Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 119

CMK Madde 119

Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 119. maddesi şu şekildedir:

Arama kararı

Madde 119 – (1) (Değişik fıkra: 25.05.2005 – 5353 S.K/Madde 15) Hakim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri arama yapabilirler. Ancak, konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama, hakim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılabilir. Kolluk amirinin yazılı emri ile yapılan arama sonuçları Cumhuriyet Başsavcılığına derhal bildirilir.

(2) Arama karar veya emrinde;

a) Aramanın nedenini oluşturan fiil,

b) Aranılacak kişi, aramanın yapılacağı konut veya diğer yerin adresi ya da eşya,

c) Karar veya emrin geçerli olacağı zaman süresi,

açıkça gösterilir.

(3) Arama tutanağına işlemi yapanların açık kimlikleri yazılır. (Mülga 2. cümle: 25.05.2005 – 5353 S.K/Madde 15)

(4) Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulur.

(5) (Değişik fıkra: 25.07.2018 – 7145 S.K/Madde 14) Askeri mahallerde yapılacak arama, Cumhuriyet savcısının nezaretinde askeri makamların katılımıyla adli kolluk görevlileri tarafından yerine getirilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emriyle de askeri makamların katılımıyla adli kolluk görevlileri tarafından arama yapılabilir.


Başlık

CMK’nın 119. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: BİRİNCİ KİTAP: Genel Hükümler – DÖRDÜNCÜ KISIM: Koruma Tedbirleri – DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: Arama ve Elkoyma

Madde başlığı şu şekildedir: Arama kararı


Gerekçe

Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 119. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

Madde, arama kararının kimler tarafından, nasıl verileceğini, karar veya emirde ne gibi hususların yer alması gerektiğini, aramanın yapılmasında uyulması gerekli hususları ve istisnalarını göstermektedir. Madde, 1412 sayılı Kanunun konuya ilişkin 97 nci maddesine göre esaslı sayılabilecek değişiklikler getirmiştir. Maddenin temel yapısı aşağıdaki şemada gösterilmiştir:

1. Arama kararı, ilke olarak hakim tarafından verilecektir. Ancak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcıları veya kolluk amirlerinin yazılı emri üzerine kolluk memurları da arama yapabilirler.

2. Arama kararında veya Cumhuriyet savcının veya kolluk amirinin verdiği yazılı emirde mutlaka aramanın nedenini oluşturan fiil, delil, iz, eser ve emarelerin ne olduğu, aranacak kişi, karar veya emrin geçerli olacağı zaman süresi gösterilecektir. Ayrıca yapılan arama üzerine düzenlenecek arama tutanağına bu işlemi yapanların açık kimlikleri yazılacaktır.

3. Konutlarda veya iş görmeye özgü yerlerde veya kapalı yerlerde aramada o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi hazır bulundurulacaktır. Ancak arama doğrudan doğruya hakim veya Cumhuriyet savcısı tarafından yapıldığında bu koşulun yerine getirilmesine gerek yoktur. Keza, 99 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen yerlerde arama yapılırken de bu koşula uymak gereği yoktur.

4. Askeri mahallerde yapılacak aramalar için hakim veya Cumhuriyet savcısı istemde bulunacaktır. Bu istem üzerine arama askeri makamlar tarafından yapılacaktır. Ancak, bu işleme hakim veya Cumhuriyet savcısı mutlaka katılacaktır. Bu katılım sadece hazır bulunmaktan ibaret olmayıp fiilen katılma olarak düşünülmüştür; bunun anlamı adı geçenlerin istemlerinin askeri makamlarca yerine getirilmesidir.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

Tasarının “Arama kararı” başlıklı 100 üncü maddesinin birinci fıkrası kolluk amirlerinin yazılı emir verme yetkisi kabul edilmeksizin yeniden düzenlenmiş, arama kararında bulunması gereken hususları ayrıntılı bir biçimde göstermek üzere ikinci fıkra eklenmiş, diğer fıkraları muhafaza edilerek 119 uncu madde olarak kabul edilmiştir.

TBMM GENEL KURULU

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Görüşülmekte olan Ceza Muhakemesi Kanunu Tasarısının “Arama kararı” başlıklı 119 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “veya Cumhuriyet savcısının emrinin alınamadığı hallerde kolluk amirinin” ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Mehmet Nuri Saygun Kemal Anadol Sadullah Ergin

Tekirdağ İzmir Hatay

Zeyid Aslan Ahmet Gökhan Sarıçam Feridun Ayvazoğlu

Tokat Kırklareli Çorum

Erdoğan Özegen Mehmet Daniş

Niğde Çanakkale

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) – Sayın Başkanım, çok suijenerist bir durumla karşı karşıyayız. İçtüzüğe belki aykırı, onu biliyorum; ama, bizim Komisyon olarak bir hatamızı düzelttiği için önergeye katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Biz, onu, İçtüzüğe uygun bir şekilde, sizin olumlu görüşünüz olarak alabilir miyiz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) – Peki Sayın Başkanım, uygun görüşle Genel Kurulun takdirine sunuyorum.

BAŞKAN – Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge sahipleri, gerekçeyi mi okutalım?

MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ) – Gerekçeyi okutun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

GEREKÇE: Aramanın, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ancak cumhuriyet savcısının yazılı emriyle yapılabileceği düşüncesiyle; söz konusu ibarenin madde metninden çıkarılmasına gerek duyulmuştur.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.


TBMM Kabul Metni

Kanun maddesi mecliste tartışılırken şu konuşmalar geçmiştir:

119 uncu maddeyi okutuyorum:

Arama kararı

MADDE 119. – (1) Hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının veya Cumhuriyet savcısının emrinin alınamadığı hallerde kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri arama yapabilirler.

(2) Arama karar veya emrinde;

a) Aramanın nedenini oluşturan fiil,

b) Aranılacak kişi, aramanın yapılacağı konut veya diğer yerin adresi ya da eşya,

c) Karar veya emrin geçerli olacağı zaman süresi,

Açıkça gösterilir.

(3) Arama tutanağına işlemi yapanların açık kimlikleri yazılır. Arama sonucunda bazı eşyaya elkoyma söz konusu olduğunda 127 nci maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanır.

(4) Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulur.

(5) Askerî mahallerde yapılacak arama, hâkim veya Cumhuriyet savcısının istem ve katılımıyla askerî makamlar tarafından yerine getirilir.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Niğde Milletvekili Orhan Eraslan; buyurun.

CHP GRUBU ADINA ORHAN ERASLAN (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119 uncu madde üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlarım.

Öncelikle, Sayın Ersönmez Yarbay’ın, 118 inci maddenin 2 nci fıkrasıyla ilgili ifade ettiğim bir gerçeği görerek hakkı teslim etmiş olmasından dolayı teşekkür ediyorum. Ben, bu tasarının komisyonda görüşülmesinde de, her noktada yırtındım; arkadaşlar, bu yasa, gecikmesinde sakınca bulunan haller yasası oldu; gecikmesinde sakınca bulunan haller yasasında özgürlükler olmaz; o halleri istisna da koysanız, uygulamada o haller esas hale gelir diye. Allah rahmet eylesin, Sulhi Dönmezer başkanlığındaki komisyon -ki, rahmetli Sulhi Hocamız otoriter cezacılardandı- bile, gecikmesinde sakınca bulunan hali tanımlamış. Hükümet tasarısında var olan -o doğru tanımdır üstelik de, gerekçesiyle birlikte doğru tanımdır- tanım, gerekçesiyle birlikte aynen geri gelmelidir. Hangi akla hizmet; tutuldu, çıkarıldı. Ben, konuşmamda, bu yasa, gecikmesinde sakınca bulunan haller yasası oldu diye söylemişim. Şimdi, bakacaksınız, peşi peşine sıralanacak; hep, gecikmesinde sakınca bulunan hal. Bu olabilir, gecikmesinde sakınca bulunan hal olabilir. Nedir; suçlu kaçmak üzeredir… Hangi haller olduğu tek tek sayılacak; yoksa, herkes, her şeyi, gecikmesinde sakınca bulunan hal… Ben, bunu, 2 nci maddede işaret ettim; yüksek heyetiniz, bu konuda bir arzu, istek göstermediniz.

Şimdi, bir başka değerli arkadaşım, Cumhuriyet Halk Partisinin demokratik olmayan önerileri getirdiğini söyledi. Ben, onu, başka bir şekilde karşılamaya çalıştım; mahcup olacağını biliyorum. Şurada, elimde tutanak var. Değerli arkadaşlarım, bu madde, en uzun görüşülen maddelerden biridir. Bu maddede -Sayın Bakan da burada- zabıtaya arama yetkisi alabilmek için, görüşüldükten sonra bu madde öğleden sonraya ertelenmiştir. Tüm Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun üyeleri ve İktidar Partisi milletvekili arkadaşlarımızdan da bir grup üyelerin oylarıyla zabıtaya yetki verilmemiştir. Zabıtaya yetki verilmemiştir; ama hayret, heyhat! Madde metnine bakıyorum ki, zabıta yetkilendirilmiş. Komisyon tutanaklarını inceliyorum, komisyon tutanaklarında bu önergeyi reddettik biz arkadaşlar; bu önergenin çok değişik versiyonları geldi, her versiyonunu kabul etmediğimizi bildirdik. Şimdi burada maddeye bakın, ne kadar vahim: “Hakim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde cumhuriyet savcısının veya -cumhuriyet savcısının kararında da gecikmesinde sakınca olursa- cumhuriyet savcısının emrinin alınamadığı hallerde kolluk amirinin yazılı emriyle, kolluk görevlileri tarafından arama yapılır.” Bunun adı şudur: Uzman çavuş arar, karakol onbaşısı arar, polis memuru arar, önüne gelen arar.

Anayasanın 21 inci maddesine açıkça aykırıdır: Üstelik, komisyonda görüşülürken bu önerge reddedildi değerli arkadaşlarım. Ben, bunu, biraz önce kendisine çok değer verdiğim, saygı duyduğum Sayın Toptan’a arz ettim, izah ettim, Sayın Başkan, biz bunu reddetmiştik diye “sehven yazılmış” dedi. İnanıyorum, kendisine güveniyorum, sehven yazıldığını düşünüyorum; ama, yani, arkadaşlar, hem bir gün öğleye kadar hem bir de öğleden sonra çok uzun tartışılıp, bunun yedi sekiz versiyonu getirildiği için, insanın aklına şeytan bin türlü vesvese sokuyor. Neyse… Ben o kısmında durmak istemiyorum. Esas, Sayın Toptan öyle dedikten sonra, ben o olaya inanıyorum, kendisine inanmak da istiyorum, güvenerek, o konunun üzerinde o noktada duracak değilim; ama bakınız, değerli arkadaşlarım, hukuk devletini ve polis devletini tanıyacağız, tanımlayacağız. Polis devleti deyince, zabıta devleti, kolluk anlaşılmaz değerli arkadaşlarım, iç kamu kudretini anlatan bir anlam taşır, doğrudan doğruya polisle bağlantılı değildir, otoriter devlet anlamını taşır, idarenin müdahalesi anlamını taşır. Bunun tipik örneğini yaşıyoruz burada; bu maddede; defalarca örneğini yaşadık, bu yasa tasarısının yapılmasında da yaşadık. Demin, Sayın Yarbay dedi ki, “hapse düşmeyen, hapse düşmeyle ilgili yasayı yapmaz.” Doğru söylüyor; yani, damdan düşmeyince nereden bilecek damdan düşmenin anlamını. Buna katılıyorum, doğru söylüyor.

O itibarla, özgürlüklerin nerede sınırlandığını, nerede sınırlanmadığını, müdahale ederek anlamaya çalıştık. Bunu, bazı arkadaşlarımız anlamadılar. İnsanlar, geçmişte yaşadıkları kimi travmatik vakaları, bir gerçekmiş, hayatın gerçeğiymiş, ta kendisiymiş gibi genelleyemezler; ama, bu gecikmesinde sakınca bulunan hal çok tehlikeli bir deyimdir. Bunun tanımlanması lazım. Bu tanımlanmazsa polis devletine doğru gidersiniz, hukuk devleti yapalım derken; buradaki lafların hepsi süslü kalır, başka bir şey yok, aksesuar… Bu, bu kadar önemli.

Bir başka şey de, arkadaşlarımız tuttu, antidemokratik şeyler CHP’den kaldı… Neymiş o; polis, kontrollü teslimat yapabilsin; kime karşı; çıkar amaçlı suç örgütlerinde; yani, teknik araçlarla yapabilsin. Bu, yine demokrasi içindi arkadaşlar, bu yine özgürlükler içindi. Özgürlüklerde müdahaleyi nerede yapacağımızı doğru bileceğiz. Polisin elini kolunu bağlamayacağız; ama, insanların özel alanlarını, konutlarını, üstünü başını arama, bunları da… Kusura bakmasın hiç kimse, polise güvensizlik değil, ben polisimizi de çok seviyorum, çok zor koşullarda görev yapıyor, kesinlikle çok zor koşullarda görev yapıyor; ama, soruşturmanın bütünlüğü diye bir şey vardır. Bizde soruşturmayı savcı yapar, soruşturmanın bütünlüğü ve savcılığın bütünlüğü ilkesi vardır. Böyle bir düzenlemede, bunu tanımlamadığınız anda, savcılığın bütünlüğü ilkesi kendiliğinden gider değerli arkadaşlarım, kendiliğinden gider. Bunun için önerge de hazırlandı. O önerge çerçevesi içerisinde, yine kolluk amirinin yazılı emriyle aramayı mutlaka çıkarmamız lazım. Ben, onun kaza olduğuna inanmak istiyorum, Sayın Başkanın açıklaması o çerçevede; ama, bu madde bu haliyle de sorunlu değerli arkadaşlarım. Bundan sonra sıkça göreceksiniz gecikmesinde sakınca bulunan halleri, ben söylemiştim; işte, özgürlükler oralardan kısıtlanacak. Yoksa, hâkim kararıyla kolluğa yetki vereceksin, şunu şunu teknik izleme yap diye, hâkim kararıyla gizli soruşturmacı görevlendireceksin. Bundan dolayı özgürlükler kısıtlanmaz. Üstelik de, bu, kuvvetli suç şüphesi ve toplu suç şüphesi durumlarında olacak; yani, kimi suçlarla ilgili olarak, uyuşturucu, vesaire… Bununla özgürlük kısıtlanmaz. Neyi, nerede kısıtlayacağınızı doğru tayin edeceksiniz, doğru tayin edeceksiniz. “Polis” lafı geçiyor diye, adından korkmayacaksınız. Polis bir kamu görevlisidir ve hukuk devletinin emrinde olmak durumundadır.

Bu soruşturma noktasında da, yine bu maddeyle ilgili tartışmalarda -ileride yeri gelecek, söyleyeyim- dile getirdik, adlî kolluksuz bir savcılık yarım savcılıktır arkadaşlar, yarım savcılıktır. Yeri gelince ona da değineceğiz. Bu eksiklikleri taşıyan… Arkadaşlar çok iddialı laflar ediyorlar. Biz, bu, 17 Aralık tarihine yetişsin dedik. Bu, daha, çok su kaldırır, çok tartışılır özgürlükler noktasında. Yani, burada sorumluluğumun gereği olarak bulunuyorum. Aman, 17 Aralık tarihine yetişsin… Yoksa, bu yetişmez, bunu biliyorsunuz.

Sayın Yarbay’ın söylediği her sözün altına imzamı atıyorum, hepsi çok doğru. Söylediğinde bir dirhem fazla yok, eksiği var belki, belki ilave edilecekler var; ama, zaman baskısıyla daha azını söyledi.

Değerli arkadaşlarım, bu duygularla, bu uyarılarla, umuyorum 2 nci maddede o tanım yeniden yapılır düşüncesiyle, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, madde üzerinde Komisyonun söz istemi var.

Buyurun Sayın Başkan.

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) – Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.

Bir hususu değerli arkadaşlarıma açıklamak durumundayım.

Gerçekten, 119 uncu maddenin komisyonumuzdaki müzakereleri sırasında uzun uzun tartışmalar yapıldı; kolluk kuvvetlerine cumhuriyet savcısının emrinin alınamadığı hallerde yetki verilmesi gerekir mi gerekmez mi; bu, uygulamada bir sorun çıkarır mı çıkarmaz mı; uzun uzun tartışıldı.

Sonunda, bir arkadaşımızın bugün metinde bulunan “veya Cumhuriyet savcısının emrinin alınamadığı hallerde kolluk amirinin” sözcüklerinin metne eklenmesine dair önergesini oyladım, önerge kabul edilmedi; bu da, aynen zabıtlara geçti; fakat, metne, sanki bu önerge kabul edilmiş gibi, bu ithal edilmiş.

Bu tasarıyı, Komisyonda, bir zaman baskısı içerisinde görüştük; Genel Kurulda da şimdi aynı şeyi yapıyoruz. Bunu bir mazeret olarak söylemiyorum; ama, bir taraftan Komisyon müzakereleri sürerken, önergeler kabul edilirken, reddedilirken, öbür yandan da biz kabul edilen metinleri madde metnine dahil ederek, bugün, bu tasarıya Genel Kurulda başlamak için bir zaman yarışı yaptık. Ben gözden de geçirdim. Arkadaşlarımızla birlikte, hocayla birlikte, bütün metin bittikten sonra, Başkanlığa vermeden önce, kendimize göre virgülüne kadar da dikkat ederek, iki değerli profesör arkadaşımız, uzman arkadaşımızla bir çalışma yaptık; önergeleri tek tek yeniden kıyasladık; yani, aşağı yukarı beş altı saat bu çalışmayı yaptık, ondan sonra bunu Başkanlığa sunduk; ama, nasıl olduysa, burada bir atlama yapmışız. Bunun sorumluluğunu ben üzerime alıyorum ve Genel Kuruldan da özür diliyorum.

Ancak, sanki bir şey kaçırılıyormuş gibi bir şey söylenmesinden de, doğrusunu isterseniz, fevkalade üzüntü duydum. Biz, bunu, bugün, değerli arkadaşlarımızın da yardımıyla fark edince, derhal, saat 16.38’de iki grubun ortak önerisi olarak Meclis Başkanlığına bir de önerge verdik. Bunun düzeltilmesi, yani, olması lazım gelen hale getirilmesi için iki parti grubu ortak bir önerge verdi taa 16.38’de; yani, bu saatlerde değil. Demek ki, bir yanlışlık oldu.

ORHAN ERASLAN (Niğde) – Ben sözü ondan önce istedim Başkanım.

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) – Bir yanlışlık oldu. O yanlışlık, bu şekilde de, şimdi, inşallah, oylarınızla düzeltilecektir.

Yani, herkesin, bir şüphecilikten, kendi kafasını, gönlünü kurtarması lazım. Burada kimse kimseden bir şey kaçırmıyor; ama, işte, acele işe şeytan karışır misali, bunda da, böyle bir yanlışlık oldu. Dediğim gibi, sorumluluk, kuşkusuz, bana ait; ama, inşallah, biraz sonra bu düzeltilecektir.

Yani, biz niye savcıdan bir şeyi kaçıralım da, polise verelim?! Elbette, tartışılabilir bir konu vardır. Batı hukukunda da, Batı usul hukukunda da kolluk kuvvetlerinin bu tür yetkileri vardır. Burada önemli olan bir denge tutturmaktır. Biz, bu usul yasasında bu dengeyi çok iyi tutturmaya çalıştık; yani, bir taraftan, kolluk kuvvetlerinin görevden kaçmasına neden olacak önlemleri alırken, öbür taraftan da savcıyı ve hâkimi çok geniş yetkilerle donatmak suretiyle, bu dengeyi bir yerde tutmaya çalıştık. Başarabildiğimiz ölçüde de, inşallah, bunun nasıl sonuçlar vereceğini uygulamada kontrol etme imkânını bulacağız. Umuyorum ki, iyi olacaktır.

Bir taraftan, demokratikleşme yolunda, bizi Batı’ya daha da yaklaştıran hukuk açısından çok önemli bir adımdır bu usul yasası; öbür taraftan da, uygulamadan kaynaklanan pek çok şikâyetin ortadan kalkacağı bir uygulama göreceğimizi umuyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Bakanın da bir konuşma istemi var.

Buyurun Sayın Bakan.

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bu madde ve bundan sonra da, zaman zaman, bu ifadelere rastlayacağız. Bu vesileyle, bir iki hususu ifade etmek istiyorum.

Şimdi, hep söyleniyor, işte, acele geldi, vesaire geldi, zaman sıkıntısı… Hükümetin değil, Türkiye’nin zaman sıkıntısı var. Ben, tasarının geneli üzerinde konuşurken de söyledim; siz, Avrupa Birliği gibi bir medeniyet projesinin tüm yükümlülüklerini getirip, bir iki yılda yapmak gibi bir mecburiyetle karşı karşıya kalırsanız, geldiğimiz nokta budur.

Bu tasarı Meclise sevk edileli aşağı yukarı iki sene olmuştur. Kimse de “Adalet Komisyonu çalışmadı” diyemez “Adalet Bakanlığı çalışmadı” diyemez “bu Parlamento çalışmadı” diyemez. Geç saatlere kadar çalışıyoruz; hepimizin zamanı 24 saat; bunu yetiştirmeye çalışıyoruz. Daha biraz evvel Avrupa Parlamentosu Başkanının konuşmasını dinledik. 14 Aralığa kadar bu tasarıların çıkması gerekiyor. Bu tarihi koyan biz değiliz, bu tarihi koyan hükümet değil, bu tarihi koyan bu Parlamento değil; ama, bir zaman baskısı altındayız. Bunu arkadaşlarımızın da, bize veya Parlamentoya, Hükümete bir nakısa gibi söylemesi ya da böyle anlaşılması yanlış olur; bir.

İkincisi; biz, bu yasa tasarını hazırlarken -yine başta da ifade ettik- iki şeyi gözetmeye çalışıyoruz; birincisi, evvela hak ve özgürlükleri olabildiğince teminat altına almak. Bu kesin. Burada hiçbir arkadaşımız özgürlüklere karşı bir tavır içerisinde değildir, biz de değiliz; ama, bir taraftan özgürlükleri korurken, öbür taraftan da kamu düzeninin işlemez olduğu, kamu düzeninin bozulduğu, kamu otoritesinin zaafa uğradığı bir yerde özgürlüklerin kullanılamayacağını da biltecrübe yaşamış bir ülkenin insanları olarak, siyasetçileri olarak, acaba Batı düzeninde -şimdi bunların hepsi Avrupa Birliği bağlamında yapılıyor- bu düzenleme var mı?.. Onun için de ben dedim ki, zaman zaman karşılaşacağımız bazı kavramlar, acaba ilk defa bizim Ceza Usul Yasamızda mı var, Batı’da yok mu, Batı’da uygulaması yok mu ve onun cevabını da şöyle söyledim: İlk defa, bizim tarafımızdan bu yasa metnine dahil edilmiş hiçbir kavram yok, hiçbir kural yok. Mesela, Alman Ceza Usul Yasası; hep Alman Ceza Usul Yasasına atıf yapıyoruz. Sebebi; uygulanmakta olan 1412 sayılı Yasanın mehazı Alman Ceza Usul Yasasıdır. Hemen önümde var, 100 üncü maddesinde “gecikmesinde sakınca bulunan hallerde” deniliyor. Demek ki “gecikmesinde sakınca bulunan hal” Avrupa hukukunda da var olan bir kavram. Dolayısıyla…

TUNCAY ERCENK (Antalya) – Orada varsa, bakın, oranın demokrasi anlayışı farklı, felsefesi farklı!

ORHAN ERASLAN (Niğde) – Tanımlayalım efendim.

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Müsaade ederseniz, bir dakika, bir şey söyleyeceğim.

Sayın Başkan…

BAŞKAN – Müdahale etmeyelim.

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Şimdi, demek ki orada var. Peki…

TUNCAY ERCENK (Antalya) – Orada varsa, burada nasıl olacak?!

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Böyle bir konuşma âdetimiz yok ki; yani, ben, aynı anda… Müsaade ederseniz, fikrimi bitireyim, bir madde üzerinde söz alın.

Yani, söylemek istediğim şey şu: Tasarıda 1990…

BAŞKAN – Konuşmacıya konuşma imkânı verelim, gerekirse soru sorma hakkınız var madde üzerinde.

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Tabiatıyla; yani, olabildiğince bildiğim her şeyi söylerim, bir şeyden alınganlığımız da yok, olabildiğince düzgün bir yasa yapmaya çalışıyoruz.

Şimdi, tasarıda varken, müzakere ettiğimiz metne niye konulmadı; arkadaşlarımızın endişe ettiği sebepten dolayı konulmadı; çünkü, tasarıda şöyle bir ifade var: Bakın, gecikmesinde sakınca bulunan hal nasıl tarif edilmiş: “Derhal işlem yapılmadığı takdirde, suçun delil, iz, eser ve emarelerinin ortadan kaybolması olasılığının ortaya çıkması hali.” Bununla, gecikmesinde sakınca bulunan meçhul bir kavramı, arka arkaya başka meçhul kavramlarla izah etmeye kalkışıyoruz; dolayısıyla, bu da, çok geniş bir uygulama alanı bulur ve bundan da özgürlükler zarar görür mantığıyla; yoksa, bu, madde metninde var. Eğer, sizin için bu kadarı yetiyorsa, bütün sorumluluğu size ait olmak üzere, ben, bu teklifi, bu metni, bu izahı buraya aynen alırım, bunda hiç mahzur yok. Ama, demişiz ki biz, endişe ettiğiniz gerekçelerle, madem ki özgürlükçü bir yasa yapmaya çalışıyoruz, bu kadar meçhul kavramı arka arkaya sıraladığımızda, bundan özgürlükler zarar görür, bir arama söz konusu olduğunda, bir yakalama söz konusu olduğunda “eser ortadan kalkacaktı, iz ortadan kalkacaktı, emare ortadan kalkacaktı da ondan dolayı bu kararı verdim, bu adımı attım” tarzında keyfî uygulamaya meydan vermemek adına, tasarıda sevk edilmiş olan tarif, müzakere ettiğimiz metne dahil edilmemiştir. Bu da, bir tercih konusu olmuştur; kaldı ki, zaten, 24.5.2003 tarihli Adlî ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinde aşağı yukarı benzer tarif var; yani, mevzuatımızda, kabataslak dahi olsa, meçhul dahi olsa, buna benzer tarifler de yapılmıştır. Ama, şunu bilmemiz lazım; ister Ceza Kanunu ister Usul Yasası, önünde sonunda insanların uygulayabileceği, insanların takdirine ister istemez yer veren bir yasadır. Olabildiğince, biz, bu yasada, bunu hukukî temellere, mümkünse anlaşılabilir, uygulanabilir kriterlere bağlamaya çalıştık.

İşin esası da budur; takdirlerinize arz ediyorum.

BAŞKAN- Madde üzerinde 1 önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Ceza Muhakemesi Kanunu Tasarısının “Arama kararı” başlıklı 119 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “veya Cumhuriyet savcısının emrinin alınamadığı hallerde kolluk amirinin” ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Mehmet Nuri Saygun

Kemal Anadol

Sadullah Ergin

Tekirdağ

İzmir

Hatay

Zeyid Aslan

Ahmet Gökhan Sarıçam

Feridun Ayvazoğlu

Tokat

Kırklareli

Çorum

Erdoğan Özegen

Mehmet Daniş

Niğde

Çanakkale

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) – Sayın Başkanım, çok suijenerist bir durumla karşı karşıyayız. İçtüzüğe belki aykırı, onu biliyorum; ama, bizim Komisyon olarak bir hatamızı düzelttiği için önergeye katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Biz, onu, İçtüzüğe uygun bir şekilde, sizin olumlu görüşünüz olarak alabilir miyiz?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) – Peki Sayın Başkanım, uygun görüşle Genel Kurulun takdirine sunuyorum.

BAŞKAN – Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge sahipleri, gerekçeyi mi okutalım?

MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ) – Gerekçeyi okutun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Aramanın, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ancak cumhuriyet savcısının yazılı emriyle yapılabileceği düşüncesiyle; söz konusu ibarenin madde metninden çıkarılmasına gerek duyulmuştur.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir