Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 22

CMK Madde 22

Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 22. maddesi şu şekildedir:

Hakimin davaya bakamayacağı haller

Madde 22 – (1) Hakim;

a) Suçtan kendisi zarar görmüşse,

b) Sonradan kalksa bile şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlilik, vesayet veya kayyımlık ilişkisi bulunmuşsa,

c) Şüpheli, sanık veya mağdurun kan veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyundan biri ise,

d) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlat edinme bağlantısı varsa,

e) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında üçüncü derece dahil kan hısımlığı varsa,

f) Evlilik sona ermiş olsa bile, şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında ikinci derece dahil kayın hısımlığı varsa,

g) Aynı davada Cumhuriyet savcılığı, adli kolluk görevi, şüpheli veya sanık müdafiliği veya mağdur vekilliği yapmışsa,

h) Aynı davada tanık veya bilirkişi sıfatıyla dinlenmişse,

hakimlik görevini yapamaz.


Başlık

CMK’nın 22. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: BİRİNCİ KİTAP: Genel Hükümler – BİRİNCİ KISIM: Kapsam, Tanımlar, Görev ve Yetki – BEŞİNCİ BÖLÜM: Hakimin Davaya Bakamaması ve Reddi

Madde başlığı şu şekildedir: Hakimin davaya bakamayacağı haller


Gerekçe

Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 22. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

Madde, Anayasamızda ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde belirtilen yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını güvence altına almanın, adil yargılama kurallarının gereği olarak Tasarıda yer almıştır. Bu çerçevede hakimin gördüğü dava ile kişisel ilişkisinin bulunması, taraf tutma açısından mutlak bir karine olarak kabul edilmiş ve bu nedenle hakimin davaya bakamayacağı haller sayılmıştır. Bu haller, ceza davasının özelliklerinden kaynaklanmakta ve bu nedenle 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinden kısmen farklılık göstermektedir.

Maddede beş bent halinde sayılan hallerde hakimin davadan kendiliğinden çekilmesi gerekmektedir; kamu düzeninden sayılan bu haller yargılamanın her aşamasında geçerlidir ve sonuç doğuracaktır.

Bu haller:

1. Suçtan zarar görenin bizzat hakimin kendisi olması,

2. Sonradan kalksa bile şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlilik veya vesayet veya kayyımlık ilişkisi bulunması,

3. Şüpheli, sanık veya mağdurun kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy ve altsoy veya bunlarla evlat edinme bağlantısı veya şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan hısımlığı veya kendisi ile kayın hısımlığından ileri gelen evlilik kalmasa bile aralarında ikinci dereceye kadar (bu derece dahil) sebepten yansoy hısımlığı olması,

4. Aynı davada Cumhuriyet savcılığı, adli kolluk görevini veya şüpheli veya sanık veya mağdurun avukatlığını yapmış olması,

5. Aynı davada tanık veya bilirkişi sıfatıyla dinlenmiş bulunması,

olarak belirlenmiştir.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

Tasarının 23 üncü maddesi, içeriği değiştirilmeden yeniden düzenlenmiştir. Üçüncü fıkrada sayılan çeşitli ihtimaller ayrı bentler haline getirilmiştir. (4) numaralı bendinin ise, tanımlar maddesine uygun olarak düzeltilmesi yoluna gidilmiş ve 22 nci madde olarak kabul edilmiştir.


TBMM Kabul Metni

Kanun maddesi mecliste tartışılırken şu konuşmalar geçmiştir:

22 nci maddeyi okutuyorum:

BEŞİNCİ BÖLÜM

Hâkimin Davaya Bakamaması ve Reddi

Hâkimin davaya bakamayacağı hâller

MADDE 22.- (1) Hâkim;

a) Suçtan kendisi zarar görmüşse,

b) Sonradan kalksa bile şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlilik, vesayet veya kayyımlık ilişkisi bulunmuşsa,

c) Şüpheli, sanık veya mağdurun kan veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyundan biri ise,

d) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlât edinme bağlantısı varsa,

e) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında üçüncü derece dahil kan hısımlığı varsa

f) Evlilik sona ermiş olsa bile, şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında ikinci derece dahil kayın hısımlığı varsa,

g) Aynı davada Cumhuriyet savcılığı, adlî kolluk görevi, şüpheli veya sanık müdafiliği veya mağdur vekilliği yapmışsa,

h) Aynı davada tanık veya bilirkişi sıfatıyla dinlenmişse,

Hâkimlik görevini yapamaz.

BAŞKAN – Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Feridun Baloğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; salonun bu halini görünce mutluluk duyuyorum! Bu, hukukçulara ve Adalet Komisyonuna duyduğunuz güveni gösteriyor, teşekkür ediyorum, kutluyorum sizi.

Yasa tasarısının 22 nci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Aslında, bu madde, hâkimler ile halk arasındaki ilişkileri düzenliyor. Bu konuda, komisyonun üyeleri arasında bir görüş birliği var; ama, ben birtakım gerçekleri burada tekrar etmek ve halka duyurmak istiyorum; çünkü, komisyon çalışmalarından, altkomisyon çalışmalarından yeteri kadar bilgilendirilmeyen halkımız, Meclisteki görüşmelerin böyle süratle gelişmesi karşısında birtakım konuların tartışılmadan geçtiği izlenimini edinebilir. Buradaki maddelerin büyükçe bir bölümünde uzlaşma sağlanmış olması, teknik konulara ilişkin olmasından kaynaklanıyor. İhtilaf doğuran maddeleri de ayrıca tartışacağız.

Bu madde, hâkimin hangi davalara bakamayacağını düzenliyor. Bu düzenleme, şu anda yürürlükte olan yasamızda da var; yani, yeni bir düzenleme değil. Ancak, “şüpheli” kavramı bu yasayla hukukumuza girdiği için, ona ilişkin bir ek yapılmış.

Madde okunduğu için tekrar etmek istemiyorum. Bu düzenlemenin, bir zorunluluktan kaynaklandığını biliyoruz; çünkü, son söz sanığındır; ama, kararı hâkim veriyor, o yüzden hâkimin ilişkilerinin, tavrının mutlaka kontrol altında tutulması gerekiyor.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) – Maddeye gel.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Devamla) – Söylediklerim bu maddeyle çok ilgili.

Hâkim, davaya bakmasına engel oluşturan durumlarda davaya bakarsa, tabiî ki, ret kavramı, ret müessesesi devreye giriyor ve bu kavram içinde de hâkim, bakamayacağı davalara bakmaktan alıkonuluyor.

Şimdi, Anayasamıza ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının güvence altına alınması gerekiyor. Bu da, hâkimin yansızlığıyla, taraflarla ilişkili olmamasıyla bağlantılı bir durum. Yukarıda sayılan durumlar; yani, hâkimin akrabalık ilişkileri ve benzerleri, hâkimin tarafsızlığına yönelik bir karine olarak algılanıyor. Tabiî, karine kavramı, hâkimlere ve hâkimlik müessesesine yönelik bir eleştiri gibi algılanmamalı. Bu, hâkimlere duyulan güvensizlikten de kaynaklanmıyor. Biz, Türkiye’de hâkimlerin içinde bulundukları çok zor şartlara rağmen… Belki birkaç düzeltmeyle şartlar yumuşatılmış olabilir; ama, hâkimlerin hangi zor şartlarda görev yaptıklarını, daha doğrusu bütün adliye mensuplarının hangi şartlarda görev yaptıklarını biliyoruz. Bu şartlar içinde hataların da oluşabileceğini biliyoruz; ama, nedense, Türkiye’de, son bir yıldan beri, tartışılması gereken birçok kavram ve organ böylesine şiddetli bir tarzda tartışılmadı; hâkimler, bir iki münferit olay nedeniyle olağanüstü bir ilgiye mazhar oldular ve tartışıldılar. Bu, halkımızın bu müesseseye gösterdiği ilgiden kaynaklanıyor; çünkü, her yerde çürük cevizler olabilir; ama, yargı kavramı içerisinde bunların olmaması gerektiği yönünde halkımızda oluşmuş bir kanaat olduğunu biliyoruz. Bu çerçeve içerisinde, çok az sayıdaki yargı mensubunun adının birtakım söylentilere karışmasının bu müesseseye zarar vermemesi gerektiğini düşünüyoruz.

Nitekim, Yargıtay Başkanlığına seçilen Sayın Osman Arslan, ilk yaptığı açıklamada -çok kısa bir açıklama yaptı kendisi- çok dikkati çekiyor; yargının siyasetdışı, gayrisiyasî bir organ olduğunu söyleme ihtiyacı duymuş; ayrıca, devletin diğer erkleri olan yasama ve yürütmenin dışında bir anlam taşıdığını söylemiş. İlk demecinde böylesine bir hususa değinmiş olması ilgi çekici. Böylesine bir tartışmanın Yargıtay mensuplarını rahatsız ettiğini, böylece, bir kez daha öğrenmiş oluyoruz.

Bu vesileyle, Sayın Yargıtay Başkanımıza, seçildiği bu görevde Cumhuriyet Halk Partisi olarak başarılar diliyoruz. Yargımızın her türlü baskıdan uzak bir ortamda ve adil yargılama görevini yerine getirmesini diliyoruz.

Bu yasa tasarısının halkın adil yargılama güvencesine olumlu katkılar getirmesini umut ediyoruz; bunu diliyoruz; ama, bu yasa tasarısının çıkarılma aşamasında kimi eksikliklerin olduğunu da söylemek zorundayım. Tabiî, hiçbir yasanın mükemmel olması mümkün değildir; ama, sanıyorum, altkomisyonda 11 günde, bizim komisyonumuzda 6 günde tartışılmıştır ve tasarı bu aşamada değerli arkadaşlarımın da katkısıyla, geniş çapta değişmiştir. Arkadaşlarımın katkıları şöyle olmuştur: Önümüze hükümet tasarısı olarak geldi. Biz, bunu okuduk, tam anladık -çok teknik bölümler de vardı- altkomisyonda tasarı çok değişti, farklı şeyler geldi, gerekçeler tartışılır hale geldi, yeni gerekçeler üretildi. Bizim komisyonumuza, Adalet Komisyonuna geldi. Buradaki uygulamayı çok hoş anılar olarak burada nakletmek istiyorum.

Adalet Komisyonunda bir madde tartışılıyor. Tam madde tartışılırken bir değişiklik önergesi geliyor; görme imkânımızı sağlamak için diretiyoruz, görüyoruz. Bu, zaman zaman, bir lütuf olarak algılanıyor. O değişiklik önergesi tartışılıyor ve kabul edileceği sırada değişiklik önergesini değiştirmek için bir önerge geliyor. Buna ilişkin 4 tane örnek var, saymamı istemediğinizi sanıyorum.

HASAN KARA (Kilis) – Kolay iş yapılmıyor; 4 madde fazla değil.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Devamla) – Evet; ama, bir süre sonra değişiklik önergesini değiştirmek için verilen önergenin de değiştirilmesi için bir önerge gelirse, bu da mı iyi bir iş yapmak olur?! Yani, burada kanun yapıyoruz. O zaman, ben, şunu söylerim size; bu tartışma süresi çok uzasaydı şunu yapacaktınız: Değiştirme önergesini değiştirmek için verilen önergeyi değiştirmek için verilen önergeyi de değiştirmek için, şimdi bir önerge verecektiniz. O zaman kutluyorum…. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Konuşmacıya müdahale etmeyelim.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Devamla) – Hayır, ben rahatsız olmuyorum Sayın Başkan.

HASAN KARA (Kilis) – Biz konuşmacıyı çok seviyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kürsü özgürlüğünü alabildiğine kullansın Sayın Baloğlu.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Devamla) – Hayır, ben, son derece özgür kullanıyorum; arkadaşların müdahalesi de beni mutlu ediyor, yeni konular oluşuyor. Böylece, bu tartışmanın kısa sürede bitmiş olmasını sağladık.

Arkadaşlar, ben, size başkaca laf etme imkânı vermemek için, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – 22 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir