Türk Ceza Kanunu Madde 148

TCK 148. Madde

Türk Ceza Kanunumuzun 148. maddesi şu şekildedir:

Malvarlığına Karşı Suçlar – Yağma

Madde 148 – (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet haline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi halinde de aynı ceza verilir.

(3) Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır.


Başlık

TCK’nın 148. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KİTAP: Özel Hükümler – İKİNCİ KISIM: Kişilere Karşı Suçlar – ONUNCU BÖLÜM: Malvarlığına Karşı Suçlar

Madde başlığı şu şekildedir: Yağma


Gerekçe

Türk Ceza Kanunu’nun 148. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METNİN GEREKÇELERİ

Madde 206. Hırsızlığın kişilere karşı cebir ve şiddet veya şahsen veya malen büyük bir tehlike beyanıyla tehdit ederek işlenmesi hali, müstakil bir suç tipi olan yağma suçunu meydana getirir. Yağma bir bileşik (mürekkep) suçtur.

Cebir ve şiddet veya tehdidin malın zilyedine yönelik olması veya olay yerinde bulunan başka bir kimseyi hedef alması şart değildir; örneğin mağdurun iş yerine gelen kişinin suç ortağının, mağdurun aile bireylerinden birine karşı cebir ve şiddet veya tehditte bulunması halinde de madde uygulanabilir.

Bundan başka failin veya şeriklerinden birinin görünür bir tarzda silahlı olması yahut şeriklerin ikiden fazla olmaları başlı başına tehdit sayılmıştır. Zira bu haller mağdurun korkması ve istenilen malı teslim etme veya eşyanın alınmasına ses çıkarmaması için uygun ve elverişli bir neden sayılabilir.

Şeriklerin sayısının saptanması açısından, bunlardan hepsinin olay yerinde bulunmalarının ve yine hepsinin asli maddi fail sayılmalarını gerektirecek şekilde hareket etmelerinin gerekmediğini belirtmek uygun olur. Bu itibarla, söz gelimi tehdit mektubunu mağdura ileten kişi de, şerikler arasında yer alır. Mağdurun faillerin sayısında yanılması olasıdır. Esasta üçten az olan kimseler mağdurda bir korku yaratmak maksadıyla, ikiden fazla olduklarını, örneğin çocuğunun on kişi tarafından rehin tutulduğunu söylemeleri halinde, yağma suçu yine oluşur.

Cebir ve şiddet veya tehdidin bir kimseyi sınai veya ticari bir sırrı açıklamaya veya malını teslim etmeye veya alınmasına ses çıkarmamaya yöneltmeye elverişli olması gerekir. Bu nitelikte olmayan bir cebir ve şiddet veya tehdit, sırf mağdurun normalden fazla ürkek olması nedeniyle, malı teslim etmeye veya alınmasına veya sırrı açıklamaya yöneltmişse, arada uygun nedensellik bağı olmadığı için yağma suçundan söz edilemez ve fiilin hırsızlık olarak nitelendirilmesi gerekir. Bu itibarla, cebir ve şiddet veya tehdidin önce yapılması, sırrın açıklanması veya malın alınmasının bunun neticesi olması gerekir. Ancak, mal, zilyedin tasarruf olanağı ortadan kalktığı anda alınmış olacağından, bu ana kadar yapılan herhangi bir cebir ve şiddet veya tehdit, hırsızlığı yağmaya dönüştürür. Örneğin evin içindeki eşyayı alıp kapıdan çıkarken mal sahibi ile karşılaşan hırsız, ona karşı cebir ve şiddet veya tehdit kullanacak olursa, yine cebir ve şiddet veya tehdit malın alınmasından önce kullanılmış olur ve fiil, esasen, yağma tanımına girer. Ancak mal herhangi bir cebir ve şiddet veya tehdide başvurulmaksızın alınmış olduktan sonra, bunu geri almak için hırsızın evine gelen kimse veya yolda hırsızın peşine düşen bekçiye karşı suç işlemişse, hırsızlıkla bu ikinci suç içtima eder ve ikisinin de cezası ayrı ayrı verilir. Cebir ve şiddet veya tehdit malın alınmasında bir rol oynamadığından, ortada yağma bulunmaz. Başka bir suçun cezasından kurtulmak için ikinci bir suç işleyen kimse her iki suçtan dolayı nasıl cezalandırılmakta ise burada da başka türlü düşünmek için neden görülmemiştir.

Maddede, bir yarar sağlamak maksadından söz edilmemiş, yağma suçunda genel kastın varlığı yeterli sayılmıştır.

Maddenin ikinci fıkrasında senedin yağması düzenlenmiştir. Bir kimsenin cebir ve şiddet veya tehditle bir borç senedini veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını belirtilen bir senedi imha etmeye veya imhasına engel olmamaya zorlanması da yağma sayılmıştır. Senedin bunu imzalayan için “borç doğurucu” olması gerekir. Bu borç para borcu olabileceği gibi, bir işi yapmaya veya yapmamaya, bir taşınmazını hibe etmeye, kira ile oturulan bir binayı boşaltmaya, var olan bir borca kefil olmaya da ilişkin olabilir. Bir alacağı tahsil etmemeye, herhangi bir davayı açmamaya, vasiyetnamesini değiştirmemeye yönelik bir vaadi içeren yazılı beyanlar da “borç doğurucu” senet sayılırlar. Şu halde mağduru iktisaden değerlendirmeye elverişli olan bir hakkını kullanmamasına yol açan her türlü belge, borç doğurucu senet tanımına girer. Bu hallerde yağmanın sahtekarlıkla içtimaı olanaklıdır. Bir senedin imhasını veya imhaya karşı koymamaya zorlama halinde hem yağma hem de imha şeklinde sahtecilik suçu işlenmiş olur. Şiddet ve cebir ve tehdit ile imzalatılan boş bir kağıdın daha sonra doldurulması halinde de, biri imzalı boş kağıdın alındığı anda, diğeri doldurulup kullanıldığı tarihte tamamlanan iki ayrı suç var olur.

Cebir ve şiddet veya tehdidin netice açısından elverişli olması fail sayısının veya görünür şekilde silah taşınmasının kendisinin tehdit oluşturduğu hususları senedin yağmasında da geçerlidir.

Maddenin son fıkrasında mağdurun herhangi bir vasıta ile kendini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi, örneğin uyku ilacı ile uyutulmasının, yağmada cebir ve şiddet sayılacağı açıklanmıştır.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

Madde metninde yağma suçunun temel şekli tanımlanmıştır. Hırsızlık suçunda olduğu gibi, yağma suçunda da, taşınır malın alınmasıyla ilgili olarak zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir. Ancak, hırsızlık suçundan farklı olarak, bu suçun oluşabilmesi için, mağdurun rızasının, cebir veya tehdit kullanılarak ortadan kaldırılması gerekir. Yağma suçu açısından tehdidin, kişiyi, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle yapılması gerekir. Yağma suçu, cebir kullanılarak da işlenebilir. Ancak bu cebrin, neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama boyutuna ulaşmaması gerekir.

Yağma suçunun tamamlanabilmesi için, kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya malın alınmasına karşı koymamalıdır. Bu bakımdan, kullanılan cebir veya tehdidin, kişiyi malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkarmamaya yöneltmeye elverişli olması gerekir. Bu nitelikte olmayan bir cebir veya tehdit, sırf mağdurun normalden fazla ürkek olması nedeniyle, malı teslim etmeye veya alınmasına yöneltmişse, yağma suçundan söz edilemez ve fiilin hırsızlık olarak nitelendirilmesi gerekir.

Malın teslim edilmesi veya alınması, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesini, mağdurun bu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hale gelmesini ifade eder.

Mal, zilyedin tasarruf olanağı ortadan kalktığı anda alınmış olacağından, bu ana kadar yapılan cebir veya tehdit, hırsızlığı yağmaya dönüştürür. Örneğin evin içindeki eşyayı alıp kapıdan çıkarken mal sahibi ile karşılaşan hırsız, ona karşı cebir veya tehdit kullanacak olursa, yağma suçu oluşur.

Mal alındıktan yani hırsızlık suçu tamamlandıktan sonra, bunu geri almak isteyen kişiye karşı cebir veya tehdide başvurulması halinde, artık yağma suçundan söz edilemez. Hırsızlık suçuna konu malın geri alınmasını önlemek amacına yönelik olarak kullanılan cebir veya tehdit ayrı suçların oluşmasına neden olur. Bu durumda, gerçek içtima hükümlerinin uygulanması gerekir.

Maddenin ikinci fıkrasında senedin yağması düzenlenmiştir. Cebir veya tehdit kullanılarak bir kimsenin, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet haline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi de yağma sayılmıştır. Senedin bunu imzalayan için “borç doğurucu” olması gerekir. Bu borç para borcu olabileceği gibi, bir işi yapmaya veya yapmamaya, bir taşınmazını hibe etmeye, kira ile oturulan bir binayı boşaltmaya, var olan bir borca kefil olmaya da ilişkin olabilir. Bir alacağı tahsil etmemeye, herhangi bir davayı açmamaya, vasiyetnamesini değiştirmemeye yönelik bir vaadi içeren yazılı beyanlar da “borç doğurucu” senet sayılırlar. Şu halde mağduru iktisaden değerlendirmeye elverişli olan bir hakkını kullanmamasına yol açan her türlü belge, borç doğurucu senet tanımına girer.

Maddenin son fıkrasında, mağdurun herhangi bir vasıta ile kendini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesinin, örneğin uyku ilacı ile uyutulmasının, yağmada cebir sayılacağı açıklanmıştır.


TBMM Kabul Metni

148 inci maddeyi okutuyorum:

Yağma

MADDE 148. – (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet hâline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi hâlinde de aynı ceza verilir.

(3) Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hâle getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) – Söz talebim vardı Sayın Başkan.

BAŞKAN – Böyle bir talep varmış; ama, Grup Başkanlığı geri almış talebi; dolayısıyla, burada yok.

  • İlk yayınlanma tarihi: 29 Mayıs 2021

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İçindekiler
Bize WhatsApp'tan ulaşın!