CMK Madde 130
Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 130. maddesi şu şekildedir:
Avukat bürolarında arama, elkoyma ve postada elkoyma
Madde 130 – (1) Avukat büroları ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak Cumhuriyet savcısının denetiminde aranabilir. Baro başkanı veya onu temsil eden bir avukat aramada hazır bulundurulur.
(2) Arama sonucu elkonulmasına karar verilen şeyler bakımından bürosunda arama yapılan avukat, baro başkanı veya onu temsil eden avukat, bunların avukat ile müvekkili arasındaki mesleki ilişkiye ait olduğunu öne sürerek karşı koyduğunda, bu şey ayrı bir zarf veya paket içerisine konularak hazır bulunanlarca mühürlenir ve bu konuda gerekli kararı vermesi, soruşturma evresinde sulh ceza hakiminden, kovuşturma evresinde hakim veya mahkemeden istenir. Yetkili hakim elkonulan şeyin avukatla müvekkili arasındaki mesleki ilişkiye ait olduğunu saptadığında, elkonulan şey derhal avukata iade edilir ve yapılan işlemi belirten tutanaklar ortadan kaldırılır. Bu fıkrada öngörülen kararlar, yirmidört saat içinde verilir.
(3) Postada elkoyma durumunda bürosunda arama yapılan avukat veya baro başkanı veya onu temsil eden avukatın karşı koyması üzerine ikinci fıkrada belirtilen usuller uygulanır.
Başlık
CMK’nın 130. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: BİRİNCİ KİTAP: Genel Hükümler – DÖRDÜNCÜ KISIM: Koruma Tedbirleri – DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: Arama ve Elkoyma
Madde başlığı şu şekildedir: Avukat bürolarında arama, elkoyma ve postada elkoyma
Gerekçe
Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 130. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:
Madde, avukat bürolarında arama, elkoyma ve avukatlarla ilişkili postada yapılacak belge ve varakalara elkoyma ile ilgili ve suç nedeniyle yapılacak işlemleri ayrı ve genel hükümlere göre farklı usullere ve özel hükümlere bağlamış bulunmaktadır. Böylece ayrı ve istisnai usuller getirilmesinin temel nedeni, savunma hakkını sağlam tutmaktır: Avukat ile müvekkilleri arasındaki ilişkilerin tam bir gizlilik içerisinde yürütülmesi, savunma hakkını sağlam tutmanın ve avukatın mesleki sırlarının korunmasının temel koşuludur. İşte bu nedenle özel hükümler meydana getirilmiştir.
1. Avukat büroları ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak Cumhuriyet savcısının denetiminde aranabilecektir ve aramaya baro başkanı mutlaka çağırılacak veya kendisi yahut onu temsil eden bir avukat aramada mutlaka hazır bulundurulacaktır.
2. Maddenin (2) numaralı fıkrasına göre bürosunda arama yapılan avukat ile müvekkili arasındaki mesleki ilişkiye ait olan şeylere elkonulamaz. Arama sırasında avukat veya baro başkanı yahut temsilcisi elkonulmak istenilen şeyin avukat ile müvekkili arasındaki ilişkiye ait olduğunu öne sürerek bunlara elkonulmasına karşı koyduklarında, bu şey ayrı bir zarf veya paket içerisine konulacak ve hazır bulunanlarca mühürlenecektir. İşlem soruşturma evresi sırasında yapılmakta ise paket sulh ceza hakimine verilecek ve adı geçen gerekli incelemeleri yaparak yirmidört saat içinde bu husustaki kararı verecektir; işlem kovuşturma evresi içinde gerçekleştirilmiş ise bu takdirde, yine yirmidört saat içinde gerekli karar, 298 inci maddede gösterilen merci tarafında verilecektir.
Her iki halde yetkili hakim, elkonulan şeyin avukat ile müvekkili arasındaki mesleki ilişkiye ait olduğunu saptadığında bunu derhal avukata iade etmekle beraber, yapılan işlemi belirten bütün tutanakların ortadan kaldırılmasına karar verecektir. Aksi halde ise şeyler ilgili savcıya veya hakim veya mahkemeye verilecektir.
3. Maddenin (3) numaralı fıkrası, postada elkoyma durumunu düzenlemektedir; bu halde de avukat, baro başkanı veya adı geçeni temsil eden avukatın şeylere elkonulmasına karşı koyması halinde, maddenin (2) numaralı fıkrasında belirtilen hükümlerin uygulanması suretiyle sorun çözülecektir.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
Tasarının 101 inci maddesi, 130 uncu madde olarak aynen kabul edilmiştir.
TBMM Kabul Metni
Kanun maddesi mecliste tartışılırken şu konuşmalar geçmiştir:
130 uncu maddeyi okutuyorum:
Avukat bürolarında arama, elkoyma ve postada elkoyma
MADDE 130. – (1) Avukat büroları ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak Cumhuriyet savcısının denetiminde aranabilir. Baro başkanı veya onu temsil eden bir avukat aramada hazır bulundurulur.
(2) Arama sonucu elkonulmasına karar verilen şeyler bakımından bürosunda arama yapılan avukat, baro başkanı veya onu temsil eden avukat, bunların avukat ile müvekkili arasındaki meslekî ilişkiye ait olduğunu öne sürerek karşı koyduğunda, bu şey ayrı bir zarf veya paket içerisine konularak hazır bulunanlarca mühürlenir ve bu konuda gerekli kararı vermesi, soruşturma evresinde sulh ceza hâkiminden, kovuşturma evresinde hâkim veya mahkemeden istenir. Yetkili hâkim elkonulan şeyin avukatla müvekkili arasındaki meslekî ilişkiye ait olduğunu saptadığında, elkonulan şey derhal avukata iade edilir ve yapılan işlemi belirten tutanaklar ortadan kaldırılır. Bu fıkrada öngörülen kararlar, yirmidört saat içinde verilir.
(3) Postada elkoyma durumunda bürosunda arama yapılan avukat veya baro başkanı veya onu temsil eden avukatın karşı koyması üzerine ikinci fıkrada belirtilen usuller uygulanır.
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, çalışma süremiz doldu.
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu Tasarısı ile Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/535, 1/292) (S. Sayısı: 698) (x)
BAŞKAN – Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
130 uncu madde okunmuştu.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın Feridun Baloğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının 130 uncu maddesi üzerinde görüşlerimizi açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanın, benden önceki konuşmada uyguladığı hoşgörüyü bana da uygulayacağına, konuşma süremi iki katına kadar uzatma imkânını bana vereceğine inanıyorum.
Arkadaşlar, 130 uncu madde, sadece avukatlarla ilgili gibi görünen bir madde; ama, aslında, halkın, adil yargılama hakkı ile savunma hakkını doğru kullanmasıyla ilgili özellikler taşıyor.
130 uncu maddede, avukat bürosunun mahkeme kararıyla ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak aranabileceği söyleniyor; bu, hükme bağlanmak isteniyor; baro başkanının veya temsil edecek bir avukatın da aramada hazır bulunabileceği belirtiliyor. Böylece, görüntüde, avukatlara bir ayrıcalık tanınmış gibi görünüyor; yani, normal arama yöntemlerinin dışında, avukat bürolarının bir prosedür içinde ve belirli şartların gerçekleşmesi halinde aranabileceği gibi bir izlenim veriliyor. Gerekçede de, bunun, avukatlara tanınmış bir hak olduğu, savunma hakkını güçlendirmeye yönelik olduğu söyleniyor.
Arkadaşlar, şu andaki durumu iyileştiren hiçbir şey yok bu hükümde. Avukat bürolarının tacizini sağlayan uygulama, bu maddeyle daha da şiddetlenmiş olarak sürecektir. Bence, bu düzenleme, önümüze getirilen bu madde, avukatlara duyulan şüphenin yasaya yansımasıdır. Biz, bu yansımaya karşı çıkmalıyız. Avukatlara şüphe duyan, onları peşin, suç ortaklığıyla suçlayan bir düzenleme gibi görünüyor bu. Avukatın çalıştığı alanın, yani, savunmanın merkezinin bir suç merkezi gibi aranması, ancak olağanüstü dönemlerde kabul edilebilecek geçici bir yöntemdir. Olağanüstü dönemlerde de bunu tartışma imkânınız olmadığı için, zaten kabul etmek zorunda kalıyorsunuz; ama, demokratik bir toplumda ve Avrupa Birliğine girmenin şartlarından biri gibi bize sunulmaya çalışılan Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda böyle bir düzenlemeyi kabul etmek mümkün değildir.
Şimdi, arkadaşlar, uygulama şu olacak: Avukatın bürosu aranacak, tüm çevre bunu görecek, herkes bunu gözleyecek ve bundan sonra da avukattan bir özür dilenip, gidilecek. Böyle bir uygulama, avukatın güvenilirliğini ortadan kaldıracaktır ve avukatın savunma hakkı tartışmalı hale gelecektir; savunmaya ilişkin belgeler ve özel notlar avukatın bürosunun içinde ve dışında çok kişi tarafından okunabilecektir; bulunması gereken savcı okuyacaktır, baro başkanı ya da temsilcisi okuyacaktır. Baro başkanı ya da bir baro temsilcisinin okuması, avukatlar arasında bir sır paylaşılmasının ötesinde, gizliliğin ortadan kaldırılması anlamına gelecektir; burada gizlilik kalmayacaktır. Devletin sırrı diye burada her türlü önlemi aldık. Devletin sırrı vardır; zaman zaman, belirli koşullarda o sırrı korumanın da gerekliliğine hepimiz inanıyoruz; ama, avukatın hiç mi meslek sırrı yoktur; avukatın hiç mi savunmaya ilişkin bir hakkı yoktur ve olayı sadece avukatlarla ilgili olarak düşünmenin yanlışlığına da işaret etmek istiyorum. Başta da söyledim; bu, halkın savunma hakkıyla ilgili bir düzenlemedir.
Belgeler avukata iade edilecek. Nasıl iade edilecek; mahkeme kararıyla iade edilecek. Bu, en azından belgelerin tartışılması demektir. Bu konuda tutulan tutanaklar da yok edilecek. Peki, bütün bunlara rağmen, izi kalmasa bile, belgelerin bir bölümü bazı yerlere gitmemiş olsa bile -bu güvensizliği taşıma hakkımız vardır; bunun örneklerini gördük- hiç mi savunma rencide edilmiş olmayacaktır arkadaşlar?.. Yani, savcının, savcılık makamının haklarını savunan maddeleri burada saygıyla karşıladık, destekledik, geçti. Karşısındaki savunmayı, ikinci sınıf bir makam gibi görecek miyiz? yani, iddia eden, her şeyi, istediği gibi devlet gücüyle toplayacak; savunan, devlet gücüne rağmen toplayacak! Böyle bir eşitlik anlayışı olur mu arkadaşlar?!
Şimdi, daha kötüsü var. (3) üncü fıkrada, 129 uncu maddeye atıf yapılıyor; yani, neye yapılıyor; postada elkoyma. Arkadaşlar, postada elkoyma, haberleşme özgürlüğü açısından aslında çok tartışılması gereken bir kavram; dün buradan geçti. Şimdi, bunu avukatlara da uyguluyoruz. Nasıl uyguluyoruz avukatlara; “…posta hizmeti veren her türlü resmî veya özel kuruluşta bulunan gönderilere, hâkimin veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde cumhuriyet savcısının kararı ile elkonulabilir” deniliyor. Yani, postadaki belgelere elkoyuyorsunuz; içinde ne olduğunu bilmeden elkoyuyorsunuz. Açılmaz; güvenlik güçleri bu gönderileri açamaz…” Haydi, engelleyin bakalım, açıyor mu açmıyor mu! Kim kontrol edecek? Elkoyacak postada, gidecek elkoyacak. Açtı mı açmadı mı? Yeni bir zarf almak o kadar güç değil; üstüne benzer bir şeyle yazmak güç değil. Çok şüpheci olmamızı anlayışla karşılayın. Burada avukat arkadaşlarım var. Kırk yıldan beri ben de bu işi yapıyorum. Hâkim olarak da avukat olarak da, ne kadar çok örnek yaşadık.
“Güvenlik güçleri açamaz…” Açarsa ne olacak; yakalarsan, görevi ihmal… Kim yakalayacak; polis yakalayacak. Böyle bir şey yok arkadaşlar. Bütün sırlar sokağa dökülecektir. Şimdi, şu söylenecek; bu avukatların da sırları olmasın. Avukatların sırları, kendi sırları değildir arkadaşlar. Avukatların sırları, savundukları kişilerin sırlarıdır. Mağdur vekili de oluruz, sanık vekili de oluruz. Avukatı sadece sanık vekili gibi düşünmemek gerekir: Zaman geliyor, mağdur vekili oluyoruz, müdahil vekili oluyoruz.
Avukatın hiçbir sırrını bırakmamak, tümünü yok etmek haklı bir uygulama mıdır arkadaşlar; yani, bunu kabul etmek mümkün mü?! Avukatlar ve halk önünde böyle bir araştırmaya gitseniz, kimse bunu kabul etmez. Avukatın ayrıcalığı olsun demiyoruz. Avukatlar ayrıcalık istemiyorlar. Avukatların ayrıcalık istekleri yok; eşitlik istiyorlar, savunmada eşitlik istiyorlar; ama, bu madde, bu özlemi daha da geriye atıyor.
Şimdi, arkadaşlar, bu ülkenin güvenliği için önlem alınmasına kimse itiraz etmiyor. Bu ülkenin güvenliği için alınacak her önlemi biz destekleriz; parlamenter olarak destekleriz, avukatlar olarak destekleriz, Cumhuriyet Halk Partililer olarak destekleriz; ama, burada, avukatlara karşı önlem alarak mı devletin güvenliğini koruyacaksınız?! Avukatların mektuplarını okuyarak, avukat bürolarını arayarak mı bu ülkenin bütünlüğünü koruyacağız, güvenliğini koruyacağız?!
Şimdi, arkadaşlarım, avukatlara ilişkin birtakım ender örnekler var; bunları hepimiz biliyoruz. 44 000 civarında avukat Türkiye Barolar Birliğine kayıtlıdır; bu rakam artmış olabilir; bu civarda olduğunu biliyorum. Ben, burada soruyorum; 44 000 avukat içerisinde böyle şüpheyi çekecek eylemlere karışanların sayısı kaçtır? Kaç avukat bu nedenle açılan bir soruşturmanın muhatabı olmuştur; iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıda, haydi, biraz daha fazla sayıda avukatın böyle bir eyleme karışmış olması, 44 000 avukatı zan altında bırakmayı haklı gösterebilir mi? Bu Meclis böyle bir karar verebilir mi? Bir meslek hakkında böyle bir hüküm icra edebilir mi? Bu uygulama son derece yanlış olacaktır.
Şimdi, arkadaşlar, bu uygulamayı savunan arkadaşlarımın bir bölümü, bu yapılanları bir reform gibi niteliyor, bunun reform olduğunu düşünüyor. Reform böyle olmaz; yani, reform geriye giderek olmaz. Devrim olduğunu söyleyenleri de görüyorum zaman zaman; yani, buna devrim falan demek mümkün değil. Burada, biz, güzel bir düzenleme yapmaya çalışıyoruz, ülkenin temel yasalarından birini çıkarmaya çalışıyoruz.
Şimdi, bakın, mahkeme karar verdi, kararında dedi ki: “Yasadışı bir ilişkinin belgesini şu avukatın bürosunda arayınız.” Savcı denetiminde arama yapılıyor. Büroya girdiğiniz zaman… Avukat bürolarını biliyorsunuz, binlerce dosya, binlerce yazı, kasetler, her şey… Nasıl bulacak; avukatın bürosunda top tüfek arıyorlarsa sorun yok. İlk girişte topu görürler, tüfeği görürler; ama, onu aramıyorlar, bir kâğıt arıyorlar. Nasıl bulacaksın kâğıdı, falcı mı bulacak! Kâğıdı şöyle bulacaksın: Bütün dosyalarını okuyacaksın, dosyaların içine bakacaksın, gireceksin, bilgisayarını kontrol edeceksin, her tarafa bakacaksın. Nerede kaldı gizlilik?! Ee, biz orada yasadışı bir şey arıyoruz… Ya bulduğun yasadışı değilse. Yarın, hâkim, bu bulunan belge yasadışı değildir derse ve bunu iade ederse, mağdur olan avukatın kamuoyundaki prestiji ne olacaktır, avukatlık kavramı ne olacaktır arkadaşlar?!
Bir de şunu söylemek istiyorum arkadaşlar: Avukatın savunmayı zamanlama hakkı vardır. Bir avukat hangi belgeyi, nerede, nasıl kullanacağına kendisi karar verir. Bana ulaşan bir belgeyi ne zaman kullanacağıma ben karar veririm. O belgeyi denetleyenler, o belgenin kullanılma hakkını da rencide ederler, o belgenin kullanılma zamanını da rencide ederler. Diyelim, size, bir tanığın yurt dışından bir mektubu geldi, üstünde de tanığın adresi var ve aranıyor Türkiye’de. O belgeyi ele geçireceğim diye avukat bürosunu basarsanız, o belgeyi ele geçirirseniz, ben sonra nasıl tanık bulacağım, nasıl savunacaksınız insanları veya nasıl suçlayacaksınız müdahil vekili olarak, sanık vekili olarak nasıl savunacaksınız?! Bakın, bunlara dikkat edelim.
Bunun ötesinde arkadaşlar, sendikalarla ilgili bir sakıncayı belirtmek istiyorum; yani, yüzlerce sakınca sayabilirim. Sendika üyeliği için başvuranlar, farz edin ki, avukata listelerini bıraktılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Feridun Fikret Baloğlu, şahsınız adına da söz istediğiniz için, 5 dakika daha konuşacaksınız.
Buyurun.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, sendika üye kayıtları, genellikle, sendika avukatlarının kontrolündedir güvence sağlamak için. Bir avukatın bürosunda yasal olmayan biçimde sendika üyeliği düzenlendiği iddia edilirse ve avukatın bürosuna girilip bu belgeler alınırsa, sendikalaşma özgürlüğüne dokunulmuş olmaz mı; işveren baskısına muhatap olmaz mı?! Çünkü, işçiler, o işyerinde sendikayla çoğunluğu sağlayıncaya kadar kimliklerini gizlerler. Bir de buna dikkat edin. Size, burada yüzlerce örnek saymak istemiyorum.
Değerli arkadaşlarım, ben bu düzenlemelerin iyi taraflarını, her zaman, bir avukat olarak, bir eski hâkim olarak ve Adalet Komisyonunun Cumhuriyet Halk Partili bir üyesi olarak destekledim. Biz bunu yaparken de iktidara stepne olmak gibi bir düşünce içinde olmadık. Biz düşüncemizi her alanda, özgürce ve inançla savunuyoruz; ama, bu, her önümüze getirilen maddeye karşı çıkma mecburiyetine bizi zorlayamaz. Önümüze yüzlerce madde gelir, doğrular olur destekleriz; bunun gibi yanlışlar olur karşı çıkarız; ama, hiç kimse, bizi, bir genellemenin içinde “siz iktidara stepne oluyorsunuz” diye boğmaya kalkmamalıdır. Bizi hep yanlış anlamakta ısrar edenleri uyarıyorum. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak ne yaptığımızı, ne dediğimizi biliyoruz. AKP İktidarının yanlışlıklarına karşı bu Mecliste, bu çatının altında demokratik haklarımızı ve inançlarımızı nasıl savunduğumuzu herkes biliyor; eğer bilinmiyorsa, bunun nedenlerinden biri, bunu halka duyurması gereken medya organlarının duyurmamasıdır.
Değerli arkadaşlarım, konuşmamın son bölümünde bu devrim meselesine değinmek istiyorum. AKP içindeki devrimci arkadaşlarımız, zaman zaman buraya gelerek bu düzenlemelerin devrim olduğuna ilişkin sözler söylüyorlar. Sayın Hasan Kara, dün burada yaptığı konuşmada, bu yasayı, Türkiye’nin en büyük değişim projesi olarak ilan etti. Bu, abartılmış bir ifadedir arkadaşlar. Bazı arkadaşlarımız, yapılanları, zaman zaman, reformun da ötesinde devrim gibi niteliyorlar. Arkadaşlar, birtakım kelimeleri kullanırken ölçülü olma mecburiyetimiz var. Devrimin ne anlama geldiğini, nasıl yapıldığını tarih okuyan herkes çok iyi biliyor. Bu devrim sözünü böyle bol miktarda kullanmanın da yanlış olduğuna işaret etmek istiyorum. Tabiî, arkadaşımın devrimcilik anlayışına saygı duyuyorum. O, böyle bir devrimcilik anlayışını benimsemiş olabilir, o devrimcilik anlayışı içinde de düşüncelerini ifade edebilir.
Değerli arkadaşlarım, sözlerime son vermeden önce, bu madde üzerinde bir kez daha düşünülmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bir meslek örgütünün tamamını zan altında bırakacak bu düzenlemeye evet oyu vermeyiniz. Hepimizin bir gün savunmaya ihtiyacı olacaktır. Allah mecbur etmesin; ama, hepimizin ihtiyacı olabilir.
Bir şey söylemek istiyorum: Avukatlar, hiçbir zaman köle kullanmadılar; ama, efendileri de olmadı. Biz, avukat toplumunun başına, kanun yoluyla efendiler getirilmesini kabul etmiyoruz.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sürenizi tasarruflu kullandığınız için sağ olun.
Değerli milletvekilleri, 130 uncu madde üzerindeki görüşmeler tamamlandı.
130 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.