Türk Ceza Kanunu Madde 142

TCK 142. Madde

Türk Ceza Kanunumuzun 142. maddesi şu şekildedir:

Malvarlığına Karşı Suçlar – Nitelikli hırsızlık

Madde 142 – (1) Hırsızlık suçunun;

a) Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında,

b) (Mülga bend: 18.06.2014 – 6545 S.K/Madde 62)

c) Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım aracı içinde veya bunların belli varış veya kalkış yerlerinde bulunan eşya hakkında,

d) Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında,

e) Adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında,

f) (Mülga bend: 02.07.2012 – 6352 S.K/Madde 82)

işlenmesi halinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(2) Suçun;

a) Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,

b) Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle,

c) Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak,

d) Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak veya kilitlenmesini engellemek suretiyle,

e) Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,

f) Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak,

g) (…) büyük veya küçükbaş hayvan hakkında,

h) (Ek bend: 18.06.2014 – 6545 S.K/Madde 62) Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında,

işlenmesi halinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.

(3) Suçun, sıvı veya gaz halindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır ve onbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.

(4) (Ek fıkra: 06.12.2006 – 5560 S.K/Madde 6) Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlali veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikayet aranmaz.

(5) (Ek fıkra: 18.06.2014 – 6545 S.K/Madde 62) Hırsızlık suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması halinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.


Başlık

TCK’nın 142. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KİTAP: Özel Hükümler – İKİNCİ KISIM: Kişilere Karşı Suçlar – ONUNCU BÖLÜM: Malvarlığına Karşı Suçlar

Madde başlığı şu şekildedir: Hırsızlık


Gerekçe

Türk Ceza Kanunu’nun 142. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METNİN GEREKÇELERİ

a) Madde 202. Maddede, hırsızlık suçunun nitelikli şekilleri yer almış bulunmaktadır. Buna göre; kamu kurum ve kuruluşlarında, ibadete ayrılmış yerlerde bulunan eşya kime ait olursa olsun, mutlak surette korunmuştur. Eşyanın kurum ve kuruluş veya ibadet yerine ait bulunması veya buralarda özel muhafaza altına alınmış olması koşulu aranmamış, görevlilerin veya ibadet edenlerin özel eşyası hakkında suçun işlenmesi halinde de ağırlaşmış şeklin oluşacağı kabul edilmiştir. Kamu yarar veya hizmetine tahsis edilen eşyanın ise, bulunduğu yer önemli değildir. Şüphesiz ki, suçun oluşması için kast unsuru gereği failin bu gibi eşyanın kamu hizmet veya yararına tahsis edilmiş olduğunu bilmesi aranacaktır.

Bina veya etrafı çevrili eklentilerinde yapılan hırsızlığın cezası artırılırken bu gibi yerlere giriş şekline esasta önem verilmemiştir. Giriş şeklindeki özellik, 203 üncü maddede göz önüne alınmıştır. Bu itibarla tarlada tarım araçlarının korunması için yapılan kulübelerde işlenen hırsızlığın da madde hükmüne girmesi sağlanmıştır. Ancak bina tanımına girmeyen bir yerde, örneğin otomobilde bulunan eşya hakkında muhafaza altına alınma koşulu aranmış; böylece kapıları veya camları kapatılmamış bir otomobildeki eşyanın çalınması halinde nitelikli hırsızlık kabul edilmemiştir.

Eklentilerin etrafının çevrili olması yeterli görülmüş, kullanılan malzeme önemli sayılmamıştır.

Maddenin (3) numaralı bendi ile halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım araçlarında ve bunların belli kalkış ve varış yerlerinde yani istasyonlarda bulunan eşya korunmaktadır. Bu gibi eşyanın yolcu veya araç personeline ait bulunması, keza yolcu veya personelin beraberinde bulunması gerekli değildir. Kargo ile nakledilen veya araçtan indirilen yahut yüklenmek üzere hazırlanan eşya da madde kapsamına alınmış, bunların eşyanın özel bir muhafaza altına alınmış olması koşulu aranmamıştır. Aracın türü önemli değilse de, umuma tahsis edilmiş olması zorunludur. Bir vasıtanın umuma tahsis edildiği, bir bedel karşılığında herkes tarafından kullanılabilir olması ile değil, belirli bir yöne giden yolcuları ve eşyayı nakletmesiyle anlaşılır. Bu itibarla belirli kişi veya kişileri nakleden taksiler, genel taşıt olmadıkları, zira bu kişi veya kişilerin rızası olmadıkça, başkalarının bu vasıtalardan yararlanması olanaklı bulunmadığı halde, otobüs, minibüs hatta dolmuşlar umuma tahsis edilmiş vasıtalardır. Aynı ayırım deniz ve hava taşıtlarında da gözetilmelidir. Vasıtanın içinde bulunan eşya gibi, alışılmış kalkış ve varış yerlerindeki eşya da kime ait olursa olsun korunmuştur. Ancak ulaşım aracının alışılmış kalkış ve varış yerleri göz önünde tutulmuş, bu gibi yerleri bulunmayan ve bulunup da herhangi bir nedenle bu gibi mahallerin dışında yolcu veya eşya yükleyen yahut indiren ulaşım araçlarından indirilen veya yüklenmek üzere hazırlanan eşyanın ayrıca korunması için neden görülmemiştir.

(4) numaralı bentte hırsızlığın özel bir beceriyle işlenmesi hali öngörülmüştür. Yankesicilik veya kişisel çeviklik ile işlenen hırsızlık halleri bendin kapsamına girdiği gibi, bir hayvanı alıştırmak suretiyle ve ondan yararlanılarak işlenen fiiller hakkında da bendin uygulanması sağlanmıştır. Bunun gibi, yoldan giden bir kimsenin çantasını kapıp kaçan hırsız da koşma yeteneğinden yani maharetinden yararlanan kişidir. Ancak duraksamalara yer vermemek için hırsızlığın bu işleniş şeklinden ayrıca bahsedilmesi uygun görülmüştür.

Bu hususta 203 üncü maddenin gerekçesine de bakılmalıdır.

(5) numaralı bentte hayvanların barınak yerlerinden veya sürü içinden alınması öngörülmüştür. Barınak yerlerinin sayılması uygun görülmemiş, böylece kümes hayvanlarının çalınması halinde de nitelikli halin oluşacağı kabul edilmiştir. Hayvanlar ayrı bir barınak yerinde olmayıp da, bina içerisinde söz gelimi konutun alt katında muhafaza edildiği takdirde, (2) numaralı bent uygulanacağından, buradan bir hayvanın çalınması, söz konusu bent gereğince cezanın verilmesi için yeterli sayılacaktır.

(6) numaralı bentte doğal bir afetin veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşyadan bahsedilmektedir. Doğal afetin veya genel bir felaketin (örneğin büyük bir yangın gibi) ülke içinde gerçekleşmiş bulunması şart değildir. Depremden zarar gören bir başka ülkeye gönderilmek üzere hazırlanan malzeme veya giyecek, yiyecekler de madde kapsamına girer. Bunun gibi doğal afetin dolaylı zararlı neticeleri de bendin içinde kabul edilmelidir. Kuraklığın neden olduğu kıtlığı gidermek için yapılacak gıda yardımları bu türdendir. Hazırlanan eşyanın bulunduğu yer de önemli değildir; bunların bina içerisinde veya açıkta depolanmış olması mümkündür. Bunun gibi eşyanın afet ve felaket bölgesine gittikten sonra ve henüz afetten zarar görenlere dağıtılmadan önce çalınması halinde de bent uygulanacaktır.

Mağdurun içinde bulunduğu bazı durumlar, eşyası üzerinde normal olarak dikkatli bulunmasını engelleyebilir ve bu durum failin suçunun daha kolaylıkla işlemesine yol açabilir. Mağdurun içinde bulunduğu bu durumun özel bir felaketten ileri gelmesine ihtiyaç yoktur. Akli veya bedensel bir hastalık veya sakatlık hatta bir yakının ölüm haberini almış olmaktan doğan büyük bir üzüntünün neden olduğu bir panik halinin de aynı durumu doğurmuş bulunması olanaklıdır. Ancak mağdur bu hale fail tarafından getirilmemiş olmalıdır. Aksi takdirde fail, mağdur üzerinde maddi veya manevi şiddet kullanmış olacağından, fiil hırsızlık olmaktan çıkar ve yağmaya veya adam kaldırmaya dönüşür.

(6) numaralı bentte ayrıca doğal bir afet veya genel bir felaketin neden olduğu kargaşa, telaş ve heyecan dolayısıyla insanların can derdine düşerek malların üzerinde fazla bir dikkat göstermeyecekleri göz önünde bulundurulmuş, bu halden yararlanarak hırsızlığın işlenmesi ve bu nedenle maddede belirtilen olayların sonuçlandığı kargaşadan yararlanılarak hırsızlığın işlenmesi ayrıca bir nitelikli hal sayılmıştır.

(7) numaralı bentte, malını koruyamayacak bedensel, akli veya ruhsal durumda bulunan kişinin bu halinden yararlanılarak hırsızlığın icrası nitelikli bir hal sayılmıştır. Ağır ve ateşli bir hastanın malının alınması gibi. Ancak bu halin gerçekleşmesi için, mağdurun durumuna failin neden olmaması gerekir.

Maddenin (8) numaralı bendinde adet veya tahsis ve kullanım gereği açığa bırakılmış olan eşya öngörülmüştür. Tarlalarda bırakılan tarım araçları, inşaat yerine yığılan malzeme, sokak ve evlerin önüne bırakılan otomobiller bu kabildendir. Bunların da çalınmalarında kolaylık bulunması, nitelikli halin kabulünde etken olmuştur.

Hırsızlık suçunun nitelikli şeklinin iştirak halinde işlenmesi, faillerdeki suç işleme iradesinin güçlülüğünü belirtmekle birlikte fiillerin işlenmesinde cüret ve cesareti artırıcı, suçun işlenmesini kolaylaştırıcı nitelikte olduğundan ayrıca bir ağırlaştırıcı neden sayılmıştır.

b) Madde 203. Maddede, 202 nci maddede gösterilen nitelikli hırsızlık hallerine oranla daha ağır cezayı gerektiren ağır nitelikli hırsızlık şekilleri düzenlenmiştir.

Madde, ilk üç bendinde muhafaza altına alınmış şeylerin çalınmasında koruma tedbirlerinin bertaraf edilmesini ayrıca ağırlaştırıcı neden saymaktadır.

(1) numaralı bentte, hırsızlığın muhafaza tedbirlerine karşı şiddet kullanılması suretiyle işlenmesi hali söz konusudur. Bozma ve tahrip sözcükleri, yıkma, devirme, kırma, delme veya mahvetme gibi eylemleri ifade etmektedir. Bunlar, kişiler veya malları muhafaza için sağlam maddelerle tesis edilmiş engellere yönelmiş bulunmalı ve hırsızlığı işlemek veya çalınmış malı başka yere nakil için yapılmış olmalıdır.

(2) numaralı bentte, yapay araçlarla veya kişisel çeviklik sayesinde giderilebilen engelleri kaldırarak veya aşarak konut ve diğer yerlere girmek suretiyle işlenen hırsızlık suçu düzenlenmiştir. Engeli yok etmek maksadı ile imal edilmiş veya bilfiil kaldırılmış olan her türlü vasıta, yapay araçtır. “Kişisel çeviklik” deyimi ile, normal ve ortalama beden gücü ve yapısına sahip kimselerin gösterebileceği ve fakat o suretle hareketin alışılmışın dışındaki şekil ve suretlerle faaliyete geçilerek engelin aşılması kastedilmektedir. Bir yere girmek hususundaki maddi zorlukları yok etmeğe yönelmiş her türlü hareket, “kaldırmak veya aşmak” sözcükleri ile ifade edilmiştir. Şüphesiz, burada engelin ne suretle olursa olsun, bozulması ve tahribi söz konusu edilmeyecektir.

(3) numaralı bentte, anahtar veya diğer aletler kullanarak kilit açılması suretiyle işlenen hırsızlık hali söz konusudur. Bu eylem, hırsızlığı işlemek veya çalınmış malı başka yere nakletmek amacı ile yapılmış olmalıdır. Kilidin muhkem olması şart değildir. Anahtar veya diğer aletlerin, vasıtasız olarak açılması mümkün olmayan bir kilidi açmak için kullanılması lazımdır. Kilidi kırmadan açmaya yarayan her türlü araç, alet sayılır. Sahibinin kilidin üzerinde unuttuğu anahtar çevrilerek kilidin açılması suretiyle hırsızlığın işlenmesi ve çalınacak şeyin herhangi bir aletle yerinden sökülmesi hallerinde bu bent uygulanmayacaktır.

(4) numaralı bentte, failin kendisini tanınmayacak hale getirmeye çalışarak hırsızlığı işlemesi hali öngörülmektedir. Bununla, failin suç işlediği sırada yakalanmasını önlemek ve böylece cezasız kalmasını sağlamak amacı ile kıyafetinde ve çehresinde yapacağı her türlü değişiklik kastedilmektedir.

(5) numaralı bentte, hırsızlığın failin kamu görevi yapan kişi sıfatını takınması, kendisine bu süsü vermesi suretiyle işlenmesi hali söz konusudur. Polis elbisesi giyen kişinin bu sıfatın verdiği kolaylıktan yararlanarak hırsızlığı işlemesi buna örnek gösterilebilir.

Maddenin ikinci fıkrasında yer alan hükme göre, bu maddede yazılı suçlar sıvı ve gaz halindeki yakıtları nakleden boru hatlarında veya tesislerinde işlenirse cezanın yukarı sınırına hükmolunacaktır. Bu hallerde, suç, teşebbüs derecesinde kalmış olsa bile aynı cezaya hükmolunacaktır. Burada fiilin netice bakımından “tehlikeliliği” göz önüne alınarak, cezanın yukarı sınırı uygulanacaktır. Ayrıca hareketin yöneldiği hukuki yararın görebileceği tehlikeliliğe itibar edilmek suretiyle teşebbüsü belirten eylemler, netice gerçekleşmiş gibi tamamlanmış suça ait ceza ile cezalandırılacaktır.

Hırsızlık suçunun nitelikli şeklinin iştirak halinde işlenmesi, faillerdeki suç işleme iradesinin güçlülüğünü belirtmekle birlikte fiillerin işlenmesinde cüret ve cesareti artırıcı, suçun işlenmesini kolaylaştırıcı nitelikte olduğundan ayrıca bir ağırlaştırıcı neden sayılmıştır.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

Maddede, hırsızlık suçunun nitelikli şekilleri tanımlanmıştır. Bu nitelikli unsurlar, üç fıkra halinde tasnif edilmiştir.

Birinci fıkranın (a) bendine göre; hırsızlık suçunun, kime ait olursa olsun, kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında işlenmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir.

Eşyanın kurum ve kuruluş veya ibadet yerine ait bulunması veya buralarda özel muhafaza altına alınmış olması koşulu aranmamış, görevlilerin veya ibadet edenlerin özel eşyası hakkında suçun işlenmesi halinde de bu nitelikli unsurun oluşacağı kabul edilmiştir.

Kamu yararı veya hizmetine tahsis edilen eşyanın bulunduğu yer önemli değildir.

Fıkranın (b) bendinde, hırsızlık suçunun herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında işlenmesi, suçun diğer bir nitelikli şekli olarak tanımlanmıştır.

Bina veya etrafı çevrili eklentilerinde yapılan hırsızlığın cezası artırılırken bu gibi yerlere giriş şekline önem verilmemiştir. Tarlada tarım araçlarının korunması için yapılan kulübelerde işlenen hırsızlığın da madde hükmüne girmesi sağlanmıştır. Ancak bina tanımına girmeyen bir yerde, örneğin otomobilde bulunan eşya hakkında muhafaza altına alınma koşulu aranmış; böylece kapıları kilitli olmayan veya camları kapatılmamış bir otomobildeki eşyanın çalınması halinde nitelikli hırsızlık kabul edilmemiştir.

Fıkranın (c) bendi ile, halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım araçlarında ve bunların belli kalkış ve varış yerlerinde yani istasyonlarda bulunan eşya korunmaktadır. Bu gibi eşyanın yolcu veya araç personeline ait bulunması, keza yolcu veya personelin beraberinde bulunması gerekli değildir. Kargo ile nakledilen veya araçtan indirilen yahut yüklenmek üzere hazırlanan eşya da bu kapsama alınmıştır. Eşyanın muhafaza altına alınmış olması koşulu aranmamıştır. Aracın türü önemli değilse de, umuma tahsis edilmiş olması zorunludur. Bir vasıtanın umuma tahsis edildiği, bir bedel karşılığında herkes tarafından kullanılabilir olması ile değil, belirli bir yöne giden yolcuları ve eşyayı nakletmesiyle anlaşılır.

Fıkranın (d) bendinde, hırsızlık suçunun bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında işlenmesi, bir nitelikli unsur olarak belirlenmiştir. Deprem, sel, su baskını, yangın ve savaş gibi afet veya genel felaketin sebebiyet verebileceği zararları önlemek, bu afet veya felaketlere maruz kalan insanların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla hazırlanmış olan eşya, bu bent kapsamına giren hırsızlık suçunun konusunu oluşturmaktadır. Eşyanın bulunduğu yer önemli değildir; bunların bina içerisinde veya açıkta depolanmış olması mümkündür. Bunun gibi, eşyanın afet ve felaket bölgesine gittikten sonra ve henüz afetten zarar görenlere dağıtılmadan önce çalınması halinde de bent uygulanacaktır.

Fıkranın (e) bendinde, adet veya tahsis ve kullanım gereği açığa bırakılmış olan eşya hakkında hırsızlık suçunun işlenmesi, bir nitelikli unsur olarak kabul edilmiştir. Tarlalarda bırakılan tarım araçları, inşaat yerine yığılan malzeme, bu kapsama giren eşyaya örnek olarak gösterilebilir. Bunların çalınmalarında kolaylık bulunması, bu nitelikli halin kabulünde etken olmuştur.

Fıkranın (f) bendine göre, hırsızlık suçunun elektrik enerjisi hakkında işlenmesi, bir nitelikli hali oluşturmaktadır. Suçun temadi halinde işlenmesi, bu nitelikli halin kabulünde etkili olmuştur.

Maddenin ikinci fıkrasında, hırsızlık suçunun birinci fıkraya nazaran daha ağır cezayı gerektiren nitelikli şekilleri düzenlenmiştir.

İkinci fıkranın (a) bendine göre, hırsızlık suçunun kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanılarak işlenmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır ceza ile cezalandırılmasını gerektirmektedir. Mağdurun trafik kazası geçirmiş olması, akli veya bedensel bir hastalık veya sakatlıkla malul olması, malını koruyamayacak durumda olmasının örneklerini oluşturmaktadır. Hatta, bir yakınının ölüm haberini almış olmaktan doğan büyük bir üzüntünün neden olduğu bir panik halinin de aynı durumu doğurmuş bulunması olanaklıdır.

Kişinin örneğin geçirmiş bulunduğu kaza sonucunda ölmüş olmasından yararlanılarak üzerindeki veya yanındaki eşya hakkında hırsızlık suçunun işlenmiş olması da bu bent kapsamında mütalaa edilmiştir.

Bu bent hükmünün uygulanabilmesi için, kişinin malını koruyamayacak duruma fail tarafından getirilmemiş olması gerekir. Aksi takdirde, duruma göre, yağma suçunun veya bir başka suçu işlemek amacıyla kasten öldürme suçunun oluştuğunu kabul etmek gerekir.

Fıkranın (b) bendinde, hırsızlığın elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel bir beceriyle işlenmesi hali öngörülmüştür. Yankesicilik veya kişisel çeviklik ile işlenen hırsızlık halleri bendin kapsamına girdiği gibi, bir hayvanı alıştırmak suretiyle ve ondan yararlanılarak işlenen fiiller hakkında da bendin uygulanması sağlanmıştır. Bunun gibi, yoldan giden bir kimsenin çantasını kapıp kaçmak suretiyle işlenen hırsızlık da bu bent kapsamında mütalaa edilmiştir. Ancak, bu son halde, direncini kırma amacıyla kişiye karşı cebir kullanılmamalıdır. Aksi takdirde, yağma suçu oluşur.

Fıkranın (c) bendinde hırsızlık suçunun doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak işlenmesi, bir nitelikli unsur olarak belirlenmiştir. Kişinin içinde bulunduğu bazı durumlar, eşyası üzerindeki koruma ve gözetimini zayıflatabilir ve hatta ortadan kaldırabilir. Bu durumdan yararlanarak hırsızlık suçu kolaylıkla işlenebilir.

Fıkranın (d) bendinde, hırsızlık suçunun haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak suretiyle işlenmesi, bir nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu nitelikli hal için önemli olan, hırsızlık suçunun kilit açmak suretiyle işlenmesidir. Kilit, haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle açılmış olabilir. Anahtar, hırsızlık veya yağma suretiyle de elde edilmiş olabilir. Bu durumda iki suçun oluştuğunu kabul etmek gerekir. Kilidin, hırsızlığı işlemek veya çalınmış malı başka yere nakletmek amacı ile açılmış olması gerekir. Kilidin muhkem olması şart değildir. Anahtar veya diğer aletlerin, vasıtasız olarak açılması mümkün olmayan bir kilidi açmak için kullanılması lazımdır. Kilidi kırmadan açmaya yarayan her türlü araç, alet sayılır. Sahibinin kilidin üzerinde unuttuğu anahtar çevrilerek kilidin açılması suretiyle hırsızlığın işlenmesi ve çalınacak şeyin herhangi bir aletle yerinden sökülmesi hallerinde bu bent uygulanmayacaktır.

Fıkranın (e) bendine göre; hırsızlık suçunun bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenmesi, daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir nitelikli unsur oluşturmaktadır.

Fıkranın (f) bendinde bir nitelikli hal olarak hırsızlık suçunun tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak işlenmesi öngörülmüştür Kişi, kendisini tanınmayacak hale getirmekle, yakalanmasını önlemek ve böylece cezasız kalmasını sağlamak amacı gütmektedir. Keza, kişinin kamu görevlisi sıfatını takınması suretiyle hırsızlık suçunu işlenmesi halinde, bu sıfatın verdiği kolaylıktan yararlanma söz konusudur.

Fıkranın (g) bendine göre; hırsızlık suçunun barınak yerlerinde, sürüde veya açık yerlerde bulunan büyük veya küçük baş hayvan hakkında işlenmesi, daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir nitelikli unsur oluşturmaktadır.

Maddenin üçüncü fıkrasında, hırsızlık suçunun sıvı veya gaz halindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi, suçun temel şekline göre daha ağır cezayı gerektiren hal olarak tanımlanmıştır. Ancak, hırsızlık suçunun bu nitelikli şeklinin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, hapis cezasının yanı sıra adli para cezası öngörülmüştür. Çünkü, bu durumda hırsızlık suçunun işlenmesi suretiyle uğranılan zararın veya elde edilen yararın miktarını tam olarak belirlemek her zaman mümkün olamamaktadır.


TBMM Kabul Metni

142 nci maddeyi okutuyorum:

Nitelikli hırsızlık

MADDE 142. – (1) Hırsızlık suçunun;

a) Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında,

b) Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında,

c) Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım aracı içinde veya bunların belli varış veya kalkış yerlerinde bulunan eşya hakkında,

d) Bir afet veya genel bir felâketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında,

e) Adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında,

f) Elektrik enerjisi hakkında,

İşlenmesi hâlinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(2) Suçun;

a) Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,

b) Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle,

c) Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak,

d) Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak suretiyle,

e) Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,

f) Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı hâlde resmî sıfat takınarak,

g) Barınak yerlerinde, sürüde veya açık yerlerde bulunan büyük veya küçük baş hayvan hakkında,

İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Suçun, sıvı veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi hâlinde, ikinci fıkraya göre cezaya hükmolunur. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, onbeş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Canan Arıtman; buyurun.

CHP GRUBU ADINA CANAN ARITMAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda görüşmekte olduğumuz Türk Ceza Yasası Tasarısının 142 nci maddesi hakkında Grubumuzun görüşlerini belirtmek istiyorum. Şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yüce hazırunu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ben, önce, bu konuda, sözlerime, Sayın Adalet Bakanımıza, Adalet Komisyonunun Sayın Başkanına, Adalet Komisyonunun üyelerine, komisyondaki öğretim üyelerine, yargı mensuplarına ve bürokratlara teşekkür ederek başlamak istiyorum; çünkü, özellikle bu maddede yapılan düzenlemeler halkın çok büyük memnuniyetine neden olacak düzenlemelerdir. Halkın çok uzun zamandır şikâyetçi olduğu, mağdur olduğu ve çözüm getirilmediği için de adalete ve devlete karşı güveninin sarsıldığı konulara bu maddedeki düzenlemelerle çözüm getirilmektedir. Burada söz konusu olan suçlar ve onların cezalarının artırılması, caydırıcılığı amaçlayarak artırılması, tekrar, halkımızın adalete ve devlete olan güvenini artıracaktır.

Bu maddede, özellikle 2 nci bendin (b) fıkrasıyla ilgili özel teşekkür etmek istiyorum; çünkü, biliyorsunuz, kapkaç suçunu tanımlayan ve kapkaç suçuna ceza yaptırımı öngören fıkradır. Şu anda halen yürürlükte olan Türk Ceza Yasasında kapkaç suçu tarif edilmemiş bir suçtu, yani, yer almayan bir suçtu ve bugüne kadar kapkaç suçları da basit hırsızlık kapsamında değerlendirilip o şekilde cezalandırılıyordu; ama, ne yazık ki, tabiî, bu basit hırsızlık suçundan cezaî müeyyide uygulanması, mevcut yasalarımıza göre cezanın çok az olması ve yakalanabilen faillerin tutuklanmayışı, mahkeme kararlarıyla serbest bırakılması, bu suçu işleyen kişilerin cesaretini artırdı ve suçun daha çok işlenmesine neden oldu; çünkü, suç işleyen insanlar için tutuklanıp tutuklanmamak çok önemlidir, onun psikolojisini son derece etkiler, eğer tutuklanmazsa o suçun önemli bir suç olmadığını, affedildiğini, bağışlanabildiğini düşünebilir -çünkü, bunlar genelde eğitimsiz kişilerdir-ve suçu tekrarlama eğilimi içerisine girer.

Tabiî, ülkemizde kapkaç suçunun son yıllarda çok ciddî boyutlarda arttığını, âdeta bir kapkaç terörünün yaşanmakta olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunda önemli olan faktör, bu suçun cezasının çok az olması, faillerinin genellikle yakalanamaması -çünkü, yakalanıp da salıverilme, polisin de bu konudaki inancını, şevkini ve uğraşını kırmaktadır, azaltmaktadır diye düşünüyorum- ve tabiî, özellikle ekonomik nedenler, işsizlik, yoksulluk, gelir dağılımındaki adaletsizlik, köyden şehirlere göç olgusu, bu göç eden insanların iş bulamaması, aş bulamaması ve toplumumuzdaki ahlakî değer yargılarının, ne yazık ki, süratle yitirilmesi, polisiye tedbirlerin yetmemesi ve cezaların caydırıcılığının olmamasıdır. Bu nedenle, ülkemizde bir kapkaç terörü yaşanmaktaydı.

Ben milletvekili seçildikten iki ay sonra -verdiğim ilk kanun teklifiydi- caydırıcılığı amaçlayarak, yürürlükteki Türk Ceza Yasasının ilgili maddesinde değişiklik öngören bir kanun teklifiyle, kapkaç suçunun cezasının artırılmasını talep etmiştim. Adalet Komisyonumuza bu talebi kabul edip, bugün görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının 142 nci maddesinin (b) bendine, hem de kapkaç suçunu tarif ederek, tanımlayarak ve aynen benim yasa teklifimde önerdiğim şekilde geçirdikleri için, halkı mutlu ve memnun ettikleri için, halkın adalete ve Meclisimize güvenini artıracak bir uygulama yaptıkları için, tekrar teşekkür ediyorum.

Bu arada, bu madde içerisinde, yine, vatandaşımızı memnun eden iki önemli uygulama daha var. Bunlardan biri, elektrik enerjisi hırsızlığının suç olarak tanımlanmasıdır ve buna artık para cezası değil hapis cezası getirilmesidir; bu da, devletimizi mağdur eden bir husustu. Diğeri, çok çok önemli; özellikle çiftçilerimizi, hayvan üreticilerimizi ilgilendiren bir fıkra daha var; bu da, 142 nci maddenin ikinci fıkrasının (g) bendinde yer aldığı gibi, barınak yerlerinde, sürüde veya açık yerlerde bulunan küçük veya büyükbaş hayvan hırsızlığı konusunda, hakikaten caydırıcı cezalar gelmektedir. Bu cezalar, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası şeklindedir. Eğer bu suç örgütlü olarak işlenecek olursa, onbeş yıla kadar hapis veya onbin güne kadar adlî para cezası şeklinde olacaktır. Hayvan üreticilerimizin, son derece mağdur olduğu bir konudur bu; hayvan hırsızlıkları, çok büyük ölçüde… Zaten zar zor geçinen, kıt kanaat geçinen ve dünyanın en zor işlerinden birini yapan hayvan üreticilerimiz, bu hırsızlıklar nedeniyle -ve bu da ne yazık ki yine son yıllarda ekonomik nedenlerle çok artmıştır- son derece mağdurdurlar. Artık, bu düzenlemeyle, hayvan hırsızlığı da, hırsızlar açısından caydırıcı olacaktır.

Buradan, artık, kapkaççıların, elektrik enerjisi çalanların, hayvan hırsızlığı yapanların, bundan sonra ayaklarını denk almalarını önermek istiyorum; çünkü, hakikaten onların yaşamını çok büyük ölçüde etkileyecek, kısıtlayacak cezalar gelmiş durumdadır. Bu düzenlemeler için tekrar teşekkür ediyorum ve özellikle, Yüce Meclise şimdi teşekkür etmek istiyorum; oylarıyla bu maddeyi kabul edecekler, yasalaşmasını sağlayacaklar.

Partim ve şahsım adına, hepinize teşekkürlerimi, sevgi ve saygılarımı iletiyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Arıtman.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türk Ceza Kanunu Tasarısının 142 nci maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Nevzat Doğan

Kemal Anadol

Harun Tüfekçi

Kocaeli

İzmir

Konya

Halil Tiryaki

Canan Arıtman

Ahmet Işık

Kırıkkale

İzmir

Konya

Gürsoy Erol

İstanbul

“Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) – Sayın Başkanım, olumlu görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Hükümet?..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe.

Toplumda “kapkaççılık” olarak bilinen surette hırsızlık suçunun, örneğin yaşı veya sakat olması nedeniyle beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişilere karşı işlenmesinin daha etkin bir yaptırımla karşılanmasına gerek duyulmuştur.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 142 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir