TCK 86. Madde
Türk Ceza Kanunumuzun 86. maddesi şu şekildedir:
Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar – Kasten yaralama
Madde 86 – (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) (Ek fıkra: 31.03.2005 – 5328 S.K/Madde 4) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silahla,
f) (Ek bend: 14.04.2020 – 7242 S.K/Madde 11) Canavarca hisle,
işlenmesi halinde, şikayet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında, (f) bendi bakımından ise bir kat artırılır.
Başlık
TCK’nın 86. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KİTAP: Özel Hükümler – İKİNCİ KISIM: Kişilere Karşı Suçlar – İKİNCİ BÖLÜM: Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar
Madde başlığı şu şekildedir: Kasten yaralama
Gerekçe
Türk Ceza Kanunu’nun 86. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:
HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METNİN GEREKÇELERİ
Madde 145. Maddede etkili eylemlerin basit ve nitelikli şekilleri gösterilmiş ve Ülkemiz uygulamasında öteden beri varlığını sürdüren düzenleme şekline sadık kalınmıştır. Ancak metinler üzerinde esas itibarıyla yazım biçimi yönünden bir kısım değişiklikler yapılmıştır. Bilindiği gibi Batı ülkelerinin bazı kanunlarında bugünkü yöntem, etkili eylemlerin nitelikli şekillerini teker teker belirlememekte ve fiilin vahametini, neticesine göre takdir bakımından hakime geniş yetki vermektedir. Tasarıda bu yöntem kabul edilmiş değildir.
Yaşamsal tehlike kavramı etkili eyleme dahil sayılmış, bu değişikliği ifade etmek üzere “yaşamı tehlikeye sokan” ibaresi ikinci fıkraya konulmuştur.
Maddede geçen yüz deyimi, 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı Kanunda geçen çehre karşılığıdır ve kişinin boyun ve kulakları dahil, başın ön kısmını ifade eder. Yüzde sabit iz, etkili eylem sonucu yüzde meydana gelen daimi, sürekli izlerdir. Ancak bu izler yüzün sürekli değişikliği halinden farklıdır. Sabit iz yüzü değiştirmemekte ve mağduru öteden beri tanıyanlarda, kişiliği bakımından herhangi bir duraksamaya neden olmamaktadır. Yüzde sürekli değişiklik halinde ise bunun tam tersi söz konusudur; yüzüne kezzap atılmış bulunan kişinin durumu gibi.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
Maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun temel şekli tanımlanmıştır.
Madde metninde yapılan değişiklikle, Hükümet Tasarısında benimsenen ve “müessir fiil” karşılığı olan “etkili eylem” ifadesi terkedilerek, genel olarak yaralama kavramı benimsenmiştir. Bu nedenle, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiştir.
İkinci fıkrada ise, kasten yaralama suçunun nitelikli şekilleri gösterilmiştir. Söz konusu suçun seçimlik olarak belirlenen bu nitelikli şekilleri, bentler halinde sıralanmıştır.
Fıkranın (a) bendinde, kasten yaralama suçunun üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı işlenmesi, bu suçun bir nitelikli hali olarak kabul edilmiştir. Bu kavramlar hakkında açıklama için, kasten öldürme suçunun nitelikli hallerine ilişkin hükmün gerekçesine bakılmalıdır.
(b) bendine göre, kasten yaralamanın beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi, suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir. Bu hususa ilişkin açıklama için, kasten öldürme suçunun nitelikli hallerine ilişkin hükmün gerekçesine bakılmalıdır.
Fıkranın (c) bendinde, suçun kişinin yerine getirdiği kamu görevi dolayısıyla işlenmesi, bir nitelikli hal olarak öngörülmüştür. Bu hususa ilişkin açıklama için, kasten öldürme suçunun nitelikli hallerine ilişkin hükmün gerekçesine bakılmalıdır.
Kasten yaralama suçu, kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle de işlenebilir. Fıkranın (d) bendinde, bu durum, söz konusu suçun bir nitelikli hali olarak kabul edilmiştir. Bunun için kamu görevlisinin zor kullanma yetkisine sahip bulunması gerekmemektedir. Burada önemli olan, kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle, kasten yaralama suçunun işlenmesidir. Örneğin bir hakim veya savcının sanık veya tanığa karşı kasten yaralama suçunu işlemesi halinde, bu nitelikli halin gerçekleştiğini kabul etmek gerekir. Buna karşılık, zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisi tarafından kasten yaralama suçunun işlenmesi hali, kanunda ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.
Fıkranın (e) bendinde, kasten yaralama suçunun silahla işlenmesi, bir nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Silah deyimi için, Tanımlar başlıklı madde hükmüne bakılmalıdır.
TBMM Kabul Metni
86 ncı maddeyi okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar
Kasten yaralama
MADDE 86. – (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silâhla,
İşlenmesi hâlinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.