Usulsüz Tebligat Cevap Dilekçesi

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

SAYIN HAKİMLİĞİ’NE

DAVAYA KARŞI

BEYANLARINI VE

CEVAPLARINI SUNAN

DAVALI                :

VEKİLİ                   :                               

DAVACI                :                             

KONU                   : USULSÜZ TEBLİGAT NEDENİ İLE  SÜRESİNDE SUNULAMAYAN DAVAYA KARŞI BEYAN VE CEVAP DİLEKÇEMİZ  İLE  DELİLLERİMİZİN SUNULMASI

İZAHATLAR         :

1-)DAVA DİLEKÇESİ VE DİĞER TEBLİGATLAR  USULÜNE UYGUN OLARAK DAVALI MÜVEKKİLE  TEBLİĞ EDİLMEMİŞTİR.

Huzurdaki davada davacı taraf dava dilekçesinde davalı olarak  …. isimli bir şahsı davalı olarak göstermiş olup, ilerleyen süreçte de  31/01/2018 tarihli dilekçesi ile davalının  ad ve soyadını  ….          olarak bildirmek sureti ile dava dilekçesinin  …… ad ve soyadı ile müvekkilin adresi olan …….adresine tebliğ edilmesini talep etmiş ve iş bu talep Sayın Mahkeme tarafından kabul edilerek EKTE SUNULAN DAVA DİLEKÇESİNİ İÇERİR 1 NO’LU TEBLİGAT PARÇASINDAN DA ANLAŞILDIĞI ÜZERE tebliğ edilecek kişinin ad ve soyadı   ……olarak belirtilmiştir. Ayrıca  yine tebligat parçasından anlaşıldığı üzere  Muhatabın yazılı adresine gidildi.Muhattabın adreste ikamet etmesine rağmen yazılı adresin o anda kapalı olması nedeni ile  KOMŞUSU İLYAS BEY’DEN soruldu. Muhattabın DIŞARIDA  beyan edip imzadan imtina etti. Evrak ilgili Hürriyet  Muhtarlığına teslim edilerek 2 no’lu haber kağıdı muhattabın kapısına yapıştırıldı.   Komşusu ………. ‘a haber verildi denmek sureti ile tebligat muhtara bırakılmıştır.

Ancak burada belirtilmesi gereken  diğer bir husus ta Tebligat Zarfında davalının soyadı Koru olarak belirtilmesine rağmen K harfi  T harfine el yazısı ile dönüştürüldüğüdür.

22/02/2019 tarihli tensip zabtı da yukarıda belirtilen şekilde tebliğ edildiği görülmektedir. Ancak bu tebligatta K harfi T harfine dönüştürülmemiştir.

Yukarıda belirttiğimiz şekilde gerek dava dilekçesi gerekse 22/02/2019 tarihli tensip zaptını içerir tebligat usulüne uygun tebliğ edilmemiş ve haber kağıtları da yapıştırılmamış  olup müvekkil yapılan bu tebligatlardan  haberdar olmaması sebebi ile davaya cevap verememiştir.

Yukarıda belirtilen tebligatlar  usulsüzdür. Şöyle ki;

1) Davalı müvekkilin soyadı tebligatlarda  yanlış yazılmıştır. Sayın  Mahkeme tarafından   İlçe Jandarma Komutanlığı  vasıtası ile yaptırılan  30/11/2018 tarihli tahikikat neticesinde belirtilen adreste açıkça ………. NUN söz konusu adreste oturduğu belirtilmesine rağmen davacı tarafından 31/12/2018 tarihli dilekçesinde davalının soyadı  …… olarak belirtilmiş, söz konusu iki tebligatta …..olarak hazırlanmış ve PTT’ye verilmiştir.  

2) Ekte sunulan Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 2016-2325 E. 2018-2818 K 09/04/2018 tarihl, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2014-29693 E. 2015-4505 K. 03/03/2015 tarihli, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2016-9900 E. 2016-14571 K. 24/05/2016 tarihli Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2016-32369 E. 2017-2118 K. 16/02/2017 tarihli  ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017-2-2210 E. 2019-483 K. 18/04/2019 tarihli ilamlarında da belirtildiği üzere  TEBLİĞ MEMURUNUN TEBLİĞ MAZBATASINDA BORÇLUNUN ADRESİNDEN GEÇİCİ Mİ YOKSA SÜREKLİ Mİ AYRILDIĞINI , TEVZİAT SAATLERİNDEN SONRA ADRESİNE DÖNÜP DÖNMEYECEĞİNİ , DÖNECEKSE NE ZAMAN DÖNECEĞİNİ TESBİT VE TEVSİK ETMEDEN   “DIŞARIDA”ŞEKLİNDEKİ İBARE İLE YETİNİLEREK YAPILAN TEBLİĞ İŞLEMİ 7201 SAYILI TEBLİGAT KANUNUN 21/1  MADDESİ VE YÖNETME- LİĞİN 30. MADDESİ  GEREĞİNCE USULSÜZDÜR.

Diğer yönden yine yukarıda belirttiğimiz Yüksek Mahkeme kararlarında da belirtildiği üzere Tebliğ Memuru  haber bırakılan komşunun kim olduğunu, komşunun açık kimliğini  tespit etmesi  ve bu hususu da tevsik etmesi gerekir iken Tebliğ Memuru bu  yükümlülüğü de yerine getirmemiştir. Zira haber bırakıldığı belirtilen bölüme komşunun adı ve soyadı  (Açık kimliği)  belirtilmediği gibi ,  tebliğ muhattabının  nerede olduğu sorulan komşunun da  denetimi imkansız bir şekilde açık kimlik bilgisi yerine İlyas Bey olarak belirtildiği görülmektedir.

Yukarıda açıkladığımız üzere  dava dilekçesi ve 22/02/2019 tarihli tensip zaptını içerir tebligatların usulsüz olması ve bu sebeple tebligatlardan haberdar olamaması  nedeni ile davalı müvekkil tarafından davaya süresinde cevap verilememiştir.

26/06/2019 tarihli duruşma gününü  bildirir tebligatın da Tebligat Kanunun Uygulamasına Dair Yönetmeliğin 29. maddesinde belirtilen    usule  aykırı yapılmış olup, yine  aynı tebliğ memuru , bu maddede  belirtilen usule aykırı olarak   “21, 22, 23, 25, 26 ve 27 nci maddelerde yazılı kişiler, tebliğ yapılacak olanın geçici olarak başka yere gittiğini belirtirlerse  tebliğ memuru, muhatabın hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığını, beyanda bulunanın adı ve soyadı ile sıfatını tebliğ tutanağına yazar. Tebliğ tutanağını beyanda bulunana imzalattırır ve tebliğ edilecek evrakı beyanda bulunana verir. Bu kişiler, tebliğ evrakını kabule mecburdurlar.” muhattabın hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığını belirtmemiş ve yine dışarıda ibaresi ile yetinmiştir. İş bu tebligatta da  TEBLİGAT YAPILACAK MUHATTABIN SOYADI YİNE  KORU OLARAK DÜZENLENMİŞ, SONRADAN EL YAZISI İLE K HARFİ T HARFİNE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜR.

Yukarıda belirtildiği üzere yapılan bu usulsüz tebligatlar nedeni ile  davalı müvekkilin HMK 27.maddesi gereği hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmemesi için iş bu tebligatların usulsüzlüğünün tespiti ile aşağıda sunacağımız cevap dilekçesini kabulü ile  iş bu cevap dilekçemizde bildirdiğimiz  delillerimizin toplanmasını Sayın Mahkemeden  talep etme zarureti hasıl olmuştur.

2-DAVANIN ESASI YÖNÜNDEN CEVAPLARIMIZ:

Davacı taraf, dava dilekçesinde Silivri Tapu Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı Mahallesi  Ayazma Mevkii     parselde kayıtlı taşınmazın 1/2  hissesinin  kendisine ait , 1/2 sinin de davalı olarak müvekkile  ait olduğunu belirtmiş, nizalı yeri satın alır iken de ev olan yer kendisine, boş olan tarafın da davalı müvekkile ait olduğunu  ve yeri ikiye ayırdıklarını ve sözde kendi bölümünde bulunan evin hiç bir hak ve ilgisi  ve alakası olmadığı halde sözde kendi evini davalı müvekkilin yıktığını ve  toplamda …..TL zararının olduğu ve ve bu miktar zararının müvekkilden  tazminini talep etmiştir.

Davalının bu iddiaları ve talepleri  gerçekleri yansıtmadığından, haksız ve kötü niyetli olduğundan   kabulü mümkün değildir. Şöyle ki;

Dava  konusu ahır  davacının iddiasının  aksine davalı müvekkil tarafından  bahçe vasıflı gayrımenkulün davacıdan önceki hissedarlarının   bilgisi   ve o tarihteki hissedarların fiili kullanım biçimine uygun olarak  (Müvekkilin ahır yaptığı kısım önceki hissedarlardan  …..’A AİTTİR.)  gayrımenkulün bir kısmına ahır olarak nitelendirilen   ( Davacının da  değişik iş dosyasında belirttiği üzere harap bir vaziyette olduğu  kabulündendir..)    yapı bizzat müvekkil tarafından  iyi niyetli olarak 1994  yılında  yapılmış  ve o tarihten davacı tarafın bizzat müvekkilden  söz konusu ahırın yıkılmasını istediği tarihe kadar da nizasız ve fasılasız bu yapıyı kullanmıştır. 

Davacı taraf dava konusu gayrımenkulde  1/2 hisseyi  …..yılında  satın aldıktan bir süre  sonra  davalı müvekkil ile yaptığı  görüşmede  önceki maliklerin fiili kullanımına aykırı ve diğer hissedarın bilgisi olmadan  yeni bir fiili kullanım biçimi yaratmak amacı ile  gayrımenkulün   müvekkil tarafından ahır yapılan bölümüne  buraya ev yapacağını beyan ederek  müvekkilden  dava konusu ahırı yıkmasını istemiş, ve müvekkil de  davacının bu isteğini   yerine getirerek söz konusu harap  yapıyı davacının da huzurunda  yıktırmış, diğer bir değişle  taraflar bu yapıyı birlikte yıktırmışlardır. Bu hususa ilişkin tanıklarımız mevcut olup dinlenmesini talep etmekteyiz.

Davacının ,  müvekkilin yaptığı  iş bu ahır yönünden yapı kayıt belgesi almış olması kuvvetle muhtemel olup, bu hususla ilgili kayıtların da ….Belediye Başkanlığı’ndan ve Çevre Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü’nden celbini  talep etmekteyiz. Kayıtların celbinden sonra bu kayıtlarla ilgili beyanda bulunma hakkımızı saklı tutmaktayız.

Hal böyle iken davacı taraf,  haksız ve kötü niyetli olarak delil tespiti yaptırmış ve içeriğini hiç bir yönden  kabul etmediğimiz  ve müvekkile tebliğ de edilmeyen bir rapor tanzim edilmiş, ve alınan bu rapora dayalı olarak huzurdaki haksız ve kötü niyetli olarak bu davayı açmıştır.

Yukarıda da belritildiği üzere davacı taraf, söz konusu gayrımenkulde 1/2 oranında hisse satın almış olup, 1/2 oranın da paylı mülkiyet sahibidir. O tarihte diğer  1/2   hisse sahibi de …..olup, davalı müvekkilin iş bu hissedarın da muvafakati ile nizasız ve fasılasız olarak yaklaşık 26 yıldır taşınmazın bu bölümünü ahır yapmak sureti ile kullandığı sabittir. Davacı taraf söz konusu gayrımenkulde 1/2 hisse sahibi olması nedeni ile  T.M.K.’nun  paylı mülkiyete ilişkin hükümlerinden  693/3  maddesi dikkate alındığında davacı tarafın iddia ve  taleplerini   kabul anlamına gelmemekle birlikte ancak kendi payına/hissesine  isabet eden zararı miktarını  talep edebilir. Zira Yerleşmiş Yargıtay Karaları ile de sabit olduğu üzere tazminat talepleri gibi bölünebilir menfaatleri paydaşların ancak payları oranında ileri sürebileceği sabittir.

Davalı müvekkil X tarihinde   ….. isimli hissedarın 1/2 payını satın almış olup, önceki malikin haklarına halef olması nedeni ile de davacının iddia ve taleplerini kabul anlamına gelmemekle birlikte zararın ancak 1/2 sini talep edebilecektir.

Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle  davalı müvekkil iyi niyetli olarak dava konusu yapıyı yapmış ve iyi niyetli olarak da davacının isteği ile ve onun huzurunda yıkmış, yıkmışlardır. İş bu yönden haksız ve kötü niyetli olarak açılan huzurdaki davanın reddini talep etme zarureti hasıl olmuştur.

HUKUKİ SEBEPLER: T.M.K, HMK ve ilgili diğer mevzuat

DELİLLER:

1- Tapu kayıtları

2-Tanık Beyanları (İsim ve adresleri bilahare bildirilecektir.)

3-..i Belediye Başkanlığı Kayıtları

4-Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve İl Müdürlüğü kayıtları

5-Bilirkişi İncelemesi

6-Keşif

7-Yemin

8-İkamesi kabil her türlü delil

NETİCE VE TALEP              : Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle haksız ve kötü niyetli davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini saygılarımla arz ederim. tarih

                                                               DAVALI VEKİLİ

EKİ :

1-Dava dilekçesini içerir tebligat zarfı

2-Tensip zabıtlarını içerir tebligat zarfı

3-Tapu senedi örneği

4-Yargıtay Kararları

5-Harçlanmış ve onanmış vekaletname örneği

Yazar Hakk覺nda: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir