Türk Ceza Kanunu Madde 29

TCK 29. Madde

Türk Ceza Kanunumuzun 29. maddesi şu şekildedir:

Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler – Haksız tahrik

Madde 29 – (1) Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on sekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.

Başlık

TCK’nın 29. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: BİRİNCİ KİTAP: Genel Hükümler – İKİNCİ KISIM: Ceza Sorumluluğunun Esasları – İKİNCİ BÖLÜM: Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler

Madde başlığı şu şekildedir: Haksız tahrik

Gerekçe

Türk Ceza Kanunu’nun 29. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METNİN GEREKÇELERİ


Madde 31. Maddede hafifletici neden olarak haksız tahrik hali düzenlenmiş ve 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı Kanunda yer alan adi ve ağır tahrik ayırımı kaldırılmıştır. Böylece, hakimin bu iki tahrik şeklini birbirinden ayırırken yaptığı takdir hatası nedeniyle Yargıtayca hükmün bozulması ve böylece davaların gecikmesi önlenmek istenilmiştir.

Nitekim suçlarda sadece yukarı sınırı gösterme metodunu uygulayan yeni Fransız Ceza Kanunu, tahriki bütünüyle kanundan çıkarmıştır.

Haksız tahrikin ana koşulu, yapılan haksız hareketin fail üzerinde bir hiddet veya şiddetli elem meydana getirmesi ve suçun işlendiği anda failin bu durumda bu etki altında bulunması olduğundan, madde söz konusu psikolojik halleri belirtecek biçimde kaleme alınmıştır. 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde “gazap ve şedit bir elemin tesiri altında” ibaresi kullanılmıştır. Gazap, aslında hiddetlenmeyi ifade eder; şedit bir elem deyimi psikolojik bakımdan aslında hareketsizliğe, pasifliğe yöneltici bir ruh hali ise de, burada söz konusu olan hiddete yönelten bir elemdir. Bu itibarla sadece hiddet sözcüğünün kullanılması bu hali de kapsar idi. Ancak uygulamada duraksamalara neden olmamak için metinde her iki sözcüğün kullanılması uygun sayılmıştır.

Tahrik halinde verilecek ceza bakımından aşağı ve yukarı sınırlar kabul edilmek suretiyle olayın özelliğine göre uygulamada takdir olanağı tanınması amaçlanmıştır. Hakim tahrikin ağırlık derecesine göre yapılacak indirimi saptayabilecektir.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

Maddede ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak haksız tahrik hali düzenlenmiştir.

Haksız tahrikin ana koşulu, yapılan haksız hareketin fail üzerinde bir hiddet veya şiddetli elem meydana getirmesi ve suçun işlendiği anda failin bu durumda bu etki altında bulunması olduğundan, madde söz konusu psikolojik halleri belirtecek biçimde kaleme alınmıştır. Gazap, aslında hiddetlenmeyi ifade eder; şedit bir elem deyimi psikolojik bakımdan aslında hareketsizliğe, pasifliğe yöneltici bir ruh hali ise de, burada söz konusu olan hiddete yönelten bir elemdir. Bu itibarla sadece hiddet sözcüğünün kullanılması bu hali de kapsar idi. Ancak uygulamada duraksamalara neden olmamak için metinde her iki sözcüğün kullanılması uygun sayılmıştır.

Hiddet veya şiddetli elemin haksız bir fiil sonucu ortaya çıkması gerekir. Maddeye bu ibarenin eklenmesinin amacı, ülkemizde özellikle “töre veya namus cinayeti” olarak adlandırılan akraba içi öldürme suçlarında haksız tahrik indiriminin yanlış biçimde uygulanmasının önüne geçmektir.

Maddedeki düzenleme nedeniyle bir suçun mağduruna yönelik olarak gerçekleştirilen fiiller dolayısıyla fail haksız tahrik indiriminden yararlanamayacaktır. Örneğin cinsel saldırıya maruz kalmış kadına karşı babanın veya erkek kardeşin işlediği öldürme fiilinde, haksız tahrike dayalı olarak ceza indirimi yapılamayacaktır. Maddedeki haksız fiil terimi, bir davranışın hukuk düzenince tasvip edilmediği anlamına gelmektedir. Ancak böyle bir haksız fiili yapan kişiye karşı yönelik fiilin varlığı durumunda maddenin uygulanması söz konusu olabilecektir.

Bu düzenlemede ayrıca 765 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan adi ve ağır tahrik ayırımı kaldırılmıştır. Tahrik halinde verilecek ceza bakımından aşağı ve yukarı sınırlar kabul edilmek suretiyle olayın özelliğine göre uygulamada takdir olanağı tanınması amaçlanmıştır. Hakim tahrikin ağırlık derecesine göre yapılacak indirimi saptayabilecektir. Ancak bu indirimin yapılabilmesi için haksız fiilin bir hiddet veya şiddetli elem etkisi doğurabilecek ağırlıkta olması gerekir. Bu nedenle böyle bir etkiyi meydana getirebilecek ağırlıkta olmayan haksız fiiller bakımından hükmün uygulanması söz konusu olmayacaktır.

TBMM Kabul Metni

29 uncu maddeyi okutuyorum:

Haksız tahrik

MADDE 29. – (1) Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, Grup adına, Sayın Gaye Erbatur konuşacaklar.

BAŞKAN – 29 uncu madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Gaye Erbatur; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA N. GAYE ERBATUR (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan evvel, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Türk Ceza Kanunu, gerçekten, ülkemiz için son derece önemli. Çok önemli bir kanunu, hep birlikte, burada, çıkarıyoruz. Bu tasarı, uzun yıllardır, değiştirilmek üzere, çeşitli gruplar tarafından üzerinde çalışılan bir kanun taslağıydı. Bu tasarı, Parlamentomuza gönderildiğinde kurulan altkomisyonda her iki partinin birlikte çalışmasıyla bugünkü haline geldi. Üzerinde çok önemli değişiklikler yapılması gerekiyor; ancak, ben, buradan, bu kanun tasarısının bu hale gelmesinde emek veren herkese teşekkür etmek istiyorum.

29 uncu madde özellikle kadınlar için son derece önemli. Çünkü, geçtiğimiz on yıllar boyunca, kadınlara karşı işlenen namus suçları ve cinayetlerinde etkin bir biçimde bu madde kullanıldı. Bu madde kullanılarak, Türk Ceza Kanunu eliyle, kadınların elinden, eğitim hakkı, çalışma hakkı gibi birçok temel insan hakları alındı ve böylece, kadınlar, bu haklarını, namus nedeniyle kullanamaz hale geldiler ve ülkemizde namus adına işlenen birçok öldürme suçu, bu maddenin arkasına saklanılarak yapıldı. Son yıllarda ardı ardına işlenen namus cinayetlerinin özendirilmesinde, sanıklara ikibuçuk yıla kadar verilen teşvik edici cezalar önemli olumsuz rol oynamıştır.

Maddenin yeni Türk Ceza Kanununda tartışılması sırasında yaşanan kafa karışıklığının, uygulamada Türk yargısında yaşanmayacağına inanmak istiyorum. Birleşmiş Milletler bütün kararlarında vurguladığı gibi, namus suçu kavramından dünya insanlarının anladığı şeyin, kadınlara ve kız çocuklarına karşı namus gerekçesiyle işlenen suçlar olduğudur. Bu haksız tahrik maddesi tartışılırken, milletvekilleri, bu maddenin indiriminin sadece suç mağduruna yönelik olaylarda uygulanacağı yorumunu yapmışlardır; ancak, bu yorum dehşet verici bir yorumdur. Suç mağduru olmayan, kendi evlenmek istediği biriyle evlendiği ya da birlikte olduğu için ya da boşanmak istediği için öldürülen birçok kadın var. Öldürülen bu kadınlara karşı haksız tahrik uygulanmaktaydı. İşte yeni gelen tasarıdaki 29 uncu maddeyle, artık, bu indirim uygulanmayacak. Dolayısıyla, bu kanun, kanun yapıcılar tarafından, bu indirimlerin önlenmesi için yapıldı ve son derece yerinde bir uygulamayla yapıldı. Dolayısıyla, bundan sonra, namus adına işlenen cinayetlerde, artık Türk Ceza Kanununa dayandırılarak bu tür indirimler yapılamayacak.

O nedenle, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu maddeyi destekliyoruz ve beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Erbatur, teşekkür ederim.

Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Yozgat Milletvekili Sayın Bekir Bozdağ; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Ceza Kanunu Tasarısının “Haksız tahrik” başlıklı 29 uncu maddesi üzerinde, AK Parti Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu maddede önemli değişiklik yapılmıştır. Daha önce, mevcut Ceza Kanunumuzun ilgili maddesinde, tahrik, kademelere ayrılıyor; ağır tahrik veyahut da hafif tahrik şeklinde bir ceza indirimine tabi tutuluyordu. Bu da uygulamada sıkıntıya neden oluyordu; nasıl; şöyle: Hâkim, ceza tayininde, belki olayda ağır tahrik hükümleri uygulansa ceza çok ağır olacak veyahut da hafif tahrik hükümleri uygulansa ceza çok hafif olacak. Böylesi bir ikilemde, olayın somut şartları gereği bunlardan birini tercihle vicdanının kabul etmediği bir cezayı vermek zorunda kalıyordu. Bu ayırım kaldırılmak suretiyle, hâkimlere, somut olayın özelliklerine göre, 61 inci maddedeki esaslar da dikkate alınmak üzere, cezanın alt sınırı ile üst sınırı arasında belirleyeceği bir cezayı hakkaniyete uygun bir şekilde verebilme imkânı getirilmiştir. Böylelikle, hâkim, vicdanının kabul etmediği bir cezayı vermekten kurtarılmıştır; zira, önceki düzenlemede, şartlara göre, bunlardan birisini veyahut da diğerini tercih etme gibi bir mecburiyetle karşı karşıyaydı.

Burada önemli olan değişikliklerden bir tanesi de -biraz önce Sayın Milletvekilim bahsettiler- halk arasında “töre ve namus cinayetleri” diye adlandırılan cinayetlerle bu haksız tahrik maddesinin ilişkilendirilmesidir. Değerli milletvekilleri, Ceza Kanunu Tasarısı komisyonda görüşülürken, kadın örgütlerimiz ve Meclisimizdeki kadın milletvekillerimiz bu konuya büyük ehemmiyet vermişlerdir. Kadınlara karşı ayırımcılığı ortadan kaldıracak düzenlemelerin yapılması için yoğun mesai sarf etmişlerdir. Bu manada, ben, bütün bu meseleyi takip edenlere teşekkür ediyorum; onların talepleri doğrultusunda önemli değişiklikler ve düzenlemeler yapılmıştır.

82 nci madde, nitelikli adam öldürmeyle ilgili konuyu düzenliyor ve nitelikli adam öldürmenin hükümleri arasında, adam öldürmenin, altsoy, üstsoydan birisine ya da eşe veya kardeşe karşı işlenmesi veyahut da töre saikiyle işlenmesi, halinde, ceza, ağırlaştırılmış müebbet hapis olarak öngörülmüştür. Biliyorsunuz, halk arasında, töre cinayeti, namus cinayeti diye adlandırılan cinayetler, daha ziyade, yakın akrabalar arasında işlenen türdendir. Bunların cezası artırılmak suretiyle nitelikli öldürülme kapsamına alınmıştır; fakat, olayın somut özellikleri dikkate alındığında, eğer, tahrikin uygulanmasını gerektirecek bir durum varsa, mahkeme burada tahriki uygulayacaktır. Töre saikiyle işlenen cinayetten tahriki istisna tutan bir hüküm bu maddede yoktur; eğer, unsurları varsa, bunu hâkim takdir edecektir; çünkü, bu, genel bir hükümdür, şartları varsa, özel bölümde yer alan hükümlerin tamamına bunun tatbiki söz konusudur. Örneğin, bir kişi, eşiyle birisini cinsel ilişki halinde yakaladığı zaman, böylesi bir olayda, kendini kaybederek, irade ve şuurunu kaybederek, o anda da üzerinde silahı varsa, böylesi bir durumda cinayet işlediği takdirde, burada haksız tahrik varsa, hâkim, öyle değerlendiriyorsa bunu uygulayacaktır, böyle değerlendirmiyorsa bunu uygulamayacaktır. Zaten, haksız tahrik uygulaması, şimdiye kadar Yargıtayımızın uygulamalarıyla da belli bir noktaya getirilmiş bir uygulamadır. Olayı farklı bir şekilde değerlendirip, takdim etmenin doğru olmadığı kanaatindeyim. Şartları varsa tatbik edilecektir, şartları yoksa haksız tahrik indirimi uygulanmayacaktır.

Tekrar, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bozdağ.

29 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir