Türk Ceza Kanunu Madde 158

TCK 158. Madde

Türk Ceza Kanunumuzun 158. maddesi şu şekildedir:

Malvarlığına Karşı Suçlar – Nitelikli dolandırıcılık

Madde 158 – (1) Dolandırıcılık suçunun;

a) Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,

b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,

c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,

d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,

e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,

f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,

g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,

h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,

i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,

j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,

k) Sigorta bedelini almak maksadıyla,

l) (Ek bend: 24.11.2016 – 6763 S.K/Madde 14) Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,

işlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. (Değişik cümle: 03.04.2013 – 6456 S.K/Madde 40) Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hallerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.

(2) Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

(3) (Ek fıkra: 24.11.2016 – 6763 S.K/Madde 14) Bu madde ile 157 nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır.


Başlık

TCK’nın 158. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KİTAP: Özel Hükümler – İKİNCİ KISIM: Kişilere Karşı Suçlar – ONUNCU BÖLÜM: Malvarlığına Karşı Suçlar

Madde başlığı şu şekildedir: Nitelikli dolandırıcılık


Gerekçe

Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METNİN GEREKÇELERİ

a) Madde 220. 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı Kanuna bu madde, geniş ölçüde olmak üzere ve aynen 1989 Türk Ceza Kanunu Tasarısından 21/11/1990 tarihli ve 3679 sayılı Kanunla aktarılmıştır. Tasarıda da bu madde tekrarlanmaktadır. Nitelikli dolandırıcılık hallerinin yer aldığı maddede, zararın ağırlığı veya kullanılan hile ve desisenin niteliği göz önünde bulundurulmuştur.

(1) numaralı bentte, söz konusu edilen “parasal yardım”dan maksat, çeşitli mevzuatın öngördüğü yardımlar veya teşvik tedbirleri olabilir. Ancak bu hüküm, hayali ihracat olarak tanımlanan ve vergi iadesi, kredi kolaylıkları ve benzeri yararların elde edilmesini amaçlayan fiilleri kapsamamaktadır. Bu hususlar özel hükümlerine göre cezalandırılmakta devam edecektir.

(2) numaralı bent, banka veya diğer kredi kurumlarından, esasta tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasının sağlanması için yapılan hile ve desiseleri öngörmektedir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir faaliyeti olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layikiyle yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, ortada bir bankacılık suçu bulunabilir ama, dolandırıcılığın varlığından söz edilemez. Uygulamada bu fiil, kredi almak üzere başvuran kimsenin sahte kıymet takdiri raporları ile teminat olarak göstermek istediği malları, olduğundan daha değerli bir şekilde beyan etmesi veya esasta zarar ettiği veya kar etse de bunun kredinin açılmasına olanak vermeyecek miktarda olması, çok büyük kazanç sağladığını gösteren bilanço ve diğer belgeleri düzenleyip banka veya kredi kurumuna ibraz etmesi gibi şekillerde işlenmektedir. Kredi kurumundan, “banka” olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın kanunen borç para vermeye mezun olan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir mezuniyete sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi halinde koşulları varsa, basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.

(3) numaralı bent sigorta edenin dolandırılmasına ilişkindir. Failin sigorta edilen veya sigorta bedelini alacak kimse olması şart değildir. Keza sigortanın türü de önemli değildir. Mal veya hayat sigortası hatta mali sorumluluk sigortası olabilir.

(4) numaralı bent bir kimsenin tehlikeli veya zor durumda bulunduğunu ileri sürerek yapılan dolandırıcılığı cezalandırmaktadır. Bir yakınının hastanede, karakolda veya genellikle zor veya tehlikeli bir durumda bulunduğundan bahisle, ona götürülmek üzere para ve eşya alarak mağduru dolandıran kimse beşeri ve tabii acıma, yardıma koşma, korku ve telaşa kapılma duygularını sömürdüğü için bu halin nitelikli dolandırıcılık sayılması uygun görülmüştür.

(5) numaralı bent, askerlikten kurtarmak bahanesiyle yarar sağlanmasını cezalandırmak için düzenlenmiştir. Mağdurun askerlikten kurtarılmış olması önemli değildir. Sırf böyle bir bahane ileri sürmek suretiyle yarar sağlanmış olması yeterlidir. Askerlik süresinin kısaltılacağı vaadiyle yarar sağlanması halinde de suç oluşacaktır.

(6) numaralı bentte yurt dışında iş bulmak vaadiyle yapılan dolandırıcılık öngörülmüştür. Failin böyle bir iş bulmaya yetkili olmaması bendin uygulanması için zorunludur. Bu gibi bahanelerin bir çok kimseleri zor durumda bıraktığı göz önünde tutularak, bu nitelikli hal maddeye eklenmiş, ayrıca yabancı bir ülkede ikamet izni veya o ülkeye kabul edilebilmek için gerekli vize almak bahanesiyle bir kimsenin dolandırılmasına da yer verilmiştir. Bu itibarla, (6) numaralı bent 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun konuya ilişkin hükümleri ile çakışmayacaktır. Bilindiği üzere özel kanun var iken yürürlüğe giren genel kanunun aynı konuyu düzenlemesi halinde genel kanuna zıt olan özel kanun hükümleri örtülü olarak yürürlükten kalkmış olur.

(7) numaralı bentte, dolandırıcılık fiilinin bentte gösterilen kurumların haberleşme araçlarıyla veya banka veya bir kredi kurumunun veya herhangi bir kamu kurum ve kuruluşunun vasıta olarak kullanılması suretiyle işlenmesi halinde kandırıcı niteliği daha fazla olacağından, bu durum nitelikli hal olarak kabul edilmiş bulunmaktadır.

(8) numaralı bent, dolandırıcılık fiilinin kamu kurum ve kuruluşlarının veya kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi halini cezalandırmaktadır. Kamu yararına çalışan hayır kurumları deyimine, yalnız kamu yararına olan dernekler değil, bu nitelikteki resmi ve kamu kurumları da girmektedir.

(9) numaralı bent, dolandırıcılık suçunun meslek ve görevlerini yaptıkları sırada avukatlar, noterler, vekiller, yeminli mali müşavirler, serbest muhasebeciler veya kurum yöneticileri tarafından işlenmesi halini suçun nitelikli şekli olarak kabul etmektedir.

(10) numaralı bent, menkul kıymetlerden büyük kazanç elde etme vaadiyle yapılan dolandırıcılığı nitelikli dolandırıcılık saymıştır.

Avukatlar ve dava vekilleri terimleri için Avukatlık Kanununa bakılmalıdır. Vekiller deyimine, kayyum ve vasiler de girer.

Maddenin son fıkrasında tüzel kişilerin de bu suçtan sorumlu olacakları hükme bağlanmıştır.

b) Madde 221. Ehliyetsizlerin korunması yalnızca, özel hukuk hükümlerine bırakılamaz. Ehliyetsiz kişilerin ceza hükümleri ile de korunmalarında zorunluluk vardır. İşte söz konusu ihtiyacı karşılamak üzere bu maddeye, Tasarıda yer verilmiştir.

Ehliyetsizlikten yararlanma suçunun dolandırıcılık ile ilgisi varsa da suç dolandırıcılıktan ayrı koşulların gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bu nedenle fiil, nitelikli dolandırıcılık sayılmamıştır.

Tasarının bu maddesine göre suçun mağdurları çocuklar ve küçükler, kısıtlanmış olan veya kısıtlanacak durumda bulunan kişiler, kocama halinde bulunan kişilerdir. Bu kişilerin ruhsal düşkünlüğünden, tecrübesizliklerinden, sağlık durumlarından, ihtiyaç ve heveslerinden yararlanarak bu kişilerin veya başkasının zararına haksız yarar sağlanması, suçu oluşturmaktadır.


2. fıkra


Madde 417. Madde, uygulamada nüfuz ticareti olarak adlandırılan fiilleri cezalandırmaktadır. Cürüm, aslında tipik bir dolandırıcılık teşkil etmekle beraber, para veya başka yararın temini resmi merciler veya memurlar bahane edilerek sağlandığından ve böylece halkta memurlara karşı olan güven duygusunu ihlal edici nitelikte bulunduğundan cürme bu Bölümde yer verilmesi uygun sayılmıştır.

Suçun faili bir memur veya resmi meclislerden birisinin üyesi olacaktır. Memur tanımı için 4 üncü maddeye ve gerekçesine bakılmalıdır. Resmi meclisler, Devlet hayatında Anayasa veya diğer kanunlarla teşekkül sureti gösterilmiş olan heyetlerdir. Aslında bunların üyeleri de Ceza Kanununun uygulanmasında memur sayılırlar.

Faildeki ahlaki kötülüğün, yalnız başkalarını dolandırmakla kalmayıp, aynı zamanda Devlet memurlarını şüphe altına sokmaya neden olması itibarıyla vahameti de cezanın saptanması da göz önünde bulundurulmuştur. Maddenin son fıkrasında failin sıfatına ilişkin bir ağırlaştırıcı nedene yer verilmiştir.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

Madde metninde, dolandırıcılık suçunun temel şekline göre cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli unsurları belirlenmiştir.

Birinci fıkranın (a) bendinde, dolandırıcılık suçunun dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle işlenmesi, bu suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir durum olarak kabul edilmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, dinin bir aldatma aracı olarak kullanılmasıdır. Bu nitelikli unsurun gerçekleşebilmesi için, dini inanç ve duygular, aldatma aracı olarak kötüye kullanılmalıdır. Suçun oluşabilmesi için, dini inanç ve duyguların kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirilen hile ile haksız bir yarar da sağlanmış olmalıdır.

Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlar, başkalarına güven duymaya en fazla ihtiyaç duyduğu anlardır. Kişinin örneğin doğal bir afete veya trafik kazasına maruz kalmasından ya da hastalığı yüzünden içine düştüğü çaresizlikten yararlanılarak aldatılması daha kolaydır. Bu nedenle, birinci fıkranın (b) bendinde, dolandırıcılık suçunun kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle işlenmesi, bu suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir durum olarak kabul edilmiştir.

Keza, kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanılarak aldatılması daha kolaydır. Bu nedenle, belirtilen durum birinci fıkranın (c) bendinde, dolandırıcılık suçunun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir.

Birinci fıkranın (d) bendinde, dolandırıcılık suçunun kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi, bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Çünkü, kamu kurum veya kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişilikleri toplumda güven beslenen müesseseler olarak kabul edilmişlerdir.

Fıkranın (e) bendinde, bu suçun kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak işlenmesi, bu suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hali olarak kabul edilmiştir.

Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin ya da birer güven kurumu olan banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması, dolandırıcılık suçunun işlenmesi açısından önemli bir kolaylık sağlamaktadır. Banka ve kredi kurumları açısından dikkat edilmesi gereken husus, bu kurumları temsilen, bu kurumlar adına hareket eden kişilerin başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleridir.

Aynı şekilde, söz konusu fıkranın (g) bendinde, dolandırıcılık suçunun basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi bu suç açısından bir nitelikli unsur olarak belirlenmiştir.

Birinci fıkranın (h) bendinde, ticari faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin güvenilirliğini sağlamak amacıyla, dolandırıcılık suçunun tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında işlenmesi, bu suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren bir nitelikli unsur olarak kabul edilmiştir.

Aynı düşüncelerle, fıkranın (i) bendinde dolandırıcılık suçunun serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi, bu suçun nitelikli bir unsuru olarak tanımlanmıştır.

(j) bendinde, dolandırıcılık suçunun banka veya diğer kredi kurumlarından, esasta tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak amacıyla işlenmesi bir nitelikli unsur olarak tanımlanmıştır. Banka veya kredi kurumundan bir kredinin temini amacıyla hileli davranışlarda bulunulması ve buna dayalı olarak kredi adı altında bir yarar sağlanması durumunda bu nitelikli unsur oluşacaktır. Kredi kurumu deyiminden banka olmamasına karşın, kanunen borç para vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır.

(k) bendi, sigorta edenin dolandırılmasına ilişkindir. Failin sigorta edilen veya sigorta bedelini alacak kimse olması şart değildir. Keza, sigorta edilen riskin türü de önemli değildir.

Maddenin ikinci fıkrasında, 765 sayılı Türk Ceza Kanununda bağımsız bir suç olarak tanımlanan “nüfuz ticareti”, dolandırıcılık suçunun bir nitelikli şekli olarak tanımlanmıştır. Bu hükme göre; kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, dolandırıcılık suçunun nitelikli şeklinden dolayı cezalandırılacaktır.


TBMM Kabul Metni

158 inci maddeyi okutuyorum:

Nitelikli dolandırıcılık

MADDE 158. – (1) Dolandırıcılık suçunun;

a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,

b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,

c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,

d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,

e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,

f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,

g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,

h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,

i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,

j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,

k) Sigorta bedelini almak maksadıyla,

İşlenmesi hâlinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

(2) Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kanun Maddesi ile İlgili Yazılarımız

  • Gabin İhtarname Örneği

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir