Türk Ceza Kanunu Madde 267

TCK 267. Madde

Türk Ceza Kanunumuzun 267. maddesi şu şekildedir:

Adliyeye Karşı Suçlar – İftira

Madde 267 – (1) Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Fiilin maddi eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması halinde, ceza yarı oranında artırılır.

(3) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.

(5) Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkumiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; (…) hükmolunur.

(6) Mağdurun mahkum olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.

(7) (İptal fıkra: Anayasa Mahkemesi 17.11.2011 tarih ve E. 2010/115, K. 2011/154)

(8) İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar.

(9) Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkumiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunur. İlan masrafı, hükümlüden tahsil edilir.


Başlık

TCK’nın 267. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KİTAP: Özel Hükümler – DÖRDÜNCÜ KISIM: Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler – İKİNCİ BÖLÜM: Adliyeye Karşı Suçlar

Madde başlığı şu şekildedir: İftira


Gerekçe

Türk Ceza Kanunu’nun 267. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METNİN GEREKÇELERİ

Madde 433. Madde, iftira ve suç üstlenme cürmünü cezalandırmaktadır. Suçsuz olduğu bilinen bir kimseye bir suç isnat ederek bunu adliyeye veya adliyeye bildirmekle yükümlü bir makama ihbar etmek iftira suçunu oluşturur. Yine suçsuz olduğunu bildiği bir kimseye isnat olunan bir suçun maddi eser ve delillerini uydurmak da iftira suçunu teşkil eder.

Maddeyle bu suçun oluşması için gerekli koşullar ve unsurlar saptanmıştır. Birinci fıkrada, suçun unsur ve koşulları belirtilmiş, izleyen fıkralarda ise, ağırlaştırıcı nedenler pişmanlık haline dayalı hafifletici haller yer almış bulunmakta ve dokuzuncu fıkrada ise, iftira suçunda zamanaşımının başlayacağı tarih bakımından özel bir hüküm getirilmiş olmaktadır.

Birinci fıkraya göre suçun unsuru, isnat edilen suçun adliyeye veya suçu adliyeye bildirmekle yükümlü bir makama ihbar ve şikayet suretiyle bildirilmesi veya böyle bir suçun maddi eser ve delillerinin uydurulmasıdır. Madde, disiplin suçlarının, disiplin soruşturması yapabilecek kurumlara bildirilmesini de iftira suçunun kapsamı içine almıştır. Disiplin suçları da bazen, suçlar derecesinde vahim sonuçlar meydana getirebildiğinden, bunların isnadı halinde de madde kapsamı içinde sayılmaları uygun sayılmıştır.

Disiplin soruşturması yapabilecek merci ve makamlar kanun, tüzük ve yönetmeliklerde gösterilmiş olduğundan, suçun oluşması için bunlara ihbar ve şikayette bulunmak gerekecektir.

Ancak suçun oluşması için, isnat olunan suçun “kovuşturulabilir” olması gerekir. Disiplin suçu bakımından da aynı koşul aranacaktır. Böylece af veya zamanaşımı gibi nedenlerle kovuşturulması mümkün olmaktan çıkmış bir suç veya disiplin suçu isnat edilmiş veya delilleri uydurulmuş ise, suç oluşmayacak, bu takdirde koşulları varsa fail hakaretten dolayı kovuşturulabilecektir. Ancak uydurulan bir suçun kovuşturulması esasen olanaklı değildir. Burada uydurma dışında, isnadın niteliğine göre, örneğin failin ihbar ettiği suçun tanımına göre zamanaşımına uğramış bulunması gibi haller kastedilmiştir.

Suçun oluşması failde özel bir kastın bulunmasına bağlıdır. Fail suçsuz olduğunu bilerek, bir kimseyi kovuşturmaya karşı kılmak maksadıyla ihbar veya şikayette bulunacaktır. Failin samimi olarak inandığı bir suçu ihbar etmiş bulunması halinde, cürüm teşekkül etmiş olmayacaktır. Bu itibarla kişinin ihbar ettiği suçtan dolayı beraat etmiş olması mutlak olarak iftira cürmünün gerçekleşmiş bulunduğunun kabulünü gerektirmez.

Adiyen etkili eylem veya kendiliğinden hak alma fiillerinin, gasp, onsekiz yaşını bitirmemiş olan bir kızın rızaen kaçırılması, zorla kaçırma; zorla ırza geçme şekillerinde ihbar edilmesi durumlarında, asıl suçun vasfını ve cezasını önemli ölçüde ağırlaştıran asılsız ihbarlar yapılabilmekte ise de, bunların da iftira suçu çerçevesine alınması tartışılmış ancak, bu gibi hallerde suçu bildirenlerin hukukçu olmamaları nedeniyle fiilleri nitelendirirken hata yapabilecekleri ve dolayısıyla suç bu halleri de kapsar hale getirilecek olursa, vatandaşların suçları kolluğa bildirmek hususundaki cesaretlerinin kırılacağı düşünülmüş ve ayrıca fiilin ihbar edildiği, nitelendirmenin adli mercilere ait bulunduğu hususu da göz önüne alınarak maddeye bu yönde bir genişlik verilmemesi daha yerinde sayılmıştır.

Maddede geçen “adliyeye veya adliyeye bildirmekle” deyimi mutad adli mercileri yani kolluk, savcı ve mahkemeleri ve askeri yargı mercilerini kapsar.

Maddenin ikiden beşe kadar olan fıkralarında, iftira sonucu meydana gelen neticelere göre fail hakkındaki cezanın ne surette tertip edileceği gösterilmektedir. Bu fıkralarda geçen hükümlülük, mahkemece verilen hükmü kapsar; ayrıca hükmün kesinleşmiş olması koşulu aranmaz. Disiplin cezaları bakımından böyle bir derecelendirme, maddeyi anlamsız bir ayrıntı ile doldurmak sonucunu vereceğinden fail hakkında sadece birinci fıkrada ceza öngörülmüştür.

Maddenin altı ve yedinci fıkralarında, failin kovuşturmadan yani kamu davasının açılmasından evvel veya sonra gösterdiği etkin pişmanlık göz önüne alınarak bu hallerde cezaların ne oranda azaltılacağı gösterilmiştir.

Sekizinci fıkrada, iftiranın kabahat derecesindeki bir suça veya disiplin suçuna ilişkin bulunması halinde cezanın yarısı oranında indirileceğine dair hüküm getirilmiştir.

Dokuzuncu fıkrada, iftira suçunda zamanaşımı bakımından sürenin hangi tarihten itibaren başlayacağı hususunda özel bir hüküm yer almaktadır. İsnat edilen suç dolayısıyla yapılan kovuşturma sonucu hükmün kesinleşmesiyle, iftiranın sabit olabileceği ve dolayısıyla takibata girişileceği aşikar olduğundan böyle bir hükme olan zorunluluk meydandadır.

Maddenin son fıkrasında, işlenen bir suça katıldığını gerçek dışı olarak bildiren yani böyle bir suçu üstlenen kişi hakkında uygulanacak ceza gösterilmiştir. Failin suçu, üstsoy ve altsoyundan birini, kardeşini veya eşini kurtarmak maksadıyla üstlenmiş olduğu hallerde, cezanın indirilebilmesi veya koşullara göre tamamen kaldırılması, hakimin takdirine bırakılmıştır.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

Madde metninde, iftira suçu tanımlanmıştır.

İftira, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için, bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesiyle oluşur.

İftira suçunun konusunu hukuka aykırı fiil oluşturabilir. Bu fiilin suç oluşturması şart değildir. Disiplin yaptırımını veya başka bir idari yaptırımı gerekli kılan fiiller de bu suçun konusunu oluşturabilir.

Bu isnadın yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle ya da basın ve yayın yoluyla yapılması gerekir.

Kişiye karşı suç isnadı ihbar veya şikayet suretiyle yapılmış olabilir. Dolayısıyla, ihbar veya şikayetin yapılabileceği her makam nezdinde yapılan isnadla iftira suçu işlenebilir. Başlatılmış olan hukuk veya ceza muhakemesi sürecinde davanın tarafı, sanık veya tanık konumundaki kişiler de, bulundukları beyanlarla iftira suçunu işleyebilirler.

Gazete veya diğer kitle iletişim araçlarında yayın yapılması suretiyle bir kişiye suç isnadında bulunulması halinde de iftira suçu oluşur.

Cumhuriyet savcıları, kamu adına re’sen soruşturulabilen suçlarla ilgili olarak yayınlanan haberleri ihbar kabul ederek, soruşturma başlatmaktadırlar. Bu bakımdan, basın ve yayın yolu ile bir kişiye gerçeğe aykırı olarak hukuka aykırı fiil isnad edilmesi halinde, iftira suçu oluşur.

Kişiye isnad edilen fiil hiç işlenmemiş olabileceği gibi, kendisine isnatta bulunulan kişi tarafından işlenmemiş olabilir. Kişi suç teşkil eden bir fiili işlemiştir. Fakat bu suça ilişkin ihbar veya şikayette bulunan, fiile, suç olarak niteliğini değiştirecek bazı eklemelerde bulunmuş olabilir. Şöyle ki; fiil, sahibinin bilgisi ve rızası dışında malını almaktan ibarettir. Ancak, bildirimde bulunan, bunun cebir veya tehditle işlendiği iddiasında bulunmuştur. Bu ilave unsurlar açısından iftira suçu oluştuğunu kabul etmek gerekir.

İsnadın belli bir kişiye yönelik olması gerekir. Bu kişinin ismi açıkça belirtilmese bile, yapılacak bir araştırma sonucunda kimliğinin belirlenebilir olması yeterlidir.

İftira suçunun oluşabilmesi için, kendisine hukuka aykırı fiil isnat edilen kişinin bu fiili işlemediğinin bilinmesi gerekir. Bu bakımdan, söz konusu suç, ancak doğrudan kastla işlenebilir. Başka bir deyişle iftira suçu muhtemel kastla işlenemez. Bu suçun oluşabilmesi için, ayrıca, kendisine hukuka aykırı fiil isnat edilen kişi hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak amacıyla hareket edilmesi gerekir. Bu nedenle, iftira suçu açısından failde kastın ötesinde belirtilen amacın varlığı gereklidir.

Maddenin ikinci fıkrasına göre, iftira konusunu oluşturan haksız fiilin maddi eser ve delillerinin uydurulması halinde, verilecek cezanın belli oranda artırılması gerekmektedir.

Maddenin üç ila yedinci fıkralarında, iftira sonucu meydana gelen neticelere göre fail hakkındaki cezanın ne surette tertip edileceği gösterilmektedir.

Sekizinci fıkrada, iftira suçunda zamanaşımı bakımından sürenin hangi tarihten itibaren başlayacağı hususunda özel bir hüküm yer almaktadır. İsnat edilen suç dolayısıyla yapılan kovuşturma sonucu hükmün kesinleşmesiyle, iftiranın sabit olabileceği ve dolayısıyla takibata girişileceği aşikar olduğundan böyle bir hükme olan zorunluluk meydandadır.

Maddenin son fıkrasında, basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkumiyet kararının, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunması ve ilan masrafının hükümlüden tahsil edilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.


TBMM Kabul Metni

267 nci maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Adliyeye Karşı Suçlar

İftira

MADDE 267. – (1) Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği hâlde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idarî bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması hâlinde, ceza yarı oranında artırılır.

(3) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması hâlinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.

(5) Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti hâlinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; süreli hapis cezasına mahkûmiyeti hâlinde, mahkûm olunan cezanın üçte ikisi kadar hapis cezasına hükmolunur.

(6) Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.

(7) İftira sonucunda mağdur hakkında hapis cezası dışında adlî veya idarî bir yaptırım uygulanmışsa; iftira eden kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(8) İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar.

(9) Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilân olunur. İlân masrafı, hükümlüden tahsil edilir.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde ile İlgili Yazılarımız

  • Hakaret ve iftirayı şikayet dilekçesi

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir