uyarı dahi almıştır.(Banka kayıtları delilimizdir.)

Davalı eş yüksek miktarda borçlandığını ve hakkında icra takipleri açılmış olduğunu müvekkilimden gizlemiştir. Hatta davalının borçları nedeniyle eve hacze gelindiğini dahi müvekkile söylememiştir. Bunların tamamını müvekkilim sonradan kendisi öğrenmiştir. Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Esas: 2006/12234 Karar: 2006/18458
Karar Tarihi: 27.12.2006 tarihli kararında “Toplanan delillere göre aşırı derecede borçlanıp eve haciz gelmesine neden olan ve sadakatsiz davranışlarda bulunan davacı-davalı koca boşanmaya neden olan hadiselerde ağır kusurludur.” Demekle eve hacze gelinmesine(aynı zamanda aşağıda açıklayacağımız sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan eşin) neden olan eşin boşanmada ağır kusurlu olduğu yönünde karar vermiştir.”

Davalı işi ile ilgili hiçbir şeyi, borçlarını müvekkille paylaşmamıştır. İşinden çok yöneticisi olduğu …… Sporun maçlarıyla ve üyesi olduğu parti ile ilgilendiğinden maddi açıdan müvekkile destek olmamıştır. Yargıtay Kararlarında da evinin giderlerine katılmamak, eş ve çocukla ilgilenmemek boşanma nedeni sayılmıştır.“Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davalının “evine bakmadığı eşi ile ilgilenmediği” anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı boşanma davası açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.” (Y2HD. 28.05.2002)

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Esas: 2005/9762 Karar: 2005/12220 Karar 19.09.2005 tarihli kararında:“Davalının birlik görevlerini yerine getirmeyerek eşi ve çocuğuyla ilgilenmediği, borçlanıp eve haciz gelmesine neden olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir.” Şeklinde hüküm kurmuştur.

Davalı eş evlilikleri süresince müvekkile manevi anlamda da destek olmamış; eşini, çocuğunu, evini ihmal etmiştir. Eşi ve çocuğuyla ilgilenmemiştir. Vaktinin neredeyse tamamını dışarıda geçirmiş, evde olduğu zamanlarda cep telefonuyla ilgilenmiştir.(Tanık beyanları) Davalı çoğu zaman eve geç gelmiş hatta bazı geceler evine gelmemiştir. Müşterek çocuk Beren doğduktan sonra davalının eve geç gelmeleri oldukça artmıştır. Müvekkil, çocuk ile ilgilenirken davalı taraf gece geç saatlerde dışarı çıkmayı alışkanlık haline getirmiştir. (Gece yarısı 22:00-23:00 saatlerinde) Müvekkil bu durumdan rahatsız olduğunu her zaman dile getirdiğinde ise davalı yaşadıkları maddi sıkıntıları bahane ederek “Kafamı dağıtmaya çıkıyorum üzerime gelme” demiştir. Davalının gece geç gelmeleri zamanla daha da çoğalmıştır. Haftanın her günü gece geç saatlere kadar dışarda kalmıştır. Yönetiminde olduğu Muğla sporun hafta sonu deplasman maçlarına da gitmeye başlamıştır. Deplasman haftalarında Pazar günü olan maçlara Perşembe ya da Cuma gününden gidip Pazartesi ya da Pazar akşamları dönmüştür.(Tanık beyanları ile ispatlanacaktır.) Evine, eşine, çocuğuna karşı ilgisiz sorumsuz davranmıştır. Müvekkilin uyarılarına rağmen davalının eve gelmediği geceler gitgide çoğalmıştır. Bazı günler saat 4, 5 hatta 7 de eve gelmiştir. Son zamanlarda vaktinin tamamını yönetiminde olduğu ………sporla ilgilendiğini söyleyerek dışarıda geçirmiştir.

TMK madde 166/1 gereği Eşlerin sürekli olarak eve geç saatlerde gelmesi de evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davasında; duygusal şiddete yönelik bir davranış olduğundan boşanma sebebidir.  Yargıtay tarafından verilen kararlarda da eve geç gelme boşanma sebebi kabul edilmiştir. “Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davalı kocanın aşırı alkol aldığı ve müşterek eve çok geç saatlerde geldiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı kadın boşanma davası açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde (TMK. md. 166/1), yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.” (Y2HD, 13.11.2006.)

Evlilik birliğinde eşler çocukların bakımlarına, gözetilmelerine, korunmalarına ve eğitilmelerine beraberce özen göstermek, çocukların maddi manevi bütün ihtiyaçlarını imkanları ölçüsünde karşılamak zorundadır. (TMK 185/2) Davalı, müşterek çocuk Beren’le ilgilenmemektedir. Çocuğun ihtiyaç ve giderlerini tek başına karşılayan yine müvekkil annedir. Davalının müşterek çocuğa karşı ilgisizliği nedeniyle küçüğün üzülmesine müvekkil tahammül edememektedir. Müşterek çocuğu üzgün gören müvekkil davalıyı ilgisizliğinden dolayı uyardıkça aralarındaki tartışmalar çekilmez bir hal almıştır. Davalının ilgisiz ve sorumsuz tutumları tartışmalara neden olmuştur. Müvekkil uzun bir süre iyi niyetli düşünerek bütün problemlerin çözüleceğine inanmıştır.

Fakat problemler çözülmemiş evlilik müvekkil açısından çekilmez hal almıştır.

2- Müvekkilim evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesine neden olan davalı eşinin sadakat yükümlülüğünü de ihlal ettiğini öğrendiğinde evliliğini sonlandırma kararı almıştır.  TMK madde 161’de boşanmanın özel sebepleri olan zina düzenlemiştir. Özel boşanma sebeplerinde: “Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.”  Hükmü yer almaktadır. TMK ilgili açık hükmüne dayanarak müvekkil boşanmak istemektedir. Davalının sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi sürecinin müvekkil tarafından öğrenilmesi şu şekilde gelişmiştir. Müvekkil, 2016 Aralık ayında eğitim için İstanbul a gittiğinde Fatma ismindeki bir kadından sosyal medya üzerinden mesaj almıştır. Mesajda davalı eşinin onu sürekli aradığını görüşmek istediğini söylediğini anlatmıştır. (Mesajların görüntüleri ektedir.)

Müvekkil gelen mesajların doğru olduğuna inanmamıştır. Fakat içinde eşine karşı şüphe oluşmuştur ve inanmak istemese de atılan mesajların doğruluk payı olup olmadığını anlayabilmek için davalının davranışlarını tartmaya başlamıştır. Davalı artık alışkanlık haline getirdiği saat 22:00-23:00’den sonra dışarı çıkmakla birlikte, müvekkilim davalının dışarda olduğu zamanlarda nerde olduğu ile ilgili yalanlar söylediğini fark etmiştir.

Son olarak müvekkil boşanma kararı almadan kısa bir süre önce davalı eş müvekkilime Ankara’ya üye olduğu partinin olağan genel kurul toplantısı için gideceğini söylemiştir. Ortak tanıdıkları olan Zekai … ve Yusuf …. İle birlikte gittiği için müvekkil şüphe etmemiştir.  Hatta müşterek çocuk Beren’in istediği ve davalının Ankara’ dan almasını istedikleri oyuncağı gittikten sonra telefonla arayıp istemiştir.

Davalı eş, Ankara’dayken müvekkilim, “beril_yy” isimli bir instagram hesabından “Abdullah ‘ın Fatma ismindeki kadını aradığını onu görmek istediğini, onu çok sevdiğini söylediğini “ belirten mesajlar almıştır.(Mesaj suretleri ektedir.) Müvekkilime davalı ile Fatma’nın aralarında geçen konuşmaların görüntülerini, davalının Fatma’ya attığı kendi resimlerini göndermişlerdir. Müvekkilim ile belirtilen isimdeki sosyal medya hesabının kullanıcısı ile yapılan konuşmaların görüntüleri ekte sunulmuştur. Konuşmalarda davalı eş müvekkilimi aldattığı kadına heyecan duyduğunu , kopmak istemediğini yazmıştır. Davalı eşin ilgili kadını defalarca aradığını gösteren aramaların görüntülerini de göndermiştir. Mesajları gönderen kadının müşterek çocuk Beren için müvekkilin davalıdan istedikleri oyuncaktan, davalının Genel kurul için Ankara’ ya gittiğinden, maddi sıkıntılarından ve ailesinin satılacak olan mallarından miraslarından her şeyden haberi vardır. Davalının yeni aldığı hatta müvekkilin bile o zaman henüz bilmediği ayakkabıdan haberi vardır. Davalı ile ilgili her şeyi henüz kendi eşi bilmezken ilişki yaşadığı kadın bilmektedir.

Aynı kişi davalı ile X isimli kadın arasında yaşananları müvekkilime anlatmıştır. Müvekkil, anlatılanlar ile davalı eşinin söz konusu kadınla ilişkisinin aylar öncesine dayandığını öğrenmiştir.  Davalı eşin ilgili kadınla deplasman maçlarına beraber gittiklerini; birlikte Didim’e, Konya’ya ve Kuşadası’na gittiğini öğrenmiştir. Hatta müvekkilime gönderilen bir konuşma görüntüsünde yer alan iddiaya göre bu şahıs davalıdan hamile kalmıştır ve 9/04/2016 günü (müvekkilin şube olarak İzmir’e iş eğitimine gittiği gün) Milas izan hastanesinde kürtaj yaptırmışlardır. (Milas İzan Hastanesi kayıtlaının mahkemenizce celp edilerek dosya arasına alınmasını talep ederiz.) Davalı eş müvekkilime aynı gün için Milas’ta bir cenazeye katılacağını söylemiştir.

Müvekkil daha sonra davalının iş için gidiyorum dediği, 2016 ocak ayındaki İstanbul seyahatine de söz konusu kadınla birlikte gittiği bilgisini almıştır. Müvekkil tüm anlatılanlara inanmasa da davalı eş ile çekilen fotoğrafları gönderildiğinde aldatıldığını anlamıştır. Kaldı ki davalı eş de müvekkilimi aldattığını kabul etmiştir. Başka biri ile yaşamak da açık bir boşanma nedeni ve aynı zamanda ağır kusurdur. Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere eşini sevmediğini söylemekte geçerli bir boşanma sebebidir. Bu konuda Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2012/22740 E ve 2013/8550 K sayılı 28.03.2013 tarihli kararı emsal olarak gösterilebilir.

Tüm yaşananlar davalının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını kanıtlamaktadır. Müvekkilin yaşanan son olaylar nedeniyle davalıya olan inancı, güveni derinden sarsılmıştır.

Yaşanılan olaylar ile evlilik birliğinin artık sürdürülemeyecek bir hal aldığı ortadadır. Müvekkilim 2016 Aralık ayı itibariyle artık eşinin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığından emin olduğu ağır kusurlu davalı eşinden boşanmak istemektedir. Müvekkilim TMK madde 161 gereği evlilik birliğini davalı ile sürdüremeyecek duruma gelmiştir. Bu nedenle tarafların TMK gereği boşanmalarına karar verilmesi gerekmektedir.

Davalının açıklanan davranışları, sadakatsizliği tarafların başından itibaren evlilik birliğinin gerektirdiği fikri, fiziki, duygusal birlikteliği sağlamalarını engellemiştir. Aynı zamanda son yaşanan olay ile büyük bir sadakatsizlik gösteren davalı, müvekkilin güvenini sarsmıştır.

Davalı eş aylarca müvekkilimi başka bir kadınla ilişki yaşayarak toplumsal değerlere aile kurumuna aykırı şekilde yaşam sürmüştür. Davalı müvekkilime karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği kadınla ilişkilerinden olan çocuğunu X Hastanesi’nde aldırmıştır. Bu husus ekte sunulan mesajlaşma görüntülerinden anlaşılmaktadır, hastane kayıtları ile de ispatlanacaktır. Davalının boşanmaya sebep olan eylemleri; müvekkil açısından onur kırıcı, müvekkilin kişilik haklarına açıkça saldırı niteliği taşıyan, toplum tarafından hoş kabul edilemeyecek niteliktedir.

Gelinen noktada, davalı tarafın ağır kusuru ile, taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğu aşikardır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamak artık kanunen de mümkün değildir. Müvekkilim açısından evlilik birliğinin devamı imkansız hale gelmiştir. Tarafların tekrar bir araya gelerek evlilik birliğini devam ettirmeleri mümkün değildir. Bu nedenle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ediyoruz.

Boşanmaya sebep olan olaylarda yukarıda anlatıldığı gibi müvekkilimin hiçbir bir kusuru mevcut değildir. Müvekkilim, evlilik birliğinin gerektirdiği tüm görev ve sorumlulukları tam olarak yerine getirmiştir. Kendisine atfedilebilecek hiçbir kusuru yoktur. Bu iddiamızı tanık beyanları da kanıtlayacaktır. Davalı taraf ise yukarıda anlatıldığı gibi sadakat yükümlülüğünü ihlal etmiş olup tam ve ağır kusurludur.

SONUÇ OLARAK EVLİLİK BİRLİĞİ MÜVEKKİLİMİN HİÇBİR KUSURU OLMADAN DAVALI TARAFIN EVLİLİK BİRLİĞİNDEN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRMEME, SADAKAT YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ İHLAL ETME AĞIR KUSURLARI NETİCESİNDE TEMELİNDEN SARSILMIŞTIR. BU NEDENLE TARAFLARIN BOŞANMALARINA KARAR VERİLMESİNİ TALEP EDERİZ.

Davalı taraf, yukarıda açıklandığı şekilde müşterek çocuk küçük X ile de ilgilenmemekte, küçüğün birçok ihtiyacı, müvekkilimin kendisi tarafından karşılanmaktadır. Davalı taraf küçük yaştaki kızına gereken ilgiyi, sevgiyi göstermeyip vaktinin çoğunu yukarıda açıkladığımız üzere dışarıda geçirmektedir. Küçüğün babasının ilgisiz tutumu nedeniyle mutsuz hali anne tarafından da defalarca uyarılmak suretiyle babaya söylenmiş fakat baba tavırlarını değiştirmemiştir. Müşterek çocuğa karşı zaten ilgi, sevgi, şefkat, maddi manevi destekte bulunmayan baba karşısında geçici ve sürekli velayetin müvekkilim anneye verilmesini talep ederiz. Aynı zamanda yaşı itibarı ile de küçüğün menfaati gereği velayetinin anneye verilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, Dava tarihinden itibaren tensiben ve dava süresince, küçük Beren  İçin aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına ve dava sonunda bu nafakanın  iştirak nafakası olarak devamına hükmedilmesini talep ediyoruz. Müvekkilim 3750 TL maaş almasına rağmen sadece aylık ödemesi 2400 TL olduğundan kalan geliri tek başına evi geçindirmeye müşterek çocuğun ihtiyaçlarının karşılanmasına yetmemektedir. Müvekkil her ay 1280 TL araç kredisi ödemektedir. Aynı zamanda davalının kullandığı kredi kartlarının borçları ile ödemediği 14 ayın kira bedellerini ödemek için bankadan kredi kullanmıştır. Her ay 710 TL bu kredi borcunu ödemektedir. Yine 2016 Aralık ayında da davalının kullandığı kredi kartlarının borçlarını toplamak için 8.000,00 TL banka kredisi çekmiştir. Bu kredi için de aylık 400,00 TL ödeme yapmaktadır. Müvekkilin toplamda 2400,00 TL sadece aylık taksit ödemesi bulunmaktadır. Müvekkil müşterek çocuğun bakıcısı için her ay 800,00 TL ödenmektedir. Küçüğün geçen yıl gittiği okulun aylık ödemesi 750,00 TL’dir.Tüm bu yapılan giderleri müvekkil tek başına karşılamaya çalışmaktadır.Davalı eş hiçbir zaman maddi destekte bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle Müşterek çocuğun zaruri ihtiyaçlarının karşılanması için duruşma günü beklenmeksizin TENSİBEN davalı babanın müşterek çocuk Beren için aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası ödemesine karar verilmesini talep ederiz.

Yukarıda açıkladığımız şekilde evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında, çekilmez hal almasında hiçbir kusuru olmayan müvekkilim yaklaşık 6 yıl süren evliliğinden dolayı ciddi boyutta maddi ve manevi zarara uğramıştır.

a)Davalı taraf,……… Vergi Dairesinde vergi mükellefidir. ….da kapı, mutfak, dekorasyon üzerine ahşap işleri yapan bir atölyesi vardır. Aynı zamanda inşaat işiyle de uğraşmaktadır. …Spor Başkanı yyyyyy’in inşaatlarının tamamını davalı yapmıştır. Davalının sabit bir geliri bulunmamakla birlikte yapmış olduğu ek işler ile aylık geliri oldukça yüksektir. Yaptığı işlerin yanı sıra davalı taraf varlıklı bir ailedendir. Babasından kendisine miras kalan E…… da istimlak olacak araziler ile …..da zeytinliği bulunmaktadır. Davalının annesinin de gelir durumu ortalamanın oldukça üzerindedir.

Sonuç olarak davalı resmi gelirinin yanında yapmış olduğu inşaatlar ile birlikte ciddi bir ticari kazanç ile mülk sahibidir. Ayrıca davalı kendisi ile ilgili olan her konuyu müvekkilimden gizlediği için müvekkilimin bilmediği geliri ile banka hesaplarında parası olma ihtimali yüksektir. Ancak davalı,evlilik birliğinin başından beri evinin maddi ve manevi hiçbir sorumluluğunu yerine getirmemekte, eşine ve çocuğuna bakmamaktadır.

 Varlıklı bir aileye mensup, varlıklı bir kişi olan davalı taraf evlilik birliğinin başında müvekkilime mutlu ve refah bir hayat taahhüt etmiş ,ancak hiçbir şekilde sözünü tutmamıştır, son olarak da müvekkilime karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal etmiştir. Müvekkilime maddi anlamda hiçbir şekilde destek olmamıştır. Müvekkilim evinin tüm yükünü tek başına omuzlamıştır. Davalının tutumsuz, sorumsuz harcamaları nedeniyle müvekkilim iki defa … tarihlerinde …. Bin TL’lik krediler çekmiştir. Kredi borçlarını hala ödeyen müvekkildir. (Banka kayıtları delilimizdir.) Davalı kendi borçlarını ödemek için müvekkilime düğünde takılan ziynet eşyalarını müvekkilimden alarak harcamıştır.(Ziynet eşyası talep ve dava hakkımızı saklı tutuyoruz.) Davalının ailesi de hiçbir zaman çocuklarına yardım etmemişlerdir. Müvekkilimi yıllardır maddi anlamda ağır külfet altına sokan davalı aleyhine 75.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesini, maddi tazminatın davalıdan alınarak müvekkilime verilmesini talep ederiz.

Müvekkilimin kişilik hakları evlilik birliğinin başından itibaren yaklaşık 6 yıldır, davalı yanca uygulanan ekonomik şiddet, sadakat yükümlülüğüne uymama nedeniyle ihlal edilmektedir. Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi gereğince, müvekkilin boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğramıştır. Davalı tarafın sadakatsizliği, müvekkilimin sonradan öğrendiği başka bir kadından olan çocuğunu kürtajla aldırması olayı müvekkilimin en başta kişilik haklarının ve kadın haklarının ağır surette ihlal edilmesine sebep olmuştur. Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi gereğince, müvekkilin boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğramıştır.

Yargıtay, istikrar kazanan kararlarıyla sadakatsiz davranışın, diğer eşin kişilik haklarına “ve aile bütünlüğüne  ağır bir saldırı oluşturduğundan manevi tazminat verilmesini gerektiren bir eylem taşıması gerektiği noktasına gelmiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2014/10536 Esas 2014/11642 Karar sayılı 11/09/2014 tarihli kararında sadakat yükümlülüğünü ihlal etmenin açıkça kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı ve talep eden davacı lehine üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği karar altına alınmıştır.

Müvekkilime karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal eden davalı aleyhine 150.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ediyoruz.

Açıkladığımız vakıa ve nedenlerle, boşanmaya yol açan olaylarda davalı tarafın tam kusurlu olması,müvekkil davacının kusursuz olması ve kişilik haklarına ve aile bütünlüğüne yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaati dikkate alınarak, MÜVEKKİLİM LEHİNE 75.000.TL MADDİ VE 150.000,00 TL MANEVİ TAZMİNATA HÜKMEDİLMESİNİ TALEP EDERİZ.

Tedbir talebimiz: Müvekkilimin daha fazla mağdur olmaması, mevcut ve beklenen menfaatlerinin korunması amacıyla, Davalı’nın üzerine kayıtlı olduğu tespit edilen….. gayrimenkullerinin ve banka hesaplarının üzerine mahkemenizce dava sonuçlanıncaya kadar tedbir konulmasını talep ederiz.

DELİLLER                           : Nüfus kayıtları,tanık beyanları (isim ve adresleri daha sonra bildirilecektir.), davalının müvekkilimi aldattığına dair konuşmaların suretleri, müvekkilimi aldattığı kadın ile birlikte çekilmiş fotoğraflar, davalının cep telefonu mesaj ve arama kayıtları(İlgili kurumdan celbini talep ederiz.), davalının sosyal medya hesapları üzerinden yapmış olduğu görüşmeler(IP adresinin tespit edilerek mahkemece görüşmelerin incelenmek üzere ilgili kurumdan celp edilmesini talep ederiz.) taraflara ait mali ve sosyal durum araştırması,tapu kayıtları,  davalı tarafın banka kayıtları, ilmi ve kazai inceleme araştırma ve raporlar, bilirkişi inceleme ve raporları,yemin ve tüm yasal deliller.

SONUÇ VE İSTEM             : Yukarda arz edilen nedenler ve yargılama esnasında ortaya çıkacak sair nedenlerle ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, haklı davanın kabulü ile,

  • Evlilik birliğinin temelinden sarsılması(şiddetli geçimsizlik), SADAKAT YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ İHLAL ETME NEDENLERİYLE TARAFLARIN BOŞANMALARINA,
  • Dava tarihinden itibaren müşterek çocuk Beren için dava süresince ve tensiben 1.500,00 TL TEDBİR NAFAKASINA ve dava sonunda bu nafakanın İştirak nafakası olarak devamına,ve nafakanın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
  • Müvekkilimin yaklaşık 6 yıldır uğradığı maddi ve manevi zararlardan dolayı beklenen ve mevcut menfaatleri ihlal edildiğinden 75.000,00 TL.MADDİ VE EVLİLİK BİRLİĞİ SÜRESİNCE KİŞİLİK HAKLARI AĞIR ŞEKİLDE İHLAL EDİLEN MÜVEKKİLİM İÇİN 150.000,00 TL.MANEVİ TAZMİNATIN dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,

(-Ziynet eşyası, Çeyiz eşyası ve ev eşyası talep ve dava hakkımız saklıdır.

  • Davalı adına kayıtlı bulunan …… gayrimenkulleri ile ….. bankası hesaplarının       üzerine tedbir konulmasına,
  • Dava sonunda vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine

karar verilmesini müvekkilimiz adına vekaleten saygıyla talep ederiz. (tarih)

DAVACI VEKİLİ

Eki:- Vekaletneme

4 adet fotoğraf ile konuşma, mesajlaşma görüntülerinin suretleri.

Sadakatsizlik Nedeniyle Boşanmada Uygulamadaki Son Durum

Sadakat Yükümlülüğü Güncel Uygulama

Sadakatsizlik nedeniyle açılacak boşanma davalarında mutlaka müvekkilinizin imzasını ve onayını almanızı öneririm.

Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi Avukat Saim İNCEKAŞ

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir