TCK 230. Madde
Türk Ceza Kanunumuzun 230. maddesi şu şekildedir:
Aile Düzenine Karşı Suçlar – Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören
Madde 230 – (1) Evli olmasına rağmen, başkasıyla evlenme işlemi yaptıran kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kendisi evli olmamakla birlikte, evli olduğunu bildiği bir kimse ile evlilik işlemi yaptıran kişi de yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Gerçek kimliğini saklamak suretiyle bir başkasıyla evlenme işlemi yaptıran kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçlardan dolayı zamanaşımı, evlenmenin iptali kararının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
(5) (İptal fıkra: Anayasa Mahkemesi 27.05.2015 tarih ve E. 2014/36, K. 2015/51)
(6) (İptal fıkra: Anayasa Mahkemesi 27.05.2015 tarih ve E. 2014/36, K. 2015/51)
Başlık
TCK’nın 230. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KİTAP: Özel Hükümler – ÜÇÜNCÜ KISIM: Topluma Karşı Suçlar – SEKİZİNCİ BÖLÜM: Aile Düzenine Karşı Suçlar
Madde başlığı şu şekildedir: Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören
Gerekçe
Türk Ceza Kanunu’nun 230. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:
HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METNİN GEREKÇELERİ
Madde 330. Maddenin birinci fıkrası, birden çok evlenme fiilini suç haline getirmiştir. Suçun faili kadın veya erkek olabilir.
Birden çok evlenme fiili kamu düzenini de bozan bir cürümdür; ancak bu suçun aynı zamanda ihlal ettiği aile düzenini koruma yararının hukuken üstün değer olduğunu kabul eden Tasarı, suçu bu Bölüm içine almayı uygun bulmuştur.
Suçun oluşması için ön koşul, failin evli bir kişi olmasıdır. Suçun maddi unsuru, evli olan kimsenin kanuna ve usulüne uygun olarak ikinci bir nikah işlemi yaptırmış bulunmasıdır. Birinci evliliğin Türkiye’de veya yabancı bir ülkede yapılmış olmasının önemi yoktur. Birinci evlilik ölüm, boşanma veya iptal suretiyle ortadan kalkmadığı sürece ikinci evlilik suç teşkil edecektir. Birinci evliliğin iptalinin olanaklı bulunması halinde de iptal hükmü kesinleşmediği sürece ikinci evlilik, suç teşkil edecektir. Suçun oluşabilmesi için kast esastır; taksirle ikinci evliliğin gerçekleşmiş bulunması halinde fiil suç olmaz.
Evli olduğu halde ikinci defa evlenen kişinin durumunu bilerek onunla evlenen kimse de birinci fıkra gereğince cezalandırılacaktır. Bu halde suçun oluşması için failin, kendisinin evli olması gerekmez ve fakat evlendiği kişinin esasen evli bulunduğunu bilmesi yeterlidir. Taksir, suçun oluşması için yeterli değildir. Birinci evlenme yurt dışında yapılmış olsa da suç oluşacaktır. İkinci evlenmenin Türkiye dışında gerçekleştirilmiş olması halinde ise Türkiye dışında bir Türk tarafından işlenmiş ise bu suç söz konusu olur.
Maddenin ikinci fıkrasında, hile yaparak veya aldatarak gerçek kişiliğini saklamak suretiyle evlenme cezalandırılmaktadır. Suç, failin gerçek kimliğini saklayarak kendisini bir başka kimse gibi göstermesi bunun için hile yaparak ve aldatarak eşini evlenmeye razı etmiş bulunması ile oluşur. Burada adeta evlenmede dolandırıcılığa benzer bir durum söz konusudur.
Maddenin üçüncü fıkrası, birinci fıkrada yer alan suçun ayrıca ikinci fıkradaki şekilde işlenmesini bir ağırlaştırıcı neden haline getirmiştir. Fiile Ülkemizde son zamanlarda sık olarak rastlanmakta ve hüküm boşluğu dolayısıyla bir şey yapılamamaktadır.
İkinci fıkrada yazılı suç eşin şikayeti üzerine cezalandırılacaktır. Birinci fıkrada yer alan suçun kovuşturulması ise şikayete bağlı değildir.
Dördüncü fıkrada, birinci fıkrada yazılı suçtan dolayı zamanaşımının evlenmenin iptali kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlıyacağı hükmü getirilmiştir. İptal davası uzun sürebileceğinden, burada zamanaşımının başlangıcını özel biçimde belirleyen bir hükmün getirilmesi yerinde görülmüştür.
Maddenin son fıkrasında, resmi nikah bulunmadan evlenmenin dinsel töreninin yaptırılmasının cezalandırılacağı hususundaki hükme yer verilmiştir. Böylece Anayasanın 174 üncü maddesinin (4) numaralı bendi vurgulanmış olmaktadır. Ancak, medeni nikahın yapılması durumunda kamu davası ve hükmedilen cezanın bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılacağı hükme bağlanarak, resmi nikahın yapılmasını teşvik edici bir hüküm getirilmiştir. Halen, insanların fiilen ve uzun süreler, nikahsız olarak yaşadıkları ve bunun suç oluşturmadığı düşünülecek olursa, böyle bir hükmün yerinde olduğu kabul edilmelidir.
6. fıkra
Madde 485. Madde, birinci fıkrasında, Anayasanın 2 nci maddesinde yer alan laiklik ilkesini koruyucu bir hüküm getirmiş bulunmaktadır. Dinsel görev yapanların, görevlerini yerine getirmeleri sırasında Devlet idaresini veya kanunlarını veya Hükümet icraatını kötülemeleri siyaseti mabetler içine sokacak etki yapabilir ve zararlıdır.
Maddenin ikinci fıkrası, medeni nikahı korumak amacı ile kaleme alınmıştır. Evlenme akdinin Türk Medeni Kanununa göre icrasından önce dinsel nikah icrası böylece suç haline getirilmiş olmaktadır.
Bu hüküm, Atatürk inkılaplarından önemli birisini oluşturan medeni nikah kurumunu güçlendirmek üzere Türk Ceza Kanunu’na konulmuştur. Bu konuda 330 uncu maddenin gerekçesine de bakılmalıdır.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
Maddenin birinci fıkrası, birden çok evlenme fiilini suç haline getirmiştir. Suçun faili kadın veya erkek olabilir.
Bu fiilin suç olarak tanımlanmasıyla, aile düzeninin korunması amaçlanmıştır.
Suçun oluşması için, evli olan kimsenin kanuna ve usulüne uygun olarak ikinci bir nikah işlemi yaptırmış bulunması gerekir. Birinci evliliğin Türkiye’de veya yabancı bir ülkede yapılmış olmasının önemi yoktur. Birinci evlilik ölüm, boşanma veya iptal suretiyle ortadan kalkmadığı sürece ikinci evlilik suç teşkil edecektir. Birinci evliliğin iptalinin olanaklı bulunması halinde de iptal hükmü kesinleşmediği sürece ikinci evlilik, suç teşkil edecektir. Suçun oluşabilmesi için, kişinin kasten hareket etmesi gerekir. Taksirle ikinci evliliğin gerçekleşmiş bulunması halinde fiil suç olmaz.
İkinci fıkraya göre, evli olduğu halde ikinci defa evlenen kişinin durumunu bilerek onunla evlenen kimse de birinci fıkra gereğince cezalandırılacaktır. Bu halde suçun oluşması için failin, kendisinin evli olması gerekmez ve fakat evlendiği kişinin esasen evli bulunduğunu bilmesi yeterlidir. Taksir, suçun oluşması için yeterli değildir. Birinci evlenme yurt dışında yapılmış olsa da suç oluşacaktır.
Maddenin üçüncü fıkrasında, gerçek kişiliğin saklanması suretiyle başkasıyla evlenme işlemi yaptırılması cezalandırılmaktadır. Suç, failin gerçek kimliğini saklayarak kendisini bir başka kimse gibi göstermesi ve bu suretle evlenme işlemlerini yapılması ile oluşur.
Dördüncü fıkrada, yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçlardan dolayı zamanaşımının evlenmenin iptali kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. İptal davası uzun sürebileceğinden, burada zamanaşımının başlangıcını özel biçimde belirleyen bir hükmün getirilmesi yerinde görülmüştür.
Maddenin beşinci fıkrasında, resmi nikah bulunmadan evlenmenin dinsel töreninin yaptırılmasının cezalandırılacağı hususundaki hükme yer verilmiştir. Böylece Anayasanın 174 üncü maddesinin (4) numaralı bendi vurgulanmış olmaktadır. Ancak, medeni nikahın yapılması durumunda kamu davası ve hükmedilen cezanın bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılacağı hükme bağlanarak, resmi nikahın yapılmasını teşvik edici bir hüküm getirilmiştir. Halen, insanların fiilen ve uzun süreler, nikahsız olarak yaşadıkları ve bunun suç oluşturmadığı düşünülecek olursa, böyle bir hükmün yerinde olduğu kabul edilmelidir.
Son fıkrada ise, evlenme akdinin kanuna göre yapılmış olduğunu gösteren belgeyi görmeden bir evlenme için dinsel tören yapan kimsenin cezalandırılması öngörülmüştür.
TBMM Kabul Metni
230 uncu maddeyi okutuyorum:
SEKİZİNCİ BÖLÜM
Aile Düzenine Karşı Suçlar
Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören
MADDE 230. – (1) Evli olmasına rağmen, başkasıyla evlenme işlemi yaptıran kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kendisi evli olmamakla birlikte, evli olduğunu bildiği bir kimse ile evlilik işlemi yaptıran kişi de yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Gerçek kimliğini saklamak suretiyle bir başkasıyla evlenme işlemi yaptıran kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçlardan dolayı zamanaşımı, evlenmenin iptali kararının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
(5) Aralarında evlenme olmaksızın, evlenmenin dinsel törenini yaptıranlar hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir. Ancak, medenî nikâh yapıldığında kamu davası ve hükmedilen ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.
(6) Evlenme akdinin kanuna göre yapılmış olduğunu gösteren belgeyi görmeden bir evlenme için dinsel tören yapan kimse hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir.
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.