Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 137

CMK Madde 137

Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 137. maddesi şu şekildedir:

Kararların yerine getirilmesi, iletişim içeriklerinin yok edilmesi

Madde 137 – (1) 135 inci maddeye göre verilecek karar gereğince Cumhuriyet savcısı veya görevlendireceği adli kolluk görevlisi, telekomünikasyon hizmeti veren kurum ve kuruluşların yetkililerinden iletişimin tespiti, dinlenmesi veya kayda alınması işlemlerinin yapılmasını ve bu amaçla cihazların yerleştirilmesini yazılı olarak istediğinde, bu istem derhal yerine getirilir; yerine getirilmemesi halinde zor kullanılabilir. İşlemin başladığı ve bitirildiği tarih ve saat ile işlemi yapanın kimliği bir tutanakla saptanır.

(2) 135 inci maddeye göre verilen karar gereğince tutulan kayıtlar, Cumhuriyet Savcılığınca görevlendirilen kişiler tarafından çözülerek metin haline getirilir. Yabancı dildeki kayıtlar, tercüman aracılığı ile Türkçe’ye çevrilir.

(3) 135 inci maddeye göre verilen kararın uygulanması sırasında şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi ya da aynı maddenin birinci fıkrasına göre hakim onayının alınamaması halinde, bunun uygulanmasına Cumhuriyet savcısı tarafından derhal son verilir. Bu durumda, yapılan tespit veya dinlemeye ilişkin kayıtlar Cumhuriyet savcısının denetimi altında en geç on gün içinde yok edilerek, durum bir tutanakla tespit edilir.

(4) Tespit ve dinlemeye ilişkin kayıtların yok edilmesi halinde soruşturma evresinin bitiminden itibaren, en geç onbeş gün içinde, Cumhuriyet Başsavcılığı, tedbirin nedeni, kapsamı, süresi ve sonucu hakkında ilgilisine yazılı olarak bilgi verir.


Başlık

CMK’nın 137. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: BİRİNCİ KİTAP: Genel Hükümler – DÖRDÜNCÜ KISIM: Koruma Tedbirleri – BEŞİNCİ BÖLÜM: Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi

Madde başlığı şu şekildedir: Kararların yerine getirilmesi, iletişim içeriklerinin yok edilmesi


Gerekçe

Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 137. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

Madde, 107 nci madde gereğince alınacak kararların nasıl yerine getirileceği hakkındaki usulleri, icra ile görevli olanların neler yapacakları, kayıtların metin haline getirilmesi, toplanan bilgilerin yargısal değeri, kayıtların muhafazası konularını düzenlemektedir.

Buna göre:

1. Cumhuriyet savcısı veya onun görevlendireceği kolluk memuru, istediğinde resmen telekomünikasyonlarla görevli olanlar veya böyle bir hizmeti yerine getirmek hususunda yetkili bulunanlar, kararın uygulanması için gerekli bütün faaliyetleri derhal yerine getirmekle yükümlüdürler. İşin başladığı ve bitirildiği tarih ve saatler saptanarak bir tutanağa bağlanır. Kolluk, işlemleri bizzat kendisi de gerçekleştirebilir.

2. Elde edilen kayıtlar, Cumhuriyet savcılığınca veya görevlendireceği kolluk memuru tarafından çözülür ve metin haline getirilir; yabancı dildeki kayıtlar da Türkçe’ye çevirttirilir. Kayıtlar ise zarflara konularak mühürlenir.

3. İlgilinin 147 nci maddede, ifade almada ve sorguda, isnat açıklandıktan, susma hakkı tanındıktan sonra, serbest irade ile yapılan açıklamaların delil niteliği kazandığı belirtildiği için, gizlice yapılan telefon ve benzeri dinlemelerde, ilgilinin beyanda bulunması, ikrar delili değil, bir belirti delili olarak anlam kazanır. İkrar, suçun doğrudan doğruya ispatı açısından elverişli bir delil olduğu halde, emare delili, parmak izi gibi dolaylı bir ispat gücüne sahiptir ve başka delillerle bütünleşmeden tek başına ispat bakımından yeterli olmaz. Bu nedenle maddenin üçüncü fıkrasında kayıt ve saptamaların yargılamada sanığın ikrarına ilişkin delil olarak değerlendirilemeyeceği belirtilmiştir.

4. Maddenin dördüncü fıkrasında, toplu kaset kullanılmış ise, ilgili kaydın örneğinin çıkarılacağı ve bu hususta bir tutanağın düzenlenerek dosyasına gönderileceği açıklanmıştır. Böylece mühür altına alınan kayıt ve saptamaların kamu davası zamanaşımı gerçekleşinceye kadar muhafaza olunacağı, bu tarihte Cumhuriyet savcısının denetimi ve gözetimi altında imha edileceği; işlemin bir tutanağa bağlanacağı ve keyfiyetin ilgiliye bildirileceği hususlarına yer verilmiştir.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

Tasarının “Kararların yerine getirilmesi” başlıklı 108 inci maddesi aşağıdaki gerekçelerle yeniden düzenlenmiş ve 137 nci madde olarak kabul edilmiştir.

Maddenin birinci fıkrasında, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması işlemlerinin ne suretle icra edileceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Bu fıkra hükmüne göre, telekomünikasyon hizmeti veren kuruluş görevlilerinin bu kararı yerine getirmemesi halinde kendilerine karşı zor kullanılabilecektir.

İkinci fıkrada, kayda alınan iletişim içeriklerinin yazıya dökülmesi hususuna ilişkin düzenleme yapılmıştır.

Üçüncü fıkrada, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması işlemine son verilmesi ve iletişim içeriğine ilişkin kayıtların yok edilmesi hususunda hükümlere yer verilmiştir. Dördüncü fıkrada ise, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasından ilgililere bilgi verilmesi hususu düzenlenmiştir.


TBMM Kabul Metni

Kanun maddesi mecliste tartışılırken şu konuşmalar geçmiştir:

137 nci maddeyi okutuyorum:

Kararların yerine getirilmesi, iletişim içeriklerinin yok edilmesi

MADDE 137. – (1) 135 inci maddeye göre verilecek karar gereğince Cumhuriyet savcısı veya görevlendireceği kolluk görevlisi, telekomünikasyon hizmeti veren kurum ve kuruluşların yetkililerinden iletişimin tespiti, dinlenmesi veya kayda alınması işlemlerinin yapılmasını ve bu amaçla cihazların yerleştirilmesini yazılı olarak istediğinde, bu istem derhâl yerine getirilir; yerine getirilmemesi halinde zor kullanılabilir. İşlemin başladığı ve bitirildiği tarih ve saat ile işlemi yapanın kimliği bir tutanakla saptanır.

(2) 135 inci maddeye göre verilen karar gereğince tutulan kayıtlar, Cumhuriyet savcılığınca görevlendirilen kişiler tarafından çözülerek metin hâline getirilir. Yabancı dildeki kayıtlar, tercüman aracılığı ile Türkçe’ye çevrilir.

(3) 135 inci maddeye göre verilen kararın uygulanması sırasında şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi halinde, bunun uygulanmasına Cumhuriyet savcısı tarafından derhal son verilir. Bu durumda, yapılan tespit veya dinlemeye ilişkin kayıtlar Cumhuriyet savcısının denetimi altında en geç on gün içinde yok edilerek, durum bir tutanakla tespit edilir. Ancak bu kayıtlar, şüpheli hakkında başka bir suçtan dolayı veya başka bir kişi hakkında yürütülmekte olan soruşturma veya kovuşturma açısından delil olarak kullanılmasına ihtiyaç bulunması halinde, yok edilemez.

(4) Tespit ve dinlemeye ilişkin kayıtların yok edilmesi halinde, en geç onbeş gün içinde, Cumhuriyet başsavcılığı, tedbirin nedeni, kapsamı, süresi ve sonucu hakkında ilgilisine yazılı olarak bilgi verir.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart söz istemişlerdir.

Sayın Kart, süreye uyma titizliğinizden dolayı sağ olun.

Buyurun Sayın Kart.

CHP GRUBU ADINA ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; konuşmama, kaldığım yerden devam ediyorum.

Konuşmamda, mevcut tasarıdaki adlî kolluk düzenlemesini ifade etmiştim. Getirilmek istenen, tasarıdaki düzenleme nedir; bunu açıklayarak konuşmama devam ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, adlî kolluk görevlilerinin cumhuriyet savcısının emir ve talimatlarını yerine getirdiği, yerine getirmekle sorumlu olduğu, bu görevlerini yaparken ihmal gösterdiği veya görevini kötüye kullandığı takdirde, bu görevliler hakkında cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapılacağı, bu yeni tasarıda da ifade ediliyor. Görüldüğü gibi, adlî kolluk hiyerarşisi konusunda, işin esasında ve özünde hiçbir değişiklik yapılmıyor. İlave olarak, sadece, 167 nci maddede yapılacak yönetmelik düzenlemesiyle, adlî kolluk görevlilerinin nitelikleri, hizmetiçi eğitimleri, değerlendirme raporlarının düzenlenmesi ve diğer hususların, altı ay içinde Adalet ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtiliyor, hüküm altına alınıyor.

Sayın milletvekilleri, adlî kolluk, hukuk devletine ulaşmak için vazgeçilmez bir mekanizmadır. Önleyici güç olarak kolluğun görevi bittiği andan itibaren, her türlü yetki ve görevin savcıya geçmesi gerekir. Bunun yolu da, biraz evvel ifade ettiğim gibi, sicil amiri ilişkisinin kurulmasıdır. Bu hiyerarşik yapı kurulmadan, etkin bir soruşturma yapmak mümkün değildir. Bu sorumluluğu alan ve yürüten, yürütmek durumunda olan savcılık makamının aynı zamanda yetkilendirilmesi de gerekir. Bunu yapmadığımız takdirde, bunu yapamadığımız takdirde, hukuk devleti yapılanmasında mesafe almamız söz konusu olamaz.

Sayın milletvekilleri, bu yapılanmayı gerçekleştiremediğimiz zaman ne oluyor; uzak bir tarihe gitmeye gerek yok, son birkaç yılın birtakım önemli olaylarını, birtakım önemli soruşturmalarını, lütfen, hatırlayalım. Bakın, iddialı isimlerle, çok büyük kampanyalarla kamuoyuna yansıtılan “neşter”, “vurgun”, “balina” ve benzeri isimlerle yapılan soruşturmaları lütfen hatırlayın. Öyle bir sunuş yapıldı ki, belli kişi ve kurumlar, âdeta, daha yargılamadan evvel mahkûm edildi. Gerçekten o kişiler hakkında suç işleme bulguları olabilirdi; ama, öyle bir süreç işledi ki, haklarında mahkûmiyete yeter, suç delilleri bulunan bu kişiler, o soruşturma aşamasındaki usulsüzlükler sebebiyle, hukuksuzluklar sebebiyle, sonuçta beraat etme durumuna geldiler.

Çakıcı olayını, emniyet, yargı ve hükümet ilişkileriyle ilgili iddialar ve olayları lütfen hatırlayın ve sorgulayın. Bir özeleştiri anlamında söylüyorum; savcılık makamına ulaşmadan, soruşturmayla ilgili önemli bilgi ve belgelerin basın aracılığıyla kamuoyuna sızdırıldığını ve yansıtıldığını görüyoruz. Emniyetin veya Jandarmanın bu noktada gerekli içdenetim ve soruşturmayı hakkıyla yaptığından herhalde hiç kimse söz edemez. Esasen, bunun yapılması da mümkün değil değerli arkadaşlarım. Gerçekçi olmak adına ifade ediyorum, bu birimler doğrudan yürütme organının etkisi ve yönlendirmesi altında olduğu için ve çoğu zaman da -sadece bu dönemle sınırlı söylemiyorum- siyasî iktidarlar bu ilişkilerin doğrudan veya dolaylı olarak içerisinde olduğu için, bu içdenetimin hakkıyla yapılmasını bekleyemezsiniz.

Burada, tabiî, yine, izninizle, Jandarmanın yapılanmasındaki olayı bir tarafa bırakıyorum. Jandarmanın yapılanmasında, her şeye rağmen, birtakım teknik ve objektif yapılanmaların olduğunu açıkyüreklilikle ifade etmek gerekir; ama, Emniyetin yapılanmasında böyle bir teknik ve objektif yapılanmadan, herhalde, söz etmek mümkün değil. Emniyetin yapılanmasında, hukuksuzluk adına söylüyorum, vahim bir durum var; vahamet teşkil eden, kamu yararını, kamu düzenini ihlal edecek boyutlara ulaşan bir hukuksuzluk söz konusu. İşte, bu sebeple, adlî kolluk yapılanmasını anlatırken, Emniyetin yapılanmasına temas etmenin tam zamanı; çünkü, adlî kolluk yapılanması, doğrudan ve tamamen Emniyetin yapılanmasıyla bağlantılı olan bir olay.

Bakıyoruz, iletişimle ilgili, haberleşme özgürlüğüyle ilgili, bu özgürlüğün ihlaliyle ilgili bağlı konular için, Ceza Kanununda ve Ceza Muhakemesinde genel olarak olumlu düzenlemeler yapılıyor. Ancak, bu denetimi yapacak mekanizmaların başında -yani, Emniyet yapılanmasını kastediyorum- dinleme mekanizmalarının başında teknik niteliği ağır basan kişiler olması gerekirken, maalesef, niteliksiz ve vasıfsız bir kadrolaşma yapılmasında ısrar olunduğu içindir ki, haberleşme özgürlüğünü kaynağında yok ediyoruz, haberleşme özgürlüğünü kaynağında katlediyoruz. Bu durum, sadece bu hükümetin değil; bu durum, hükümetlerin de işine geliyor.

Bu süreç içerisinde, Emniyetteki yapılanmayı, somut bilgilerle, belgelerle irdelemek istiyorum; çünkü, adlî kolluk ve iletişimle ilgili yapılanmanın özünü etkileyen temel unsurun Emniyetin bu yapılanması olduğunu bir defa daha ifade etmek istiyorum. Siz, Emniyetin yapılanmasında kıdem ve liyakati esas almayan -çok net bir ifade olacak, ama, bunu ifade etmek durumundayım- tamamen cemaat ve tarikat ilişkileri içerisinde bir yapılanmaya girdiğiniz zaman, böyle bir yapılanmadan sağlıklı bir sonuç bekleyemezsiniz. Emniyet, konjonktüre bağlı olarak, delilleri karartabilmekte veya değiştirebilmekte.

Bu konuyu biraz daha açıyorum. Değerli arkadaşlarım, bakın, bu, Plan ve Bütçe Komisyonunda da tartışma konusu olduğu için ve zaman zaman Genel Kurul görüşmelerinde de siyasî iktidara mensup arkadaşlarım bu konuda birtakım eleştiriler getirdikleri için, bu konuyu biraz daha açacağım. Bu konu çok inandığım bir konu, çok ısrarla takip ettiğim bir konu. Onun için, bunu, Genel Kurulun huzurunda, kamuoyuyla bir defa daha paylaşacağım.

Bakın, Emniyetin yapılanmasında, komiser yardımcılığından başlayan, dört, üç, iki, birinci sınıf emniyet müdürlüğü aşamasına varan bir yapılanma var. Bu yapılanmayı neye göre yapıyoruz; Emniyetin kendi kayıtlarına göre yapıyoruz, kıdem ve liyakat kitabına göre yapıyoruz. Onbeş yılda, onsekiz yılda, yirmi yılda, bir kitapçık oluşturmuşuz, kıdem, liyakat esaslarını almışız, disiplin durumlarını, başarı durumlarını, ceza durumlarını puanlandırmışız, buna göre bir liste oluşturmuşuz. 81 kişiyi ikinci sınıftan birinci sınıf emniyet müdürü yapacaksınız. Ölçü belli, ölçü çok açık; ilk 81’den, hadi bilemediniz ilk 100’den, ilk 105’ten, ilk 110’dan, siyasî iktidarın takdir yetkisi sınırları içerisinde bu görevlendirmeyi yapmak; ama, bunu yapmayıp, bütün bu kıdem ve liyakat esaslarını gözardı edip, 294’üncü sıradaki kişiyi birinci sıraya getiriyorsanız, 285’inci sıradaki kişiyi ikinci sıraya getiriyorsanız ve bu şekilde devam ediyorsa, 81 kişinin içerisinde sadece 2 veya 3 kişi kıdem ve liyakat listesine uygun olarak görevlendirilip, 78-79 kişinin tamamı ilk 150’den sonraki kişilerden oluşuyorsa, orada durup düşünmemiz gerekiyor; orada hukuk adına düşünmemiz gerekiyor; orada, hak adına, adalet adına, nasafet adına düşünmemiz gerekiyor; orada, o kurumun teknik yapısı, teknik işlevi adına düşünmemiz gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, bunu yaptığımız zaman şu sonuca yol açıyoruz: O kurumun içini boşaltıyoruz, o kurum teknik işlevini kaybediyor, o kurum istihbarat özelliğini kaybediyor, arşivini kaybediyor, o kurumun arşivini boşaltmış oluyoruz.

Değerli arkadaşlarım, o arşivi boşalttığımız içindir ki, İstanbul’daki terör olaylarında, şiddet olaylarında istihbarat zafiyeti doğuyor; o arşivi yok ettiğimiz içindir ki, Van’daki uyuşturucu olaylarında, ihmal boyutlarını aşan, iştirak boyutlarına varan birtakım yapılanmalarla karşı karşıya kalıyoruz. Bu sebeple, Emniyetin yapılanması çok önemli; bu sebeple, adlî kolluğun yapılanması çok önemli.

Değerli arkadaşlarım, bunları, lütfen değerlendirelim. Bunları değerlendirelim ki, bu konudaki “belgeniz var mı; bu konuyu sık sık gündeme getirip şov yapıyorsunuz” şeklindeki sorgulamaların, eleştirilerin hakkaniyete uygun olup olmadığını, kendi vicdanî değerlendirmemizde, somut bir şekilde yapalım.

Değerli arkadaşlarım, bundan daha öteye bir belge olur mu; bundan daha somut bir belge olabilir mi; Emniyetin kendi kayıtlarından söz ediyorum, numaradan söz ediyorum, belgelerden söz ediyorum; bu konuda araştırma önergesi veriyoruz. Bu konuda gerçekten samimîyseniz, gerçekten icraatınıza güveniyorsanız, buyurun, araştırma önergesini inceleyelim, soru önergelerine sağlıklı cevaplar verelim.

Değerli arkadaşlarım, bunları, böyle bir yaklaşımı göremiyoruz, böyle bir ciddî yaklaşımı göremiyoruz; ama, olayı geçiştirmeye çalışan, olayı başka yönlere çekmeye çalışan bir anlayışla karşı karşıya kalıyoruz.

Bu süreci de, devam eden maddede, yine, anlatmaya devam edeceğim.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri önce geliş sırasına göre okutup, sonra aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 137 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “görevlendireceği kolluk görevlisi” ibaresinin “görevlendireceği adlî kolluk görevlisi” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Orhan Eraslan

İrfan Gündüz

Yüksel Çorbacıoğlu

Niğde

İstanbul

Artvin

Mehmet Daniş

Asım Kulak

Mehmet Nuri Saygun

Çanakkale

Bartın

Tekirdağ

Bekir Bozdağ

Yozgat

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, okutacağım bu önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olup, okutup işleme alacağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Ceza Muhakemesi Kanunu Tasarısının “Kararların yerine getirilmesi, iletişim içeriklerinin yok edilmesi” başlıklı 137 nci maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilerek kabulünü arz ve teklif ederiz.

İrfan Gündüz

Orhan Eraslan

Yüksel Çorbacıoğlu

İstanbul

Niğde

Artvin

Bekir Bozdağ

Mehmet Daniş

Mehmet Nuri Saygun

Yozgat

Çanakkale

Tekirdağ

Asım Kulak

Bartın

(3) 135 inci maddeye göre verilen kararın uygulanması sırasında şüpheli hakkında kavuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi ya da aynı maddenin birinci fıkrasına göre hâkim onayının alınamaması halinde, bunun uygulanmasına Cumhuriyet savcısı tarafından derhal son verilir. Bu durumda, yapılan tespit veya dinlemeye ilişkin kayıtlar Cumhuriyet savcısının denetimi altında en geç on gün içinde yok edilerek, durum bir tutanakla tespit edilir. Ancak, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi durumunda, bu kayıtlar, şüpheli hakkında başka bir suçtan dolayı veya başka bir kişi hakkında yürütülmekte olan soruşturma veya kovuşturma açısından delil olarak kullanılmasına ihtiyaç bulunması halinde, yok edilmez.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) – Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet önergeye katılıyor mu?

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahipleri, önergeniz hakkında konuşmak mı istersiniz, gerekçe mi okunsun?

İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu değişiklikle, 135 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca cumhuriyet savcısı tarafından verilen kararın hâkim tarafından onaylanmaması halinde, bu arada kayda alınmış olan iletişim içeriklerinin akıbeti konusunda ortaya çıkabilecek tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 137 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “görevlendireceği kolluk görevlisi” ibaresinin “görevlendireceği adlî kolluk görevlisi” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Orhan Eraslan (Niğde) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) – Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet, önergeye katılıyor mu?

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutalım?..

İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) – Sayın Başkan, gerekçeyi okuyalım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kanun tasarısının ilgili maddelerinde adlî kolluk öngörüldüğünden dolayı ve cumhuriyet savcısının görevlendireceği kolluğun adlî kolluk olması gerektiğinden dolayı söz konusu önerge verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen bu iki önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tekriri müzakerede üçüncü maddeye geldik. 137 nci madde için yeniden müzakere açıyorum.

Madde üzerinde söz isteyen var mı?.. Yok.

Bu madde üzerinde de verilmiş 1 önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Ceza Muhakemesi Kanunu Tasarısının 137 nci maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilerek kabulünü arz ve teklif ederiz.

(3)135 inci maddeye göre verilen kararın uygulanması sırasında şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi ya da aynı maddenin birinci fıkrasına göre hâkim onayının alınamaması halinde, bunun uygulanmasına Cumhuriyet savcısı tarafından derhal son verilir. Bu durumda, yapılan tespit veya dinlemeye ilişkin kayıtlar Cumhuriyet savcısının denetimi altında en geç on gün içinde yok edilerek, durum bir tutanakla tespit edilir.

Yüksel Çorbacıoğlu

Bekir Bozdağ

Muharrem Kılıç

Artvin

Yozgat

Malatya

Eyüp Fatsa

Kemal Anadol

Ordu

İzmir

BAŞKAN- Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak)- Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN- Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara)- Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Konuşma mı, gerekçe mi?..

SALİH KAPUSUZ (Ankara) – Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi veya hâkim onayının alınamaması hallerinde, elde edilmiş olan tespit veya dinlemeye ilişkin kayıtlar, hukuka uygun delil sayılamayacağından bunların yok edilmesi hususu açıklığa kavuşturulmuş olmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen bu önerge doğrultusunda, 137 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tekriri müzakere bitmiştir.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir