Türk Ceza Kanunu Madde 177

TCK 177. Madde

Türk Ceza Kanunumuzun 177. maddesi şu şekildedir:

Genel Tehlike Yaratan Suçlar – Hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması

Madde 177 – (1) Gözetimi altında bulunan hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakan veya bunların kontrol altına alınmasında ihmal gösteren kişi, altı aya kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.


Başlık

TCK’nın 177. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KİTAP: Özel Hükümler – ÜÇÜNCÜ KISIM: Topluma Karşı Suçlar – BİRİNCİ BÖLÜM: Genel Tehlike Yaratan Suçlar

Madde başlığı şu şekildedir: Hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması


Gerekçe

Türk Ceza Kanunu’nun 177. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METNİN GEREKÇELERİ

Madde 245. Maddenin birinci fıkrasında, vahşi ve tehlikeli hayvanların başıboş bırakılmaları veya muhafazalarında ihmal gösterilmesi cezalandırılmaktadır.

Maddenin ikinci fıkrasında değişik suçlar yer almıştır: Bir kere koşum ve binek hayvanlarının açık yerlerde kendi haline bırakılması cezalandırılmaktadır. İkinci olarak bu hayvanların dikkatle sevkedilmemesi veya deneyimsiz kimselere verilmesi suç sayılmaktadır.

Üçüncü olarak bu hayvanların azdırılması veya korkutulması veya dikkatle sevkedilmemesi yahut sağlamca bağlanmamasından dolayı başkalarının tehlikeyle karşı karşıya bırakılması suç sayılmaktadır.

Maddedeki bütün fiiller kabahat derecesinde suç olarak saptanmışlardır.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

Madde ile kişinin gözetimi altında bulunan bir hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakması veya bunların kontrol altına alınmasında ihmal göstermesi suç sayılmıştır. Fiil somut tehlike suçu niteliğindedir. Suçun oluşması için bir zarar doğması aranmaz. Suç, kişinin gözetimi altında bulunan hayvanın başkalarını hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakması ile ya da bunların kontrol altına alınmasında ihmal göstermesi ile tamamlanır. Gözetimi altında bulunan hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakan veya bunların kontrol altına alınmasında ihmal gösteren kişinin, bu fiillerinden dolayı bir zarar meydana gelirse; fiilin sebebiyet verdiği netice açısından kast veya taksirine göre cezalandırılacaktır.


TBMM Kabul Metni

177 nci maddeyi okutuyorum:

Hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması

MADDE 177. – (1) Gözetimi altında bulunan hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakan veya bunların kontrol altına alınmasında ihmal gösteren kişi, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt; buyurun.

CHP GRUBU ADINA ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkanım, sayın milletvekili arkadaşlarım; hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılmasından dolayı hayvan sahibinin hapisle cezalandırılmasını kapsayan 177 nci madde hakkında CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, kanunun maddesine göre, gözetimi altında bulunan hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlike oluşturursa, altı aya kadar hapis cezası var. Ülkemizde, her yıl, kurban bayramı olmaktadır; kurban bayramında, Anadoludan, insanlar, hayvanlarını getiriyor, getirdiği gibi de satmak istiyor; satıyor; ama, zaman zaman da, biliyorsunuz, elinden kaçırıyor, hayvan trafiğe çıkıyor, trafikte de tehlike oluşturuyor; o zaman, yandı bütün köylü; bundan sonra, elinden hayvanını kaçıran insan, altı ay hapis cezasıyla cezalandırılacak. Zaten ne oluyorsa, gariban köylüye oluyor. İnanın hortumculardan kimse beş kuruş para alamıyor. Köylünün, çiftçinin borçlarında iyileştirmeler yaptık ki, en çok ödemeyi onlar yapmış. Hepiniz biliyorsunuz.

Şimdi, burada, dinî vecibelerini yerine getiren insanlarımızın kurban kesmesi vaciptir, kesmesi gerekir. Hayvanlarını getirdikleri zaman, hayvanları getiren köylülerin değil, tedbir almayan belediyelerin cezalandırılması lazım. Birkısım arkadaşlarımız belediye başkanlığı yapmıştır, hepimiz yöneticiyiz.

Benim önerim şudur: Pazarlama ve kesimi yapılacak şekilde entegre tesisler belediyeler tarafından kurulur ve Anadoludan hayvan getiren insanlar, oraya, kamyonuyla beraber hayvanlarını götürürse hem orada hayvan pazarlanır hem de hayvanın sağlıklı bir şekilde kesimi olur. Şimdi, Avrupa Birliğine giriyoruz; Avrupa Birliği de devamlı olarak bu kurban kesimi konusunda bize ikazda bulunuyor. Hakikaten çok vahşet arz eden görünümler de oluyor, sokaklarda sağlıksız şekilde kesimler oluyor. Bunun için, bu 177 nci maddenin değiştirilmesi gerekiyor. Nasıl değiştirilmesi lazım; bir kere, yırtıcı hayvanlar ile kurbanlık hayvanlar tanımının farklı yapılması lazım. İkincisi; eğer ceza verilecekse, oradaki belediye başkanlarına da veya o şehrin mülkî sorumlusuna da ceza vermek lazım. Yani, gariban köylü gelmiş, bir tane hayvanını satacak, onun parasıyla da çoluk çocuğunu geçindirecek; onu da hapse atarsak hakikaten yazık olur yani; çocuğunu neyle geçindirecek!

O bakımdan, benim istirhamım, burada anlaşarak bir önerge verelim. Bakın, gayet güzel, hızlı bir şekilde geçiyor.

Sayın Milletvekilim, bu, Erzurum’da çok var. Hepimiz Doğu Anadolu veya Güneydoğu Anadoludan gelen hayvanlarla besleniyoruz. Hayvanlarımızın sağlıklı olması için, mutlak surette, belediyeler entegre tesisler yapsın. Hayvanın kaçmasını, tezmesini veya sağlıksız kesimini engellemek için güzel tesisler yapsın. Böylece, hayvan, kamyonla entegre tesise getirilir, hem beslenir hem pazarlanır ve hem de kesimi sağlıklı bir şekilde yapılır.

Değerli arkadaşlar, tabiî, burada “hayvan” deyince, köylümüzün tek geçim kaynağı hayvancılıktır. Hakikaten, hayvanının dışkısıyla tezek yapar, kışın bahara kadar ısınır; etiyle, sütüyle, peyniriyle beslenir; hayvanını satar, çocuğunu okutur veya kendisinin tedavisini yaptırır; ama, Türkiye’de, son günlerde kaçak hayvancılık olayı aldı başını gitti. Öyle aldı başını gitti ki, Hindistan’dan hörgüçlü hayvanlar geldi. Yani, bizim hayvan ırkımızla alakası olmayan, tamamen, böyle, omzu yüksek, deveye benzeyen hörgüçlü hayvanları tespit ettim ve bunu Büyük Millet Meclisi kürsüsüne taşıdım.

Ülkemizde nüfusumuzun yüzde 40’ını oluşturan köylü, şu anda tarımda çok zor durumda, hayvancılıkta da tükenmiş, bitmiş durumda; çünkü, hayvanı para etmiyor. Ben, Ardahan hayvan pazarına gittim; inanın, bir inek 500 000 000 lira. Yanlış duymadınız, bir inek 500 000 000 lira!.. Geçen sene 1 200 000 000 liraya satılan bir inek 500 000 000 liraya düşmüş, 2 000 000 000 liraya satılan tosun 1 000 000 000 liraya düşmüş. Köylü diyor ki: “Ağabey, ben, satsam ne yapacağım, satmasam ne yapacağım?!” Çok zor durumda!..

Kaçak hayvancılığın önlenmesi için -allahaşkına, sizden rica ediyorum- Cumhuriyet Halk Partisi kadar siz de üzerine düşün, Van ve Hakkâri-Yüksekova’dan giren kaçak hayvanı önleyin.

Bakın, Ardahan da sınır ili; Gürcistan’dan 1 tane hayvan doğru dürüst geçemiyor. Yani, ben, geçen ay Ardahan’a gittim; kaçak geçen 45 hayvanı Ardahan Valiliği yakalattı. Ben, Sayın Vali Beye ve oradaki görevli arkadaşlara teşekkür ediyorum. Ardahan sınır ili olmasına rağmen kaçak yok; ama, Van, Hakkâri-Yüksekova’dan, o bölgeden korkunç derecede kaçak giriyor. O, kaçak geldiği zaman, üçte 1 fiyatına satılıyor, köylümüzün malı elinde kalıyor, para etmiyor. Şimdi, burada çok önemli bir şey var. O hayvan kaçak geliyor, belki, o kaçakçılar para kazanıyor. Size, ben, bir rakam söyleyeyim: Günde 2 500 tane hayvan geliyor. 250 000 000 lira rüşvet veriyorlar. 150 000 000 lirasını küpe parası olarak veriyorlar, hayvanlara sahte küpe takıyorlar, Türkiye hayvanı haline, yasal hale getiriyorlar. 100 000 000 lirası rüşvet; hayvan başına 250 000 000. 250 000 000’u 2 500’le çaptığınız zaman, Türk Halkı günde 625 milyar lira rüşvet vererek kaçak hayvan getiriyor, hayvancılığımız da burada ölüyor.

Ben, geçen gün Çubuk’taki hayvan pazarına gittim, orada da aynı durum var. Manisa’dan arıyorlar, Ordu’dan arıyorlar, her yerde hayvan pazarları korkunç derecede; hayvancılık ölme durumuna gelmiştir.

Şimdi, değerli arkadaşlar, burada benim sizden ricam, AK Parti olarak -o gün gündeme getirdiğimizden sonra kaçak kısmen de olsa durdu; ama, halen devam ediyor- bunun üzerine gidelim, hayvancılık yapan insanlarımız hayvanını değerinden satsın, çoluk çocuklarını insan gibi geçindirsinler.

Benim halkımıza bir önerim de şudur: Artık, kasabınızı seçerken, et alırken, yerli hayvan olup olmadığını sorun ve bilgi alın. Şimdi, kurban bayramında kaçak hayvan, pazarlarımıza gelecek. Bu kaçak hayvanlar sağlıksız, sağlık kontrolü yapılmıyor; sıcak ülkeden geliyor, soğuk ülke burası. Irak’tan, İran’dan, Hindistan’dan gelen hayvan sıcak ülkeden geliyor, bizim ülkemiz soğuk; hayvan hemen hastalanıyor. Şimdi, o hasta hayvan kurban bayramında kurbanlık olarak satıldığı zaman, insanlarımız bu defa hastalanacak. Şimdi, ben buradan öneriyorum, kurban alacak herkesten rica ediyorum; gerçek köylüden alsınlar, Türk köylüsünden alsınlar, üreticiden alsınlar. Onun için, ben istirham ediyorum; bu arada hükümette biraz hareket var, kaçağı önlemek için, biraz daha üzerine giderse bunun önüne geçilmiş olacaktır.

Bunun dışında, özellikle köylümüzü sıkıntıya sokacak, 177 nci maddedeki, hayvanı tehlike oluşturduğu zaman verilecek altı aylık ceza olayının bir önergeyle düzeltilmesi, en azından belediyeleri de bu tanımın içerisine sokmak ve yırtıcı hayvanlarla kurbanlık hayvanların, daha doğrusu kesilip yiyebileceğimiz hayvanların ayırımını yapmamız gerekiyor.

Bunu Yüce Meclise arz ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öğüt.

177 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir