TCK 280. Madde
Türk Ceza Kanunumuzun 280. maddesi şu şekildedir:
Adliyeye Karşı Suçlar – Sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi
Madde 280 – (1) Görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme gösteren sağlık mesleği mensubu, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Sağlık mesleği mensubu deyiminden tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire ve sağlık hizmeti veren diğer kişiler anlaşılır.
Başlık
TCK’nın 280. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KİTAP: Özel Hükümler – DÖRDÜNCÜ KISIM: Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler – İKİNCİ BÖLÜM: Adliyeye Karşı Suçlar
Madde başlığı şu şekildedir: Sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi
Gerekçe
Türk Ceza Kanunu’nun 280. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:
HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METNİN GEREKÇELERİ
Madde 472. Madde, mesleklerini özel olarak icra ettikleri sırada hekim, ebe ve diğer sağlık mesleği mensuplarının öğrendikleri suçları ihbar yükümlülüklerini getirmiş bulunmaktadır. Dikkat edilmelidir ki, ihbar halinde tedavi edilen kimse hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılması gerekecek ise, ihbar yükümlülüğü kalkar; zira bu takdirde yaralının kendisini tedavi ettirmekten vazgeçmesi çok kuvvetle olasıdır. Devlet memuru olarak görev yapan hekim, ebe, sağlık memuru ve diğer sağlık mensupları ise, görevlerini yaptıkları sırada veya görevlerinin ifası dolayısıyla öğrendikleri suçları 489 uncu maddedeki hüküm gereği yetkililere bildirmek zorunluluğundadırlar.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
Madde, mesleklerini icra ettikleri sırada tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire ve sağlık hizmeti veren diğer kişilerin öğrendikleri suçları ihbar yükümlülüklerini getirmiş bulunmaktadır. Söz konusu ihbar yükümlülüğü, madde metninde sayılan sağlık mesleği mensupları ile sınırlı değildir. Örneğin, bir tıbbi tahlil laboratuvarında görev yapan kişiler açısından da mevcuttur.
Devlet eliyle işletilen sağlık kuruluşlarında görev yapan sağlık mesleği mensupları, kamu görevlisi sıfatını taşımaktadırlar. Bu kişilerin suçu bildirme yükümlülüğüne aykırı davranmaları halinde, yukarıdaki madde hükmü uygulanacaktır.
TBMM Kabul Metni
280 inci maddeyi okutuyorum:
Sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi
MADDE 280. – (1) Görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme gösteren sağlık mesleği mensubu, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Sağlık mesleği mensubu deyiminden tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire ve sağlık hizmeti veren diğer kişiler anlaşılır.
BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Haluk Koç; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HALUK KOÇ (Samsun) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
280 inci madde, sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi konusunda getirilen bir müeyyideyle ilgili. Ortada, iki parti arasında bir mutabakat var, bir uyuşma var; ama, bu konuda, ben, içime sinmeyen, bir sağlık personeli olarak görev yaptığım kısmı da anımsayarak, meslektaşlarımın bu görevi yaparken bu şekildeki bir müeyyideyle karşı karşıya kalmalarının yanlış olduğu düşüncesini ifade etmek için huzurlarınızdayım.
Değerli arkadaşlarım, tasarıdaki bu maddenin Türk Ceza Kanunun “Cürmü haber vermekte zühul” başlıklı 530 uncu maddesindeki norma karşılık düzenlendiği anlaşılmakta; ancak, tasarı, yürürlükte olan düzenlemeden oldukça farklı hükümler getirmektedir; yani, mevcut Ceza Yasasından daha geri bir adım olarak görülmektedir; örnekleriyle anlatmaya çalışacağım. Sağlık bilimlerinde çalışanların, yani, hekimlerin, yardımcı sağlık personelinin, diş hekimlerinin, eczacıların bu konuda oldukça sıkıntı yaşayacağını düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, eski kanunun 530 uncu maddesinde, bildirim zorunluluğu olan suçlar şahıslar aleyhinde suçlarla sınırlı tutulmuşken, tasarıda bu sınırlama kaldırılmış, bütün suçlar kapsama alınmıştır. Eski kanunun 530 uncu maddesinde yer alan “bu ihbar kendisine yardım ettikleri kimseyi takibata maruz kılacak ahval müstesna olmak üzere” biçimindeki sınırlayıcı hükme bu tasarıda yer verilmemiş, tedavi edilen kişinin dahi suç işlediği yönünde belirti varsa bildirim zorunluluğu getirilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, tasarıda yer alan düzenlemenin, öncelikle kişilerin sağlığını koruma hakkını ve kişilik haklarını ihlal edici birtakım sonuçlara yol açabileceğini düşünüyorum ve bunları da, samimî bir şekilde dile getirmek istiyorum. Doktora başvuran kimse, zorunlu olarak, sağlığıyla ilgili tüm bilgileri vermek zorundadır, kendi sağlığı bakımından bu bilgileri vermek zorundadır. Aksi halde, doktor, tanıyı doğru koyamayacak, tedaviyi de doğru yönlendiremeyecektir.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, doktora başvuran kişinin kendi tedavisinin sağlanması amacıyla verdiği bilgiler sır kapsamı içinde olup, doğrudan kişinin özgürlüğü ve kişilik haklarıyla ilişkilidir. Bu düşünceye katılmayan arkadaşımın olacağını ben zannetmiyorum; ama, ortada bir mutabakat metni var, sadece bu görüşlerimi tutanağa geçirmek için söz almış bulunuyorum.
Hekimin, sağlık personelinin sır saklama yükümlülüğü, Anayasanın 17 nci, Medenî Kanunun 23 üncü maddelerinde yer alan hastanın kişilik hakkının korunmasına yönelik hükümlerin bir sonucudur. Hastanın da faili olabileceği bir suçun emarelerini gören sağlık personeline, hekime, hastayı bildirme ve tedavi sırasında öğrendiği sırları bildirim yükümlülüğü getirmenin, öncelikle, kişilerin, Anayasada belirtilen maddî ve manevî varlıklarını koruma ve geliştirme haklarının, kişi özgürlüklerinin ortadan kaldırılması sonucunu doğurabileceği endişesini ben içtenlikle taşıyorum.
Değerli arkadaşlarım, herhangi bir biçimde bir suçla ilgisi olan veya ilgisi olduğu düşünülen hastaların ihbar edilecekleri korkusuyla tedavileri için hekime başvurmaları, belki de bu yasa müeyyidesi dolayısıyla engellenmiş olabilecektir; yani, tedavi olma hakkını da bir insanlık hakkı olarak elinden alma durumunda kalıyoruz. Ayrıca, hastanın gizlilik, mahremiyet hakkı dediğimiz, sağlık personelinin sır saklama yükümlülüğü ortadan kaldırıldığı için, sağlık sorunlarıyla ilgili doğru bilgileri verme, doğru tanı ve tedavi uygulaması sürecinde bir aksamaya yol açacağı da çok açıktır.
Değerli arkadaşlarım, hekimlerin öncelikli görevi, tedaviye ihtiyacı olan kişilere gerekli sağlık yardımını yapmaktır. Bu, hiç kuşkusuz. Öte yandan, hekimlik bir güven mesleğidir. Bu, son derece önemlidir; yani, hekimle hastası arasındaki bilgiler belki o hastanın eşiyle arasında olmayan bilgiler de olabilir, iş ortağıyla arasında olmayan bilgiler de olabilir veya herhangi bir noktada o kişinin sağlığı hekim için, taşıdığı suçlu kimliğinden daha önce olabilir. Bu, hekimlik yemininin de en önde gelen kurallarından bir tanesidir. Kişilerin, doğrudan yaşam hakkıyla ilgili olan sağlığının korunması hakkı kapsamında başvuracakları sağlık personeline güvenebilmeleri büyük önem taşımaktadır. Binlerce yıl ötesinden süzülüp gelen bir hekimlik mesleğinin değerlerini konuşuyoruz. Hipokrat Yeminiyle süzülüp gelen bir hekimlik mesleğinin özelliklerinden konuşuyoruz. Şimdi, burada, hekimi ve sağlık personelini olası bir muhbir konumuna düşürecek -demin söylediğim- tanı, tedavi, sağlık personelinin aslî görevlerini yapma noktasında, her aşamada sıkıntı getirebilecek bir müeyyidedir.
Belki daha sonraki uygulamalarda toplumun belli bir yol almasıyla, 280 inci madde de tekrar gözden geçirilmesi gereken maddeler arasında yer almalıdır diye düşünüyorum. Belki izleyemeyen arkadaşlarıma demin söylediklerimin anlamlı olabilmesi bakımından maddeyi -özür dileyerek- yinelemek istiyorum. Bakın, madde şu şekilde: “Görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme gösteren sağlık mesleği mensubu, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Sağlık mesleği mensubu deyiminden -sadece hekim değil- tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire ve sağlık hizmeti veren diğer kişiler anlaşılır.”
Bir hekim olarak, bu maddeyle ilgili suç müeyyidesinin çok ağır olduğunu -ülkenin koşullarının dikkate alınması gerektiği noktasında uyarılar olabilir, bunları da saygıyla karşılıyorum; mutabakata da bağlılığımı bildiriyorum, ama- bu konudaki çekincelerimi de tutanaklara geçirmek için huzurlarınızda ifade etmeyi görev sayıyorum.
Şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygılarımı arz ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Koç.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.